Mc Donald’s çalışanlarına yönelik cinsel taciz, zorbalık ve ırkçılık Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde

Dünyanın pek çok ülkesinden Mc Donald’s çalışanlarının dile getirdiği cinsel taciz, ırkçılık ve zorbalık gibi suçlamalar Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde.

Herkes ilk iş deneyiminde bağımsız olabilmek için para kazanmak ve aynı zamanda temel iş becerileri edinmeyi ister. Fransa’nın La Havre kentinde yaşayan Mathilde S., McDonald’s’daki ilk işinin nasıl bir kabusa dönüştüğünü DW’ye anlattı.

Farklı ülkeler, benzer hikayeler

McDonald’s’da çalıştığı dönemde cinsel tacize uğradığını anlatan 23 yaşındaki Mathilde, bu konunun aktivistlerinden. Son yıllarda Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) cinsel taciz, ırkçılık ve zorbalığa maruz kalan üç diğer çalışanla birlikte Avrupa Parlamantosu’nda konuşmaya davet edildi. Fast-food zincirinin dünya çapında binlerce çalışanı benzer hikayeler anlatıyor. Bu tarz taciz olayları, Avrupa Birliği (AB) yasalarının sosyal olarak daha adil olması için çalışan geniş bir girişiminin odağında.

Yönetimin cinsel tacizi

İlk işine 2018 yılında başlayan Mathilde, başlangıçta her şeyin güzel gittiğini ancak bir süre sonra ortamın değiştiğini anlatıyor. “Bir bilgi sorduğumda işçi temsilcisi ‘Ancak cinsel organıma dokunursan alabilirsin’ diyordu. Ya da mutfakta çalıştığımda, ‘çok güzel ve küçük kalçaların var’ şeklinde yorumlar alıyordum” diyor.

Benzer haberler

2016 yılında, ABD’de farklı McDonald’s şubelerinde cinsel taciz şikayetleri kaydedildi. 2019 yılında, 20 şubenin çalışanları şirketi, müstehcen yorumlara, uygunsuz teşhire ve elle tacizin devam etmesine izin vermekle suçladı.

Brezilya’nın Parana eyaletindeki bir McDonald’s’ın çalışanları da kötü muameleye maruz kaldıklarını bildirdi. Gabriel Milbrat, yaşadığı ırkçılık deneyimini paylaşmak için Brüksel’e gidenlerden. Çalıştığı dönemde, mola verdiği esnada dinlenme odasında uzanmış vaziyette uyurken patronunun onu cinsel olarak taciz ettiğini anlattı.

“Eşit haklar yok”

Avrupa Parlamentosu’nun Alman ve Fransız üyeleri Maria Noichl ve Manon Aubry, Parlamento’nun bu hikayeleri duymasını istiyor. Halihazırda AB yasalarının öznesi olmayan çokuluslu şirketleri sorumlu tutmayı ve henüz hazırlık aşamasında olan ayrıntılı inceleme yönergesine işçilerin korunmasının eklenmesini talep ediyorlar.

Fast- food zinciri bugüne kadar hakkında iddia edilen taciz ve ayrımcılık vakalarından ceza almadan kurtulmayı başardı. Çalışanlara göre bunun nedeni şikayet mekanizmalarının iyi işlememesi ve şikayetçilerin ayrılmak ya da izole edilmek zorunda kalması. Özellikle ilk kez çalışanlar bu konuda sendikalardan yardım alabileceklerini bilmiyorlar, Brezilya ve ABD gibi ülkelerde ise sendikalar bulunmuyor.

Durum düzeltilene kadar, Mathilde Fransa’da kampanyalara devam edeceğini söylüyor. McDroits, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve homofobiye karşı mücadele eden bir kolektif. Mathilde, bu kolektiften grev desteği aldıktan sonra işine son verildiğini ifade ediyor. Benzer hikayeler ABD’den, İngiltere’den ve Brazilya’dan gelmeye devam ediyor.

Taleplerinden vazgeçmiyorlar

McDonald’s ise sene başında yeni küresel marka standartları duyurdu. Bu standartların detayları ise açıklanmadı. DW’nin konuyla ilgili temas çabalarına ise yanıt vermedi. Çalışanlar yasal değişikliklerin McDonald’s’ı sorumlu tutmasını ve bu tür olayların gelecekte olmasını engellemek istiyor. McDonald’s taleplerini dinleyene kadar da mücadeleden vazgeçmeye niyetleri yok.

/ DW /

İlginizi çekebilir