Çelik : Süryanileri korkutmak ve umutlarını zayıflatmak istiyorlar

HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, son haftalarda Mardin bölgesinde peş peşe yaşanan yangınlarda ciddi bir ihmalin olduğunu ve söndürme çalışmalarında da yeterli hassasiyetin gösterilmediğini düşünüyor…

Bölgede sürekli aynı nedenlerle ortaya çıkan yangınların bölgenin Süryani sakinleri arasında tedirginliğe neden olduğunu belirtiyor…

Filiz DENİZ

Kimseyi suçlamayı doğru bulmadığını söyleyen Çelik,’ama bunu yapanların amaçlarının bölgede yaşayan Süryanileri korkutmak ve uzun vadede bölgede yaşama mücadele ve umutlarını zayıflatmak olduğunu’ düşünüyorum…

Süryanilerin Lozan Antlaşması kapsamında azınlık statüsüne ve dolayısıyla bazı pozitif haklara sahip olmalarına rağmen bugüne kadar bu haklarını kullanmalarına izin verilmediğine dikkat çeken Çelik’le, son haftalarda Deyrulzafaran Manastırı başta olmak üzere, Süryanilere ait mabet, mekan ve yerleşim yerlerini tehdit eden yangınları konuştuk…. 

Önce İdil’de Süryanilere ait üzüm bağları, ardından Deyrulzafaran Manastırı’nın zeytinliğinde yangın çıktı. Derken Bagok dağında Süryani köylerini de içine alan ve günler süren yangınlar yaşandı. Ne oluyor sizce ve nedir peş peşe gelen bu yangınların nedeni?

Aslında bu tür yangınlar hemen her yıl aynı bölgede çıkıyor. Her seferinde de geniş bir ormanlık, bademlik ve bağ ile tarım arazisi yok oluyor. Dolayısıyla da bölgede yaşayan insanlar büyük zarar görüyor. 

 

Bu yıl ortaya çıkan yangınlar daha geniş alanlarda meydana geldi ve her yıl olduğu gibi bu yıl da yangınlar öncesinde herhangi bir önlem alınmadığı gibi yangınların söndürülmesi konusunda da gerekli hassasiyet gösterilmedi.

Yaşadığımız bölge yaz aylarında sıcaklıkların 40-45 dereceye kadar çıktığı dağlık bir bölge. Haliyle de her an yangın çıkma ihtimali olan bir bölge. Dolayısıyla aslında normal bir ülkede bu konuda önceden tedbir alınması gerekiyor. Ancak bu önlemler alınmadığı ve daha sonra özellikle söndürme konusunda gerekli hassasiyet gösterilmediği için ciddi bir ihmal durumu söz konusu. 

Kaldı ki Mardin’de bulunan Manastır etrafındaki zeytinlikte yaşanan yangında, Büyükşehir Belediyesi itfaiye yetkililerin hazırladığı rapora göre ciddi bir kundaklama ihtimalinin olduğu dile getiriliyor.

Yangınlar nedeniyle bölgede yaşanan Süryaniler arasında bir tedirginlik, bir korku hali gözleniyor mu? Sizin izlenimleriniz neler?

Tabi ki bu yıl yaşanan yangınların büyüklüğünü ve arka arkaya çıkması durumunu dikkate alan bölgede yaşayan insanlarda tedirginlik söz konusu. Bunun yanında sürekli aynı nedenlerle ortaya çıkan bu yangınlar için herhangi bir önlem alınmaması ve müdahale konusunda yaşanan yetersizlikler de bu tedirginliği daha da artırıyor. 

Manastırın bahçesindeki yangınla ilgili belirttiğiniz gibi kundaklama raporu verildi; Sizce kim veya kimler kundaklamış olabilir?

Bu konuda yapılan araştırmalar henüz sonuçlanmadı. Dolayısıyla şu anda herhangi bir kesimi suçlamayı doğru görmüyorum. Ama yapanlar kim olursa olsun amaçlarının bölgede yaşayan Süryanileri korkutmak ve uzun vadede bölgede yaşama mücadele ve umutlarını zayıflatmak olduğunu düşünüyorum. 

Deyrulzafaran Manastırına, Süryani din adamlarına veya sakinlerine yönelik bir tehdit var mı? Varsa tehdidin kaynağı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Kimlikleri kabul edilmeyerek, talepleri dikkate alınmayarak ve değişik biçimlerde ortaya çıkan baskı ve özellikle “faili meçhuller” döneminde yaşanan saldırılar nedeniyle Türkiye’de yaşayan Süryaniler her zaman kendilerini tehdit altında gördüler. Bu yüzden de Türkiye’deki Süryanilerin nüfusu sürekli azaldı ve günümüzde bitme noktasına geldi.

Manevi kayıplar bir yana yangının yol açtığı maddi zarar ne kadar? Ayrıca bunların telafisi için neler yapılıyor? Süryani köylülerinin zararları karşılandı mı

Özellikle İzala (Bagok-Dibek) dağı etrafında bulunan ve tamamı Süryani olan köylerin zararı çok büyük. Çünkü bütün arazileri yandı. Hem bu yıl hem de daha önce yaşanan yangınların yarattığı zararlar hiçbir şekilde karşılanmadı. Bizim bu konuda ortaya koyduğumuz talepler, yaşanan zararların tespit edilip devlet tarafından karşılanması yönündedir. Bu konuda hem merkezi düzeyde hem de yerel düzeyde mücadele etmeye devam edeceğiz.  

 Bölgede mevcut durumda ne kadar Süryani yaşıyor ve bölgenin Süryani sakinlerinin şikâyetleri ve talepleri nelerdir?

Şu anda bizim Turabdin dediğimiz ve Şırnak-Mardin-Batman arasında kalan bölgede yaklaşık 5000 Süryani yaşadığı tahmin ediliyor. Bu nüfus özellikle Nisan-Kasım ayları arasında daha da artıyor.

Süryaniler Lozan Antlaşması kapsamında azınlık statüsüne ve dolayısıyla bazı pozitif haklara sahip olmalarına rağmen bugüne kadar bu haklarını kullanmalarına izin verilmedi. Dolayısıyla her şeyden önce bu haklarını kullanmak istiyorlar. Ve tabii ki Türkiye’de demokrasinin egemen olmasını ve insan haklarına saygı gösterilmesini istiyorlar. 

Süryanilerin el konulan mal varlıklarının iadesi meselesi ne oldu? Süreç hangi aşamada? Siz sorunun çözümü konusunda bir umut görüyor musunuz?

Süryanilerin bugüne kadar el konulan varlıklarının iadesine yönelik samimi bir yaklaşım ve çaba olduğunu düşünmüyorum. Çünkü iade edildiği iddia edilen varlıklar, son dönemlerde el konulan varlıkların sadece bir bölümünü kapsıyor. Kaldı ki gasp ve el konulmalar hem bireyler hem de merkezi otorite tarafından hala devam ediyor.

Biz bu konuda mücadele etmeye ve haklılığımızı her tarafa duyurmaya devam ediyoruz. Az da olsa duyarlılık konusunda olumlu bir gelişme var ve bu da bizim umutlu olmamızı sağlıyor.    

/Nupel/

İlginizi çekebilir