Erdoğan: Suriye’de kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifine ilişkin olarak, „Bunlar parlamentoda işi çözmezse çözüm yeri millet, gideriz millete. Ülkede artık böyle bir sorun olmaması lazım.“ dedi.

Erdoğan ayrıca, „4-5 bin tır Suriye’nin kuzeyine Amerika silah mühimmat gönderiyor. Bunu defaatle kendilerine söylememe rağmen hiç umurlarında değil. Dedim kusura bakmayın, biz NATO’da sizinle beraberiz, beraber olmamıza rağmen siz, bize bu yanlışı yapıyorsunuz ve terör örgütünün yanında yer alıyorsunuz. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz başka çare yok.“ diye konuştu.

 Erdoğan yaptığı açıkalamada yapımı devam eden Tayfun füzelerinin “Yunanistan’ı titrettiğini“ söyledi. “Yunanistan’ın son günlerde adalar a yaptığı ABD yığınaklarına karşı Türkiye gibi bir ülkenin elinin armut toplamadığını“ ifade etti.

 Erdoğan, „TAYFUN füzesi Yunan’ı ürkütüyor ‘Atina’yı vurur’ diyor. Vuracak tabii, sen rahat durmazsan, sen Amerika’dan Adalar’a bir şeyler almaya çalışırsan Türkiye gibi bir ülke herhalde armut toplamayacak bir şeyler yapması lazım” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Samsun’da Gençlik Buluşması’na katıldı. Burada bir genç kendisine gündemde olan başörtüsü yasasının içeriği ve bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceğini sordu. 6’lı masanın başörtüsü konusunda ne düşündüğünü de ekleyen gencin sorusuna Erdoğan, “Sonuna kadar da işin takipçisi olacağız. Gerekirse bu işi referanduma da götürebiliriz” dedi.

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şunlar:

Düşünün 76 üniversiteyle başladık, şu anda 208 üniversitemiz var. Ama kim derdi ki Ağrı, Iğdır, Muş’ta üniversite olacak da Ağrılı, Iğdırlı, Muşlu Ahmet, Mehmet, buradan kalkıp İstanbul’a gitmeyecek, Ankara’ya gitmeyecek, burada kendi vilayetindeki üniversitede okuyacak.

Geçen hafta Urfa’da İbrahim Bey yine nüktesini yaptı, ‚Urfa’da Oxford vardı da biz gitmedik mi?‘ dedi. Gerçekten buralara bu üniversiteler getirilmedi ki. Yoksa bu ülkenin çocukları zeki. Bu üniversitelerde okumak suretiyle çok daha erkenden bir yerlere ulaşabilirlerdi. Ama gel gör ki bizden önce gelen yönetimler ülkemizin dört bir yanını üniversitelerle donatmadılar ama dört bir yanını biz üniversitelerle donattık, donatıyoruz. Biz diyoruz ki Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin kalkıp Muş’tan, Ağrı’dan Ankara’ya İstanbul’a gitmesin. Ankara, İstanbul, İzmir’deki profesörlerimiz gelsinler Ağrı, Muş, Iğdır, Hakkari’deki üniversitelerimizde yavrularımızı eğitsinler, yetiştirsinler. Biz bunu başardık.“

 „Modern üniversiteler kurduk“

Erdoğan, üniversitelerdeki dönüşümün ardından maliyeti çok daha düşük eğitim öğretimin sağlandığını belirterek, şunları kaydetti:

„Modern üniversiteler kurduk ve modern üniversitelerle beraber sağ olsun hocalarımız da oralara gelip, oralarda derslerini vermek suretiyle birçok şeyi başardılar. Ben mesela Rizeliyim. Mesela Rize’deki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin lojmanlarından tut her şeyini hassasiyetle düşündük. Niye? Öğretim üyesi oraya gelsin diye. Modern lojmanlar ve 10-15 dakikada lojmandan öğretim üyemiz üniversiteye geçebiliyor, bunları yaptık. Üniversite hakeza öyle bir konumda. Şu anda 19 bin öğrencisi var. Biz bunu 81 vilayetimize yaydık ve bundan sonraki süreçte de özellikle sizin branşlarınızda bu işi yaygınlaştırarak gençliğimizi çok daha yoğun bir şekilde teknik, teknolojik alanda da yetiştirerek geleceğe hazırlayacağız.“

Sağlık politikaları

Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi bir gencin, sağlık politikalarında 2023 vizyonunun ne olacağına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, tıbbın çok önemli bir konu olduğunu vurguladı.

Erdoğan, tıp alanında fiziki ihtiyaçların büyük oranda giderildiğinin altını çizerek, „Neyle? Şehir hastaneleri, eğitim-araştırma hastaneleriyle… Eskiden Türkiye’de parası pulu olan Cleveland’a giderdi. Şimdi, buraya gitmeye gerek yok, bizim artık Cleveland’larımız var. Şu anda 20 tane dev şehir hastanemiz var, yapılmakta olanlar var. Ama ben özellikle tıptaki hocalarımıza, profesörlerimize diyorum ki biz fiziki olanı hallettik, sizden ricamız, siz de şu anda uzman doktorlarımızı, doçentlerimizi bir an önce yetiştirin de artık insan noktasında açığımız kalmasın, bunu halledelim.“ diye konuştu.

Erdoğan, YÖK Başkanı Erol Özvar’a ve TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’a da bu konudaki görüşlerini ilettiğini belirterek, „Sizler gibi başarılı olan gençlere de ciddi manada ihtiyacımız var. Allah, zihninizi berrak, başarılarınızın devamını ziyade eylesin, tebrikler.“ dedi.

„Sayın Kılıçdaroğlu, bize pas attı“

Bir başka genç de başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifini anımsatarak, teklifi sunan milletvekillerine teşekkür etti.

Annesinin de bu konuda sıkıntı yaşadığını dile getiren genç, „Bu mücadelenin aslında bizatihi baş kahramanı olan size, annem özelinde ülkemizdeki tüm annelerimiz, ablalarımız ve kardeşlerimiz adına da teşekkür ediyorum.“ diye konuştu.

Gencin, „Değişiklik teklifinin içeriği, detayları ne olacak, süreç nasıl işleyecek ve bu bağlamda altılı masanın bu konu hakkında herhangi bir ortak noktada, fikirde bir araya gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?“ sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:

„Aramızda bu işin çilesini çekmiş olan çok arkadaşımız var. Dün, Grup Başkanvekilimiz Özlem Hanım, orada başı örtülü, başı açık bir grup arkadaşımızla basın açıklamasını yaptı. Bu basın açıklamasıyla birlikte, bir süreci başlattık. Buna gerek var mıydı? Aslında buna gerek yoktu. Fakat, burada sağ olsun Sayın Kılıçdaroğlu, bize bir yerde bir pas attı. Bizim de bu pası değerlendirmemiz lazım. Arkadaşlarla hemen çalışmaya başladık ve dedik ki ‚Yasal düzenlemeyle bu iş çözülmez. Ne olacak? Yapmamız gereken şey, gelin biz bir anayasal düzenleme yapalım ki önüne gelen bu konuyu istismar etmesin.‘ Çünkü, Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir istismardı, geçmişte bunu yaptılar, defaatle yaptılar.

Numan Bey’in eşi de bu çileyi geçmişte çok çekti. Aynı şekilde benim kızlarım İmam Hatip’te okumalarına rağmen onlar da bu çileyi çok çektiler. Bizim aile, okul kapısına gidip kızlarımızı bekledi. Öyle oldu ki ben kızlarımdan bir tanesini İstanbul’dan alıp Trabzon’a götürmek durumunda kaldım. Son sınıfını Trabzon’daki İmam Hatip’te okudu. Orada da benim İmam Hatip’ten bir arkadaşım müdürdü, ‚Gönder bana, merak etme‘ dedi. Düşünebiliyor musunuz, İmam Hatip’te bile başörtüsüyle ilgili sorun var.“

„Gerekirse, ihtiyaç olursa bu işi referanduma da götürebiliriz“

Konunun sadece başörtüsü sorunu olmadığı değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, „Başı örtülü veya başı açık, burada kızlarımıza yapılan bu zulüm hakikaten ifade edilemez. Çünkü tam manasıyla bir hak ve özgürlük mücadelesi. ‚Eğitim öğretimde bir hak ve özgürlük mücadelesini anayasal teminat altına alalım ve bundan sonra bu iş paspas haline getirilmesin‘ dedik. Şimdi kendi içlerinde bu işin tartışması başladı. Bakalım nereye kadar bu konuda samimiler, bunu göreceğiz.“ dedi.

Erdoğan, kendilerinin bu konuda samimi olduklarına işaret ederek, şöyle konuştu:

„Altılı masanın içinde samimi olanlar, olmayanlar, bunu da göreceğiz. Şu anda yola çıktık, arkadaşlarımız bayanlar olarak bu basın toplantısını yaptı ve sonuna kadar işin takipçisi olacağız.

Gerekirse, ihtiyaç olursa dedik ki bu işi referanduma da götürebiliriz. Bununla neyi demek istiyoruz? Millete gidelim. Millet, nihai kararı verecek olan. ‚Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir‘ demiyor muyuz? ‚Milletindir‘ diyoruz. Eğer bunlar parlamentoda bu işi çözmezlerse çözüm yeri neresi? Millet, gideriz millete. Çünkü bu ülkede artık başı açık, başı örtülü böyle bir sorun olmaması lazım. Lafa geldiği zaman ‚Yüzde 99’u Müslüman‘ diyoruz. Tamam, nedir o zaman bu kavga, bu sıkıntı ne? Bırakalım, herkes rahatlıkla eğitimini, öğretimini yapsın. Herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden. ‚Gitsin temizlikçilik yapsın‘ diyebiliyorsun, ‚Çarşıda pazarda şunu bunu yapsın‘ diyebiliyorsun, tamam da okumasına niye engel oluyorsun? Okusun. Yani doktor olması yasak, mühendis olması yasak, temizlikçi olması veya tarlada, herhangi bir yerde çiftçi olması serbest. Böyle bir adaletsizlik olur mu? Bu, insan haklarına bir defa ters.“

„Savunma sanayii şimdi yüzde 80 yerli“

Bu gemilerin Türkiye’nin gücüne güç kattığını belirten Erdoğan, son olarak bir geminin daha alındığını, onun da yakın zamanda filoya katılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte genç beyinlerin önemine vurgu yaptı.

„Savunma sanayiine yapılan yatırımlar, uzay alanında yapılacak yatırımların habercisi midir?“ sorusu üzerine Erdoğan, „Uzay alanındaki çalışmayla alakalı, uzaya bir Türk’ün gönderilmesi çalışmamız vardı. Bununla ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanımız şu anda gitmeye hak kazanan arkadaşları bana getirdi, görüştük. Ve bunların içerisinden bir tanesini uzaya göndereceğiz. Ve ilk adımı böylece atmış olacağız.“ yanıtını verdi.

Uzay bilimleriyle alakalı gerek TUSAŞ, gerek Baykar’ın attığı adımlarla Türkiye’nin hızlı bir gelişme içinde olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

„Mesela Bulgaristan Cumhurbaşkanı ülkemizdeydi. Baykar’ı ziyaret etti, gezdi. Kendisiyle yaptığımız toplantıda nasıl buldun diye sordum. ‚Şu anda Türkiye savunma sanayinde İHA’larla, SİHA’larla, Akıncılar ile adeta bir devrim yapıyor, acaba beraber çalışamaz mıyız?‘ dedi. ‚Bu özel sektör, bizim değil. Kendileriyle görüşmek suretiyle böyle bir adım atmaya yanaşırlar mı yanaşamazlar mı özel sektör kendisi karar verir. Türkiye olarak bizler de sizlerle birlikte adım atmaya her zaman varız.‘ dedik. Geçmişte biz, çok daha farklı bir konumdaydık. Göreve geldiğimizde savunma sanayi yüzde 20 yerliydi, şimdi yüzde 80 yerli, bu konuma geldik. Bu ne demek? Artık biz, bize yetiriyoruz. F-16’nız var, mühimmatınız olmasa ne yapardınız? Bir işe yarar mı? Ama şimdi F-16’nın mühimmatını biz yapıyoruz. Özellikle SİHA’larda yapıyoruz. Şimdi artık füzelerimizi yapmaya başladık. Bu üretim tabii Yunan’ı ürkütüyor. ‚Tayfun‘ diyorsun, Yunan ürküyor, ‚Atina’yı vurur‘ diyor. Eee vuracak tabii. Sen rahat durmazsan, sen Amerika’dan adalara, şuradan, buradan bir şey almaya çalışırsan Türkiye gibi bir ülke herhalde armut toplamayacak, bir şeyler yapması lazım. Bu gençler boşuna yetişmiyor değil mi? Bu işi başaracağız, petrolü, silah ve mühimmatıyla da her şeyiyle.“

„Göbeğimizi kendimiz keseceğiz“

Erdoğan, „4-5 bin tır Suriye’nin kuzeyine Amerika silah mühimmat gönderiyor. Bunu defaatle kendilerine söylememe rağmen hiç umurlarında değil. Dedim kusura bakmayın, biz NATO’da sizinle beraberiz, beraber olmamıza rağmen siz, bize bu yanlışı yapıyorsunuz ve terör örgütünün yanında yer alıyorsunuz. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz başka çare yok.“ diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma’daki son durumun sorulması üzerine, „Kızılelma çok fazla sürmeyecek. Selçuk Bey’in ifadesine göre, herhalde bir ay içerisinde Kızılelma’yı uçurma durumu olabilir. Çok da muhteşem bir eser olacak. Allah mahcup etmesin. Gerçekten Kızılelma’yı yakalayacağız.“ cevabını verdi.

Konya’daki gençlerle buluşmasında yamaç paraşütü sporuyla ilgilenen genç bir kızla arasındaki diyalogun ve ona verdiği „Bir bakalım“ cevabının anımsatılıp, „Çocuklarınıza bir bakalım cevabını veriyor musunuz?“ soruna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

„Bungee jumping…. Korkuyorum. Kızlarımdan bir tanesi bunları yapardı, daha küçük, üniversite yılları. Onu yaptığı anda aman Allah’ım ne tehlikeli bir şey. Kızımı bu kadar seviyorum. Varı yoğu iki kızım var. Üniversiteye gidiyor, Allah göstermesin, orada olumsuz bir şey olursa ne yapacağız? Tedbiri elden bırakmayacağız değil mi? Ben, o kızımıza da oradan ürkerek söyledim. Paraşüt olayına çok kurban verdik, sevgimden bunu söyledim, muhabbetimden söyledim. Hele lunaparklarda olan hadiseleri görüyorsunuz, bundan. ‚Uçak pilotu olacağım‘ dediğinde ben sana durma yürü derim.“

/Ajans/

İlginizi çekebilir