Zülküf Kurt: Erdoğan 2005’e değil, 2007’ye daha yakın!

Erdoğan dün, Külliye’de gerçekleştirdiği gençlik buluşmalarının devamı kapsamında Diyarbakır’a gidip, İl Danışma Kurulu toplantısına katıldı. Açılış Töreni diye tertiplenen bir etkinlikte konuşan Erdoğan, ardından HDP Diyarbakır il binası önüne giderek, kendi örgütlediği ailelerle görüştü, arkasından gençlik buluşmasına katıldı. Erdoğan’ın Diyarbakır’da verdiği fotoğrafı ve mesajları kısaca şu şekilde görmek mümkün:

-Etkinliklere ismi uyuşturucu ticareti yapmak, tehdit ve şantajda bulunmak, kara para aklamak, paramiliter yapı kurup silah dağıtma ile anılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile katıldı. Bahçeli’nin Soylu’yu savunması sonrasında ittifak adına bu fotoğrafı verdiği konuşuldu.

-“Çözüm Sürecini biz başlattık ama bitiren biz olmadık” Oysa aynı Erdoğan 20 Mart 2015’te yaptığı açıklamada Dolmabahçe’de yapılan açıklamayı doğru bulmadığını açıklamış, ilk olarak 11 Ağustos 2015’te yaptığı “buzdolabı” açıklamasını 16 Nisan 2016’da yineleyerek “Çözüm sürecini buzdolabına koyduk, şimdi operasyon zamanı” ifadesini kullanmıştı.

-Amed 5 Nolu Cezaevi’ni Kültür Merkezi’ne dönüştüreceklerini açıkladı.

-“Biz Diyarbakır’da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız.” açıklamasında bulundu. Erdoğan 2005’te yaptığı Diyarbakır ziyaretinde “Kürt sorunu benim sorunumdur. Her sorunun çözümünün adresi biziz” demişti. Ancak Erdoğan, Çözüm Süreci’nin kesintiye uğraması sonrasında da her fırsatta “Kürt Sorunu yok, Terör Sorunu var” açıklamalarında bulunmuştu.

Erdoğan’ın ve AKP’nin oy kaybı, kendilerine yakın yazarların da artık itiraf etmekten geri durmadıkları bir konu. Erdoğan’ın Kürt oylarını almadan seçimi kazanamayacağını açıktan yazmakta bir beis de görmüyorlar. O nedenle de Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı açıklamaların tamamen taktikten ibaret ve samimiyetten uzak olduğu gerçeği, herhangi başka bir değerlendirme yapmadan karşımıza çıkan ilk gerçek. Erdoğan’ın çözümü ima eden sözlerinin bugün bir karşılığının olmamasının en temel nedeni, 2015’ten bu yana Kürt halkına yönelik gerçekleştirdiği saldırılardır. Ancak daha da önemlisi Kürt halkı çözüm masasının Erdoğan tarafından devrildiğini biliyor ve bu açıklamalara herhangi bir refleks vermiyor.

Kendi örgütledikleri bazı aileleri HDP binalarına yığan, kendi oyununa kendisi de aktör olarak katılan bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. HDP’nin kapatılması için o aileler üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışıp, Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla bir parti binasının önünde eyleme katılan birinin çözüm getireceğini düşünmek kadar gerçeklikten uzak bir düşünce olamaz. Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla gerçeği çarpıtıp, yol alabileceğini düşünüyor.

Erdoğan ziyareti sırasında Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nin “Hakikat ve Hafıza Müzesi” olması talebi yerine “Kültür Merkezi” ikame ederek, bunu hayata geçireceklerini belirtti. Bir daha benzerlerinin yaşanmaması için olması gereken Müze talebini de kendisinin talebi olmadığı için dönüştürüp, kültür merkezine ikame etti. Eğer Erdoğan’ın gerçekten çözüm arayışı olsaydı, öncelikli olarak yıllardan beri Kürt halkı tarafından dile getirilen taleplere karşı saygılı yaklaşırdı. Bu konu da, Erdoğan’ın çözüm istemediği, çözüme dair bir projesi olmadığı, seçimleri kurtarmak için hamleler yaptığının göstergelerinden biri oldu.

2013-2015 Süreci dururken, 2005 niye?

Erdoğan, kendi durduğu yeri 2005 yılındaki açıklamalarına bağladı. 2005’te yaptığı Diyarbakır ziyaretinde “Kürt sorunu benim sorunumdur. Her sorunun çözümünün adresi biziz” diyen Erdoğan kendi duruşunu neden o kadar geri bir tarihle açıkladı? 2013-2015 yılları arasında gerçekleşen görüşmeler, yakın bir gelecekte yapıldı ve hafızalarda tazeliğini koruyor. Buradan çıkan şudur ki, Erdoğan bu süreci sahiplenmiyor. 2013-2015 yılları arasında Kürt Sorunu’nun Türkiye’nin Demokratikleşmesi bağlamında çözümünü hedefleyen ve bir masaya oturulması açısından ilk olan görüşme sürecini sahiplenmeyen Erdoğan, Kürt Sorunu’nu çözebilir mi? Her ihtimale karşı kapıları açık bırakmaya çalışanlar da olabilir, ancak bu ziyarette ve yapılan açıklamalarda kapıyı açık bırakacak bir demeç veya tutum bulmak zor.

Ziyaretin bazı sonuçları

Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinde ortaya çıkan bazı somut sonuçları sıralamak gerekirse:

-Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı, bir parti binası önünde, kapatılmasına gerekçe oluşturmak için organize ettiği eyleme katıldı.

-Bahçeli’nin desteği ile neredeyse Erdoğan ve Bahçeli arasında ittifakın sembolüne dönüşen Süleyman Soylu ile Diyarbakır’a giderek Kürtlere, “MHP ile ittifaka devam” mesajı verdi.

-Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin “Hakikat ve Hafıza Müzesi” olma talebini, Kültür Merkezi’ne dönüştürerek, Kürtlerin yıllardan beri dile getirdiği taleplerden birini yok saydı.

-2013-2015 sürecinde gerçekleşen Çözüm Süreci’ni bitirmesine rağmen, bitiren taraf biz olmadık açıklamasında bulunarak, Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda bir projesi olmadığını, parti tabanındaki rahatsızlığı gidermeye çalıştığını ortaya koydu.

-“Kürt Sorunu vardır” diyemeyen Erdoğan, defalarca “Kürt Sorunu yoktur” dediği için kendi duruşunu 2005’teki açıklamasına bağlayıp, kendince “Kürt Sorunu vardır” demiş oldu! Bu açıklamasıyla Erdoğan 2013-2015 Çözüm Süreci’ni sahiplenmediğini beyan etmiş oldu. Kendi durduğu yeri 16 yıl önceki açıklamasına bağlayan biri birkaç yıl sonra 14 yıl önceki konumuna da gelebilir. 2007 yılında Erdoğan Rusya gezisi sırasında ““Düşünmezsen Kürt sorunu yoktur” da demişti. Bugün Erdoğan 2005’e değil, 2007’ye daha yakın!

Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinde Kürt halkına verdiği mesajlar bunlar oldu. 2015’ten bu yana atanan kayyumlarla, tutuklanan siyasetçilerle, artan baskı ve işkenceyle Kürt halkına verilen mesajı, Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatıyla bir kez daha yinelemiş oldu. O nedenle de, Erdoğan’ın Diyarbakır’a gidişi ne öncesinde ne sonrasında herhangi bir umut ışığı yaratmadı. Bunun açık anlamı şudur ki, Kürt halkı Erdoğan’ın Kürt Sorununun çözümünü sağlayabileceğinden çoktan ümidini kesti.

 

İlginizi çekebilir