Tutuklu gazetecilerin avukatı Temur: Delil elde etme arayışı boşa çıkacaktır

Amed’de 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesinin 6 aydır hazırlanmamasına tepki gösteren ve bunun cezalandırma yöntemine dönüştüğünü belirten avukatı Resul Temur, “Delil elde etme arayışı ve beklentisi boşa çıkacaktır” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, 8 Haziran’da gözaltına alınan 20’si gazeteci 22 kişiden 16’sının 16 Haziran’da tutuklanmasının üzerinden 183 gün geçmesine rağmen halen iddianameleri hazırlanmadı. Gazetecilerin iddianamesinin hazırlanmamasını değerlendiren gazetecilerin avukatı Resul Temur, tutukluluk halinin cezalandırma politikasına dönüştüğünü söyledi.
İDDİANAMEDE İLERLEME YOK!
Tutuklanan gazetecilerin gözaltı sürecinde dosyanın içeriği iktidara yakın basın tarafından servis edilmesine rağmen iddianamenin daha hazırlanmadığına dikkati çeken Temur, “Tutuklama gerçekleştirildikten sonra yaklaşık 6 ay boyunca dosya kapsamında gizlilik kararı devam etti. Tutukluluk haline ilişkin yaptığımız tüm itirazlara rağmen herhangi bir şekilde bugüne kadar ne Sulh Ceza Hâkimlikleri nezdinde ne de Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde hukuki bir değerlendirme yapılmadı. Dosya 6 ay geçmesine rağmen dosya kapsamında herhangi bir ilerleme de kaydedilmiş değil” dedi.
‘DELİL GAZETECİLİKTİR ÖTESİ YOK’
İddianamenin hazırlanmamasına gerekçe olarak sunulan eksiklikleri eleştiren Temur, “Fakat bu eksikliğin ne olduğu tam olarak tarafımıza söylenmemektedir. Dolayısıyla eksikliğin hangi sürede giderileceği daha ne kadar devam edeceğine dair de belirsizlik bulunmakta. Her ne kadar yasalar iddianamenin hazırlanması konusunda bir tarih ya da sınırlı bir süre öngörülmemişse de bu durumun hakkaniyete uygun bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Nihayetinde de dosyada 16 kişi hürriyetinden yoksun kılınmış ve tutuklu olarak yargılanmaktadır ki bu kişilerin tamamı sadece gazetecilik faaliyetlerini yürüttükleri için tutuklanmışlardır. Tutuklama gerekçeleri de bunun üzerine kuruludur. Dolayısıyla dosyada 6 aylık süre değil 60 aylık süre de geçse açıkçası gazetecilik faaliyetlerinin ötesinde herhangi bir yasadışı delil elde etme gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. En fazla gazetecilerin diğer programlarının çözümlemesi yapılabilir 82 saatlik program belki 100 saate belki 200 saate çıkarılabilir fakat bunun ötesinde bir delil elde etme arayışı ve beklentisi ilerde boşa çıkacaktır” diye belirtti.
‘AMAÇ BASINI TEKELLEŞTİRMEK’
Gazetecilerin tutuklulukta geçirdikleri sürenin uzaması açık bir biçimde hukuki delillerden, suçlama temelinden uzak bir biçimde sadece cezalandırılmalarını ve susturulmalarını amaçlayan bir politika güdüldüğünü ortaya koyduğunu vurgulayan Temur, “Gazetecilerin özellikle kitle iletişim araçlarına çalışıyor olmaları, televizyonlara program yapıyor olmaları ve bu programlarda yer alıyor olmaları aslında devletin kendi tekelinde olan ve iletişim bakanlarının tasarrufunda olan televizyonlar haricinde bir televizyon kanalında yayın yapılmasına yönelik politikalarını da ortaya koymaktadır. Temel amaç devletin kendi tekeli dışında herhangi bir alanda gazetecilik faaliyetinin yürütülmesinin önlenmesine dönük bir çabadır. Soruşturmanın da görülecek olan davanın da temel amacı budur” diye konuştu.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Soruşturma aşamasında da yargılama aşamasında da asıl olan durum kişinin tutuksuz olarak yargılanması gerektiğini ifade eden Temur, sözlerini şöyle tamamladı: “En baştan bu yana söylediğimiz gibi yargılananlar gazeteci olmaları sebebiyle mesleki faaliyetlerini kendi isimleriyle ve kendi yüzleriyle kamuoyuna açık olarak yapan insanlar. Dolayısıyla kaçma şüphesinin olmadığı herkesçe bilinen insanlar. Bugün serbest kalmaları durumunda yeniden gazetecilik faaliyetlerine başlayacak ve gazetecilik faaliyetlerini yürütecek olan insanlardır. Dolayısıyla asıl olan tutuksuz olarak yargılamak iken tutuklu yargılamada ısrar edilmesinin hukuki herhangi bir temeli bulunmamaktadır. 6 ay boyunca tutuklu olarak soruşturulan gazetecilere ilişkin gösterilen dayanışma açıkçası gazeteciler açısından moral verici bir noktadaydı. Ve bu saatten sonra da bu dayanışmayı artırmak gerektiği kanaatindeyim. Sadece Diyarbakır’da tutuklanan gazeteciler değil ardından Ankara’da tutuklanan gazeteciler sonrasında ciddi manada basını susturma çabası söz konusu. Bu sebepten dolayı gazetecilerin kalemini yerde bırakmamak adına, gazeteciler adına mesleki faaliyeti yürütmek ve büyütmek gerektiğine inanıyorum.”

 

/Mezopotamya Ajansı/

İlginizi çekebilir