Oktay Candemir: ‚HDP Kürt Partisi Değildir’

HDP, Türkiye’de 6 milyonluk oy oranıyla TBMM’deki 3. büyük parti olsa da, aslında farklı söylemleri, tüm sorunlara getirdiği çözüm önerileri ve yarattığı umut ile Türkiye’nin en büyük partisidir. 

HDP’ye yönelik kasıtlı ve kötü niyetli eleştirileri bir kenara bırakırsak; yapılan birçok eleştirinin sebebi,  HDP’nin mevcut potansiyelini toplumsal kazanımlara dönüştürmek yerine ‘Ağır baskılardan kaynaklı ancak bu kadar yapabiliyoruz’ şeklindeki negatif bakış açısıdır. 

Karşınızdaki güç ne kadar pervasız olursa olsun, HDP’nin, arkasındaki toplumsal destekle bu saldırıları püskürtecek gücü vardır. HDP’nin varlık sebeplerinden biri de anti demokratik saldırıları geriye iterek demokratik güçlere alan açmaktır. Bu sebeple her seferinde ‘Ne yapalım bu kadar baskı var’ demek, aynı zamanda anti demokratik saldırılara cesaret verebilecek yanılgılı açıklamalardır.

Öte yandan son zamanlarda sosyal medyada partiye yönelik yükselen eleştirilere tepki göstermek yerine derli toplu yanıtlar vermek gerekiyor. Yapılan tüm eleştirileri ‘Kötü niyetli eleştiriler’ kategorisinde değerlendirmek yerine tüm eleştirileri bir havuzda toplayarak derli toplu, ikna edici yanıtlar vermek ve yerinde eleştirilere söylemde ve pratikte özeleştirel yanıtlar vermek daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Yıllardır bölgede gazetecilik yapan ve bölgenin nabzını tutan biri olarak son dönemde ortaya çıkan bazı hassasiyetleri dile getirdim. Bu anlamda önerilerimi şu şekilde sıralayabilirim:

1-HDP Kürt partisi değildir, ama aynı zamanda Kürtlerin de partisidir. Dolayısıyla ısrarla “Kürt partisi değildir” söylemini öne çıkarmak ağırlıklı Kürt seçmeninin incinmesine yol açmaktadır. HDP sadece Kürt Partisi değil, Türk Partisi de değil, Laz Partisi de… İsminden ve tüzüğünden anlaşılacağı gibi halkların partisidir.

2-HDP ülkedeki ezilen, sömürülen, ötekileştirilen, yoksulluğa, cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa maruz kalan bütün kesimlerin teorik olarak umududur, ancak bunun pratik hayata yansıması da ona umut bağlayan herkesin beklentisidir. Teoride belirtilenin pratik hayata geçirilmesi toplumu rahatlatacaktır.

3-“HDP Kürtleri örgütleyemiyor” eleştirisi tek başına yetersiz bir eleştiridir. HDP’nin bileşenleri olan sosyalistlerin de örgütlenme gibi bir sorunu var. Dolayısıyla HDP’ye sahip çıkacak olan sadece Kürtler değildir, her kesimin bu ihtiyacı hissetmesi elzemdir. 

Nitekim Lenin’in bu noktada yaptığı değerlendirmeler günümüz açısından da önem arz etmektedir: “… Partimizin bütün örgütlerinin ve bütün gruplarının, tüm düzenli günlük çalışmaları, propaganda, ajitasyon ve örgütlendirme çalışmaları, yığınlarla bağların sağlamlaştırılmasına ve genişletilmesine yönelmiştir…” 

Dolayısıyla sosyalist hareketlerin de Lenin’in ifade ettiği üzere bütün çalışmalarının toplumun bilinçlendirilmesi ve örgütlendirilmesi üzerine olması asıl gündem olmalıdır.

4-Zayıf ve örgütsüz bir sosyalist hareket, Kürt sorununa katkı sunmaktan çok, yük olmayı getirecektir. Bu açıdan Sosyalist hareketlerin güçlenmesi Kürtlerin mücadelesine de katkı sunacaktır.

5-‘Parlamentoda çekilme’ tartışmaları sadece HDP’nin tamamen meclisten çekilmesi biçiminde anlaşılmamalıdır. Öte yandan meclisi tek çözüm ve mücadele merkezi gösterecek açıklamalardan da kaçınılmalıdır. Çünkü meclis mevcut haliyle artık çözümün değil, çözümsüzlüğün adresi olmuştur. Dolayısıyla parlamento mücadelesinin de bu durumla paralel yürütülmesi gerekiyor.

6- Kürtler açısından da şunu söylemek gerekiyor: HDP, Kürtleri de temsil eden bir siyasi partidir. Devrimi HDP’den beklemek yerine, bireysel – toplumsal aydınlanmaya ve yeniden inşaya ihtiyaç vardır. Son yıllara kadar HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP’yi harekete geçiren temel dinamik olan Kürtler, HDP döneminde bu özelliğini kaybetmiş ve salt partiden bekleyen bir duruma gelmiştir. 

7-Yapılması gereken; yanlışlarıyla, doğrularıyla partisinin arkasında durup itici güç olmaktır. Demokrasi ve barış mücadelesi sadece dört duvar arasında yapılamaz. Sokakta, kahvede, evde… Hayatın her yeri, her anı bir mücadele alanıdır. Sürekli olarak dile getirilen ‘Eskiden böyleydi, şimdi niye öyle değil’ şeklinde ki eleştirilerden ve nostaljiden de kurtulmak lazım. Her dönemin mücadele koşulları farklıdır ve amaç geçmişi yeniden inşa değil, geleceği inşa olmalıdır.

8- 6 milyon oy alan bir parti elbette eleştirilecektir. ‘Sosyal medyada eleştirmeyin’, ‘Sokakta eleştirmeyin’ şeklinde ki tepkiler yarar değil, zarar veriyor.  Eleştiri her yerde yapılabilir ama eleştiriler yıpratan, kırıp döken değil; HDP’yi ileri taşıyacak ölçülerde olmalıdır.

Yukarıda belirtiklerim, demokrasi ve hak mücadelesini kendine dert etmiş bir gazeteci olarak eleştiriden ziyade önerilerimdir.  Fakat sadece eleştiri yapmak veya öneri sunmak çözüm sağlamıyor. Herkes olduğu yerde, gücü yettiğince güç katmalı,  otoriter-oligarşik cepheye karşı tek alternatif olan partisine destek olmalıdır.

İlginizi çekebilir