Muhittin Beyaz:  Corona virüs yeni bir çağı başlatıyor

Görünen o ki insanlık, beşeriyet hiç beklemediği bir salgınla yüz yüze kalmış. Bu salgın karşısında domino taşları gibi tüm ülkeler bir bir teslimiyeti kabul etmektedir.

İnanç, ibadet haneler, güç, bir çırpıda insanlığı yalnız bıraktı. Mahşerin kızılca şafağı gibi herkes şaşkınlık içerisinde. Herkes birbirinden kaçıyor hala kabullenemeyen bir şok etkisinin hakimiyeti üst seviyelerde…

Bunlarla birlikte günümüz semavi dinlerin ve tüm inanların ciddi bir otoritelerinin sarsılması söz konusu.  Müslümanlar için ünlü ‘’fil olayı Abrehe’nin’’ yıkmak istediği Kabe’yi ‘’Ebabil kuşları’’ engellemişti. Salgın karşısında Kabe’nin kapatılması ilk defa Müslümanların otoritesini sarstı.

Kiliselerin tartışılmaz otoritesi veba salgınından sonra tekrardan bir sarsılma içerisinde.

Çağın güçlü ulus devletlerinin otoriteleri salgın karşısında sarsılmakta, Şeyhlerin kaderi yönlendiren muskaları etkisiz halde, kiliseler, camiler, sinegoglar, cemaatler kapatıldı. Sosyolojik ve psikolojik gereği sosyal olan insanlık yalnızlık içerisinde.

Bu gelişmeler tüm tarihsel kazanımlarla birlikte günümüz birlikteliğinin değerlerini de parçaladı. Tam bir keşmekeş bir durum… 

Corona imkânsız olan her şeyi bir çırpıda başardı. Bahsi gecen Corona’nın mutasyonuyla birlikte sayılan koşular göz önüne alındığında insanlığında yaşamını mutasyona uğratacağı su götürmez bir gerçek. Ama bunun öncesinde insanlık ve beşeriyet için tepeden inen bu çılgınca sendorumun sancısını iliklerine kadar yaşamaları gerekecek.

Bilinmeliki bunun ilk belirtileri kuşkusuz intiharlar olacaktır. Gecenler de Urfa gibi göbekli tepeden günümüze gelen inanç köklerine sahip bir bölgenin birden inançlarının sökülmeye, engellenmeye çalışılması sonucunda vatandaşların camilere sığınıp kapalı kapılarına tekme atmaları gayet normal karşılanması gerekiyor.

Neticede korkularından, inançlarından yahut maneviyatla ilgili tüm beklentilerin açık adresi onlar (Müslümanlar) için camilerdir. İnsanların inançlarının ellerinden alınması sonucu bu gibi tepkiler gayet doğal çünkü bu tecrittin devam etmesi sonucunda bu tepkilerin daha da yoğunlaşan bir şekilde muhakkak ki intiharlar baş göstere çektir.

Bireysel mutsuzluk bu intiharların kilit noktasıdır. Bilindiği üzere zaten Türkiye’de hali hazırda var olan ekonomik sıkıntılar yüzünden intiharların  yaşanması birde inanca gelen tecritle insanların umutları sarsmakta.

Doğal olarak inançlarında umut arayan insanların bununda ellerinden alınması sonucu intiharların yaygınlık göstermesi beklenilen bir şey. Bir de yalnızlığın dayatılması bu durumu daha da kızıştıracağını yine beklenilen bir şey.

Emile Durkheim’in intihar çözümlemesi günümüz kaotik durum için ele anılacak bir örnek. Başlık olarak ‘’Egoist (Bencil) intiharların’’ çözümlemesini Durkheim böyle anlatmakta: “Egoist intiharların nedeni bireyin toplumsal çevresi ile bütünleşememesi sonucu oluşan intihardır. Bir anlamda bireyin toplumsal bağının zayıflaması ya da kopması, intihar eğilimini artırmaktadır.’’

Coronadan dolayı yapılan sokağa çıkma yasağı yahut kısıtlamalar, sosyal alanların yasaklanması, Coronanın bulaşıcı tedirginliği yüzünden aile içerisinde dahi münferit yaşamların başlaması gibi benzer olaylar bir anlamda bireyin toplumsal bağlarını ciddi bir şekilde zedelemeye götürmektedir.

‘’Altruist (Elcil) İntihar’’ başlığıyla da Durkheim’’ bu intihar türünü egoist zıttı olarak açıklamaktadır. Altruist intihar:‘’Kişinin toplumla bağının çok güçlü olmasından kaynaklanır. Burada birey, grup kuralları ve normları gereği intihar etmektedir. Örneğin, sadakat kavramına büyük önem veren askerler arasında, intihar oranları, sivillere göre daha yüksektir.’’

Dinlerin normları bu başlıkta ele alınırsa cemaatlerin, müritlerin, rahiplerin, hocaların… dine olan sadakatleri tartışılması bile söz konusu olamaz. Müslümanlar için bu durumu dillendirirsek  Müslümanların dinlerine olan sadakatleri nasıl katı normlarla kuşatıldığını radikal gurupların cihat ismi altında severek ölüme gitmeleri örnek verile bilir. Yahut Cuma namazları, en önemlisi Kabe’nin söz konusu olması bu durum Müslümanların sadakatlerini ciddi bir şekilde sınayacaktır.

Bu sınanma eşliğinde çaresizliğin yaratacağı umutsuzluk beraberinde intihar vakalarını getirmesi yine kesin kes bir durum. Başka bir başlık olarak ta Durheim’in ‘’Anomik (Kuralsızlık) İntiharı toplumdaki normların çözülmesinden kaynaklanan bir intihar türüdür.

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, toplumu bir arada tutan kurallar (normlar) çözülür. İnsanların davranışlarında kullanabilecekleri ölçüt bulmaları güçleşir. Bireyin yaşamındaki olumlu veya olumsuz bir kesinti, son derece streslidir. Ani bir değişiklik sınırları ortadan kaldırır.

İyi ve kötünün ne olduğu konusundaki standartlar muğlaklaşır ve geleneksel davranış kalıpları yol gösterici olmaktan çıkar. Başarı ve başarısızlık arasındaki hat, bulanıklaşır.’’ Corona virüsünün getirdiği kriz sonucu oluşan muğlaklık bu sayılanların tümünü kapsadığını tekrardan söylemeliyiz.

Öte yandan çağı başka bir kisveye sokan bu salgın, tepeden inen tüm yeniliklere eskileri kurban etmektedir. Bunu böyle açıklaya biliriz ki bahsi gecen ‘’ Z Kuşağı’’ zaten otoriteye sahip gelenekçi kuşakla muazzam bir çatışmaları söz konusuydu. Nevarki bu salgının doğal koşulların doğurduğu bir şey olmadığını savunan biri olarak, bu salgın sonucun da ‘’Z kuşağının’’ çağına önemli bir geçişi sağlamaktadır.

Neticede yaşlıların tüm otoritesi sarsılmakta. Doğal olarak tüm gelecek ‘’Z kuşağına’’ bırakıldığının anlamını taşıyor bu. Sadece bunlarla da ele alınan bir durum değil aynı şekilde kapitalizme koçbaşı etkisini yarattığı pekahala söylenile bilir. Nede olsa kapitalizm bariz bir şekilde salgın karşısında koruyuculuğunu kaybetti. Ve bu da doğal olarak otoritesini sarsan ve tartışılmaya götüren bir geleceği doğurdu. Bu da açık bir şekil de söylenile bir ki insanlık üçüncü dünya savaşının sendromunu yaşıyor.

Mevcut olan tüm yönetim ve hakimiyetleri sarsılması gayet doğal karşılanmalı. Tabi her durumda olduğu gibi bu kaostan karlı ve güçlü çıkacak bir şeyleri beklemekte kabulleniş kadar önemlidir. Bu durum da karlı çıkan ve  toplumun psikolojisini, ihtiyaçlarını ve ulaşımlarını sağlayan tek beşeriyet şüphesiz teknolojidir. Bu gayede teknolojinin toplumlarca daha da önem kazanacağını bu konjonktürde söylenilebilir.

Onun yanında ‘’Z kuşağı’’ ve teknolojik gelişmeler kapsayıcı ve gelişen bir süreç olarak düşünülürse bu eksende küreselleşmenin de buna endeksli olduğunu pekahala söyleyebiliriz…

İlginizi çekebilir