Kobani Davası’ndan tutuklu Bircan Yorulmaz’a cezaevi idaresinden ceza: 82 yaşında annenin elini, 11 yaşındaki çocuğun yanağını öpmek suç

Kobani davasının sanıklarından siyasetçi Bircan Yorulmaz, 82 yaşında bir annenin elini, 11 yaşında bir çocuğun yanağını öptüğü için cezaevi yönetiminin kendisine disiplin cezası verdiğini yazdı.

Aralarında HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 21’i tutuklu 108 HDP’linin yargılandığı Kobani davasının sanıklarından siyasetçi Bircan Yorulmaz, 82 yaşında bir annenin elini, 11 yaşında bir çocuğun yanağını öptüğü için cezaevi yönetiminin kendisine verdiği cezayı yazdı. 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle tutuklu yargılanan Yorulmaz, kaleme aldığı mektupta, “Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpmenin suç olduğu ülke” ifadelerini kullandı.

T24’te yer alan habere göre Yorulmaz, avukatı aracılığıyla kamuoyuyla paylaştığı mektubunda, tutulduğu Sincan Kadın Cezaevi tarafından “etkinliklerden men” cezası verilmesine yol açan süreci şöyle aktardı:

“Bugün size Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde “merhaba” demenin, tekerlekli sandalyede görüşe gelen 82 yaşındaki bir annenin elini öpmenin, 11 yaşındaki çocuğun yanağına kondurulan bir öpücüğün bedeli olarak Adalet Bakanlığı’nın bana ve aynı davadan yargılandığım, koğuş arkadaşım Pervin’e verdiği cezayı anlatacağım.

ELİNDEN VE YANAĞINDAN ÖPMEK

6 Temmuz 2022 tarihinde koğuşumuz G4 için açık görüş vardı. Aynı mekanda yan yana masalarda gerçekleşen bu açık görüşte benim tutukluluğum boyunca 22. ayda gerçekleştirebildiğim 6., Pervin’in ise 1., yani ilk açık görüşünde ben onun iki ablası ve annesine, o da benim yeğenim ve 11 yaşındaki oğluna selam verip sarıldığı için disiplin cezası aldık. Pervin’in annesi tekerlekli sandalyede, 22 aydan beri kızını ilk defa görecek olmanın heyecanı ile İzmir’den gelen 82 yaşında bir anneydi.  Ben 22 aydır Pervin ile aynı koğuşu paylaşıyor, özlemine tanıklık ediyordum. Bu ağır koşulları aşıp açık görüşe gelmiş koğuş arkadaşımın 82 yaşındaki annesinin elini öpmüş, onu getiren kardeşleriyle selamlaşmış, kucaklaşmıştım. Pervin de benim yeğenime ve elimde büyüyen onun 11 yaşındaki oğluna sarıldı. Bir dakikayı aşmayan bu selamlaşma-kucaklaşmadan sonra herkes kendi görüşçülerine döndü. Olayın tamamı buydu.”

SAVUNMA İSTENDİ CEZA VERİLDİ

Bu hareketimiz için bizden “3 gün içinde” “savunma” istendi. En yakıcı sorunlarımız için verdiğimiz dilekçelere 3 günde cevap vermeyenler, 82 yaşında bir annenin elini öptüğümüz, 11 yaşındaki çocuğun yanağına öpücük kondurduğumuz için bizden acil savunma istedi.

Neyle suçlandığımızı sorduğumuzda ise aldığımız cevap şuydu: “olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba katılmak eylemi.” Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkındaki Kanunun 40. Maddesinin 2. Fıkrası d bendi böyle bir suç düzenlemişti ve şimdi insan olmanın ayrılmaz parçası olan selamlaşma-kucaklaşmayı bu maddeyi gerekçe göstererek suç sayıyorlardı.

 

Cezaevi yönetimi, yukarıdaki maddeye dayanarak bana ve koğuş arkadaşım Pervin Oduncu’ya bu selamlaşma ve kucaklaşmamızdan dolayı açtığı soruşturmayı iki hafta bile dolmadan tamamlayarak 22 Temmuz 2022 tarihli kararında “1 ay bazı etkinliklerden alıkoyma (kültürel ve sportif faaliyetlerden men edilme) cezası” verdi.

Bir annenin elini öpmek, sarılmak olumsuz bir eylem miydi? Bir çocuğu yanağından öpmek neydi? Bu eylem nasıl olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden oluyordu? Bahsedilen hangi gruptu? Bahsedilen, yaşamımızı anlamlı kılan insani değerlerden olan sevmek, saygı duymak ve bunu belli eden davranışları olan insanları kapsayan bir grupsa evet biz o gruba aitiz ve bu cezalara karşın orada yer almaya devam edeceğiz.

Sabah ve akşam sayıma gelen infaz memurlarına günaydın ve iyi akşamlar demek, izinden döndüğünü bildiğiniz bir başkasına tatiliniz nasıl geçti demek, saçını değiştirmiş bir diğerine güle güle kullan demek bizim için nasıl normal insani bir davranışın, bir görgü kuralının kişi gözetmeksizin uygulanması ise, birbirimizin yakınlarını o kısıtlı ortamda görürken de onlara hal-hatırlarını sormak, ellerini tutmak koşulsuz yapılacaklardandır.

ASIL NEDEN SİCİLDE DİSİPLİN CEZASININ YER ALMASI AMACI

Selamlaşma-kucaklaşmadan dolayı cezalandırılmamızda sizin de tahmin edebileceğiniz gibi asıl sorun bizim ceza almamız değil. Bana ve Pervin’e verilen “1 ay bazı etkinliklerden men cezası”nı geçici bir durum olarak görebilirdik. Ancak cezaevlerinden normalleştirilen pandemi yasakları dışında akla ve mantığa sığmayan nedenlerle hakkımızda soruşturma açılmasının bir nedeni daha var.

Bu cezayla asıl amaçlanan şeylerden biri, tutuklu ve hükümlülerin sicilinde disiplin soruşturması cezasının yer almasını sağlamaktır. Tutukluların, “temiz” sicilin getirme ihtimali olan hiçbir haktan yararlandırılmaması hedeflenmektedir.

Hemen her gün Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nden gelen yeni bir yasak, tutuklu/hükümlü aleyhine yeni bir uygulamayla karşılaşıyoruz. Aldığımız disiplin cezası dışında son olarak yakınlarımızın bize gazete ve dergi göndermelerinin yasak olduğu sözlü olarak bildirildi. Haziran ayına kadar yine yakınlarımızın ayda bir toplu olarak dışarıdan gönderdiği haftalık Oksijen gazeteleri bizlere ulaşırken haziran ve temmuz ayı gönderilerimiz cezaevine ulaştığı halde bizlere verilmedi. Talep etmeme rağmen karar yazılı olarak tebliğ edilmedi. Cezaevlerinin kendi keyfi ve hukuksuz uygulamaları da eklenince tutuklu ve hükümlüler için asgari insani yaşama koşulları da ortadan kaldırılmak isteniyor. Bu tip cezalarla insana dair tüm değerlerden vazgeçmemiz isteniyor.

Bugüne kadar cezaevi ortamı, koşulları ve yaşanan sıkıntılar konusunda çok yazmamıştım. Her gün takip edebildiğimiz sınırlı haber mecralarına da yansıyan hasta tutsakların tahliye edilmemesi, infaz süresi dolanların İdari Gözlem Kurulu kararı ile bırakılmaması, çıplak arama, şiddete uğrama, sürgün edilme, kötü beslenme, yasakların her gün artması gibi cezaevlerinde yaşanan çok ağır sorunları okudukça kendi yaşadıklarımızdan şikayet etmeyi zül sayıyordum.

Ancak insanlığa ve insan onuruna karşı yapılan her tür saldırı hafife alınmamalı, yok sayılmamalı.”

“İNSAN İNSANA SARILIR”

Yorulmaz, mektubunda, cezaevindeki ve davadaki gariplikleri “İnsan insana sarılır mı Bircan?” başlıklı yazısında kaleme alan gazeteci Ümit Kıvanç’a da yanıt vererek, “Ve Ümit’in, hakkımızdaki soruşturmayı duyduğunda dışarıdan gönderdiği soruya cevap veriyorum.** Evet Ümit, senin de çok iyi bildiğin ve esirgemediğin gibi insan insana sarılır. İnsan insana sarılmalı, bir çocuğun yanağına öpücük kondurmalı ki dünya daha güzel bir yer olsun. Hepinize sevgiyle sarılıyorum” dedi.

/gg/

İlginizi çekebilir