Muhittin Beyaz: Gelecekten Bir Anıt     

Yaşar Kemali’n dediği gibi ‘’ Almanya’da, Hitler’e karşı işçiler, yazarlar, sanatçılar, bilginler olmasaydı insanlığın lanetinden kurtulamazlardı. Bugün Alman halkı biraz rahatsa, azıcık insanlığın yüzüne bakabiliyorsa Hitler’e canları pahasına karşı koymuş işçiler, aydınlar, bilginler, sanatçıları sayesindedir.’’ 

Keza beyaz ırkın kerhen yaşamı içinde geçerli bir tespittir bu. Tarihten günümüze tüm insanlık savaşlarında parmakları olan, insanlığın onurunda derin yaralar açan ve bu statükonun baş koruyucusu olan bu ırk gelecekte insanlığın içinde dolaşacak yüzleri olacaksa elbetteki bu duruma karşı direnen insanların ve günümüz itibariyle Siyahilerin sayesinde olacaktır.  

ABD’de George Floyd’un ölümüyle başlayan ırkçılık karşıtı protestolar, İngiltere’nin Bristol kentindeki ‘Edward Colston’un heykelini devirerek boynuna geçirilmiş iplerle nehre atıldı. ‘Colston’ şahsında beyaz ırkın sömürgeci geçmişlerinin ve tüm onursuzluklarıyla birlikte nehirlere atıldığı söyleebilir.

 Bugün Siyahilerin şahsında kitlelerin insan onuruna seslenişleri olmasaydı beyazların tüm ırkçı geçmişleriyle gelecekte kendileriyle yüzleşecek bir yüzleri olmazdı. Onun için Batı ülkelerinin gelecek yüzyılı iyi okuduğunu düşünüyorum öyle ki bu gibi eylemlere katı bir duruş göstermek yerine bilakis bunu gelecek yüzyılın tarihi hesaplaşması olarak değerlendirip geçmişlerini unutturmaya çalıştırdıkları bile söylenebilir. 

Hali hazırda küreselleşmenin dayattığı fokurdayan kitle hareketleri var ve bunun karşısında hiç olmadığı kadar zayıf ulus devletleri var. Kuşkusuz Batı bu gelişmelerden bihaber değil. Neticede Batı’nın insanlık ailesini evrensel yasalarla sahiplenmesinin yol açtığı bir gebelikle karşı karşıyaydı. Ve bugün kitlelerde gördüğümüz tüm aykırılıklar doğumdan önceki sancılardır. 

Örneklemek gerekirse ‘Jen Reid’in’ dikilen heykeli gelecek yüzyılın ön habercisidir. Ve en önemlisi de statükoyu ciddi bir şekilde şaşırtan klişeleşmiş karşıt görüşlerin Marksist, Leninist, ikon, sembol yerine kitlelerin kendini yani insanlık heykelini dikmesidir. 

İşte yeni bir evrenin başlangıcı statükonun hiç beklemediği bir şekilde başladığı açıktır.  Mevcut yönetim her ne kadar kontrolümüzde olan bir eylem süsü verse de hiç de öyle olmadığını tüm çıplaklığıyla görmekteyiz. Bu durum nasıl ki bir sabah dikilen heykelle uyandırılıyorsa keza bir sabahla da yönetimi ele geçiren bir kitle tarafından uyandırılabilirler. 

Özetle söylenebilir ki kitlelerin yenilikleri ve tüm geçmiş deneyimlerden ayrı bir şekilde gelecekten beslendiklerini dikilen ‘Jen Reid’in’ heykeliyle anlaşılabilir. Mevcut yönetimin mirasını yaşattığı ‘Edward Colston’un’ ile kitlelerin ‘Jen Reid’ heykeli birbirlerinden ne kadar uzak ve zıt olduklarını açıkça göstermektedir. 

‘Jen Reid’ heykeli başka bir açıdan da yorumlanabilir ki o da artık sloganlara indirgenmiş bir kitle hareketinin ötesinde kendini yeni niyetlere hazırladığını göstermiş olmasıdır. Bu gelişmeler gelecekte ezilen halklar için bir umut vaat ediyor. İnsanları bölüp parça etmiş sistemlere karşı insanlığı koruyan bir üçüncü güç olarak keza umut vaat ediyor. 

Yasaların insan onurunu korumada yetersiz kaldığı artık aşikârdı. Zira terörün ve devlet terörünün yasalardan yaşam soludu da göz önüne alınırsa insanlığın yine egemenlerce ezildiği barizce görülür. Bu durumdan kaynaklı dünyanın değişik bölgelerinde ara ara beklenmedik kitle hareketleri görülüyordu. 

En nihayetinde George Floyd’la başlayıp alışılmışın dışında bir örgütlülükle baş göstermesi ve en önemlisi de bu eylemlerin batıda yapılması tarihi bir önem kazanmasına ve umutlu olmamız için büyük bir öneme sahip. Beyazların tarihinde bekli de hiç bir anıt ‘Jen Reid’in’ heykeli kadar insan onurunu temsil etmiyordur. Deyim yerindeyse insanlık düsturunu taşıyan, tüm insanlığı sahiplenen ve ırkçılığın her türlüsüne defacto karşı olan bir heykel olarak önemi ve değeri büyüktür. 

Keza bu heykel sadece geçmiş yüzyılların köleliğine karşı dikilmiş bir heykel olarak düşünülmüyor. Günümüzde modern kölelik başta olmak üzere tüm köleliğe karşı dikilen bir anıttır. Bu gelişmelerin sonucunu gören modern köleliğin mimarı burjuva elbette burumdan oldukça mustarip.  

Sadece bu da değil yarın yahut başka bir gün bu kitlerin ırkçılığa karşı oldukları gibi adaletsiz paylaşılan ekonomiye dönemeyeceklerini de kimselerce öngörülemiyor.  

Ama kesin ve bilinen bir gerçek var ki o da dikilen bu heykelle mücadeleye daha yeni başladıklarını göstermiş olduklarıdır…

İlginizi çekebilir