Sancar: Aday çalışmalarımızı başlattık ancak stratejimizin özü devam ediyor

  HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın katılımıyla HDP Ağrı 4’üncü Olağan İl Kongresini gerçekleştirdi. Kongreye milletvekilleri Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve önceki dönem Ağrı Belediye Eşbaşkanımız Sırrı Sakık ile Sema Yüce’nin annesi Zennure Yüce’nin yanı sıra birçok yurttaş katıldı.
Kongrede konuşan ve güncel gelişmeleri değerlendiren Sancar, şunları söyledi:

Slav gelê Agiriyê slav ji we re, slav dayikên ezîz, ciwanên delal, rêhavelên kedkar û jinên têkoşêr. Ez îro gelek kêfxweşim, ji ber ku li Agiriyê me. Agirî bi keda xwe bi xebata xwe dibêje ez dîrok im, ez berxwe didim. HDP li vê bajarê wekî çiyayê mezin e. Kongreya me ser xêrê be. Pîroz be.

Sevgili arkadaşlarım, Ağrı’nın onurlu insanları, kongreye hoş geldiniz. Ağrı’ya ayak bastığımız andan itibaren karşılaştığımız sevgi bizleri mutlu etmiş, moral ve cesaretimizi kat kat artırmıştır. Bu sıcaklığınız, bu coşkunuz ve kucaklayışınız için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum.


Ağrı işsizlik oranının en yüksek olduğu kentlerden biri

Sevgili yoldaşlar, Ağrı’nın sorunlarını biliyoruz, bütün Kürdistan’da yaşanan sorunları biliyoruz, Türkiye’nin tamamının sorunlarını biliyoruz. Biz bu sorunları bilmekle kalmıyoruz, bu sorunları nasıl çözeceğimize dair kesintisiz çalışma yürütüyoruz. Ağrı Türkiye’nin en yoksul şehirlerinden biri, işsizlik oranının en yüksek olduğu kentlerden biri. Neden, bu bir kader olabilir mi? Yolsuzluk, işsizlik bu şehrin kaderi olamaz elbette. Bu tablo bu iktidarın ve yüz yıldır süren politikaların bir sonucudur. Bunu gayet iyi biliyoruz. Gençlerimiz Ağrı’yı terk ediyor. Her yıl binlerce insanımız buradan ayrılıyor. Toprağından, evinden, şehrinden, yurdundan göç ediyor. Bunun temel sebebi işsizliktir, yoksulluktur. Peki, gerçekten bu işsizliğin ve yoksulluğun sebebi gerçek midir? Gerçek bir hak edilmiş yoksulluk var mı, yoksa bu politikalar mı üretiyor bunu.

Kaynak vermiyorlar, o güzergah sürekli kazaların yaşandığı alan oluyor

Ağrı hayvancılığın, tarımın en iyi yapılacağı bölgelerinden biridir. Ama hayvancılığını bitirdiler, şeker pancarını özelleştirmeler ve kotalarla bitme noktasına getirdiler. Hayvancılık, güvenlik politikaları başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle sona erdirilmiş durumda. Geriye ne kalıyor, Ağrı halkı geçimini ne ile sağlayacak? Ağrı yoksulluğa mahkum ediliyor, Ağrı cezalandırılıyor. Ağrı da Hakkari, Şırnak, Van gibi diğer şehirlerimiz gibi Kürt sorununda inkarcı, asimilasyoncu, sömürücü politikalar nedeniyle yoksullaştırılıyor, yoksunlaştırılıyor. Biz bunun farkındayız. Çözümün de ne olduğunu biz biliyoruz, çözümü de bizler getireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Tutak-Ağrı yolunda geçtiğimiz günlerde feci bir kaza yaşandı. 8 insanımız hayatını kaybetti. Bu da tesadüf değil, basit bir kaza değil. 40 km’lik yol 15 yıldır tamamlanmıyor. Türkiye’nin her yerinde yandaş sermayeye bu kadar kaynak aktarılırken, 40 km’lik yolu 15 yılda bitirecek kaynağı buraya vermiyorlar. O güzergah sürekli kazaların yaşandığı bir alan oluyor. İnsanlarımızın canı gidiyor. Ağrı-Tutak yolunda hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Üç yıl boyunca yapılan hizmetler nasıl bir hayat kuracağımızın göstergesidir

Bunların da önüne geçeceğiz sevgili kardeşlerim. Ağrı halkının iradesi, biliyorsunuz yerel seçimlerde gasp edilmişti. Daha sonra çeşitli oyunlarla belediyeyi ele geçirdiler ama o üç yıl boyunca yapılan hizmetler gelecekte nasıl bir hayat kuracağımızın da göstergesidir. Hepsini tek tek sayabilirim. Burada o dönemde Ağrı Belediyesi Eşbaşkanlığı yapan dostlarım, yoldaşlarım, belediye meclisi üyeleri ve halkımız büyük emek sarf etti. Hepsine bu emeklerinden dolayı bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Me digot Agirî ya me ye. Wê wisa bimîne bila herkes vê baş bizanibe.

Devletin içindeki belirli güçler kaosla seçim sürecini dizayn etmeyi planlıyor

Her zaman söylüyoruz, Türkiye zor bir dönemeçten geçiyor. Geçen yıldan beri tekrar tekrar vurguluyoruz. Bu yıl final yılıdır. 2023’ün en geç haziran ayında seçimler yapılacak ve bu seçimler Türkiye tarihinin en önemli seçimi olacak. Biz de bunun farkındayız. Evet, seçimler siyasal mücadelenin önemli bir parçasıdır ama toplumsal mücadeleyi görmeden sadece seçimlere bakarak başarıya ulaşabileceğimizi elbette düşünmüyoruz. Lakin bu seçimler farklı. Bu seçimler gerçekten de toplumsal mücadele ile siyasal mücadelenin en sıkı bir biçimde iç içe geçtiği bir dönemeçte. O nedenle her gün seçimleri konuşuyoruz. Bu iktidar seçimlere giderken pek çok manevra yapacak. Bizler bunu aylardır dile getiriyoruz. Kaos planları da yapacaklardır. En azından bu iktidarın içindeki belirli odaklar yapacaktır. Devletin içindeki belirli güçler, kaos planlarıyla seçim sürecini ve siyaseti de dizayn etmeyi mutlaka planlıyorlardır. Bunları mutlaka her seferinde bilmemiz ve görmemiz, yolumuzu yürürken tedbir almamız gerekiyor. Taksim’de geçen hafta bir bombalı saldırı gerçekleşti, orada vahşi bir katliam yaşandı. 6 insanımız hayatını kaybetti, 81 insanımız yaralandı. 6’sının tedavisi sürüyor.

Önce sansürü devreye soktular, gerçeğin halka ulaşmasını engellemeye çalıştılar

Öncelikle orada hayatını kaybeden bütün insanlara Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyorum. Yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz. Bu tür olaylara yönelik tavrımız nettir, ikirciksizdir. Bizler bu saldırıyı vahşet olarak tanımlıyoruz, insanlığa karşı suç olarak görüyoruz. Her zaman da tutumumuz böyle olmuştur. Şimdi de böyledir, gelecekte de böyle olacaktır. Bu katliamdan kim fayda umuyorsa, ona karşı mücadelede tavizsiz olacağız. Patlama olduğu andan itibaren bu iktidarın yaptıklarını da hepimiz görüyoruz. Önce karartma uyguladılar, sansürü devreye soktular. İnternette bant daraltma yöntemiyle gerçeğin halka ulaşmasını engellemeye çalıştılar. Neden, neyi gizlemeye çalışıyorsunuz? İlk andan itibaren gizlemeye çalıştılar. Sonra da ortalığı bulandırmak için sürekli yeni senaryolar ortaya attılar.

Bütün bu yapılanlar suçluluk telaşının birer delilidir

Biz bu yöntemi de tanıyoruz, biliyoruz. Bütün bu yapılanlar suçluluk telaşının birer delilidir. En başta, İçişleri Bakanı demeyeceğim kendisine, Suç İşleri Bakanının ortalığı bulandırma çabası bir suçlunun telaşı, bir hesap verme paniğinin yansımasıdır. Neden bu kadar karanlık yaratıyorsunuz, neden bu kadar çarpıtma yöntemine başvuruyorsunuz? Çünkü halklar da görüyor, Türkiye toplumu da görüyor burada karanlık hesaplar var. Bu hesaplar iktidarın içindeki güçlerle bağlantılıdır. Biz bu vahşi saldırının kimler tarafından gerçekleştirildiğini araştırma konusunun ısrarlı takipçisi olacağız. Hakikatin ortaya çıkarılmasını ısrarla talep edeceğiz. Bu yolda elimizdeki her türlü çabayı sarf edeceğiz. Bu yolla, bu yöntemle, kanla, vahşetle siyaseti ve seçim sürecini dizayn etme oyunlarını mutlaka boşa çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Kürt sorununda çözümsüzlük bölgede kaosu derinleştiriyor

HDP’ye yönelik de bu arada suçlama kampanyası başlattılar. Kara propaganda başını aldı gidiyor ama buna kimseyi inandıramıyorlar. Çünkü sürekli yalan üzerine yalan söylüyorlar. Bizler ülkede bu karanlık oyunların hangi merkezlerde ve kimler eliyle gerçekleştirildiğini Suruç’tan, Diyarbakır mitingimize yapılan saldırılardan, Ankara Gar Katliamından, Reyhanlı’dan biliyoruz. Örnekler çoktur. Bunun temelinde yatan politikalar da bellidir. Bu iktidar savaş politikalarıyla hem Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiriyor hem de başta Suriye olmak üzere bölgede kaosu derinleştiriyor. İdlib’de, Efrin’de neler olduğunu, neler planlandığını, neler yapıldığını hepimiz görüyoruz.

Bir avuç sermayedarı, savaş baronunu zengin ediyor

İşte bu savaş politikaları ülkeye acıyı yaşatmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Canlarımız gidiyor, kaynaklarımız buraya yatırılarak heba ediliyor. Savaş politikaları yoksulluğu derinleştiriyor. Bir avuç sermayedarı, savaş baronunu zengin ediyor. O nedenle ısrarla her türlü savaş politikasına kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Açık sözlülükle karşı çıkıyoruz. Sözümüzü net söyleyerek karşı çıkıyoruz. Diyoruz ki; ölüm çözüm değildir, çözüm ölümde değildir. Çözüm yaşamdadır, yaşam çözümün gelmesidir. O nedenle bizler tekrar tekrar söylüyoruz. Kürt sorunu başta olmak üzere ülkedeki, bölgedeki ve dünyadaki her sorunun çözümünün yolu savaş politikaları, şiddet, kaos değildir, olamaz.

Kürt sorununa demokratik çözüm, Türkiye’ye demokratik cumhuriyet

Çözüm demokratik siyasettedir, çözüm diyalog ve müzakerededir. O nedenle HDP ısrarla vurguluyor. Kürt sorununa demokratik çözüm de siyasal mekanizmalarla diyalog ve müzakere ile gelebilir. Bunun dışındaki her seçenek daha fazla acı, daha fazla kayıp ve daha fazla yoksulluktur. Biz bunun önüne geçeceğiz. Bu ülkeye demokratik çözümü de mutlaka getirecek yolu da açacağız. Kuruluş nedenimiz budur, varoluş gerekçemiz budur: Kürt sorununa demokratik çözüm, bütün Türkiye’ye de demokratik cumhuriyet. İşte bizim mücadelemiz bunun için var arkadaşlarım.

Suç İşleri Bakanı hesap vereceğini biliyor

Dün bütçe görüşmelerinde Suç İşleri Bakanını gördünüz. Her gün çete lideriyle boy boy fotoğrafları çıkan, uyuşturucu baronlarıyla ilişkisi açığa çıkan bu zat tutup milletvekillerini tehdit ediyor; ağzından küfürler, tehditler, şantajlar dökülüyor. Ama nafile, dün de arkadaşlarımız Meclis’te yüzüne karşı söylediler. Bu suçlar hesapsız kalmayacak. Her türlü kirli ilişkiye giren, bu ülkenin insanlarının geleceğini karartacak oyunların içinde olan Suç İşleri Bakanı hesap vereceğini biliyor. Adil yargı kurulduğunda, ki yakındır, demokratik cumhuriyet geldiğinde yaptıklarının hesabını vereceğini biliyor. O nedenle sürekli tehdit, sürekli şantaj. Arkadaşlarımız dün gereğini yaptılar, hepsinin emeğine ve yüreğine sağlık. Halkımız da bunun gereğini yapacak. Seçimler geldiğinde bunların nasıl hesap vereceklerini halk gösterecek. Sizler bu kararlı duruşunuzla, bu inançlı yürüyüşünüzle bütün bu kirli tezgahların hem boşa çıkmasını sağlayacaksınız hem de bunları yapanların hesap vermesini sağlayacaksınız. Bu yol bizim önümüzdedir, bunu sağlamak hedefimizdir.

İktidar kaynakları Saray’a, bir avuç sermayedara, yandaşa ve savaşa ayırıyor

Ekonomiye gireceğim ama neresinden tutalım. Enflasyon resmi rakamlarla yüzde 80’i aştı ama gerçekten yüzde 180 olduğunu uzmanlar söylüyor. Bu ne demektir; artık açlık sınırının altında yaşayan milyonların olduğu bir ülkeyiz. Çocuklarımız okula aç gidiyor. Açlıktan derslerine devam edemeyip fenalaşan çocuklar var. Bunların vebali bu soygun düzenini yaratanların boynundadır. Bütün bunların sebebi açık. Bu iktidar ve bu düzen, kaynakları Saray’a, bir avuç sermayedara, yandaşa ve savaşa ayırıyor. Buraya ayrılan her kuruş halkın cebinden alınıyor, halkın sofrasından çalınıyor. Bu soygun ve sömürü düzenini, bu savaş ve kan düzenini değiştirecek güç buradadır. Biziz, halkımızdır, bizim ittifaklarımızdır. Savaş ve faiz lobilerinin bu sömürücü, bu talancı rejimini değiştireceğiz. Mutlaka değiştireceğiz. Bunu bir kez daha herkese, bütün Türkiye halklarına ilan ediyoruz.

İki seçeneğe neden mahkum olmadığımızı herkes çok iyi biliyor

Sevgili yoldaşlarımız, biz varız ve bu ülke alternatifsiz değildir. Kim ki bu ülkenin alternatifsiz olduğunu iddia eder ise gerçeği saklar, bunu bilin. İki seçeneğe neden mahkum olmadığımızı herkes çok iyi biliyor ama biraz da ben söyleyeyim. Bir yanda bu mevcut rejim, biraz önce saydığım sömürüsüyle, savaş politikasıyla, rant ve soygun mekanizmalarıyla toplumu esir almaya çalışıyor. Toplumun bütün emeğini bir avuç gruba aktarıyor ve ülkenin kaderini karanlıkta bırakacak oyunlar oynuyor. Bu rejim kendini içi boş hamlelerle sürdürebileceğini sanıyorsa yanılıyor. İçi boş hamleler bunlar. Biz hiçbir zaman gerçek bir çözüm için atılacak dürüst samimi adımları karşılıksız koymayız ama kimse de bizi boş hamlelere kanacak gibi düşünmesin. Burada on yılların bedel ödeyerek büyüyen mücadelesi var. Bizler kimin neyi neden yaptığını, amacının ne olduğunu bilecek tecrübeye, birikime, akla ve iradeye sahibiz. Şuradan biraz daha hatırlatayım. Öyle boş hamlelerle HDP’ye yönelik spekülasyonlar yapanlar da biraz mahcup olsunlar, biraz hicap duysunlar. Yıllardır aynı senaryoyu tekrar ediyorlar. Bizler mücadeleyi öyle korunaklı yerlere sığınarak yapmıyoruz. Muhalefet bizim güvenli sığınaklarda yaptığımız bir iş değildir. Bedel ödeyerek, inançla hiçbir başka beklentimiz olmadan yürüttüğümüz bir şeydir mücadele. Muhalefet de ancak böyle yapılır. İşte mücadeleyi böyle yürüttüğümüz için onlarca, yüzlerce, binlerce yoldaşımız rehin tutuluyor cezaevinde.

Biz kimin hangi manevrayı, hangi amaçla yaptığını biliriz

Eski eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız, meclis üyelerimiz, il ve ilçe yöneticilerimiz niye hala içerdeler? Çünkü onlar kolayı seçmiyorlar, korunaklı yerlere geçerek öyle sözde muhalefet yapmıyorlar. Gerçek dönüşüm, özgürlük ve barış için kararlı ve inançlı mücadele yürüttükleri için bedel ödüyorlar. Biz kimin hangi manevrayı, hangi amaçla yaptığını da bu mücadele deneyimimiz ve kararlılığımızla biliriz. Her boş hamlenin, sahte manevranın nereye gideceğini gayet iyi görüyoruz. Tedbirimizi alırız ama aynı zamanda gerçekten Kürt sorununda demokratik çözüme, Türkiye’de demokrasi ve hukuka gidecek yolu açmak için kim hangi adımı cesaretle, samimiyetle ve şeffaflıkla atarsa, buradayız, onu da konuşuruz, müzakere edebiliriz. Mücadeleyi en kararlı şekilde yaparız, müzakereyi en ustaca yürütürüz.

Bu hesaplarla ülkenin ihtiyaç duyduğu demokratik dönüşüm gelmez

Şimdi öbür tarafta bir yandan mevcut rejimi sürdüreceğini sananların yaptıkları hamleler var ama öbür tarafta da eski rejimi yeniden bir ambalajla getirme planları yapanlar var, onların da farkındayız. Biz diyoruz ki bu hesaplarla, bu planlarla ülkenin ihtiyaç duyduğu ve büyük fırsat yakaladığı demokratik dönüşüm gelmez. Önümüzde büyük bir imkan var. Yeni bir başlangıç yapmak ve demokratik dönüşüm sağlamak için, özgürlük için, emekten yana bir ekonomik düzen için, barış için önemli bir imkan var önümüzde. Bu imkanları küçük hesaplarla ve restorasyoncu arayışlarla heba etmeyin. Çağrımız bütün muhalefete ve toplumsal demokratik güçleredir. Ama alternatifsiz değiliz. Bizler varız; ülkenin bu zor dönemecinden demokrasiye, demokratik cumhuriyete giden yolu açacak birikime, kadrolara, geleneğe, akla sahip olan HDP var. Siz varsınız, ittifaklarımız var. Emek ve Özgürlük İttifakı büyüyecek. Bütün ezilenleri, sömürülenleri, dışlananları, yok sayılanları kapsayacak şekilde büyütme kararlılığındayız. Kürt sorununda demokratik çözüm, Türkiye’nin tamamına demokratik cumhuriyet, hedef budur.

Toplumsal demokrasi güçlerini parlamentoya güçlü bir şekilde taşıyalım

Parlamentoya en güçlü şekilde gireceğiz. Halklarımızın iradesini, toplumsal demokrasi güçlerinin temsilcilerini parlamentoya güçlü bir şekilde taşıyalım ki sonraki dönemde dönüşümün güvencesini yaratalım. O nedenle parlamento seçimleri çok önemli, bunu hepimiz görmek zorundayız. Öte yandan cumhurbaşkanlığı seçiminin ne kadar önemli olduğunun da farkındayız. Eylül 2021’de deklarasyon yayınladık. Bizlerin amacı, tekrar tekrar söylüyorum, bu rejimden, bu savaşçı, sömürücü, talancı iktidardan ve rejimden kurtulmaktır. Ama öyle eskinin de yeniden küçük rötuşlarla devreye sokulmasına razı olmayız.

Aday çalışmalarımızı başlattık ancak stratejimizin özü devam ediyor

HDP bütün kuşatmalara, baskılara, zulme rağmen büyüyor. İşte Ağrı, işte Agirî. Geçen hafta Eş Genel Başkanım Pervin Buldan Ardahan’da, Karayazı’da halklarımızın coşkusuyla buluşmalar gerçekleştirdi. Geçen Mardin ve ilçelerindeydim. Dört gün boyunca oralardaydık. Gördük ki halkımız kararlı, inançlı. Halkımız iradesine güveniyor. Bu iradeye güvenmenin yansımasının da bizim onlara sadakatimiz olduğunu biliyor. Biz onlara bağlıyız, size bağlıyız. Siz nereyi işaret ederseniz, orada yürüyeceğiz. Hangi kararı alırsak alalım, size danışacağız. Büyüyoruz, güçleniyoruz. Çağrılarımızı yapıyoruz, ilkelerimizi ortaya koyuyoruz, yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. Aday çıkarma çalışmalarımızı başlattığımızı da söyledik. Ama stratejimizin özü devam ediyor. Biz istiyoruz ki demokratik cumhuriyete, özgürlüğe, barışa giden yolu açacak seçeneği toplumsal ve siyasal muhalefetle birlikte aşalım. Eğer bu konuda sorumluluğun gereğini birileri yerine getirmiyorsa, halka hesap versinler. Onlar böyle devam etsinler, biz de yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Yolumuzda yürüyeceğiz ve bu yol bizi mutlaka en yakın zamanda özgürlüğe ve demokrasiye götürecek. Savaş politikalarını çökerteceğiz, soygun düzenine son vereceğiz, demokrasi ve barışı birlikte kuracağız. Yolumuzda yürümekte kararlıyız. 


Bizler eşit yurttaşlığa ve özgürlüğe giden yolu mutlaka inşa edeceğiz

Size partiniz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne yapacak diye sorarlarsa, parti bizim dediğimizi yapacak deyin.  Çünkü parti halkının dediğini yapacak, halkının gösterdiği yolda yürüyecek. Size sorduklarında parti kapatılırsa ne olacak diye. Deyin ki; “Biz kaç partinin kapatıldığını gördük, ne zulümler gördük, çaremiz var. Bizim yöneticilerimiz ve yoldaşlarımız da bu çareyi ürettiler. İrademizin tek bir miliminin boşa gitmeyeceği seçenekler yarattık.” İşte biz yolumuzda yürüyoruz, seçenek var, alternatif var. Çünkü halkın desteği var. Halk bu yürüyüşü büyüterek ilerlersin, çözüm de var, mutlaka ve mutlaka umut da burada. Bizler çözümün ve umudun adresiyiz. Kimse hiçbir tevekküle, spekülasyona kulak asmasın. Biz halkımızla, demokrasi güçleriyle istişare ediyoruz. Büyütmek için uğraştığımız ittifak güçlerimizle tartışıyoruz, yolumuzu belirliyoruz. Hedefimiz ortada. Bizler eşit yurttaşlığa ve özgürlüğe, emeğin haklarına dayalı demokratik cumhuriyete giden yolu mutlaka inşa edeceğiz. Hep birlikte yapacağız.

Yerel demokrasiyi yerel seçimlerdeki başarıyla inşa edeceğiz

Son olarak önümüzde seçim var. Biri parlamento, diğeri de cumhurbaşkanlığı seçimi. Herkesin unuttuğu bir şey var. 2024 Mart’ında da yerel seçimler var. Yani bu meclis ve cumhurbaşkanlığı seçiminden 7-8 ay sonra yerel seçimler var. Burada yaptığımız her çalışmayı, aynı zamanda yerel seçimlere yatırım olarak düşünün. Çünkü demokratik cumhuriyet için, Kürt sorununda demokratik çözüm için, emekten yana bir düzen ve özgürlük için, eşit yurttaşlık için bu birinci etap seçimlerde yürüttüğümüz mücadeleyi, yerel seçimleri yerel demokrasi ile taçlandıracağız. Şimdi demokratik cumhuriyetin yolunu açacak yürüyüşü büyütüyoruz, Mart 2024’te de yerel demokrasinin temellerinin yeniden kurulması için çalışmalarımızı en kuvvetli şekilde yürüteceğiz. Hazırlıklarımız hem bu seçimlere yöneliktir hem de Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yöneliktir. Güçlü demokrasi olacak. Yerel demokrasi olmadan güçlü demokrasi kurulamaz. Özgürlükçü, eşitlik üzerine bir rejim inşa edilemez. İşte bizim yolumuz bellidir, bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Biliyorum ki mutlaka başaracağız. Hep birlikte kazanacağız. Kimse bundan şüphe duymasın.


Hevalên ezîz ez dixwazim cardin bêjim HDP çareserî ye. Em çasereseriya demokrasiyê, aştiyê ne. Derdê me û xebatên me ji bo Azadiyê, ji bo aştiyek bi rûmet e. Çiqas dek û dolabên wan hebin jî ji wê zêdetir têkoşîn û xebatên me hene. Zanebûna me heye. Em li vir in, em bi hêvî ne. Em bi tifaqa bawer in. Azadî nêzik e, aştiyek bi rûmet nêzik e. Agirî ya me ye. Serkeftin.  
İlginizi çekebilir