Onur Kepenek: Klasik Kürt edebiyatının müziğimdeki yeri tartışılmaz

Onur Kepenek, Mardin Derikli bir hekim. Cizre’de görev yapıyor. Hekimliğin yanı sıra müzik yapıyor, ödüle layık bulunan tiyatro oyunları yazıyor, oyuncu olarak sahne alıyor. Çok yönlü bir sanatçı ve hekim Kepenek, hobi olarak başladığı müzikte profesyonel olmaya doğru emin adımlarla yol alıyor.

Filiz DENİZ

Hekim-sanatçı Onur Kepenek, Kürdi değerlerin yön verdiği, kültürel ürünlerin değer gördüğü bir aile ortamında büyümüş. ‘’Çocukluğumda bizim evde Mihemed Şêxo, Seîd Yûsif, Aram Tîgran, Ciwan Haco , Şivan Perwer , Tahsîn Taha, Eyaz Yûsif ve daha daha bir çok sanatçı dinlenirdi’’ diyor.

Bunların hala dinlediğini ve ayrıca klasik Kürt edebiyatından beslendiğini, bunun müziğindeki yerinin tartışılmaz olduğunu söylüyor. Lise yıllarında blues müzikle tanışan ve evrensel sanatçıları dinlemeye başlayan Kepenek, Charlie Musselwhite gibi sanatçılardan çok şey öğrendiğini de belirtiyor.

Kepenek’le sanat serüvenini konuştum…

Onur Kepenek’i okurlarımız için siz tanıtın dersem neler söylersiniz?

1988 yılında Mardin’in Derik ilçesinde doğdum. 4 yaşımdayken Diyarbakır’a  taşındık. 2013’te Cegerxwîn Sanat Akademisi Tiyatro bölümünden mezun oldum. Yekta Hêvî tiyatro grubunda yer alıyorum 2013’ten beri.  2015 yılında da tıp fakültesini bitirdikten sonra Cizre’ye atandım. 2015’ten beridir de Cizre’de yaşıyorum.

Ne zamandan beri müzik yapıyorsunuz? Profesyonel mi, hobi olarak mı yapıyorsunuz?

Müziğe başlayışım lisede bağlama ile oldu. Sonra gitar ve mızıka ile devam ettim. Yıllarca hep kendi kendime   çalıp durdum. Daha sonra bazen mızıka, bazen gitar çaldım arkadaşlarımın projeleri veya canlı performansları için. Amatörce de olsa kayıt almam son bir yılda oldu. Hobi olarak başladı ama profesyonel işlere doğru gidiyor şimdilik. 

Yaptığınız müziği siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Kayıtlarımı alırken biraz doğaçlama gidiyorum. O anki ruh halimle alakalı. Bir şarkıma solo atıyorum mesela, hoşuma giderse kalıyor o solo şarkıda. Tabi genel konsept olarak blues sevdiğim için blues gamlar üzerinden çalıyorum.

Siz hekim olarak görev yapıyorsunuz. Aynı zamanda hem müzik yapıyor, tiyatro oyunları yazıyor ve çeşitli sanatsal etkinlikler üretiyorsunuz ama hangisi daha ağır basıyor?

Bu dönemsel değişiklikler gösteriyor. Şimdi tiyatrodan ziyade müzik var hayatımda. Cizre’de olmamdan ötürü Diyarbakır’daki tiyatro grubumun çalışmalarında pek yer alamıyorum son kaç yıldır. Burada biraz daha müziğe yöneldim ama  üçünü de yapmayı seviyorum tabi. 

Üçünün de yeri ayrı güzel bende.  Tıp fakültesi üçüncü sınıfta iken bi oyunda yer alıyordum ve final sınavlarımız vardı. Bir cebimde senaryo bir cebimde ders notları vardı. Sahne sıram gelene kadar ders çalışırdım ayak üstü. Yazdığım bi oyunun da son rötuşları son sınıfta okurken dahiliye yoğun bakımda yapmıştım gece. 

Gelecekte hangisi öne çıkacak, ya da hangisinin öne çıkmasını istersiniz?

Üçünü de isterim ama dediğim gibi şartlar onlardan birisi öne çıkarıyor.

2015 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından düzenlenen yarışmada yazdığınız Rastî adlı oyunu jüri Özel Ödülü aldı. Oyununuz sahneleme imkanı bulabildiniz mi?

Oyun sahnelendi. Üyesi olduğum tiyatro grubu tarafından 2016 yılında sahnelendi. Amed Şehir Tiyatrosu’nun düzenlendiği tiyatro festivalinde gösterime girdi. Prova sürecinde yer alamadım, hatta prömiyerini bile izleyemedim, ikinci gösterimini izleme fırsatı buldum. Benim için de sürpriz güzel bir oyun oldu. Aynı kadro ile tekrar sahnelenmesi gündemimizde şu an.

Yazdığınız ve sahnelenen ya da henüz tiyatroya uyarlanmayan oyunlarınız var mı?

Tiyatro oyunu olarak kabul edilebilecek üç tane tek perdelik oyun yazdım. “Li hundir û li derve”, “Rastî” ve “Lîstik”… Bunlardan şimdilik sadece  Rastî sahnelendi. Dördüncü bir oyun daha şu an elimde. Dördünü birleştirip kitaplaştırma gibi bir düşüncem de var.

Günümüzde Diyarbakır’da Kürtçe sanat yapabilmenin koşulları nasıl? Genel bir değerlendirme yapacak olursanız neler söyleyebilirsiniz?

Bir araya gelmek. Sanatçı yan yana olduğu bir diğer sanatçıdan etkilenir, feyz alır. Sanat akademileri bu anlamda başarılıydı. 

Müziğe dönecek olursak; müzik yapmaya ne zaman başladınız?

Müzikle aram  iyiydi her zaman.  2015’te Cizre’ye gittiğimde sevgili dostum Ömer Ayhan ile tanıştım. Ömer hem canlı müzik yapıyor hem coverlar yapıp paylaşıyordu. Mızıka çaldığımı öğrenince onunla beraber sahneye çıkmamı istedi. Ona mızıka çaldım, bazen gitar çaldığım oldu. Cizre’de müziğe daha fazla tutunmamı sağladı. Elektro gitar aldırdı bana. 

Cizre’ye gittiğimde tek ton mızıkam vardı, 15’e yakın mızıka aldırdı yine.  Bir kaç arkadaşımız daha var. Akşamları toplanıyoruz ve jam session akşamıymış gibi çalışıyoruz evde. Bu bizi çok geliştiriyor. Son bir yıldır da kendi kayıtlarımı almaya başladım evde. Basit bir kayıt cihazım var, iş görüyor şimdilik.

Gitar, mızıka gibi müzik enstrümanları da kullanıyorsunuz. Bunları nerede öğrendiniz? Müzik eğitimi aldınız mı?

Ciddi bir eğitim almadım. Daha çok dinledim ve izledim. Dinlemek ve izlemek te bir eğitimdir. Mızıkayı ben Charlie Musselwhite’tan öğrendim diyebilirim. Onu çok dinledim ve izledim.  Çok ciddi teknik eğitimin de özgünlüğü azalttığını düşünüyorum. Mesela elektrogitar penayla çalınır ama Mark Knopfler pena kullanmaz ve özgün güzel bir çalışı var.

Dinleyebildiğimiz kadarıyla çok sesli müzik yapıyor, birçok enstrüman kullanıyorsunuz; müziğin sesinizi geri plana ittiği oluyor mu? Bu sizin bir tercihiniz mi? Nasıl bir tarz yaratmaya çalışıyorsunuz?

Tercihten ziyade kendiliğinden ortaya çıkan bir şey. Ben enstrümantal yapmayı daha çok seviyorum. Yaptığım çalışmaların neredeyse yarısı enstrümantal.  Sesin geri planda olması alışılagelmiş bir durum değildir. Ama ben vokali de bir enstrüman olarak görüyorum. E bazen o da geride durmayı bilmelidir. 

Hastalarınız sizi tiyatrodan sonra müzik yaparken görürken nasıl bir tepki veriyorlar. Bir anınız var mı bizimle paylaşabileceğiniz?

2013’te Özkan Küçük’ün yazıp yönettiği  Pepûk filminde oynamıştım. Hastalarımın çoğu onu izlemiştir. Bir kaç hastam ben muayene ederken filmi açıp oyuncu isimlerine baktı o ben miyim diye. Emin olamadılar. 

Çalıp söylediğiniz ilk parçayı hatırlıyor musunuz?

Hatırlıyorum, hiç unutmam. Bi etkinlikte müzisyenler çıkmadan Ciwan Haco’nun Te Zû Te Deranî şarkısını okumuştum. 

Albüm çalışmanız olacak mı?

Evet şu an pilot kayıtlarını yapıyorum. Ekip arayışım da var. Albüm süreci biraz değişik. Evde aldığınız kayıtlar gibi değil. Çalıştığınız kişiler albümün rengini, tadını istediğinizden çok daha iyi veya çok daha kötü yapabiliyor.

Kendi besteleriniz var mı?

Kendi bestelerim var. Mayıs ayında Dost Çiyayî ‘nin şiiri Xeyalên Xilmaş’a  müzik yaptım. Single olarak müzik platformlarında paylaştım.  Biraz da enstrümantal yaptım. Albüm için de biriktirdiğim 9 bestem var. 

Onur Kepenek sanatsal olarak nereden besleniyor? Kimleri dinliyor, hangi yazarları okuyor?

Çocukluğumda bizim evde hep Mihemed Şêxo, Seîd Yûsif, Aram Tîgran, Ciwan Haco , Şivan Perwer , Tahsîn Taha, Eyaz Yûsif ve daha daha bir çok sanatçı dinlenirdi. Bunlar önemli bir sanatsal beslenme kaynağı benim için. Hala  dinlerim hepsini.  

Dünya bunlardan ibaret sanıyordum. Lisedeyken Rock and roll efsanelerini, blues müziği dinleme şansım oldu.  Buddy guy, j.j. Cale, AC/DC en sevdiklerim arasında diyebilirim. mızıkası ön planda olduğu için Charlie Musselwhite’ı çok fazla dinledim. King gizzard and the lizard wizard’ı çok severim; Mikrotonal gitarla şahaneler yaratıyorlar bence. 

Son olarak ta Türkçe bluesun babası Yavuz Çetin’i de hayranlıkla dinlerim. Yazarlara gelince; her yazardan bir kitap da olsa okumaya çalıştım. En çok okuduğum ve sevdiğim yazarlar; Samuel Beckett, Albert Camus, Bertolt Brecht, Mehmed Uzun, Yaşar Kemal diyebilirim. Şairlerden de en çok beğendiğim; Hemin Mukriyanî, Şêrko Bêkes,Dost Çiyayî ve Paul Celan.

Klasik Kürt edebiyatı ve müziği sizin hayatınızda nasıl bir yer tutuyor?

Klasik Kürt edebiyatının da müziğinin de hayatımdaki yeri tartışılmazdır.  Hemin Mukriyanî’nin şiirlerinden aldığım tadı dünyanın diğer hiçbir şairinde bulamadım mesela. Yine eskilerden Mem û Zîn destanı öyle güzel örülmüş ki, dramatolojik olarak çok sağlam. Bunlar etkiliyor tabii ki, istemeseniz de yaptığınız sanata uğruyor bir şekilde. Aslında zamanla tarz ve biçim değişiyor ama anlam ve derinlik hep kalıyor bir yerlerde. Benim için de öyledir, yazdığım oyunlarda da yaptığım müzikte de Kürt klasiklerinin kokusu vardır. 

Önümüzdeki süreçte neler yapmayı planlıyorsunuz?

Mesleğime de biraz yönelmek istiyorum. Uzmanlık sınavı için çalışmalarım olacak. Albüm çalışmaları  ve yazdığım yeni oyunu da katıp eski oyunlarla beraber bir kitap çıkarmak. Şimdilik bunlar var aklımda.

Son olarak;  Doktor Kepeneğe sormak istiyorum Cizre’de korona vakalarının durumu nedir? Pandeminin gündelik hayat üzerindeki etkileri devam ediyor mu? Nedir gözlemleriniz?

Vakalar azalmış gibi görünüyor şimdilik ama tekrar artacağı tahmin ediliyor. Gündelik hayatı etkiliyor ki zaten asla normale dönemeyeceğiz çünkü alışkanlıklarımız değişti. 

İlginizi çekebilir