Tara Mamedova: Kürtçe benim annemin soluğudur

Dünyada 4 milyarı aşkın insanın eve kapanmak zorunda kaldığı karantina günlerinde zaten zor olan, hayatın daha da zorlaştığından yakınan Kürt sanatçı Tara Mamedova, giderek birbirine benzeyen karantina günlerinin akışı içinde kendini tekrar etmemek için farklı etkinlikler yaptığını belirtiyor.

 ‘Günde bir saat kızım Elenya ile dans ediyor, hiç yapmadığım ilginç yemekleri yapmayı deniyor, Kürt klasiklerini, dengbejlerin hikayelerini okuyordum’’ diyor.

Filiz DENİZ

Pandemi sonrasında dünya genelinde çok şeyin değişeceğine inandığını da ifade eden sanatçı, insanların her şeyi çok çabuk unuttuklarını söylüyor. Pandeminin bir gün sona ereceğini ancak savaşların yarattığı yıkımların, açlıktan ölen çocukların ve  öldürülen kadınların sorunlarının sona ermeyeceğine dikkat çekiyor.

Rusca’nın çocukluğu, Fransızca’nın gençliği, Kürtçenin ise annesinin soluğu olduğunu söyleyen Kürt müziğinin sevilen, seçkin sanatçılarından Tara Mamedova ile karantina günlerini konuştum…

Öncelikle pandemiyle birlikte hayatınızda nelerin değiştiğini öğrenebilir miyiz? 

Pandemiyle birlikte çok şey değişti. Hayat zordu zaten, daha da zorlaştı. Bir parça özgürlüğümüz vardı, o da gitti. Her ne kadar kızım küçük de olsa benim profesyonel ve sosyal hayatım epey aktifti. Her zamanda ruhumdaki zorlukları müzikle, sporla ve sosyal paylaşımlarla tedavi ediyordum. Bu nedenle diyebilirim ki herşey başka bir şey oldu.

Biz insanlar özel varlıklarız, bazen koşullara bağlı olarak gücümüz de ortaya çıkıyor, o zamana kadar farkına varmadığımız gücümüzü görmüş oluyoruz. Doğal olarak kendimizi korumaya alıyoruz. Çoğu zaman da geçmişte yaşananları bir rüya gibi hatırlıyor insan ve bunları nasıl yaşadığını şaşırıyor. Ben de kendime bir çok soru soruyor ve yaşadıklarımı yeniden ölçüyor, değerlendiriyor ve kendimi yeniliyorum…

 Hala ‘evde kalmaya’ devam ediyor musunuz ve günler sizin için nasıl geçiyor?

Kızım Elenya daha önce ağır bir hastalık geçirdi ve o nedenle şimdiye kadar evden dışarı çıkmadım. İnsanların kendilerini korumayı çabuk bıraktıklarını görüyorum ve bu benim için hem kendini hem de çevresindekileri öldürme teşebbüsü anlamına alıyor.

Günler yavaş yavaş birbirine benziyor ve ben de böyle dönemlerde kendimi tekrar etmemek amacıyla farklı aktiviteler yapıyorum. Örnek olarak bazen temizlik yapıyorum:) Bazen ilginç yemekler yapıyorum. Günde bir saat Elenya ile dans ediyor,  oyun oynuyoruz. Akşam saat sekizden sonra da müzik:) 

 

Evde kaldığınız süre içinde severek yaptığınız neler oldu? Size zor gelen, sıkıcı olan neydi?

Karantina öncesi yeni albüm için hazırlık yapıyordum. Epey heyecanlıydım ve karantina günlerinde heyecanımın kırılmaması için çaba harcadım. Kızımın babası sağlık emekçisi ve biz kızımın sağlığı nedeniyle mecburen ayrı kaldık. Bu durum da bizi üzdü ve başlangıçta çok zordu ancak, yavaş yavaş yeni duruma alıştık ve ağırlığı çalışmalarımıza verdik. Koşullar ne de kadar zor olsa da repertuar üzerinde çalıştım. Binlerce Kürt klasiği dinledim ve onların hikayelerini okudum:)

Bugünlerde evdeyim ve kızımla zaman geçirdiğim için sıkılmadım. Aksine günlerin nasıl geçtiğini bile fark etmedim. Bu dönemde bana zor gelen ve canımı sıkan şeyler yine de kızımla alakalı şeylerdi. 

Kızım bazen dışarı bakıyor ve ‘anne bak dışarı çok güzel, hadi biz de gidelim’ diyordu. ‘Babama gidelim’ diyordu. Bu durum günde iki- üç kez tekrar ediyordu. Bu durumda beni üzüyordu. Kızımı dışarı çıkaramıyordum. Kızım babasını göremiyordu.  İnanıyorum ki bütün annelerin ve babaların sorunu da buydu.

Bu arada yeni kitap okuma, film izleme ve müzik dinleme fırsatınız oldu sanırım… Varsa karantina günlerinde okuduğunuz kitap, dinlediğiniz müzik ve seyrettiğiniz filmleri bizimle paylaşır mısınız?

Çocuk nedeniyle film izlemeye fazla vakit bulamadım. Ancak dediğim gibi binlerce klasik dinledim. Dinlerken yorgunluk da hissetmedim. Örnek olarak Kürt-Alman Enstitüsü’nün internet üzerinden yayınladığı Erivan Radyosu arşivi şarkılarının (Sitranên arşîva radyoya Erîvanê) tamamını dinledim. Ayrıca bütün dengbejlerin hayatını da okudu. Bu nedenle bu müziklerle benim ve daha binlerce insanın ruhunu besleyen Kürt-Alman Enstitüsü’ne çok teşekkür ederim…

Ayrıca bu dönemde Kürt müziğiyle ilgili iki de kitap okudum ve yabancı müzikler dinledim.

Birçok sanatçı Youtube kanallarında veya çevrimiçi olarak müziklerini dinleyicilerine ulaştırmaya, müzikseverlerle internet üzerinden de olsa bağlarını sürdürmeye çalıştı. Sizi bu tür etkinlikler yaptınız mı? Yapmadıysanız nedenlerini öğrenebilir miyiz?

Sanatçıların toplumsal ağlar üzerinden canlı yayınlar yapması çok değerli bir çalışma ve bu her şeyden önce topluma güç ve moral veriyor. Aynı şekilde onlara da ve elbette bana da:) Ancak bana göre herşey tadında kalmalı. Daha önce ifade edildiği gibi, az ama güzel.

Ben de iki kez programa katıldım ancak sadece sohbet amaçlı katıldım. Çocuk evde olunca çoğu zaman onunla ilgilenmek gerekiyor ve başka şeylere zaman bulmak mümkün olmuyor.

Canlı bir konser vereceğim. Dinleyicilerin talebi üzerine bir kereye mahsus olmak üzere önümüzdeki dönemde ben de bir canlı konser yapacağım.

Dünyanın koronavirüs pandemisinden sonra eskisi gibi olmayacağı genel bir kanı olarak önümüze çıkıyor.  Eski alışkanlıkların, yaşam tarzının hatta sanatın ve sanat yapma anlayışın değişeceği, dijital dünyanın ihtiyaçlarına göre yeni düzenlemelerin yapılacağı iddia ediliyor. Sizin korona sonrası için öngörünüz nedir? 

Dünya geneli açısından bundan böyle her şeyin değişeceği düşüncesi bana da doğru geliyor. Çok şey değişecek, belki de bilmek de değişecek, bilemiyorum. Fakat bir şeyi biliyorum ki insanlar her şeyi çok çabuk unutuyorlar…

Kaldı ki bir kontrol altında yaşayan kuklalar gibiydik ve kontrol daha da artabilir. Dolayısıyla sürecin gerçeklerinden gerekli dersleri çıkarmalı, ele ele vermeli ve birlikte bir gelecek inşa etmeliyiz.  

Ayrıca neler değişecek? Savaşlar sona erecek mi? Çocuklar artık açlıktan ölmeyecek mi ya da öldürülmeyecek mi? Kadınlar öldürülmeyecek mi? Ne yazık ki bu sorunlar yerli yerinde kalacak. Pandemi bir gün sona erecek ama önemli olan bu sorunlar sona erecek mi? 

Sanatın ve sanatçının toplum içindeki rolü çok büyüktür ve onların emeklerinin ortaya çıkardığı sonuçlar çok değerlidir. Her şeyden önce ağır şartlar altında toplumlar müzikle ruhlarını sarıyor ve koruyor, ne olursa olsun yine öyle olacak. Müziğin yeri ve önemi değişmeyecek.

Dönemine göre her şey iyi ya da kötü değişir. Bakalım artık, bizi ne tür sürprizler bekliyor:)

Ailenizden uzakta yaşıyorsunuz ve şimdi seyahat edebilme imkanları da sınırlı; ayrıca siz sürgün edilmiş bir aileden geliyorsunuz, böylesi felaket günlerinde sizin ilk tepkiniz, ilk özlenimiz, talebiniz ne oluyor? 

Maalesef zor ve zahmetli bir konuda insanın sevdiklerini görememesidir. Böylesi günlerde bütün aile ilişkilerimiz, çocuklar, arkadaşlar, geçmiş, yaptıklarımız ve yapamadıklarımız gözlerimizin önüne geliyor. Annem için çok ağladım. Annem bir süredir hasta ve bu yıl onun yanına gidecektim fakat gidemedim ve bu benim canımı çok acıtıyor…

Buna rağmen pozitif düşünmeye gayret ediyorum. Olumsuz şeyler düşünerek hayat gözlerimin önünde kararsın istemiyor. Bir gün pandemi sona erdi dediklerinde annemin yanına uçacağım ve onu doya doya kucaklayacağım. Sonra da hayatımı paylaştıklarım ve kızımla birlikte kendimi doğanın kucağına atacağım. Ve aynı şekilde sahnelerin kucağına…

Bu günlerde insanın çevresine ve doğaya çok zarar verdiğini de fark ettik. Oysa sağlıklı bir çevre ve doğa olmadan insan da olamaz. Bu nedenle çevre ve doğayla barışık yaşamalı, doğanın kıymetini bilmeliyiz. Bir de tek başına değil, hepimizin varlığı birbirine bağlı, birlikte varız.

Siz çok dilli bir sanatçısınız; Rusça, Fransızca ve şimdilerde Türkçe; başka diller var mı bilmiyorum ama  sanat hayatınızı ana dilinizde Kürtçe sürdürüyorsunuz? Şöyle sorayım; Kürtçeyi hayatın her alanında kullanıyor musunuz? 

Doğrudur, birkaç dil biliyorum. Bu dillerin hepsinde de yaşadım. Rusça konuştuğum zaman çocukluğum ve okul, kalina, katyucha, ochi şarkıları ve chorniye aklıma geliyor. Annemin sesi ve büyüdüğüm sokakların sesi geliyor kulağıma.

Fransızca konuştuğum zaman başka bir Tara oluyorum. Gençliğim, bağımsız yaşam amaçlarım ve farklı harika şeyler anımsıyorum. İngilizce gereklidir. Türkçe benim için yeni bir dil ve hala da öğreniyorum.

Kürtçe annemin göğsünün soluğudur ve hiç bir dil bana annemin dili kadar tatlı, berrak ve nazik gelmedi. Bu nedenle başka dillere ihtiyaç duymadığım her zaman sanatımı da, yaşamımı da Kürtçe sürdürüyorum. Elbette bütün diller benim için önemlidir, hepsi de gereklidir ve değerlidir.

İstanbul’da veya herhangi bir yerde Kürtçe yaşarken ne tür zorluklarla karşılaşıyor musunuz?

 İstanbul’a geldiğimde her yerde Kürtçe konuşuyordum. Bütün konserlerim Kürtçeydi. Bir gün Kürtçe bilmeyen dostlar tarafından eleştirildim. Biz senin Türkçe de bildiğini biliyoruz, neden bizimle birkaç kelime Türkçe  konuşmuyorsun dediler:)

Onlara o zaman şu cevabı verdim; Ben sizi anlamak için Türkçe öğrendim ama şimdi sıra sizde:) Ve onlarda saygı duyup beni anladılar…

Fakat çok gerektiği zaman bütün dilleri konuşurum, konuşuyorum da…

Son yıllarda Kürtçe konuştuğum zaman strese giriyorum. Bazen parklarda kızımla Kürtçe konuştuğumda etraftakilerin sert bakışlarıyla karşılaşıyorum ki bunu hiç bir ülke yaşamamıştım. Büyük bir umutla o günün burası için de gelmesini bekliyorum.

Sosyal medyada zaman zaman kızınızla ilgili paylaşımlarınıza denk geliyoruz. Bize bir parça anne Tara Memedova’dan söz edebilir misiniz?

Elenya dünyaya geldiğinde ben de onunla yeniden doğmuştum. Ne yazık ki kızım çok ağır bir hastalığa yakalandı ve tam bir yıl hastanede kaldım. Kızımın yaşaması için amansız bir savaş verdik. Ben bu savaşta en büyük yürek acısını öğrendim ve ayrıca sevmenin en büyüğünü öğrendim. 

Başka bir Tara olmuştum. Engin bir şevkat doldu içime ve bunun sayesinde hayatın bütün yüzlerini öğrendim. Bu nedenle yaşadığım her günü müzikle, şarkılarla, büyük bir aşkla geçiriyorum. Bazen bu enerjiyi insanlarla paylaşmak istiyorum zira, iyi enerji bütün insanların yüreğine ulaşıyor ve onları da iyileştiriyor:)

Paylaştığım her zamanda da görüyorum ki insanların yüzü gülüyor, gönülleri şad oluyor. Bu bize yetiyor. Benim ve Elenya’nın bütün çabası bunun için…

Bu dünyanın temizliği ve güzelliği çocuklardır. Benim en büyük dileğim odur ki onları küçük bedenleri ve ruhları hiçbir zaman yaralanmasın. Çocukların acı çektikleri bir dünyada hiçbir zaman mutlu olamam. Kimse de bizi mutlu edemez. Her gün ve gece umudum, dileğim odur ki hastalıkların ilaçları bulunsun ve çocuklar acı çekmesin. Aynı şekilde savaşın ve insanların zulmü de onların hayatından çıkıp gitsin.

Sizi Avrupa’da konserlerde ve etkinliklerde pek göremiyoruz. Gelecekte sizi Avrupa’da görmek mümkün olacak mı?

Evet, Paris’ten geldikten sonra sadece 2 kez Avrupa’ya gittim. Birinci neden organizasyonlar çok yetersiz, organizator az. Konser organize edenlerin de bütçeleri müzisyen için yeterli olmuyor, bu nedenle bir takım zorluklar yaşanıyor. Ama bu sene gelecektim fakat pandemi ortaya çıktı. 

Şimdi yeni albüm çalışmalarım var. Birkaç ay içerisinde albümü tamamlamayı amaçlıyorum. Sağlıkla ve esenlik içinde bu virüsten kurtulalım önce, ondan sonra benim de bazı güzel sürprizlerim olacak… O günleri birlikte görmeyi umut ediyorum.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Nupel’e ve çalışanlarnaa sağlık diliyorum. Çalışmalarınızı izliyor ve sizi kutluyorum. Ayrıca bu röportaj için de teşekkür ediyorum…

 

İlginizi çekebilir