Muhittin Beyaz: İktidar Çevrimdışı  

Sosyal medyanın tartışmaya açılmasının nedeni kanımca gündemin getirdiği bir durum değildir. Sanal dünya Kovid-19’la birlikte beklenmediği kadar yaşamımızın bir parçası oldu. Eğitimden, gazeteciliğe, yönetimden iş alanlarına kadar her alana hitap edecek bir mecra oldu.

 Aynı şekilde dijital iletişim Kovid-19’a karşı Çin’in ve dünyanın kullandığı etkili bir yoldu. Keza ulusların yeni kültürel inşada sosyal medyanın yer aldığı bir kesinlik iken, Cumhurbaşkanının günlük bir konuşma sonrasında sosyal medyanın tüm alanlarına erişim kısıtlaması getirmesi günlük gelişecek bir olayın sonucunda kararlaştırıldığı söylenemez. 

İktidarın medya ve sosyal medyaya olan ilişkilerine bakılarak bu niyetin çok önceden gelen bir karar olduğu barizce görülür. Örneğin yetkililer Gezi eylemlerinin organize olmaları, güçlü iletişimlere sahip olmalarını sosyal medya yoluyla sağlandığını açıklamaktaydılar. 

Sosyal medya ‘sadece Türkiye sınırlarında değil, dünyanın her köşesinde en hızlı, en ucuz kitlesel iletişim olanağı sunuyor’. Keza günümüzün ezici bir çoğunluğu kitlesel propagandalarını yine sosyal medya üzerinden yapmaktadır. 

Sosyal medya sadece propagandanın, kitlelerin sığındığı bir mecrada değil. Mahkeme kararlarını, yönetici kararlarını ciddi bir şekilde etkileyen halkın doğrudan siyasal bir katılımı söz konusudur. Bugün sosyal medyada özelde de ‘Türkiye’de en çok kullanılan Youtube’ta’ özgün haberlerle sunucuların milyonlara ulaştığını ve en önemlisi de hükümetin RTÜK denetiminde olan ‘ana akım medyanın’ görevini, sosyal medya denetimsiz bir şekilde topluma rahatça ulaşabiliyor. 

Hali hazırda zaten ifade özgürlüğünü kısıtlayan soruşturmalarla sosyal medya üzerinde ciddi bir denetim vardı. Yine de iktidar tarafından sosyal medyanın önüne geçemediğinin bir kanıtı olarak bu karara vardığından yanayım. 

Neticede sosyal medyanın halkla yekvücut olduğu tartışmasızdır. Bu gayede seçimlerin sınanacağı yerlerde kuşkusuz sosyal medya olacaktır. Dijital dünyayla büyüyen ‘Z kuşağı’ olarak bilinen bu nesil ‘’2023’te 7 milyon oy kullanacağı’’ merakla beklenilmektedir. Zaten bu kuşağa ulaşmanın yolu da sosyal medyadan geçiyor. 

Şeyda TALUK Seçim Nasıl Kazanılır kitabında Türkiye’nin sosyal medya ilişkisini bu verilerle açıklamaktadır:

‘’Türkiye’de her on hanenin sekizi internet erişime sahip. Hane sayısı ise yaklaşık 23 milyon. 55 milyon internet kullanıcısının 51 milyonu, sosyal medyada aktif. Mobil cihaz ise 59 milyon, mobil cihazlar üzerinde sosyal medya kullanımı ise 44 milyon. Türkiye’de insanlar internette günde ortalama 7 saat geçiriyorlar. Kullanıcıların en çok harcadığı zaman günde ortalama 2 saat 48 dakika sosyal medyada, ortalama 2 saat 44 dakika ise televizyon başında geçiriyorlar.  Bugün Türkiye’de nüfusun neredeyse yarısı internet kullanıcısı, gençlerin ise yarısından fazlası.  Akıllı telefonlardan internete bağlanma oranı ise yüzde 30’a yaklaştı. Yaklaşık 48 milyon kişi ise günde 3 saatini sosyal medya mecralarında geçiriyor.  Bugün Türkiye’de yaklaşık 71 milyon cep telefonu kullanıcısı var. Mobil iletişim üzerinde sosyal platformları kullanan sayısı ise 42 milyon.’’ 

Öyle ki iktidar dijital dünyayı lehine çeviremediğinden dolayı muhalefete de bu fırsatı sağlamamaya çalışıyor. Artık gençlere ulaşmanın yolu sosyal medyadan geçtiği için doğal olaraktan Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerin seçimlerde başvuracağı ve gençlere ulaşacağı yer çevrimiçi dünyadır. ‘’ Emanuel Macron’un kabinesinde en genç bakan olarak yer alan Mounir Mahjoubi başarıyla yürüttüğü dijital kampanya sayesinde Macron’u iktidara taşıdı.’’

 Keza ‘’Barack Obama dijital kampanyasının başarısı hala konuşuluyor. Obama interneti tam kapasiteli kullanan ve bundan büyük yarar gören ilk politikacı. Kampanya süresince kurulan MyBO wep sitesi ile taraftarların Obama’ya destek veren içerik üretmeleri için bir mecra oluşturuldu. Sadece destekçileri tarafından yaklaşık 400 bin video üretilerek youtube’a yüklendi. Sosyal medya gençlerin siyasal katılımını ve ‘siyasette söz söyleme’ hakkını kazandırdı. ‘Burada seslerini duyura bilir siyasal süreç hakkında bilgi sahibi olabilirler’. 

İktidarın Z kuşağıyla iletişim kanallarının olmadığı sosyal medyanın sınırlanmasıyla açığa kavuştu. 

Zaten koronavirüse karşı mücadelesinde tüm iktidarların gelecek seçimlerde oy kaybına neden oldu. Koronaviruse karşı alınan yanlış tedbirler, evde kal süresi boyunca geçim sıkıntıları, keza virüsten dolayı işsiz kalanlar, iflasa giden esnaflar vs. hali hazırda seçimi ciddi bir şekilde etkileyecektir.

 Bi de ‘Z kuşağının’ açıkça seçimlerde karşı olduklarını söyleyince iktidarı gelecek seçimler için ciddi bir hazırlığa götürdü bundan da nasibini ilk alan kuşkusuz ki sosyal medya oldu…

İlginizi çekebilir