Bedri Adanır: Gazeteci meslek örgütleri ‘habersiz’ mi?

 Yerel medya BİK’in kriterlerine terk edilmiş:

Basın ve İlan Kurumu (BİK) yönetmelik değişikliği ile yerel gazetelerin internet haber sitelerine de reklam ve ilan verilmesinin önünü açtı. Kulağa çok hoş, iyi bir şey gibi geliyor ama bu durum yerellerde, gazeteciliği çok enteresan bir hale getirdi.

Evet, aslında iyi bir şey, eğer “her şeyi kendime göre dizayn edeyim, farklı bir ses çıkmasın, ana akımda olduğu gibi yerelde de tek hakim ben olayım, muhalif olanı da imkansızlık içinde kıvrandırıp yıldırayım” şeklinde bir “akıl” (aslında akıl tutulması) olmazsa.

BİK, yerel bir gazetenin internet haber sitesinin reklam ve ilan almasını bazı kriterlere bağlamış. Kentleri altı ayrı kategoriye ayırıp her biri için farklı kriterler getiren BİK, sitelerin ziyaret trafiğini kendi ölçüm algoritması ile yapıyormuş. Bu algoritma ile bot hesaplarla trafik sağlayanların da tespit edilebildiğini söylüyorlarmış.

Örneğin Diyarbakır’ın da içinde olduğu üçüncü kategori için şartlar şunlar: 8 fikir işçisi, günlük 50 asgari haber sayısı, 20.000 tekil ziyaretçi, 60.000 sayfa görüntülenme sayısı…

Faruk Bildirici bu kriterleri yerel gazeteleri tık avcılığı yapmaya zorlamak olarak, çok isabetli bir şekilde değerlendirmişti. Ancak bu konunun çok daha vahim olduğunu ifade etmek gerekir. Bu vahametin içinde başka bir vahim durum da var ki gazeteci meslek örgütleri, haberci olarak bu konudan “habersiz” veya bu konuya sağır, dilsiz…

Şimdi gelelim bu kriterlerin garabetlerine. Öncesinde iyi bir şeyinden bahsedelim: Hiç olmazsa muhabir, editör ve yazarlar için sigortalı çalışmanın önünü açtı, patronları buna zorlamış oldu. Diğer yönü yerel gazeteleri, internet haberciliği açısından teknik ve mesleki olarak gelişmeye, ilerlemeye zorladı.

Garabet 1:

Asgari 50 haber ne demek ya? Ya haber yoksa? Habere konu mu yaratsınlar? Gidip köpeği mi ısırsınlar? Bu apaçık gazetecilikte haber kalitesini düşürüyor, gazeteciyi meslek ilkelerinden uzaklaştırıyor. Çünkü bu insanlar sonuçta geçinmek zorunda.

Garabet 2:

Kitap, gazete okuma düzeyinin yerlerde olduğu böyle bir garip zamanda, 20 bin tekil ziyaretçi (gün içinde aynı siteden 10 haber de okusa bir kişi sayılıyor) sağlamak kolay mı?

Garabet 3:

Yerel medyayı bu denli bağımlı hale getirmek nedir? Demokrasilerde 4. kuvvet olan medyanın bu şekilde göbeğinden, finansal olarak devlete bağımlı hale getirilmesi iktidarlar dışında kime hizmet eder ki? Şüphesiz bu gazetecilik meslek onurunu ayaklar altına alır. Ne bu şekilde kamu bilgilendirilebilir ne de medya, bir denetim mekanizması işlevi görebilir.

Garabet 4:

Gazetecilik meslek örgütleri bu konudan ya habersiz ya ölü taklidi yapıyorlar ya da böyle bir dertleri yok. Bir kişi çıkıp demiyor ki “Yahu bu şartlarda gazetecilik yapılamaz!”

Sonuç olarak, bu konuya gazeteci meslek örgütlerinin müdahil olması gerekiyor. Bu kriterlerin değişmesi ama her iki açıdan da suiistimale kapalı bir şekilde yeniden düzenlenmesi için girişimlerde bulunması gerekiyor. Eğer böyle bir derdimiz yoksa kimse kusura bakmasın, dükkânı kapatıp gidelim.

İlginizi çekebilir