Hasip Kaplan: Yasaklar

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı alelacele HDP’nin kapatılmasını, hazine yardımının kesilmesini ve 687 üyesine siyasi yasak konulmasını istemişti.

HEP’ten DTP’nin kapatılmasına kadar parti kapatma davalarında görev almış bir avukat olarak HDP iddianamesine bakmıştım. İddianameye benzemiyordu, siyasi bir iftiraname gibiydi.

Kes, kopyala, yapıştır bir iddianameydi. Süren davalar, beraetle biten davalar, mükerrer iddialar…her şeyi  koymuşlardı.

Partide milletvekili, belediye başkanı yönetici herkese beş yıl siyasi yasak isteniyordu.

Anayasa Mahkemesi iddianameyi Yargıtay Cumhurite Başsavcılığına iade etmişti.

AKP’nin küçük ortağı kafayı yemiş salı grup toplantısında AYM kapatılmalıdır diyordu.

Deliller yoktu, parti faaliyetleri yasaldı, düşünce özgürlüğü kapsamındaydı. İllegal bir faaliyet, yasadışı bir delil yoktu. Bundan önemlisi dosyada şiddet eylemleri yoktu.

AKP iktidarı, bizzat CB Erdoğan, Anayasanın 138.maddesini çiğniyor, yargıya talimat veriyordu.

Altı yıl sonra 6-8 Ekim olayları olarak bilinen çok sanıklı  Kobani davasını açtılar.

Kobani davası ters tepmiş bumereng gibi iktidara dönmüştü. Kobani davasında HDP yargılanan değildi; yargılıyordu.

Yargıtay Başsavcısı 7 Haziranda HDP’ye yeniden kapatma davası iddianamesini AYM ye göndermişti.

Siyasi yasak istenenlerin sayısı 687 den 451’e düşmüştü. Bir iki ayda nerdeyse yarıya yakın üyelerin artık siyasi yasaklarının kaldırılmasını istemiyordu.

Siyset yasağı isteneler arasında ben de varım. Benim gibi siyaset yasağı istenenler de, AYM’de ve AİHM’de bunun hesabını soracaktır.

AYM iddianameyi raportöre verdi. Tedbir talepelerinin reddine, iddianamenin kabulüne ilişkin görüşüne uyarak iddianameyi kabul etti.

HDP MYK  toplantısını yaptı, savunma süreci olasılıklar iç ve dış kamuoyu nezdinde çalışmalar dahil bir çok karar aldı.

Kabul edelim ki Kürtler parti kapatma davalarında uzmanlaştılar. Her kapatılma sonrası yeni bir parti ile yola devam dediler.

Her parti kapatılma sonrası oylarını arttırarak iktidarı sarstılar. Fiili ana muhalefet partisi oldular.

Önümüzdeki seçimlerin belirleyicisinin HDP olacağı anlaşıldığından, kumpaslar, tuzaklar, saldırılar  artarak devam ediyor.

AYM’nin kapattığı HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DTP hepsi de AİHM’de açtıkları davaları kazandılar.

AİHM her kapatılma sonrası, AİHS nin 11 .maddesinden Türkiye hakkında ihlal kararları verdi. Siyasi yasak kararı verilenlerde açtıkları davaları kazandılar.

AYM Anayasa 90.madde uyarınca bu kararları yok sayarak hukuken kapatma kararı veremez. 

HDP hazine yardımı alan ilk partidir, kapatma isteminde hazine yarımının kesilmesi talebi de var.

Diğer yandan İzmir İl örgütüne saldırarak,partide yalnız genç bir parti çalışanı kadını Deniz Poyraz’ı vahşice katlettiler. 

Halk saldırılara karşı İzmir ve Türkiye’nin her yerinde alanlara çıktı katliamı ve azmettirenleri kınadı, lanetledi, cezalandırılmaları istedi.

İzmir’de onbinlerin katıldığı cenaze töreninde çetelerin,mafyanın pis işleri içinde debelenen iktidarı kınadılar lanetlediler.

Darbecilerin  siyasilerin vesayeti altında ki olağan üstü mahkemelere talimat vererek parti kapatması mümkündür.Ancak; arkasında halk olan hiç bir parti kapatılamaz.Siyasi yasak kararı verilsede bağımsız olarak  seçilmelerini engelleyemez.

Mahkemelerin değil, halkın kapattığı partiler tarihin çöplüğünde yerlerini aldılar. Kürt sorununu çözemeyen partiler çözüldü barajın altına düştü kapandılar.

AKP+MHP iktidarı zulmünde boğulacaktır. Sandıklar kurulduğunda halkın huzuruna çıktıklarında, halk bütün bunların hesabını soracaktır.

Bir yandan partiler demokrasinin vaz geçilmez unsurlarıdır diyenler,arkasından siyasi rakiplerini kendi yargısında tutuklatıp susturmaya çalışıyor.

Selahattin Demirtaş’ın AİHM Büyük Daire kararında AİHS nin 18.maddesi ile hür seçimlerin nasıl ihlal edildiği gerekçeleriyle içtihada bağlandı.

İktidar AİHM kararına uymamada ısrar ederse feleğini şaşacaktır.

Bugün AKPM kritik bir oylama yapacak.Türkiye’de Kürtler ve İspanya’da Katalanlar  için önemli bir gün. Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını isteyecekler.

Türkiye 1950 yılında Avrupa Konseyi kurucu üyesi olmuştu.Bugün üyeliğinin askıya alınması tartışılıyor.

AYM’nin bütün yargıçlarını AKP iktidarı atadı,kendi atadığı yargıçlara HDP’yi kapatın diyorlar.

Şu iyi bilinmelidir ki halklar destek oldukları sürece partiler yaşar.

Hukuktan kopan siyasi vesayetin emrine giren bağımlı ve taraflı yargının adaleti felakettir.Çünkü yargıya  siyaset bulaşınca adalet kalmaz.Adaletin olmadığı yerde her kes suçlu duruma düşebilir.

Kapatılması gereken bir parti varsa darbecilerle, İŞİD’le on yıl FG/PDY ortaklık yapan içinde olan AKP kapatılmalıdır.

Kapatılması gereken bir parti varsa ırkçı  ayrımcı faşist MHP kapatılmalıdır.

 

İlginizi çekebilir