Kemal Okutan: Seçimler ve Üçüncü Yol

Türk egemenlik rejimi yama yapılarak, sağını solunu tamir ederek değişim ve dönüşüme uğratılacak bir rejim değildir. Nasıl ki yıkık, harabe bir binadan beş yıldızlı bir otel inşaa etmek mümkün değilse mevcut rejimi restore ederek demokratik bir rejim inşaa etmek de mümkün değildir.Çünkü sadece birkaç yeri yıkık ya da dökük değildir. Her yeri delik deşiktir. Baştan sona yıkık ve harabedir. Adeta moloz yığınına donmüş, dikiş tutmuyacak, bir ipligi çekilse parcalanacak bir elbiseye dönmüştür. Yapılacak şey ipliği çekebilme becesini göstermektir. Bunu yapabilecek örgütlülüğü ve geniş demokrasi ittifakını gerçekleştirmektir.Bu durumda esas mücadele rejim değişikliğini esas alan mücadele olacaktır. Bunun dışındaki amaçlar rejimin ömrünü uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır.Esasen direk rejim değişikliğini hedeflemeyen bir mücadele devrimci mücadele olamaz. Devrimci mücadelenin hedefi bu veya şu partiyi mevcut rejim üzerinde hükumet etmek olmamalı, rejimi komple değiştirip dönüştürmek olmalıdır.Türkiye koşullarında bu iddiayı CHP ve İP ile birlikte  gerçekleştirmek hiç mümkün değildir.Çünkü CHP bozuk, adaletsiz rejimi kuran; ideolojisi,örgütsel dokusu,tarihi böyle bir rejim değişikliğini yapmaya,restorasyonları bile yapmaya elverişli değildir. CHP reformist ve sosyal demokrat bir parti de degildır. CHP halkçı değil devletçi bir partidir. Bir parti günümüzde ya devletc i olur ya halkçı olur. Bir parti hem devletçi hem halkçı olamaz.Sol’un devletçi gelenegi reel sosyalizmle birlikte bitirmiştir. Reel sosyalizmin çözülüş nedenlerinin başında katı devletçi ve sivil toplumu geliştirmemesidir. Günümüzün sol’u artık devletçiliği bırakıp devleti küçültmeyi ve giderek onun yerine halk örgütlülüklerini,komisyon ve meclisleri koymayı hedeflemelidir.CHP 60’ların dünya konjuktörü ve iç ihtiyaçlar dayattığından devlet tarafından sol yafta yapıştırılmış bir devlet partisidir. Esasen sol potansiyeli demokratik kanallara akmasın diye rejim tarafindan sol gösterilmiştir. Rejim karşıtı değil rejim yanlısı bir partidir.Avrupa sosyal demokrat partileri tarafından sosyalist enternasyonelden çıkarilması tartışılmış bir partidir.İP ise faşist MHP nin içinden çıkmış faşist bir örgüt ve kitleye sahip kaskatı bir rejim partisidir,ırkçıdır. Değerlendirmeye değmez bir partidir.Her iki partiyle demokratik bir rejim kurmak bunu  hedeflemek  mümkün değildir. Bunları hukümete taşımak rejimin ekmeğine yağ sürerek ömrünü uzatmaktır.Bu durum İşin sonunda halk kitlelerinin moralini bozmaktan öte bir işe yaramayacaktır.Esasen seçimleri ve parlamentoyu bütün mucadele biçimlerinin onüne koymakTürkiye koşullarında doğru değildir, böyle bir anlayış demokrasiye hizmet etmez. Seçimlere girilir, parlementoya da girilir ama seçim ve parlemento sanki kurtuluş gibi sunulamaz,sunulmamalıdır.Türk egemenlik rejimi isteseniz de istemeseniz de bir hükumet değişikliğine uğruyacaktır.

Akp-mhp hükumeti dış bağlantılarını,iç desteğini kaybetmiş ve yıpranmıştır. Egemen  rejim daha uzun süre bu hükumeti taşıyamaz.Turkiye’de bir hükümet yıprandığında rejim eski partileri veya yeni oluşturdukları partileri hükumete  getirir ama aynı rejim devam eder. Türkiye’de egemenlerin hesabı budur, istemi budur. Amaç rejime zarar vermeden durumu kotarmaktır.Öyle ise demokrasi güçlerine düşen görev nedir? Rejimden umudunu kesmiş,açlık ve yoksullukla boğuşan halk kitlelerinin umudunu rejimin diğer partilerine bel bağlamalarını önleyecek bir örgütlenmenin içinde bulunmak ve sadece akp-mhp hukümetini değil onunla birlikte tüm rejimi teşhir etmektir. Bu ancak demokrasi güçlerinin yaratacağı üçüncü yolu hedefleyen üçüncü demokratik bir ittifakla mümkündür.Üçüncü ittifak kiminle diye soruluyor. Üçüncü ittifakin motoru HDP olur. HDP’nin bana göre yeterli davranılırsa yüzde’20 ye yakın oyu var.

HDP nin daha ulaşmadığı,ulaşmasi gereken milyonlarca Kürt var. Düzenden umudunu kesmiş milyonlarca Alevi var, Alevi orgütleri var. Onlarla görüşmeler yapılarak bu ittifaka gelmeleri sağlanabilir.Sendikaların tabanında sistem partilerine uzak emekçiler var. HDK’nin içinde ve cevresinde sol orgütler var. Ermeniler, Asuriler, Ezidiler, Rumlar, Lazlar, Çerkesler var.

Bir de Akın Birdal ve Kadir İnanır gibi binlerce aydın ve insan haklari savunucuları var. Toplamda 20 milyona yakın insan var. CHP tabanında sola açık milyonlar var. Doğru bir politikayla bu milyonlar harekete geçirilebilir.Parça parça etkinlikler yapılıyor CHP-İP provokasyon olur bahanesiyle demokratik tepkiler engelleniyor. Bu demokratik eylemlilikler bir koordineye kavuşturulabilir.Bu ülkeye demokrasi gelecekse alttan bir halk dalgası gelişerek gelecektir.Son söz; devrimci-demokratik mücadele verenler yüz yılı aşan statükocu-ulusalcı,tekçi Kemalistlerle, gerici,siyasal islamcı kesimler arasındaki kavgada taraftar olmazlar, olmamaılıdırlar. Her iki kesimden bağımsız olarak demokrasi için mücadele vererek yoluna devam ederler.Seçimler için de demokrasi için de mücadelenin gercek yolu üçüncü yol ve üçüncü ittifaktır diye duşünüyorum.

İlginizi çekebilir