Kemal Okutan: Yerel Seçimlerin Önemi

Her anı savaşla geçen, 100 yılı aşkın bir süredir hiç birgün, gün görmemiş, rahat etmemiş bir halk iki gündür farklı bir duygu yaşıyor. Sevindiği, mutlu olduğu anlar çok az olan Kürt halkı iki gündür belediye eş başkanı, belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyelerini ön seçimle tespit etmenin mutluluğunu yaşıyor.

Bu duyguyu yaşatan DEM Parti yöneticilerine minnettarız.

Hem de dağlarında, ovalarında her an bir acı haberin gelme ihtimalinin olduğu bir dönemde; Başur’da,Rojava’da çocuklarının şehit haberlerinin geldiği bir ortamda DEM Parti ön seçim yapıyor. Kuzey’de ev baskınları, dağları bombalanırken, gözaltılar, işkenceler diz boyu iken DEM Parti coşkusu yaşanıyor.

Bir yandan acı, bir yandan sevinç. Mutluluk ve acı gözyaşları aynı anda dökülüyor gözlerden. Acısında da mutluluğunda da zılgıt atan bir halk gerçekliği var çünkü.

31 Mart’ta halkımız duruşunu bir kez daha netleştirecek; ben varım, bitmedim, bitmeyeceğim, yenilmiyorum, yenilmeyeceğim diyecek.

Kendime, kimliğime oy vereceğim, cumhuriyetin kuruluşundan 90 yılına kadar düzen partilerine oy verdim de ne oldu? Verdiğim oylar bana ölüm, işkence olarak döndü; öyleyse kendime, benim gibi olana, benden olana oy vereceğim diyecek.

İrademi başkasına teslim etmeyeceğim, beni katleden, beni katledenleri destekleyenlerin toprağımdaki temsilcilerine oy yok diyecek Kürt halkı. İşbirlikçisini, hainini, kayyumunu söküp atacak yerel yönetimlerden.

Kürt halkı açısından yerel yönetim seçimleri; kimliğini,kültürünü; koruma, yaşatma seçimidir. Kendini yönetmenin yerelde tahkim edilmesidir. Statü elde etme, özerk yaşamı yerelde gerçekleştirme adımıdır yerel seçimler.

Doğrudan demokrasinin, halkın halk eliyle yönetiminin ilk adımıdır belediyeler. Meclisler, kooperatifler aracılığıyla yerelde halkın üretim, tüketim, paylaşım, yönetime katılım,denetim sorunudur aynı zamanda. Halkçı, katılımcı, demoratik yerel yönetim anlayışının inşaasıdır.

Bir mahalleye yapılacak bir hizmetin ilk önce mahalle meclisinde kararlaştırılması, halkın doğrudan yönetime katılmasıdır. Bütün hizmetler böyle gerçekleştirilirse 5 yıl sonra yapılanlara da yapılamayanlara da halk ortak olmuş olacaktır. Hep birlikte şunu yaptık, şunu yapamadık denilecektir.

Sosyal belediyecilik ile coğrafyamızda ekonomik durumu yetersiz olanlar desteklenecek. Kültürel belediyecilikle ayırımsız bir biçimde birlikte yaşadığımız halkların kültürel değerleri, dini ve inanç mekanları korunacaktır.

Yani özcesi; uğruna ağır bedeller ödenerek gerçekleştirilmek istenen demokratik yönetimin prototipleri yerel yönetim kurumlarında oluşturulacaktır. Demokratik yönetimin totaliter yönetimlerden farkı pratikte gösterilecektir.

Yenilmez olan halkımız hile, şiddet ve her türlü oyunlara rağmen 31 Mart’ta kendi coğrafyasında kendi demokratik yönetimini kuracaktır. Coğrafyası dışında da demokratik açılımların önünü acacak politikayı hayata geçirecektir…

 

İlginizi çekebilir