Hasip Kaplan: Partiler Mezarlığı Türkiye

Karanlık odaklar fitne fesat yuvaları kişiler yine uğursuz provakasyonların startını verdiler. Amaçları 6 Milyon oy alan Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’yi kapatmak.

Dokunulmazlıkları kaldırdılar Eşbaşkanlarını milletvekilerinin üyeliklerinin düşürüp tutukladılar.Seçilmiş Belediye Eşbaşkanlarının tamamını görevden alıp,yerlerine kayyım atadılar,Halkın oyunu iradesini gasp ettiler.

Son olarak Leyla Güven ile Musa Farisoğullarının üyeliklerini düşürüp tutukladılar.

Perinçek gibi provakatörlerin partisininde içinde yer aldığı imzalarla Türk parlamenter Birliği Onursal Başkanı  Hasan Kormazcan imzasıyla HDP’nin kapatılması için bir ilan yayınladılar. Bu zatı ANAP adına DEP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması sürecinden  tanıyoruz.Sicili bozuktur.

1991 yılında  SHP ile yapılan seçim ittifakı sonucu 18 Halkın Emek Partisi HEP milletvekili seçilmişti. Direnişlerin, artan kitle hareketlerinin, Newroz kutlamalarının, çatışmaların, katliamların giderek yoğunlaştığı günlerdi.

Cizre, Nusaybin, Şırnak’ta yaşanan katliamlar sonrası,güvenlik güçlerinin orantısız yaygın ve sistematik şiddet kullanılması Meclise taşınıyor bu da hükümeti son derece rahatsız ediyordu. Cumhurbaşkanı Özal’ın ateşkes girişimleri, milletvekillerinin Şam’a gitmesi Abdullah Öcalan’la görüşmeleri gündemdeydi.

Başbakan Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş kapalı kapılar ardında ki görüşmelerine, Anavatan Partisi grubu da dahil oluyor.

1993 yılında PKK’nın ilan edilen ateşkes süreci, Şam’da yapılan açıklamalara katılan DEP milletvekilleri, Celal Talabani, Kemal Burkay  yeni bir barış sürecini açmaya çalışırken, dönemin Cumhurbaşkanı sayın Turgut Özal’ın ani ve şüpheli ölümü sonrası Türkiye en karanlık günlerine doğru yol açılacak binlerce köy yakılacak, binlerce faili meçhul cinayet işlenecekti. Bunları dile getiren DEP milletvekillerinin susturulması gerekiyordu.

İlk atak Doğru Yol Partisi Grubundan geliyordu. İçtüzük 19. ncu maddeye göre danışma kurulu ortak kararı sağlanamayınca önergelerini meclise sunmuşlardı. Anavatan partisi ANAP’ta benzer bir önergeyi Meclise sunmuştu.Turhan Tayan Doğru Yol Partisi Grup Başkan vekili (Sonra CHP Milletvekili oldu) verdiği önergeyle dokunulmazlıkların görüşülmesi öne alınıyordu.

Yağmurlu bir gündü, kara bulutlar Ankara’nın üzerine çökmüştü. Milletin iradesiyle seçilen milletvekillerine dokunacaklardı. Milli Güvenlik Kurulunda askeri vesayetin tahakkumuyla, alınan kararların, mecliste hayata geçirildiği zor günlerdi. Muhalif gazeteciler her gün katledilirken, Özgür Gündem, DEP genel merkezi bombalanıyordu.

Sivil toplum Kuruluşlarının sesi çıkmıyordu, cılızdı, bastırılmıştı. İnsan Hakları Kuruluşları,saldırıların odağındaydı.Bu kasvetli baskıcı rejimde esen rüzgarlar meclis tartışmalarına yansıyordu.Önergeler ile Mecliste bulunan 150 den fazla fezleke içinde sadece DEP milletvekillerinin fezlekeleri öne alınıyordu.Önergeler üzerinde görüşmeler başlamıştı.

ANAP adına, Hasan Korkmazcan söz almıştı,önergelerin dokunulmazlıklarla ilgili DYP adına Turhan Tayan konuşmuştu.Oy çokluğu ile 2-3 Mart 1994 Meclis darbesinin yolunu açtılar.

90’lı yıllarda Kürdistanda binlerce köyün yakılması ve binlerce faili meçhul cinayetin insanlık suçu işleyen sorumluları  var içlerinde. Ethem Sancak gibi sonradan palazlanan Maocu-Perinçek çizgisinin savaş tüccarları,Ulusalcıların isimleri,BBP,MHP ve İYİParti üyeleri,CHP’nin iflah olmaz ulusalcıları,ırkçı aşırı sağcılar,dinci İŞİD’çi kafalar,Kontr-Gerilla müsveddeleri,katiller uğursuzlar işbirliği yaptılar.

Tek amaçları Demokrasi İttifakını önlemek,başkanlık rejimin diktasının ömrünü uzatmak,Türkiye’yi De Facto bir OHAL rejimi ile yönetmektir.

Parti kapatma davalarına DEP dahil,HEP ve ÖZDEP gibi birçok partide avukat olarak,Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçlerinde ki davalara girmiştim. 

İlk kapatılan HEP’in de son kapatılan DTP’nin de başkanı olan Ahmet Türk, tüm yasaklara rağmen, her seferinde tekrar seçilip Meclis milletvekili olarak giriyordu. 2009 yılında DTP kapatılıp üyeliği düşünce, 2011 yılında aday olarak, Mardin’den, Aysel Tuğluk Van’dan bağımsız aday olarak seçime girmiş, 24.dönemde  meclise tekrar bağımsız milletvekili olarak girmişti.Siyasi yasakları beş yıl sürdü.

Meclis çatısı altında söylenmedik söz kalmadı, Anayasa mahkemesinde tarihin en önemli savunmaları yapıldı.DTP adına Ahmet Türk’ün yaptığı sözlü savunmalardan bazı bölümleri hatırlamakta yarar vardır.

Türkiye’de 1920’ de Meclis kuruldu. 1923 te Cumhuriyet ilan edildi, çok partili parlamenter sisteme geçiş ancak 1946 seçimleriyle birlikte başlayacaktı.

Cumhuriyetin kuruluş felsefesinde 1921 anayasasında “Türkiye halkı” “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” vardı. Mecliste muhtariyet ‘’özerklik’’ konuşuluyordu.İlk meclis tutanaklarına baktığımızda “Kürdistan mebusları” ‘’Lazistan mebusları” olduğunu görürüz.

1924 anayasası ile katı bir ulus devlet anlayışına geçilmişti.CHP dönemi tek parti milli şef yönetimi içerde isyanların dışarda ekonomik krizin ve 2.dünya savaşının koşullarında katı bir ulus devlet anlayışı sürdürdü.

Farklılıklara, çoğulcu kültürel zenginliklere inanç ve etnik topluluklara  karşı red, inkar, asimilasyon resmi bir devlet ideolojisi olarak acımasızca uygulandı.

Önce isimler değiştirildi,Doğu Karadenizde Gürcü,Laz,Hemşince isimler,sonra batıda azınlıklara uygulanmaya başlandı.Kürtlerin yaşadığı coğrafyada enson 1950 li yıllarda en kapsamlı isim değişiklikleri yapıldı.

“Vatandaş Türkçe konuş” kampanyalarından herkesin Türk ve Sunni İslam Hanefi mezhebinden olması için “Türk-İslam sentezi” ne geçildi.

Sancılı süreçler, isyanlar, iskan kanunları,istiklal mahkemeleri sürekli örfi idare uygulamaları vardı.Şeyh Said isyanı,Dersim isyanı,Koçgiri,Ağrı isyanları irili ufaklı tam 28 isyan yaşanmıştı.

1946 yılında çok partili seçimler süreci başlıyor 1960 darbesi ile kesiliyordu,sonrası 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 her on yıl da bir darbe ve yeni anayasalar süreci yaşayacaktık.

Kürtler parlamentoda kendilerini ilk kez Türkiye İşçi Partisi TİP’in seçimlere girmesi ve temsil edilmesi ile duyurabileceklerdi.

1991 yılına kadar sistem partileri içinde yer alan Kürt milletvekillerinin zaman zaman yaptıkları açıklamalar nedeniyle sert yaptırımlara uğradıkları görülüyordu.

SHP’ den Kürt milletvekillerinin ihracı ile başlayan ve Halkın Emek Partisi HEP ile birlikte başlayan kendi partilerinde siyaset yapma süreci 25 yıl boyunca parti kapatma,dokunulmazlık kaldırma,hapis ve cezalarla geçti.

1961 anayasasına kadar siyasi partilerin Sulh Ceza (Millet Partisi 1954)  veya Asliye Hukuk hakimliklerince (Demokrat Parti 1960) kapatıldığını görüyoruz.

1961 Anayasasında siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu,Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilecekleri ve milletvekillerine dokunulmazlık statüsü getirilmesi günümüze kadar sürüyor,ancak;anayasa ve siyasi partiler yasasında,ceza yasalarında Faşist Mussoloniden alınma 141,142,163 gibi meşhur yasalardan günümüze Terörle Mücadele Yasasına kadar,yasaklar ve cezalar eksilmedi.

Türkiye adeta bir partiler mezarlığına dönüştü. Bugüne kadar ikisi 1960 yılı öncesi olmak üzere  26 sı 1961 anayasası sonrası olmak üzere 28 parti kapatıldı.Kapatılan siyasi partiler: 

1-Millet Partisi (26 Ocak1954) 2-Demokrat Parti (26 Ocak 1960) Anayasa Mahkemesi’nin kapattığı partiler ve tarihleri şöyle:3-İşçi-Çiftçi Partisi (İÇP-1968),4-Milli Nizam Partisi (MNP-20 Mayıs 1971),5-Türkiye İleri Ülkü Partisi (TİÜP-24 Mayıs 1971),6-Türkiye İşçi Partisi (TİP-20 Temmuz 1971),7-Büyük Anadolu Partisi (BAP-19 Aralık 1972),8-Türkiye Emekçi Partisi (TEP-8 Mayıs 1980),9-Büyük Anadolu Partisi (24 Kasım 1992),10-Sosyalist Parti (10 Temmuz 1992),11-Yeşiller Partisi (10 Şubat 1994),12-Halk Partisi (25 Eylül 1991),13-Türkiye Birleşik Komünist Partisi (16 Temmuz 1991),14-Halkın Emek Partisi (14 Temmuz 1993),15-Özgürlük Demokrasi Partisi (30 Nisan 1993),16-Sosyalist Türkiye Partisi (30 Kasım 1993),17-Demokrasi Partisi (16 Haziran 1994),18-Demokrat Parti-2 (13 Eylül 1994),19-Demokrasi ve Değişim Partisi (19 Mart 1996), 20-Diriliş Partisi (1996),21-Emek Partisi (1997),22-Sosyalist Birlik Partisi (7 Haziran 1994),23-Refah Partisi (16 Ocak 1998),24-Demokratik Kitle Partisi (26 Şubat 1999),25-Fazilet Partisi (22 Haziran 2001),26-Halkın Demokrasi Partisi (13 Mart 2003),27-Adalet Partisi (26 Kasım 2009) 28-Demokratik Toplum Partisi (11 Aralık 2009.)

Kürtlerin çoğunlukta olduğu kurdukları partiler 1990’lı yıllardan günümüze kadar “bölücülük “ iddiasıyla hep kapatıldı, bunlara kısaca değinmekte yarar vardır.

Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı verdiği Demokratik Toplum Partisi (DTP) her ne kadar kısa bir siyasi geçmişe sahip bir parti olsa da izlediği siyasi çizginin yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi vardı. 

1989 yılında Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulmasıyla başlayan siyasi gelenek ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ,DTP, BDP ile devam etti. En son HDP kuruldu. Kurulan partiler kendini ya feshetti ya da kapatıldı. İşte bu geleneğin partileri:

Halkın Emek Partisi (HEP) Ekim 1989’da Paris’te toplanan Kürt Konferansı’na katılan SHP milletvekilleri Kenan Sönmez, İsmail Hakkı Önal, Ahmet Türk, Mehmet Ali Eren, Adnan Ekmen, Mahmut Alınak, Salih Sümer 16 Kasım’da partiden ihraç edildi.

İhraç kararını protesto eden Abdullah Baştürk, Fehmi İşıklar, Cüneyt Canver, Mehmet Kahraman, Arif Sağ ve İlhami Binici 23 Kasım’da, Kemal Anadol, Hüsnü Okçuoğlu ve Tevfik Koçak 1 Aralık’ta, Kamil Ateşoğlu ve Aydın Güven Gürkan da 13 Aralık’ta partiden istifa ettiler. 

Bunu Diyarbakır örgütündeki toplu istifalar izledi. Aralarında istifacı 10 milletvekilinin de bulunduğu bazı eski SHP’liler 7 Haziran 1990’da Halkın Emek Partisi’ni (HEP) kurdular. 

Fehmi Işıklar, genel başkan seçildi. 1991 seçimlerinde SHP ile seçim ittifakına giren HEP 18 milletvekiliyle Meclis’e girdi.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşımak ve bu yolda faaliyette bulunmak” iddiasıyla kapatılması istendi. Anayasa Mahkemesi 11 üyenin oybirliği ile 14 Temmuz 1993’de HEP’in kapatılmasına karar verdi.AİHM başvurusunu yaptığım kapatma davasında,sözleşmenin 11.nci maddesinin ihlaline karar verildi.

Özgürlük ve Eşitlik Partisi (ÖZEP) 25 Haziran 1992’de kurulan partinin kurucuları arasında SHP’den istifa eden HEP kökenli 18 milletvekili bulunuyordu. Aynı yıl parti HEP’ e katılarak kendini feshetti.

Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) 

HEP’in kapatılma ihtimaline karşı 19 Ekim 1992’de kuruldu. Ardından kapatma davası açıldı. ÖZDEP’ li yöneticiler davanın sonuçlanmasını beklemeden 30 Nisan 1993’te fesih kararı aldılarsa da, bu karar Anayasa Mahkemesine ulaşmadan partinin programı nedeniyle kapatılmasına karar verildi. 

ÖZDEP tüzel kişiliği adına AİHM başvurusunu yapmıştım. 22 Nisan 1999 günü duruşma vardı.Duruşmanın büyük salonu dolmuş,alt kattaki büyük kafeterya salonuna ekran konulmuş yüzlerce hukukçu uzman duruşmayı izliyordu.Hükümetin ve bizim savunmalarımızı dikkatle izliyorlardu.

Türkiye partiler mezarlığına dönüşmüştü.Savunmayı kapsamlı  hazırlamıştım,ilk kez bir parti programı nedeniyle kapatılmıştı.İhlal kararı verilirken,siyasi partilerin sorunları çözmek için programlarında projeler önermelerinin demokrasinin gereği olduğu,düşünce açıklama ve örgütlenme özgürlüğünün önemli olduğu açıklandı.

AİHM’in en önemli içtihatları arasında yer aldı.AKP Anayasa mahkemesinde ki kapatma davasında bu içtihada dayanarak savunma yapacaktı.

COUR  EUROPÊENNE DES DROITS  DL L’HOMME

Audience publique du 22 avril 1999 â 9 heures

AFFAIRE ÖZDEP c. TURQUIE

COMISSION EUROPEENNE 

DES DROITS DE LHOMME

Me H.KAPLAN Conseil

REQUERANT

GOUVERNEMENT DE LA TURQUIE
DES

COMMISSION EUROPEENNE DES

DR   OITS DE L’HOMME

M.J-C.GEUS, DELEGUE

   M. D. TEZCAN, Agent
DROITS DE L’HOMME M. M. ÖZMEN, co-Agent
Mme D. AKÇAY, co-Agente M. F. POCAT,  

Conseiller Mme I.D. KEREMOGLU, 

Conseillere Mme G. ACAR, 

Conseillere Mme M. KARALI, 

Conseillere

 

Demokrasi Partisi (DEP) HEP’in kapatılma davası sürerken 7 Mayıs 1993’de kuruldu. Genel Başkanlığı’na Yaşar Kaya getirildi. Ancak kısa süre sonra Yaşar Kaya ve yedi parti yöneticisi tutuklandı. SHP’den siyasete giren ancak partiden ihraç edilen Kürt milletvekilleri bir süre sonra DEP’e katıldı.4 Eylül 1993’te DEP milletvekili Mehmet Sincar, Batman’da öldürüldü.

Meclis 2 Mart 1994 tarihinde DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Bağımsız Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıklarını kaldırdı. Aynı gün Meclis’ten çıkan Hatip Dicle ve Orhan Doğan gözaltına alındı. Diğer milletvekilleri, arkadaşları serbest bırakılana kadar Meclis’ten ayrılmamaya karar verdi. Ertesi gün DEP milletvekili Selim Sadak’ın da dokunulmazlığı kaldırıldı.

Meclis’te bekleyen milletvekilleri 4 Mart’ta Ankara DGM’ye giderek teslim oldu ve kararın iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Mahkeme Selim Sadak’ın dokunulmazlığını kaldıran kararı iptal ederken DGM’nin 16 Mart’ta tutukladığı milletvekilleri cezaevine konuldu. 3 Ağustos’ta başlayan dava 8 Aralık’ta toplam 89.5 yıl hapis cezası verilmesiyle sonuçlandı.Anayasa Mahkemesi, Demokrasi Partisi hakkında 16 Haziran 1994’te kapatma kararı aldı.AİHM Başvurusunu yapmıştık,AİHS nin 11.nci maddesinin ihlaline karar verilmişti.

Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) 11 Mayıs 1994’de bu kez Murat Bozlak ve bazı eski DEP’li milletvekilleri tarafından Halkın Demokrasi Partisi kuruldu.1995 yılındaki milletvekili genel seçimlerinde 1 milyon 171 bin 623, 1999 yılındaki milletvekili genel seçimlerinde 1 milyon 482 bin 196 oy aldı. 1999 yılındaki yerel seçimlerinde 37 belediye başkanlığı kazandı.

Partinin kongresinde PKK bayrakları ve Öcalan posterleri açılması, Türk bayrağının indirilmesi iddiaları nedeniyle gözaltına alınan Bozlak ve bazı parti yöneticileri tutuklandı.13 Mart 2003 tarihinde parti kapatıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, kapatma kararının oy birliğiyle alındığını belirtti ve gerekçeyi şöyle açıkladı:

„Partinin PKK’ya yardım yataklık ettiği ve yasadışı eylemlerin odağı haline geldiği anlaşıldığından Anayasa’nın 68. ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı siyasi partiler kanununun 101 ve 103. maddeleri gereğince kapatılmasına karar verilmiştir.“Bumin, alınan karar gereği beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan kurucuları dahil üyelerinden 46’sının da „Anayasanın 69. maddesinin 9 fıkrası gereğince gerekçeli kararın resmi gazetede yayınlanmasından başlayarak 5 yıl süre ile bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacaklarına“ karar verildiğini açıkladı.

Demokratik Halk Partisi (DEHAP) 24 Ekim 1997’de kuruldu. 2002’de Anayasa Mahkemesi’nde, „örgütlenmesini tamamlamadan seçimlere girdiği“ iddiasıyla hakkında kapatılma davası açıldı. DEHAP, 19 Kasım 2005’de kendini feshetti.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) 9 Kasım 2005 tarihinde kurulan DTP, Türkiye’de ilk defa Eş Başkanlık sistemini uygulayan siyasi parti oldu. Buna göre Aysel Tuğluk ile Ahmet Türk partinin Eş Başkanları olarak belirlendi. Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda, Eş Başkanlık sistemine son verilerek, partinin genel başkanlığı görevine geçici olarak tek başına Ahmet Türk seçildi.

Demokratik Toplum Partisi ilk seçim deneyimini 2007 Genel Seçimlerinde yaşadı. DTP, „Bin Umut Adayları“ adıyla seçimlere bağımsız adaylarla girdi.“Bin Umut Adayları“ adayları arasından 22 kişi milletvekili seçildi. Milletvekili seçilen SDP Onursal Başkanı Akın Birdal DTP‘ ye katılırken, seçimlere bağımsız aday olarak giren Ufuk Uras ise tekrar ÖDP‘ ye geçti. DTP kapatılınca, grup kurmak için yeniden BDP’ye katıldı.

Hakkâri bağımsız milletvekili Hamit Geylani siyasi partilere üye olamama cezasından dolayı, seçimlerden bir yıl sonra yapılan DTP Olağanüstü Kongresi’nde partiye katıldı milletvekili sayısının 21 olmasını sağladı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 Kasım 2007’de DTP hakkında kapatma davası açtı. Davanın ana gerekçesi partinin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı haline gelmesi.“

121 sayfalık Başsavcılık iddianamesinde partinin kapatılması istemine dayanak olarak 141 neden sıralandı. Partinin eylemleri ile üyelerinin beyanlarına dayandırılan iddianamede bölücü nitelikteki fiillerin partinin genel başkan dahil bütün organlarınca açıkça benimsendiği savunuluyor.

DTP‘ nin terör örgütü tarafından kurdurulduğu ve yönetildiğine dair bilgiler, parti üyelerinin açıklamaları ve eylemleri, kesinleşmiş mahkeme kararları ve yerel savcılıkların açtığı soruşturmalar davaya delil olarak gösterildi.DTP milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Leyla Zana’nın da, aralarında bulunduğu 221 parti üyesine beş yıl siyaset yasağı istendi.


Türkiye’de Anayasa Mahkemesi kurulduğu 1963 yılından bugüne kadar 26 parti hakkında kapatma kararı vermişti. 1990’lı yıllarla birlikte programlarında Kürt sorununun çözümünü esas alan partilerin büyük çoğunluğu da kapatılan partiler arasında yer aldı. 

Halkın Emek Partisi (HEP) 14 Temmuz 1993’te, Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) 23 Kasım 1993’te, Demokrasi Partisi (DEP) 16 Haziran 1994’te, Demokratik Değişim partisi (DDP) 19 Mart 1996’da, Demokratik Kitle Partisi (DKP) 26 Şubat 1999’da, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) 13 Mart 2003’de Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmıştı. Anayasa Mahkemesi, 30 Ocak 2008 tarihinde, Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HAK-PAR) tüzük ve programında, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı hükümler” bulunduğu gerekçesiyle kapatılması istemiyle açılan davayı da reddetmişti. Mahkeme, Demokratik Halk Partisi (DEHAP) hakkındaki davayı da, partinin kendisini feshetmesine rağmen sonuçlandırmadı. En son 2009 yılında DTP kapatıldı, Eş Başkanların üyelikleri düşürüldü.

Avukat olarak, HEP,DEP,ÖZDEP’in anayasa mahkemesi ve AİHM süreçlerinde görev aldım.DTP kapatılınca AİHM bireysel başvurusunu hazırlayıp, Strasbourg’a gittim,başvuruyu elden yaptım. 2015 yılında Türkiye parti kapatmadan yine mahkum olmuştu. 

Odak olma suçlamaları,Herri Batasuna örneği hükümet tezleri çökmüştü.Sözleşmenin 11.maddesi, örgütlenme özgürlüğünün ihlali ile birlikte,Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un üyeliğinin düşürülmesi nedeniyle sözleşmeye Ek:1 Nolu protokolün 3. Maddesi,yani hür seçimlerin ihlaline karar verilmişti.

Partilere idam cezası sürüyor.Anayasada yer alan bu sözcükler siyaset biliminde önemli bir yer tutar.Türkiye’de gerçek kişilerin idam cezası kaldırıldı. Siyasi Partiler tüzel kişi olup, kapatılmaları idam cezası olmasına rağmen sürüyor. Partiler mezarlığına dönen ülkemizde,siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu iddiası kağıt üzerindedir. En çok siyasi partilere dokunulur, kapatılır ve milletvekili üyelerinin üyelikleri düşürülür.24.dönem dört siyasi partiden oluşan, ‘’anayasa uzlaşma kurulunda’’ üye olan eski AİHM yargıcı Rıza Türmen,DTP’nin kapatılması kararı nedeniyle, ‘’güçsüzlerin gücü’’ isimli kitabında yer verdiği makalesinde şunları yazıyordu.*

Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatma kararı 11 Aralık günü açıklandı. Gerekçeli karar ise 31 Aralık günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Başka bir deyişle, bir siyasal partinin kapatılması gibi önemli bir konuda, Türkiye ve DTP, 20 gün boyunca kapatılma nedenlerini bilmeden karar hakkında konuştu, yorum yaptı, toplumda bir gerilim doğdu. Anayasa Mahkemesi’nin, gerekçesi hazır olduktan sonra kararı açıklaması gerek hukuksal açıdan, gerek kamuoyunun sağlıklı bir değerlendirme yapması açısından daha doğru olurdu.
Anayasa Mahkemesi kararı, ayrıntılı bir incelemeye dayanıyor. Kararda uluslararası metinlerin ve özellikle AİHM kararlarındaki ilkelerin göz önünde bulundurulması olumlu bir unsur.


DTP’nin kapatılma nedeni, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerin odak noktası” haline gelmesi. Oysa kararın gerekçesinin ağırlık noktası DTP’nin terörü desteklemesi ve PKK ile ilişki içinde olması. Kanıtlar da bu yönde.
Devletin bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerle terör örgütünü desteklemek farklı şeyler. Bir siyasal parti teröre başvurmadan da devletin bölünmez bütünlüğünü bozmayı isteyebileceği gibi, terör eylemlerinin amacı da devletin bölünmez bütünlüğünü bozmak olmayabilir.


AİHM, HEP, Sosyalist Parti, Refah Partisi davalarında şöyle bir ayrım yapıyor. Bir siyasal parti, devletin yasalarında ya da anayasal yapısında değişiklik yapılmasını iki koşulla isteyebilir: a) Bu amaç için başvurulacak araçlar yasal ve demokratik olmalı b) İstenen değişiklik yani amaç demokrasiye  uygun olmalı.
AİHM’nin HEP kararında görüldüğü gibi, terör eylemlerini desteklemek araç, devletin bölünmez bütünlüğünü bozmak ise amaç. Anayasa Mahkemesi kararında bu ayrım açık değil.


Devletin bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerin odak noktası olmak, AİHM’ye göre, bir siyasal partiyi kapatmak için yeterli değil. Sosyalist parti kararında AİHM şöyle der: “Demokrasinin özü farklı siyasal programların önerilmesine izin verir. Yeter ki bunlar demokrasiye zarar vermesin.”


Kullanılan yöntemlerin şiddet içerip içermediği konusunda ise HEP ve Herri Batasuna kararlarına birlikte bakmak gerekir. HEP’in kapatılması kararında Anayasa Mahkemesi kapatma nedenleri arasında, partinin PKK’nın terör eylemlerini iç savaş olarak nitelemesi, PKK’dan özgürlük savaşçıları olarak söz etmesi, terörü hoş görmesi gibi nedenler var.


AİHM, HEP’in amaçlarının demokrasinin temel ilkelerine aykırı olmadığı, HEP’in şiddete açıkça destek vermediği, HEP yöneticilerinin bu gibi suçlardan mahkûm olmadıkları gerekçeleriyle partinin kapatılmasının Sözleşme’nin siyasal partilere ilişkin 11. maddesini ihlal ettiği sonucuna vardı.


Herri Batasuna kararında ise, AİHM, ETA’yı destekleyen sloganların atıldığı gösterilere parti yöneticilerinin katılması, şiddet eylemlerinin kınanmaması ve İspanyol Anayasa Mahkemesi’nin kararında sayılan diğer söylem ve eylemlerin, bir bütün olarak ele alındığında, partinin savunduğu toplum modelinin demokratik toplum kavramıyla bağdaşmadığı ve partinin kapatılmasının Sözleşme’yi ihlal etmediği sonucuna vardı. Bundan da anlaşılacağı gibi, Herri Batasuna kararında AİHM, partinin şiddet eylemlerine verdiği açık desteği hem araç, hem de amaç bakımından demokratik toplum ile bağdaşmadığı görüşünde.


Herri Batasuna ile DTP’nin kapatılması arasındaki fark, Herri Batasuna’nin şiddet eylemlerini desteklemekten, DTP’nin ise devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odak noktası olmaktan dolayı kapatılması. Bu farkın AİHM’nin kararına yansıması da beklenmeli. Bunun dışında, AİHM, DTP ile PKK arasındaki ilişki konusunda Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesinin ne denli sağlam kanıtlara dayandığını inceleyecek. Bunu yaparken Herri Batasuna kararı kadar HEP ve diğer parti kapatma kararlarını göz önünde bulunduracak. Herri Batasuna kararı var diye AİHM’nin, DTP davasında kolayca ihlal yoktur demesini beklemek yanıltıcı olur.Yapılması gereken en doğru şey kuşkusuz, yasalarda siyasal partilerin kapatılmasını güçleştirecek değişiklikleri gerçekleştirmek.

Türmen,siyasi partilerin kapatılması ölçütlerini yazarken,AİHM ile Venedik Komisyonunu karşılaştırıyordu.AİHM kararkarı kesinleşince devletleri bağlar.Venedik Komsiyonu 1999 yılında oluşturuldu,anayasa konularında görüş bildiren,raporları bağlayıcı nitelik taşımayan danışsal bir organ.

AİHM,siyasal parti şiddete başvurmayı öngörmese de,demokrasiyle bağdaşmayan bir programa sahipse, partilerin kapatılabileceğini kabul ediyor.Venedik Komisyonu ise, siyasi partilerin ancak, şiddete başvurmaları durumunda kapatılabileceğini savunuyor.Venedik Komisyonu,Türkiye’yi siyasi apartiler yasasında ki kapatma nedenlerinin çok geniş olduğunu,AİHM ve Venedik kriterlerine aykırı olduğunu,parti kapatmada keyfiliğin öne çıktığını,uygulamada Avrupadan farklı olarak,anayasal ve normal görüyor, diyor.DTP’nin Anayasa mahkemesi ve AİHM önündeki savunmaları gerçekleri ortaya çıkarıyor.Sorunda çözümde ortaya konuyor.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, DTP’nin “PKK’yi desteklediği” iddiasıyla kapatılması için 16 Kasım 2007’de Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı. İddianamede partinin sekiz milletvekili ile 221 DTP’linin siyasetten yasaklanması istendi.

Anayasa Mahkemesi 11 Aralık 2009’da verdiği kararla, DTP’nin “terör faaliyetlerinin odağı haline geldiği gerekçesiyle” kapatılmasına karar verdi.Partinin 37 üyesine beş yıl süreyle siyaset yasağı getirildi. Eş genel başkanlar Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürüldü. Siyaset yasağı, 37 kişinin bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamaması anlamına geliyor.

Siyaset yasağı getirilen isimler şöyle: Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz, Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt, Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hatice Adıbelli, Hilmi Aydoğdu, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İbrahim Sungur, İzzet Belge, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Salih Sağlam, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Taş, Musa Farisoğulları, Mustafa Tuç, Nejdet Atalay, Nurettin Demirtaş, Orhan Miroğlu, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç kararın ardından, “Anayasa Mahkemesi hak ve özgürlükler konusunda bireyle devletin menfaatleri ve çıkarları arasında denge kuran kurumdur. Tabii ki anayasaya, yasalara, uluslararası hukuka bağlı kalarak bu dengeyi korumaya çalışmıştır” açıklamasını yaptı.

Kapatma kararı 14 Aralık 2009’da Resmi Gazete’de yayınlandı. Kararda “DTP’nin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği” ifade edilmişti.

DTP’NİN AİHM YARGILAMASI

Elbette ki bir darbe anayasamız var, eğemen düşünce yapısını koruyan, ezilen halkların, inançların, emekçilerin sesi olan muhalefet partilerine yaşam hakkı tanımıyorlar.DTP’nin kapatılması kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,tüm basını çağırmış,kısa kararı açıklarken,Herri Batasuna AİHM kararı örneğinin en güçlü dayanakları olduğunu söylemişti.AİHM’e bireysel başvuruyu hazırlerken bunun üzerinde yoğunlaştık.AİHM bireysel başvuruda önemli gördüğümüz bazı bölümlere değinmekte yarar vardır.Yapılan başvurunun özeti:

Avurpa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanlığına

II-Olaylara ilişkin açıklama

1-Demokratik Toplum Partisi DTP 09.11.2005 tarihinde resmi olarak kuruldu.Bağımsız olarak seçilen 21 Milletvekilinin katılımı ile “Mecliste Grup” kurdu.Kapatıldığı tarihte Genel Başkanı Ahmet TÜRK’tü.

2-DTP “Sosyalist Enternasyonel”  “gözlemci üye”,”Avrupa Sosyalist Partisinin” de “ortak üyesi” dir.Türkiye’nin AB üyelik süreci tamamlandığında asil üye olacaktı.

3-DTP 29 Mart 2009 yerel seçimlerine katılarak oylarını en fazla artıran partidir.50 Belediye başkanı varken,99 belediye başkanlığı kazanmıştır.Doğu ve Güneydoğu da onbir ilde en fazla oyu alan parti olup,Türkiye genelinde 17 kadın belediye başkanı olup bunların 14  kadın belediye başkanı DTP’li olup en yüksek kadın temsil oranını mecliste milletvekilliğinden sonra,yerel yönetimde de kazanmış bir partidir.

4-DTP kurulduğu ilk ayda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kapatılması için soruşturma başlatmıştır.Kürt sorunun  barışçıl demokratik çözümünü savunan tüm partiler,(HEP;ÖZDEP;DEP;HADEP davalarında olduğu gibi) hakkında da;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı;  SP-135. Hz.2007/2 sayılı ve  16.11.2007 günlü iddianamesi ile kapatılma davası açılmıştır.

4-DTP yazılı ön savunmasını sunmuş,daha sonara,Yargıtay cumhuriyet Başsavcısı 10.03.2008 günlü “Esas hakkındaki görüşünüve  Başsavcılığın  2008 de  SÖZLÜ     MÜTALAASINA  karşı savunma, beyan ve açıklamalarımızla, ‘Davalı Demokratik  Toplum Partisi’nin Anayasa’nın 68 nci maddesinin dördüncü fıkrasında belirlenen, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin ‘odağı haline gelmesi’ nedeniyle; Anayasa’nın 69/6 ncı ve Siyasi Partiler Yasası’nın 101/1-b ve 103/2 nci maddeleri uyarınca kapatılması istemi” nin REDDİNE karar verilmesini istemiştik.

5-Anayasa mahkemesi 11 Aralık 2009 tarihinde partinin kapatılmasına, Mardin milletvekili Ahmet Türk ve Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk’un üyeliklerinin düşmesine,35 üye ve yönetici ile ilgili beş yıl süre ile siyaset yasağı konulmasına karar vermiştir.

6-Anayasa Mahkemesinin anayasanın 153 ncü maddesi uyarınca gerekçeli kararı Resmi gazetede yayınladığı 31 Aralık 2009 günü karar kesinleşmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararları iç hukukta kesin kararlardan olup, altı aylık başvuru süresi içinde başvurumuzu yapmaktayız.

Başvuruyu sözleşmenin ağırlıklı olarak 11.maddesi örgütlenme özgürlüğü ile Ek 1 nolu protokolün 3.maddesi hür seçimlerin ihlali üzerine yoğunlaştırmıştık.

AİHM DTP KARARI:Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması ve eş genel başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un vekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili kararını 12 ocak 2016 tarihinde açıkladı.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesi ile serbest seçim hakkını düzenleyen Ek 1 Protokolun 3/1. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi.

AİHM kararında DTP’yi, “Kürt meselesinin barışçıl çözümünde temel siyasi taraf” olarak tanımladı ve bu özelliğinin, örgütlenme özgürlüğü hakkının engellemesini haklı göstermeyeceğini ifade etti.

Ayrıca, iki yöneticisinin konuşmalarının parti kapatılmasını gerektirecek bir ifade içermediği belirtildi.

DTP’nin kapatıldığı 09.12.2009 tarihinde, Grubumuz Meclisten bir ay ayrıldı.Oysa bütçe görüşmelerinin başlayacağı önemli günlerdi.10 Aralık 2009 tarihinde parti adına bütçe konuşmasını hazırlamıştım.Daha iki ay önce 19.10.2010 tarihinde Oslo görüşmeleri sonucu 34 kişiden oluşnan Barış Grubunun Habur sınır kapısından Türkiye’ye geçişi için hükümetle görüşmeler yapıyorduk.Birlikte barışçıl bir çözüm üzerinde çalışıyorduk.

Siyasetin bu hızlı trafiği içinde  görünen ve görünmeyen yüzünde, dönen oyunlar düşündürücüydü.Nerden nereye gelmiştik, tartıştık,değerlendirdik ve bir ay boyunca yeni dönemde yapacaklarımızı konuştuk.Barış ve Demokrasi Partisi BDP’ye katılma grup kurma ve Meclis çalışmalarına devam kararı almıştık.Yeni EşBaşkanlarımız Gultan Kışanak ve Selahattin Demirtaş olmuştu.Ben yine Plan ve Bütçe Komisyonunda ki görevimin başına dönmüştüm.

Dokunulmazlık zırhının bizleri korumadığını çok iyi biliyorduk.Yerel seçimler yaklaşıyordu,hazırlanma kararı aldık.Belediye başkanlarımızn sayısını yüzde yüz arttırarak,seçimlerden başarılı çıkmıştık.Çok geçmeden Nisan ayında KCK operasyonu adı altında  partimize yönelik büyük bir operasyon başlatıldı.Binlerce gözaltı tutuklanma yaşandı.Mecliste bunları sürekli gündeme taşıyorduk.Diğer yandan Oslo görüşmeleri sürüyordu.

Demokratik siyasetin yolları dikenliydi.Dokunulmazlıklar ve yasama sorumsuzluğu iktidar tarafından dikkate alınmıyor,Anayasa açıkça ihlal ediliyordu.Hukuk,ahlak, vicdan kural tanımayan bir anlayış ve saldırı karşısında tek güvencemiz halkımızdı.

Baskıcı rejimler partileri kapatabilir.Ancak Halkı kapatamaz,Halkın gücü karşısında kimse duramaz.Halk yolunu bulur partisini yeniden kurar,daha güçlü bir şekilde barış demokrasi ve özgürlük mücadelesine devam eder…

 

İlginizi çekebilir