Avrupa Birliği ekokırımı suç sayan dönüm noktası yasayı kabul etti

Yasayı savunanlaer Avrupa Birliği’nin bu hamlesinin Avrupa sınırlarının ötesinde bir etkiye sahip olacağını umuyor.


Truthdig

Hırvatistan’da yasadışı bir zehirli atık sahası, İspanya’nın güneyindeki büyük bir akiferden su çalınması, Fransa’da ozon tabakasına zarar veren soğutucu akışkanların yasadışı ticareti: Bunlar Avrupa ülkelerinin durdurmak için mücadele ettiği çevre suçlarının sadece bir örneği. Bu eylemler için hesap verebilirlik eksikliği kısmen, uzmanların belirsiz tanımlar ve uygulamadaki boşluklarla dolu olduğunu söylediği Avrupa Birliği’nin yasal kodundan kaynaklanmaktadır. Bu durum değişmek üzere.

Geçtiğimiz hafta AB milletvekilleri, doğal dünyanın ciddi, yaygın ve uzun vadeli tahribatı olarak geniş bir şekilde tanımlanan “ekositle karşılaştırılabilir” çevresel hasar vakalarını suç sayan yeni bir yönergeyi oyladı. Savunucular, hem ihlalde bulunanlar için on yıla kadar hapis cezası da dahil olmak üzere katı cezalar öngörmesi hem de ilk kez uluslararası bir organın ekokırımın kovuşturulması için yasal bir yol oluşturması nedeniyle bu hareketi “devrim niteliğinde” olarak nitelendirdi.

Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı grubunun Fransız avukatı ve AB parlamenteri Marie Toussaint, X‘te “Bu karar çevre suçlularının cezasız kalmasının sonunu işaret ediyor ve Avrupa’da yeni bir çevre davası çağını başlatabilir” diye yazdı.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Interpol olarak bilinen Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı’na göre, çevre suçlarının yıllık 258 milyar dolar değeriyle dünyanın en kazançlı dördüncü yasadışı faaliyeti olduğu ve her yıl arttığı tahmin ediliyor. Çevre suçları genellikle kaçakçılık ve kara para aklama gibi diğer organize suç türleriyle bağlantılıdır.

Yeni direktif, giriş bölümünde “ekokırım” terimini kullanıyor, ancak yasal bir tanım getirerek bu eylemi suç haline getirmiyor. (Ekokırımın en yaygın kabul gören tanımı 2021 yılında uluslararası bir uzmanlar paneli tarafından geliştirilmiştir). Bunun yerine, “nitelikli suçların” veya kapsamına giren suçların bir listesini sunarak çalışır. Bunlar arasında gemilerden kaynaklanan kirlilik, istilacı türlerin girişi ve ozon tabakasının delinmesi yer alıyor.

İngiltere merkezli bir çevre savunucusu ve Stop Ecocide kampanyasının kurucularından Jojo Mehta bir e-postada bu listenin “geniş kapsamlı olduğunu ancak hiçbir şekilde kapsamlı olmadığını” söyledi. Yönergede örneğin yasadışı balıkçılık ve karbon piyasası dolandırıcılığından hiç bahsedilmiyor. “Haberin duyulmasından birkaç saat sonra, bir dizi sivil toplum aktörü bize e-posta göndererek ‘ama falanca zarar karşılanacak mı’ diye sordu.”

Yeni yasa, eylemlerinin yol açacağı zararın bilincinde olarak hareket eden kişileri çevresel yıkımdan sorumlu tutuyor. Uzmanlar, yasanın bu yönünün önemli olduğunu, çünkü bir şirketin suçluluktan kaçınması için artık bir iznin yeterli olmadığı anlamına geldiğini söyledi.

Avrupa Parlamentosu’nun Hollandalı üyesi Antonius Manders Euronews‘e yaptığı açıklamada, “Eğer yeni bilgiler bu davranışın sağlığa ve doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini gösteriyorsa, bunu durdurmak zorundasınız” dedi.

Mehta gibi savunucular, AB’nin bu adımının Avrupa sınırlarının ötesinde de etkili olacağını umuyor. Stop Ecocide kampanyasının temel hedefi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları, saldırı suçları ve soykırımdan sonra ekokırım suçunu yargıladığı beşinci uluslararası suç olarak tanımlamasıdır. Şu anda, çevre tahribatı UCM’de sadece savaş suçu olarak kovuşturulabiliyor ve yasadaki sınırlamalar bunu yapmayı son derece zorlaştırıyor.

Yeni yasa, eylemlerinin yol açacağı zararı bilerek hareket eden kişileri çevresel yıkımdan sorumlu tutuyor.

Kampanya çok çeşitli destekçi gruplarını bir araya getirdi. Küçük bir ada olan Vanuatu, iklim ısınması emisyonlarını sınırlandırmanın bir yolu olarak ekokırımın uluslararası bir suç haline getirilmesi çağrısında bulunurken, Ukrayna hükümeti savaş zamanında çevre tahribatından bireyleri sorumlu tutmak için bir araç olarak kullanılmasını savundu. Bu çağrılar geçtiğimiz yaz Rusya’nın Ukrayna’nın güneyindeki Kakhovka Barajı’nı yıkarak 230 mil karelik bir alanı sular altında bırakması, çok sayıda insanın ölmesi ve kimyasal kirliliğin tüm araziye yayılmasının ardından daha da arttı.

Hollanda merkezli UCLA Law Promise Institute Europe’un yönetici direktörü Kate Mackintosh, Grist’e yaptığı açıklamada, diğer ülkeler önce davranmazsa UCM’nin bir ekokırım yasası kabul etmesinin pek olası olmadığını söyledi.

“Bu öyle havadan çekip alabileceğiniz bir şey değil” dedi ve herhangi bir uluslararası hukuk doktrininin ulusal düzeyde bir emsali olması gerektiğini sözlerine ekledi. “Devletler bunu bu şekilde kabul edeceklerdir.”

AB’nin 27 üye ülkesinin yeni mevzuatı kendi ceza kanunlarına uyarlamaları için iki yılları olacak. Daha sonra, uzmanların neyin çevre suçu teşkil edebileceği konusundaki anlayışlarındaki gelişmeleri hesaba katmak için, “risk analizine dayalı bir yaklaşım” kullanılarak uygulamalarının en az her beş yılda bir gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerekmektedir. Mehta, bazı önemli suçları kapsamamasına rağmen yasanın diğer ülkeler için önemli bir örnek teşkil ettiğini söyledi. AB oylamasından birkaç gün önce Belçika, ceza kanununu direktifi içerecek şekilde uyarlayarak Avrupa’da çevre katliamını suç olarak kabul eden ilk ülke oldu.

Mehta, kararın “liderlik ve merhamet göstergesi” olduğunu söyledi. “Bu karar hem ahlaki hem de hukuki açıdan net bir ‘kırmızı çizgi’ oluşturacak ve Avrupa’daki endüstri liderleri ve politika yapıcılar için ileriye dönük önemli bir yol gösterici olacaktır.”

/Kaynak: truthdig.com/

/Çeviri: A. Halûk Ünal/

İlginizi çekebilir