Oktay Candemir: HDP Kongresi Yeni Bir Çözüm Sürecinin Başlangıcı mı?

1990’larda HEP, DEP, HADEP kongrelerinin ardından Türk medyası ‘Apo posteri açtılar’ ‘bayrak asmadılar’, “Ölen teröristleri şehit ilan ettiler’ haberleriyle kongrenin verdiği güçlü halk mesajını kriminalize edilerek legal siyaseti hedef haline getirirdi

Son olarak aynı gelenekten gelen HDP büyük kongresinde ne Öcalan posteri vardı, ne de suç isnat edilen sloganlar.

90’larda ‘bölücü’ denilen siyasi çizginin kongresinde ‘Türkiyeliyiz’ mesajı güçlü bir biçimde verildi, ama malum medya bunu görmedi ve yine kongre için savcıları göreve çağıran bir habercilik yaptı.

Ne bölücülüğü kabul ediyorlar, ne de Türkiyeli olunmasını…

O yüzden sorun, ‘Kürt sorunu’ değil, sorun devlet aklının kendisidir.

Makul bir devlet 40 yıllık süren bir çatışmanın ardından ortaya çıkan her müspet durumu fırsata çevirendir. Ancak yıllardır süren menfi politikalar Türkiye’yi her gün biraz daha girdaba sürüklüyor.

Eskiden ‘Kürt Yok’, ‘Kürdün dili yok’ diyenler şimdiler  ‘Kürt var ama nasıl çözeceğiz?’ noktasına kadar geldi.

Türkiye’yi bu noktaya getiren ise Kürt siyaseti oldu. HEP ile başlayan DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, DBP ve HDP bugünlere kolay gelmedi.

Türkiye’nin dört bir yanından kongreye katılmak üzere yola çıkan otobüsler polisler tarafından durduruldu, çok sayıda partili gözaltına alındı. Tüm bunlara rağmen halk kongreye umudu taşımayı başardı.

Kongrede okunması gereken bir başka husus ise şudur: Halk artık salonlara sığmıyor ve kendisiyle bütünleşmiş bir siyaseti sonuna kadar başarıya taşımaya hazır.

Kongrede salona sığmayan Kürtler, siyasetin meclis genel kurulundan çıkarıp; meydanlara, alanlara inmesini istiyor.

HDP tabanı ayrıca; yoğun bir konferans ve panel dizisi yapılmasını ve buralarda düşüncelerini dile getirmek istiyor.

Yaşanan tüm baskılara rağmen Kürtler partilerini her koşulda sahiplendi ve itici motor olma görevini başarıyla yürüttü. İşte halk dün HDP kongresinde bir kez daha itici güç olma görevini yerinde getirdi.

Kongreden çıkan halktan alınan mesajla yola çıkarmak başarmak ve ülkeye nihaiyi barışı getirmek ise artık öncü siyasete kaldı.

Gel gelelim kongreden sonra yapılan analizlere…

Kongre sonucunda iki olgunun ön plana çıktığını görüyoruz. Sancar’ın eşbaşkanlığını yeni bir çözüm sürecine yoranlar ve tabandan gelen sol bileşenler partiye hakim oldu eleştirilerine bir yanıt verildiğini düşünenler öne çıkıyor…

İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan’ın yeniden Eş Başkanlığa getirilmesi ve ılımlı tarzıyla bilinen Mithat Sancar’ın da Eş Genel Başkanlığa seçilmesi birçok kesimde ‘yeni bir çözüm süreci’ hazırlığı olarak değerlendirilse de, mevcut iç ve dış konjoktürel durumda bunun mümkün olmadığını söyleyebiliriz.

Ayrıca eşbaşkan değişikliği ile yeni bir süreç başlamaz. Yeni bir sürecin başlaması için güçlü bir toplumsal talebin örgütlenmesi ve siyasete etki etmesi gerekiyor.

Hali hazırda Suriye seferine çıkmış ve haliyle içeride kendisini milliyetçiliğe yaslamış bir iktidar var. Daha önce de yazdım AKP’nin Kürt sorununu çözmek gibi bir niyeti hiç olmadı ve bundan sonra da olmayacak.

Sancar’ın başkanlığa getirilmesinin tabanda partiye sol bileşenlerin hâkim olduğu şeklindeki eleştirilere de bir yanıt olduğunu düşünenler var. HDP bileşenler partisidir ve bileşen hukukunu aynen koruyor.

Temelli’nin gitmesi ve yerine Sancar’ın gelmesi bu durumun değişmesi için değildir. Ancak HDP’nin Kürt sorununu ve barış çabasını merkezine alan bir politika değişikliğine gideceğini söylemek mümkün.

Bu benim tahminim ama eğer tahmin ettiğim gibiyse Mithat Sancar bunun için oldukça uygun bir isim.

Kongrenin alt şifrelerin okuduğumda ortaya çıkan en önemli işaret şudur, o da yakın zaman içinde erken seçim olacağıdır. Ben erken seçimin önümüzdeki sonbaharda yapılacağını ve HDP’nin PM listesinde ki değişikliği ona göre düzenlediğini düşünüyorum.

Kongrede halkın desteği spektaküler oldu ama önemli olan bunun sahaya nasıl yansıtılacağıdır.

Halk başardı, başarmak için sıra HDP’de…

Netice itibariyle HDP ister Türkiyeliyim desin ya da demesin devlet, legal alanı ‘kriminalize’ etme çabasını yoğunlaşarak sürdürecek. Buna rağmen HDP ve arkasındaki büyük toplumsal güç, suç olarak isnat edilen her şeyi yeniden meşrulaştıracak güce sahip.

Geçmişte bunun örnekleri çok. Kürt kitlesinin devletin yasak saydığı Newrozları nasıl yasallaştırdığını ve özgürce kutlanır hale getirdiğini hep birlikte gördük…

İlginizi çekebilir