Muhittin Beyaz: Cumhuriyet Halk Partisi Barışacak mı, Barıştıracak mı?

Türkiye’de ve Ortadoğu’da, CHP’nin öncülüğünde bir barış olacaksa bu öncelik Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine dönüş olmalı. Bu tarihsel yüzleşme yapılmadığı sürece devlet ile Kürtler arasında ve keza Ortadoğu halklarının ayrışmış temel sorunlarına bir çözüm aramak, bunun muhatabı olmak CHP için o kadar da kolay olmayacaktır. 

Yurt içinde CHP parti olarak barışmayı görmezden gelemeyecek kadar Kürlerle kırılgan fay hatlarına sahip. Girişeceği Kürt sorununda da bu kırılgan fay hatları üzerinde istediği gibi bir sonuç elde edemeyebilir. Bu temelde ‘Fırat’ın doğusuna’ gönül rahatlığıyla geçemeyen CHP önceliği Kürtler ile samimi bir barış olmalıdır. Bilhassa CHP tarihi gerçekliğiyle yüzleşmediği taktirde barış sürecine vereceği emek akıntıya kürek çekmek olacaktır. Şayet CHP ile Kürtler arasında barışsız bir çözüm gerçekleşse dahi çözüm sürecine yansımaları hem CHP cenahı tarafından hem de Kürt cenahı tarafından önemli tıkanıklara neden olacağı açık.

CHP için samimi bir barış Kürtler ile devlet arasında değil bilakis Kürtler ile CHP arasında başlatmalıdır. Samimi bir süreç için yapılacak şey bu olmalı. Nihayetinde yüzyıllık bir inkar politikasına karşı, Kürtlerin karakteristik ve sosyokültürel olarak barış sağlanmadan, barışın sofrası serilmeden gönül rahatlığıyla, şenlikler için bir barış ortamı sağlanamayacağı bilinen bir gerçek. En azından Kürtler için bu böyle. Dünyanın her yerinde barış veya ortak bir yaşam için atılan adımlar sosyolojik değerlere ve olgularla uygun yapılmakta. Şayet muhatap yüzyıllık bir kültürel ve kimliksel inkara uğrayan Kürler gibi geleneklerine bağlı bir milletse o zaman öncelikli bir barış olmazsa olmazlardandır.

Cumhuriyetin kuruluşundan buyana CHP ile gönül bağları gelişmeyen Kürtlerin şimdi gönül rahatlığıyla, bu barışa bel bağlamalarını beklemek CHP tarafından yerel seçimlerde oy aldıkları Kürt seçmeni ile Kürt sorununu aynı kefeye koyduklarını göstermiş olur. Bilinen bir gerçek ki yerel seçimlerde Kürt seç menini CHP adaylarına götüren şey AKP ve HDP’ nin hesaplaşmasıydı. CHP bu iki partinin hesaplaşmasından faydalanmış bir başarıya sahip. Bu seçmen CHP tarafından örgütlenmiş veya kazanılmış bir seçmen kitlesi değildir. Tamamen stratejik, tamamen bilinçli ve misafir bir seçmen.

Benzer haberler

En önemlisi HDP’nin ‘üçüncü yol’ gecikmesinin verdiği bir fırsattı. Aynı şekilde bu bilinçli seçmen yarın CHP çıkarlarına ters oy kullana bilecek bir potansiyele sahip. Bu doğrultuda HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı bir açıklamada ‘Hiç kimse HDP’nin oylarını çantada kekli zannetmesin’. İfadeleri ve HDP’nin benzer açıklamaları gösterdiği üzere CHP adaylarına verilen oylar ‘birilerine kaybettirmek için’ verilmiştir. Şayet CHP, olası Kürt barışına seçmen üzerinden yaklaşacaksa bunun şimdilik zor olduğunu itiraf etmek gerekir.

Öte yandan Kürt sorunu sadece siyasi bir sorun değildir ve hiç olmadı da. Kürt sorunu bölgesel, sosyokültürel, sosyoekonomik, kimliksel ve en önemlisi artık Ortadoğu sınırlarını aşmış küresel bir sorundur. Bu doğrultuda Kürt barışı için sadece seçmen kitlesini muhatap almak sonuç odaklı bir yaklaşım olmasa gerek. Türkiye’de yaşayan Kürtler için özelde ekonomik sorunlar Kürtlerin yoğun yaşadığı tüm illerde kronik bir sorun haline gelmiş. Keza bu bölgelerde nüfusun ezici çoğunluğu açlık sınırının altında yaşamakta. Gençlerin çoğu işsizlikten kaynaklı yurt dışına veya büyük şehirlere göç etmektedir. Kır yaşamının şehir yaşamı ile çatışması, Batı değerleri karşısında kültürel kırılma, askeri operasyonlar, yoksulluk, mevsimlik işçilik, çocuk işçiliği ve buna benzer koşulların yarattığı psikolojik travmalar, ‘Türkiye’nin en kalabalık Z kuşağını’ yetiştiren Kürt realitesidir. Öyle ki bir bütün olarak resme bakıldığında barış süreci için Kürt seçmeni buzun görünen kısmı.

Olası bir barış sürecinde en önemlisi Kürtlerin dört parçada (Türkiye, İran, Irak, Suriye) ki hassasiyetleridir. Ve bunlar kadar önemli olan Kürt diasporasıdır. AKP hükumetinin başlattığı çözüm sürecinde Kürt diasporası başta olmak üzere İran ve Suriye’de yaşayan Kürlerin çözüm sürecine etkilerini hesaplamaması çözüm sürecinde önemli tıkanıklara neden oldu. Nihayetinde çözüm sürecini bitiren etkenlerden bazıları da kuşkusuz bu etkenlerdi. Temelde bir yaklaşım gerçekleştiğinde Kürt sorununun çözümü için bir bütün olarak muhatap alınması ve Kürt sorununu bir bütün olarak değerlendirmek olabilecek en sonuç odaklı yaklaşım olacaktır.

Her şeyden önce Kürtlerin yeni bitmiş bir çözüm enkazından çıkmaya çalıştıkları göz ardı edilemez. Bu durum CHP için iki kat zorlaştırılmış bir süreç demektir. Öyle ki bu barış sürecinin her şeyden önce bir ikna süreci olacağıdır. Bu noktada Kürleri yeni bir barış sürecine ikna eden bir parti daha cesaretli adımları bir zorunluluk olarak atmalı. CHP, Kürtleri çözüme ikna etmek için başlangıç olarak Irak Kürt bölgesel yönetimi ile temaslar da bulunması gecikmiş olsa da yerinde bir adım oldu. Buna benzer adımların devam edilerek, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı tüm komşu ülkelere ve Kürt diasporasına taşıması da gerekir.

Bölgesel Kürt yönetiminde görüldüğü gibi Kürtlerin tüm bölgelerinde bu barış adımları olumlu karşılanacaktır. Bu gibi cesaretli adımların daha kapsamlı ve bir yol haritasına dönüşerek geliştirilmesi barış yolunda güveni iki taraf içinde artıracaktır. CHP’nin Kürt sorunun çözümü için tüm partilerden daha zor olduğu kadar ‘Kürtleri ve çözümü en iyi bilen, tanıyan Partidir de’. CHP İkinci Yüzyıla hazırlanırken Cumhuriyetin kuruluşunda ortak bir yaşam kuramayan Kürtlerle İkinci bir Yüzyıl inşasında bunu başara bilir. Umutluyuz ki bu sefer tarih ortak bir yaşamdan ve barıştan yana yazılsın.

 

 

İlginizi çekebilir