Uluslararası basın örgütleri: Tutuklu gazetecileri serbest bırakın

DFG’nin ev sahipliğinde bir araya gelen uluslararası basın örgütleri, 16 Kürt gazeteci başta olmak üzere tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.  
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), uluslararası basın ve ifade özgürlüğü gruplarıyla birlikte „Türkiye Ortak Basın Özgürlüğü Misyonu“ kapsamında Diyarbakır’da gazetecilerle bir araya geldi. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) ev sahipliği yaptığı toplantıya, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası PEN, İtalya-merkezli Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT) temsilcileri katıldı. DFG üyeleri, Xwebûn gazetesi, Mezopotamya Ajansı (MA), JINNEWS ve Botan İnternational’dan gazeteciler ile tutuklu 16 Kürt gazetecinin avukatı Resul Tamur da toplantıya katıldı. Tutuklu gazeteciler ile gazetecilerin yaşadıkları zorluklar ve sansür gibi konular toplantıda gündeme geldi.
AYM İLE GÖRÜŞME
Toplantı sonrası konuşan IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, tutuklanan 16 gazeteci ile dayanışma içerisinde olduklarını, gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin Ankara’da çeşitli siyasi parti temsilcileri ve  Anayasa Mahkemesi (AYM) ile görüştüklerini aktardı. Akyavaş, „AYM ile görüşmemizde kanuna aykırılıkların altını çizdik, onlardan görüş almaya çalıştık” dedi.
SANSÜR YASASINA TEPKİ
Ardından uluslarlarası basın ve ifade özgürlüğü grupları tarafından hazırlanan ortak metni okundu. IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen, OBCT’den Dimitri Bettoni ve RSF’den Paul Pouchoux tarafından yapılan ortak açıklamada Meclis’te kabul edilen „Sansür Yasası“na tepki gösterilerek, „Yasanın belirsiz tanımlar ve sorunlu ifadeler içeren diğer maddeleri ve siyasallaşan Türkiye yargısı tarafından uygulanacak olması, gazetecilerin yanı sıra milyonlarca internet kullanıcısını cezai yaptırım riski ile yüzleştirerek, ülkenin hâlihazırda hasar almış medya ortamında sansür ve otosansürün artmasında büyük rol oynayacaktır“ denildi.
‚DEZENFORMASYON YASASI GERİ ÇEKİLMELİ‘
Metinde, „Bir sonraki genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Haziran 2023’te yapılması planlanıyor. Bağımsız haber ve bilginin serbest dolaşımı tüm demokratik seçimler için hayati bir koşul. Yıllarca gerileyen koşulların ardından, misyon siyasi yelpazeden tüm politikacılardan gazeteciliğin yüzleştiği krizi sonlandırmak için çalışacağına ve basın özgürlüğünü garantileyen kapsamlı reformlar yapılacağına dair bağlılık talebinde bulundu. Aynı zamanda, görüşülen paydaşlar seçim öncesi gazetecilere yönelik baskı ve fiziki saldırıların artabileceği yönünde endişelerini dile getirdi. Misyon olarak, hükümete, özellikle seçim döneminde gazetecilerin korku ve tacizden uzak işlerini yapabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması yönünde çağrı yapıyoruz. Dezenformasyon yasası ve çevrimiçi sansür: hükümet dezenformasyon yasasını geri çekmeli ve çevrimiçi sansür için oluşturulan bu kısıtlayıcı yapılaşmayı sonlandırmalıdır. Özellikle, Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle dezenformasyonu suçlaştıran yasa, aynı Türkiye’nin terörle mücadele kanunu gibi yetkililere eleştirel gazeteciliği hedef alacak yeni bir araç sağlayacaktır“ çağrısı yapıldı.
MEDYA SİYASETTEN ARINDIRILMALI
Gazetecilere dönük yargılamaların arttığına dikkati çekilen metinde, devamla şu ifadelere yer verildi: „Son dönemde AYM üye atamaları, siyasi etkinin altında kalındığı yönünde ciddi endişeler doğururken, heyet bu gibi bir siyasallaşmış atama sürecini siyasi etkiden arındırma gerekliliğinin altını çiziyor. Benzer şekilde, Türkiye’deki medya düzenleyici kurumlar siyasetten arındırılmalı ve reforma tabi tutulmalıdır. Bu kurumların tamamı bağımsız medya kuruluşlarını hedef almak ve cezalandırmak için güçlerini kötüye kullanmıştır.
Basın İlan Kurumu’nun (BİK), bağımsız gazetelere, resmi ilan ve reklam yayınlamaktan men ederek sürekli keyfi cezalar uygulaması onları önemli gelir kaynaklarından mahrum bırakıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında Anayasa Mahkemesi, BİK’in keyfi yaptırımlarının yapısal bir sorundan kaynaklanan bir hak ihlali oluşturduğuna karar verdi. Daha sonra BİK, karara rağmen bu gazetelerden Evrensel’in kamu ilanlarını alma hakkını kalıcı olarak iptal etti. Türkiye’nin yayın düzenleyicisi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), düzenli olarak bağımsız medyayı hedef aldı. Milletvekili Utku Çakırözer’in raporlarına göre, RTÜK son dokuz ayda 42 para cezası verdi. Bu cezalar neredeyse sadece bağımsız yayıncıları hedef aldı.“
SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI 
Metinde, devamla şu ifadelere yer verildi: „Misyon, tüm siyasi partileri gazetecilere yönelik her türlü saldırıyı kınamaya ve gazetecilerin özellikle 2023 seçim kampanyalarını özgürce ve güvenli bir şekilde haber yapma haklarını garanti altına almaya çağırdı. Geçtiğimiz yıl boyunca, eleştirel ve bağımsız medyaya yönelik yargılamalar ve tutuklamalar devam etti. Bu yılki misyon, resmi suçlamalar olmamasına rağmen Haziran ayından bu yana tutuklu bulunan 15 gazeteci ve bir medya çalışanı ile dayanışma göstermek için Diyarbakır’ı ziyaret etti. Misyon heyeti olarak, Türkiye’deki tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını ve meslektaşlarına ve ailelerine verdiğimiz desteği yineliyoruz. Son olarak, basın akreditasyon süreci reforma tabi tutulmalı ve tüm gazetecilerin işlerini yapabilmelerini sağlayacak şekilde siyasetten arındırılmalıdır. Yüzlerce eleştirel gazetecinin basın kartlarını iptal ederek konumunu kötüye kullanan İletişim Başkanlığı’nın akreditasyon yetkisi elinden alınmalı, yerine gazeteciler ve medya kuruluşlarının özdenetiminde bir sistem getirilmelidir. Delegasyon bu yıl içinde, misyon ziyareti sırasında görüşülen paydaşlar ve yetkililer tarafından ifade edilen görüşler hakkında daha ayrıntılı bilgi sunacağı tam bir rapor yayınlayacak.”
MÜFTÜOĞLU: DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ VAR
Daha sonra konuşan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ise, „Uzun yıllar sonra arada aracı olmadan Kürt gazetecilerin yaşadığı sorunları paylaşma imkânı bulduk. Toplantı uzadı, çünkü yaşadığımız sorunlar çok fazla. Bunları kısıtlı aktardığımızın da altını çizmek istiyorum. Kürt gazeteciler olarak hem kimliğimizden hem de mesleğimizden yargılandığımızı, bu nedenle kıskaç altına aldığımızı belirtiyoruz. Bu örgütlerin de bunu dinlemiş olması -16 meslektaşımız tutuklanmıştı- ona dair de bilgi almış olmaları bizim için önemli. Bu topraklarda yaşanan basın ve ifade özgürlüğü noktasındaki ihlaller noktasında temas noktasın adım atılmış oldu.  Bu temasın bizden yönlü de geliştirileceğini söyleyelim. Bu sansür yasası fiili olarak zaten uygulanıyordu şimdi resmileşmiş oldu. Bu tarz şeylerin önüne geçmek, var olan şeyleri değiştirmek için dayanışmaya ihtiyaç var” diye konuştu.
16 GAZETECİYLE DAYANIŞMA
Renan Akyavaş ise, “Halka haber ulaştırmaya çalıştığı için yargı tacizine maruz kalan, tutuklanan, öldürülen, hedef alınan gazetecilerin yanında olduğumuzu bildiriyoruz. 16 tutuklu arkadaşımızın yanında olduklarını belirtiyoruz” diye konuştu.

/Mezopotamya Ajansı /

İlginizi çekebilir