Cumartesi Anneleri: Eren ailesi üç kuşaktır Hayrettin’i ve adaleti arıyor

Cumartesi Anneleri/İnsanları, 921. hafta açıklamalarında 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alınan ve sonrasında kaybedilen Hayrettin Eren için adalet istedi. Açıklamada „Üzeyir Kurt dosyasında 29 yıldır süren inkara ve cezasızlığa son verilsin“ denildi.

Cumartesi Anneleri/ İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemin 921.’sini online yaptı. Bu haftaki eylemde 12 Eylül darbesinin ardından 21 Kasım 1980’de İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini sordu. Açıklamayı Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu. Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Yarıcı konuştu.

Jiyan Tosun’a destek mesajı

„Hayrettin Eren’i aramaktan ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz“ denilen açıklamada Taksim’deki bombalı saldırının ardından hedef gösterilen Jiyan Tosun’a da destek mesajı verildi Mesajda, „Cumartesi Anneleri’nin evladı ve avukatı Jiyan Tosun; bu menfur saldırı ile ilişkilendirilmek istendi. Hem Jiyan’ı, hem ailesini hem de hak savunucularını hedef gösteren bir komplo girişimi ile karşılaştık. Bugün susanların, tarih önünde insan hakları savunucularına yönelebilecek her türlü saldırının sorumlusu olacaklarını hatırlatıyoruz“ denildi.

atırlatıyoruz“ denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

„921 haftadır söylüyoruz: Yaşam hakkını ihlal etmemek, tehlike ve risklere karşı etkili bir şekilde korumak devletin görevidir. Bu sorumluluğun layıkı ile yerine getirilmemesi sonucunda gerçekleşen İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıda altı insanımız yaşamını yitirdi, 81 insanımız yaralandı. Yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, ailelerinin acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Kim tarafından yapılırsa yapılsın yaşam hakkını hedef alan bu insanlık dışı şiddeti kabul
etmiyor, kınıyoruz.

Kamuoyuna yansıdığı gibi, olayın hemen ardından Cumartesi Anneleri’nin evladı ve avukatı Jiyan Tosun; bu menfur saldırı ile ilişkilendirilmek istendi. Hem Jiyan’ı, hem ailesini hem de hak savunucularını hedef gösteren bir komplo girişimi ile karşılaştık. Avukatlarımız Jiyan Tosun ve Eren Keskin’e örgütlü bir biçimde yapılan ölüm tehditleri karşısında, tüm çağrılarımıza rağmen, İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere yetkililer uzun süre suskun kaldı. Adalet Bakanı ise olaydan 3 gün sonra açıklama yaptı ve koruma kararı verildiğini açıkladı. Saldırganları cesaretlendiren bu suskunluğu daha önce
de yaşadık, tanıyoruz.

Bugün susanların, tarih önünde insan hakları savunucularına yönelebilecek her türlü saldırının sorumlusu olacaklarını hatırlatıyor ve 921. haftamızın açıklamasına geçiyoruz.

Bu hafta Elmas ve Kemalettin Eren’in bıraktığı yerden, 12 Eylül işkencehanelerinde gözaltında kaybedilen „Hayrettin Eren için adalet istiyoruz“ diyerek kamuoyu karşısındayız.

26 yaşındaki Hayrettin Eren, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. 21 Kasım 1980 tarihinde otomobili ile İstanbul Saraçhane’ye gitti. Burada buluştuğu arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Hayrettin, arkadaşı ve otomobili önce Karagümrük Karakoluna, oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Hayrettin, Gayrettepe Siyasi Şube’nin bodrum katında ağır işkence altındayken, kapıda bekleyen annesine “Gözaltında böyle biri yok!” denildi. Emniyetin bahçesinde duran otomobili gösterip, “Oğlumun arabası burada kendisi nasıl yok?” diye ısrar eden Elmas Eren tartaklanarak dışarı atıldı. Sonra Hayrettin’in arabası da kaybedildi.

Hayrettin Eren’i gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkencedeyken gören çok sayıda tanık vardı. Ancak gözaltına alındığı inkâr edildi.

Sıkıyönetim Savcılığı’na yapılan suç duyuruları sonuçsuz bırakıldı. Aradan geçen 42 yılda hukuk işletilmedi. Hayrettin Eren’in akıbeti gizlendi, onu kaybedenler cezasız bırakıldı. Dosyayı canlandırmak için girişimlerde bulunmayı sürdüren Eren Ailesi üç kuşaktır Hayrettin’i ve adaleti arıyor.

921. haftamızda 42 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkarmayan ve uluslararası hukukta “sürekli bir suç” olarak tanımlanan gözaltında kaybetme suçunu cezasız bırakan tüm iktidarların suçun ortağı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Adli mercileri hukuku işleterek Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkartma ve sorumluların cezalandırılmasını sağlama görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu
hatırlatmaktan, 222 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.“

/t24/

İlginizi çekebilir