Koçer: Türkiye de Suriye rejimi de Özerk Yönetimi ana düşmanı olarak görüyor; Bu noktada ortaklar

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Hesen Koçer, Suriye-Türkiye ittifakının ülkeyi bataklığa sürükleyeceğini belirterek, bunun tüm dünya güvenliğini tehlikeye sokacağı uyarısında bulundu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Temmuz ve Ağustos aylarında yaptığı görüşmelerin ardından Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar arttı.Türkiye’nin görüşmeler sonrası Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile gerçekleştirdiği saldırılarda, 8 çocuk hayatını kaybetti, 24 kişi yaralandı. Hem Rusya hem de Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin bu durum karşısındaki sessizliği, Erdoğan’a saldırılar için onay verildiği şeklinde yorumlanıyor. Saldırılar devam ederken Erdoğan’dan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşülebileceğine dair mesajlar verilmeye başlandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Suriye rejimi ile temaslarının olduğunu duyurdu.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Hesen Koçer, son dönemlerde artan saldırılar ve bölgedeki gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
RUSYA VE ABD’NİN ROLÜ
Saldırıların arkasında Rusya ve Amerika’nın olduğunu söyleyen Hesen Koçer, devrimin başından bu yana Türkiye saldırılarının sürdüğünü ifade etti. Koçer, „DAİŞ’in yardımıyla saldırdılar, başka güçlerin yardımıyla saldırdılar. Ama yine de sonuç alamadılar. Türkiye’nin Suriye politikası mevcut çatışmayı şiddetlendirdi. Bir yandan Suriye devrimine müdahale ettiler. Hücum tarzlarını değiştirdiler. İlk saldırılar da DAİŞ’in yardımıyla yapıldı. Ardından Türkiye kendisi devreye girdi. Bu saldırılar ABD olmadan gerçekleştirilmiyor. Türk devleti tek başına saldıramaz. Çünkü hava sahası bu güçlerin kontrolünde. Rusya ve Amerika’nın kontrolünde. Türkiye tekniğine güveniyor. Teknik güçle savaşıyor“ diye kaydetti.
TÜRKİYE’YE ŞARTLI ONAY
Türkiye ile yapılan ittifakta, „Hava sahası size açık, istediğiniz yere vurabilirsiniz ama askeri güç olarak geçmenize izin vermeyeceğiz“ sözü verildiğini belirten Koçer, Türkiye’nin de bunu kabul ettiğini söyledi. Koçer, saldırılarda sivillerin, dini ve kültürel mekanların hedef alındığına işaret ederek, „Bu saldırılarla bölgeyi boşaltmak istiyorlar. Kendileriyle bağlantılı çeteleri bu şehirlere yerleştirmek istiyorlar. Türkiye’nin siyaseti, diplomasisi, ekonomisi, ordusu Suriye’nin kuzeyini yok etmek üzerine hizmet ediyor. Türklerin Kürtlere karşı bir fobisi var. Nerede bir Kürt öldürürse mutlu oluyorlar. Bunu yaparken de uluslararası güçlerden destek alıyorlar. Rusya da bu ölümlerden sorumludur” ifadelerini kullandı.
REJİMİN POLİTİKASI 
Türkiye ve Suriye arasında yapılan görüşmelere de değinen Koçer, olası ittifakın bölgeye ciddi zarar vereceğini belirtti. Koçer, „MİT ile Suriye istihbaratı arasındaki ilişki geçmişten bugüne devam ediyor. Onlar için tehlike Özerk Yönetim’dir. Türkiye de Suriye rejimi de Özerk Yönetimi ana düşmanı olarak görüyor. Bu noktada ortaklar. Suriye rejimi bile Suriye demografisi ile oynanmasına ses çıkarmıyor. Çünkü Suriye halkının iradesini kırmak, demokrasi talebinin ilerlemesini engelleme yönünde bir politika yürütüyor. Ortak bir politikayla Kuzey ve Doğu Suriye’yi zayıflatmak ve ortadan kaldırmak istiyorlar. Ben bu ittifakı sadece buna bağlamıyorum. Erdoğan, 2015-2016’da açıkça ‚Beşar Esad bir diktatördür, yüz bin kişiyi öldürdü, mahkemelerde yargılanmalıdır, savaş suçu işledi’ demişti. Ancak ‘Çöktürme’ politikasını her taraftan test edip başarısız olduktan sonra çıkıp, ‘Suriye ile bir sorunumuz yok, sadece orada bulunan bazı güçlerle sorunumuz var’ dedi. 180 derece bir dönüş oldu. Bu ikiyüzlülüktür. Çok ahlaksızca bir siyaset yürüttüler” şeklinde konuştu.
Koçer, olası ittifakla Suriye’nin bir bataklığa sürükleneceğine işaret ederek, „Bir devlet, kendi ülkesine saldırması için başka bir devletle ittifak yapamaz. Bu dünyada görülmemiştir. Bir devletin kendi vatandaşlarını öldürmek için başka bir devletle ittifak yaptığı hiçbir ülkede görülmemiştir. Bu nedenle Suriye rejimi, Türkiye ile yapacağı ittifakın DAİŞ ile bir ittifak olduğunu iyi bilmelidir“ dedi.
‘TÜRKİYE SURİYE’DEN ÇIKMALI’
Türkiye’nin bölgeyi parçalamaya dönük siyaset yürüttüğünü ifade eden Koçer, “Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her saldırı DAİŞ’i yeniden canlandırmaktır. Her saldırı DAİŞ’i güçlendirmektir. DAİŞ’in o eli tuttuğu bilinsin. Bizler bu nedenle, bu ittifaka karşı çıkıyoruz. Türkiye ile bu ittifakı yapan her kimse Suriye’nin güvenliğinden, istikrarından, toprak bütünlüğünden söz edemez. Bu ittifak çok tehlikelidir. Türkiye öncelikle Suriye’den çıkmalı” şeklinde konuştu.
SURİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ 
Özerk Yönetimin başından bu yana Suriye’nin bütünlüğünü savunduğunu kaydeden Koçer, şunları söyledi: „Gidin Türkiye’nin denetimindeki yerlere bakın. Dili Türkçe, bilinci Türkçe, parası bile Türk parası. Geriye sadece sınırı netleştirmek ve bu toprakları teslim etmek kalıyor. Biz parçalamak istemiyoruz, bu yalan. Bölmek, parçalamak isteseydik şimdiye kadar Suriye’yi parçalamıştık. Stratejimiz ve siyasi düzenimiz parçalamayı değil, Suriye topraklarının birliğini ve bütünlüğünü savunuyor. Binlerce şehit verdik, yaralımız oldu ve halen de Suriye topraklarını savunmak için veriyoruz. Bu yüzden Suriye hükümeti bizim siyasetimizi ve felsefemizi anlamalı“ sözleriyle rejime seslendi.
‚İTTİFAK SURİYE’Yİ BÖLER‘
Erdoğan’ın yaklaşan seçimler için bir “zafere” ihtiyacı olduğunu kaydeden Koçer, saldırıların temelinde Türkiye’nin iç sorunlarından kaynaklandığını belirtti. Koçer, „Türkiye iç patlama yaşıyor. Bu patlamayı da dışarıya saldırılarak gerçekleştiriyor. Halkı kazanmak istiyor ve bunun içinde askeri olarak saldırmak ve kazanmak istiyor” dedi. Koçer, Suriye’nin Türkiye ile işbirliğini kabul etmesinin ülkenin bölünmesine sebep olacağını dile getirdi.
‘DÜNYA TEHLİKEDE‘ 
Türkiye’nin olası saldırılarına karşı halkın örgütlü olması gerektiğine dile getiren Koçer, şöyle devam etti: „Devrimci halk savaşını ilerletmeliyiz. Onlar uluslararası güçlerle ittifak kurdular. Bu güçler bizi korumayacak. O halde biz kendimizi koruyalım. Toprağından vazgeçmeyen ve onu koruyan halkı kimse yenemez. Şehirleri bombalayarak, boşaltmak istiyorlar. Daha sonra da kapsamlı bir şekilde saldırmak istiyorlar. Bu saldırılara karşı kendimizi savunmalıyız. Bize karşı özel bir savaş yürütülüyor. Ulusal bir kültürün direnişiyle mücadele edilmelidir. Başaracağımıza inanıyoruz. Öz gücümüzle savaşacağız. Bizler onursuzluğu kabul etmiyoruz. Kuzey Suriye’nin istikrarı ve güvenliği bozulursa tüm dünyanın güvenliğinin bozulacağını da söylüyoruz. Çünkü DAİŞ burada. Binlerce DAİŞ burada cezaevinde tutuluyor. 12 bin şehit, 25-30 bin yaralı verdik insanlığı korumak için. Ama bugün insanlık bu saldırılara kulak tıkarsa sadece Suriye’nin değil, tüm dünyanın güvenliği tehlikeye girecektir”

 

/ Mezopotamya Ajansı /

İlginizi çekebilir