Tribün üzerinden seçim operasyonu

Bursaspor-Amedspor maçında yaşanan olaylar sıradan bir tribün gerginliği değil. Amedspor yöneticisi Eser Sönmez sistematik bir şekilde ırkçı saldırılara maruz kaldıklarını belirtti. Siyaset Bilimci Fatih Yaşlı ise, “Türkiye’de iktidar seçimi kazanmak için her şeyi yapacak ve milliyetçilik de bir araç olarak kullanılacak. Yaşananlar bunun parçası olarak görülmeli” dedi.  

BirGün’den Eren Tutel’in haberi:  

TFF 2. Lig’de önceki gün oynanan Bursaspor-Amedspor maçında yaşanan olaylar büyük tartışma yarattı. Karşılaşma öncesi-sonrası Amedsporlu oyunculara fiziki ve ırkçı saldırılar yapıldı. Bursaspor tribünlerinde açılan ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ve beyaz Toros pankartı ise olayları başka bir boyuta taşıdı.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) yaşananlara rağmen maçı tamamlaması da kamuoyunda yankı uyandırdı. Konuyla ilgi açıklamalarda bulunan Amedspor Yönetim Kurulu Üyesi Eser Sönmez, “Süreç cumartesi günü kaldığımız otelin önünde yaşananlarla başladı. Normalde o taraftarların otelin önünde bulunmaması gerekiyor. Ancak ne valilik ne de emniyet gereken tedbiri almış. Oteli hedef alacak şekilde patlayıcı madde fırlattılar, polis hiçbirine müdahale etmedi. 2015 yılında bu yana bize deplasman yasağı uygulanıyor. Maça gittiğimiz illerde valiliklerin aldığı kararlara itirazda bulunduk ama hiçbir sonuç alamadık” diye konuştu.

AYRIMCILIK BÜYÜYOR

Gittikleri çoğu deplasmanda ayrımcı tutumla karşılaşdıklarını belirten Sönmez, “Hemen hemen her deplasmanda aynı muameleye maruz kalıyoruz. TFF’nin buna ceza vermesi gerekirken kurullardan herhangi bir sevk olmadı. Mesela Bursa’dan bir önceki maç Çorumla oynadık. Orada iki bin kişi maçı takip etti. Orada bulunan yetkililer bölgedeki halkı bize karşı tahrik etmek için ellerinden geleni yaptılar. Keza Afyon ile oynadığımız maç öncesi il valisi çıkıp, ‘Biz gerekeni yapıyoruz, siz de gerekeni’ yapın açıklaması yaptı. Gittiğimiz deplasmanların hemen hemen hepsinde valilikler, belediyeler ve kulüpler bayraklar dağıtarak sanki uluslararası bir maç oynanıyormuş havası yaratıyorlar ve ayrımcı söylemler giderek büyüyor. TFF ise bunlara kararlarıyla göz yumuyor” ifadelerini kullandı.

Temel sorunun kendilerinin farklı bir konuma getirilmesinden kaynakladığını belirten Diyarbakır temsilcisinin yöneticisi Bursaspor maçında açılan pankartlarla ilgili şunları söyledi: “Normalde il güvenlik kurulu bir gün öncesinde açılacak pankartları denetler ve hangi pankartların açılıp açılmayacağına karar verir. Yani Bursa tribünlerinde açılan bu pankartta emniyetin ciddi bir ihmali söz konusu. Yedi kişi hakkında işlem başlatıldığına dair açıklama var oysa ki süreç bir gün önce otelin önünde yaşananlarla başlıyor. Atılan sloganlar, ırkçı söylemler bunların hepsi için ayrı ayrı soruşturma açılmalıydı. Üstelik stadda saha güvenlik amiri, güvenlikler tarafından sporcularımız saldırıya uğradı. Vahim olan durum bu. Canımızı kime emanet edeceğimizi bilmeyecek bir durumdayız.”

Bursaspor’un Diyarbakır’da oynanan maçta yaşananları hatırlatarak yaptığı açıklamayla ilgili de konuşan Eser Sönmez, “2005 yılında Diyarbakır ile Bursaspor arasında başlayan bir gerginlik var. Diyarbakırspor şu anda amatör ligde. Yıllarca önce başlayan bu husumeti 2015 yılında kurulan Amedspor’a karşı da taşıdılar. Evet burada da bazı gerginlikler oldu ancak sürecin başında onların durumu politize edip bize saldırması var” diyerek sözlerini noktaladı.

TFF’DEN AÇIKLAMA

Öte yandan konuyla ilgili TFF’de bir açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada maçın neden tatil edilmediğine dair bir ifade kullanılmazken, „Suç unsuru içeren provokasyon amaçlı pankartların kamusal her alanda olduğu gibi, stadyumlarımızda da gösterimi kanunen suçtur. Stadyumlarda marjinal grupların ırkçı, bölücü söylem ve eylemleri, şiddete dönük tutum ve davranışları asla kabul edilemez. Aynı zamanda saha içinde ve saha dışında sporcu sağlığına doğrudan kasteden hiçbir harekete müsamaha gösterilemez. Bu ırkçı, bölücü eylem ve söylemlerin sorumluları ve failleri, devletimizin adli kurumlarınca göz önünde bulundurulan bir durumdur.“ denildi.

***

‘YAŞANAN POLİTİK BİR PROVOKASYON‘

Karşılaşmada yaşananları Siyaset Bilimci ve Akademisyen Fatih Yaşlı’yla konuştuk. İki takımın basitçe düşmanlaştırılmadığının altını çizen Yaşlı yaşananların derin bir politik altyapısını olduğu görüşünde:

“Türkiye’de futbolla milliyetçilik arasında hep güçlü bir ilişki oldu. Milli takımın maçları da kulüplerin uluslararası müsabakaları da hemen her zaman milliyetçi ritüellerin kitlesel bir şekilde icra edildiği gösterilere, bir büyük şova dönüştürüldü. Amedspor’un hemen her deplasman maçı rakip takımlar tarafından sözünü ettiğim milliyetçi şova dönüştürülüyordu. Bu milliyetçi şovun süreklileşmiş bir husumete dönüşmesi ise Bursaspor ile somutlaştı. Bursaspor’un taraftar grupları milliyetçiliğin dozajını yükselttikçe Amedspor taraftarı da buna, aynı ölçüde bir fanatizmle ve milliyetçilikle olmasa da yanıt vermeye başladı ve iş bir tür “kan davası”na dönüştü. Ancak bu eşit bir mücadele değildi. Çünkü Bursaspor Amedspor’u basitçe sportif olarak hasımlaştırmadı; onu terörle, bölücülükle, vatan hainliğiyle özdeşleştirmeye çalıştı, bunun üzerinden bir üstünlük kurmak, kendini haklılaştırmak istedi. İşte son maçta açılan pankartlar da bununla ilgiliydi. Pankartlardan biri o ünlü ‘beyaz Toros’tu, diğer pankartlarda da Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve ondan esinlenerek yaratılmış Kurtlar Vadisi karakteri “Pala” vardı. Burada milliyetçiliğin ama özellikle ülkücü milliyetçiliğin kodlarıyla sadece Amedspor’a değil bütün Kürtlere mesaj verilmiş oldu. Çünkü beyaz Toros ve Yeşil, Kürtlere karşı yürütülen kirli savaş politikalarını sembolize ediyordu; bu araçlarla kaçırılan çok sayıda Kürt yargısız bir şekilde infaz edilmiş, Yeşil de birçok infaz da doğrudan tetikçi olarak görev yapmıştı. İşte söz konusu pankartlar, bize hem milliyetçiliğin Kürt sorununa bakışını hem de kolektif hafızalarının nasıl çalıştığını göstermiş oldu. Bunun son derece tehlikeli olduğunu, geçmişte kaldığı sanılan 90’ların birkaç provokasyonla tekrar geri dönüp ülkeyi ateşe atabileceğini görmek ve lümpen taraftar grupları üzerinden yükseltilecek bir milliyetçilik dalgasına karşı teyakkuzda olmak gerekiyor.”

Oluşan gergin atmosferin mevcut politik durumla ilgisini de değerlendiren Fatih Yaşlı, “Amedspor, milliyetçiliğin “biz ve onlar” ayrımını “dost-düşman” siyasetini somut bir şekilde hayata geçirmesi için hedef olarak seçilmiş durumda. Pazar günü tribünlerde yaşanan olayların elbette ki bir evveliyatı var, öte yandan futbol kimlik inşa etmenin ve sosyalleşmenin bir aracı. Genç işsizliğin bu kadar güçlü olduğu, gençliğin yarınlardan bu kadar umudunu kestiği, lümpenleşmenin, bu kadar yaygınlaştığı bir ülkede futbol ve milliyetçilik bir arada bir “afyon” etkisi yaratıyor, sosyalleşmeyi sağlıyor, kendini güçle özdeşleştirmeyi kolaylaştırıyor. Dolayısıyla tribünde yaşananların hem tarihsel hem ideolojik hem de sosyolojik boyutları var” diye konuştu.

PATLAMAYA HAZIR BOMBA

Türkiye’de milliyetçi provokasyonların ancak devlet izin verdikçe ve devletin çizdiği sınırlar içerisinde gerçekleştiğinin altını çizen Yaşlı, “Maç öncesi zaten patlamaya hazır bir bomba olduğu biliniyordu; mesele onun patlayıp patlamamasına ve eğer patlarsa tahrip gücünün ne olacağına dairdi. Bomba patladı, tahribatı ise sınırlı oldu; çünkü belli bir noktada, özellikle Soylu’nun pankartlara dair yaptığı açıklamayla, tribünlerdeki saldırganlık kontrol altına alındı, dozaj düşürüldü. Eğer olaylar gidişatına bırakılsaydı, çok kanlı bir provokasyona tanıklık edilebilirdi. Dolayısıyla ortada son derece politik bir provokasyon vardı ama sınırlı tutuldu. Öte yandan bu provokasyonu basitçe HDP’nin Kılıçdaroğlu’na verdiği desteğe değil ama o desteğin de içinde olduğu daha geniş bir bağlama yerleştirmek lazım. O bağlam da seçime doğru giden Türkiye’de iktidarın seçimi kazanmak için her şeyi yapabileceği ve milliyetçiliğin de bunun için önemli bir araç olarak kullanılacak. Yaşananlar, bunun bir parçası olarak görülmeli” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

 

İlginizi çekebilir