Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye çağrı: Gel beraber DNA testi yapalım; kimin ne olduğu ortaya çıksın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin’deki terör saldırısı üzerinden kendisine, “Kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını görmüş ve anlamış olursun” diyerek çıkışan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Güzel bir öneri ama bir şartım var beraber DNA testi yapacağız kimin ne olduğu çıksın ortaya” dedi.

İlk kez oy kullanacak 7.5 milyon gence seslenen CHP lideri, “Tarihsel bir sorumluluğu var. Ya bir dikta yönetimine kalıcılık sağlayacağız ya da bir dikta yönetimini demokratik yollarla sonlandıracağız. İkincide benimle beraber olmaya hazır mısınız?” diye sordu.

AKP’nin Meclis’te getirmeye hazırlandığı dezenformasyon yasasına da değinen CHP lideri, “Dezenformasyon yasasını getirmelerinin temel amacı, saray ve şürekasının ve onun beslemelerinin yaptığı yolsuzlukları kimse yazmasın diye. Toplumun nasıl soyulduğunu kimse öğrenmesin diye” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın “Süfli heveslerle ellerin başka ülkelerin, kapısına varanlara acıyarak bakıyorum” ifadesini örnek gösteren CHP lideri, “Değerli gençler bu dili sakın kullanmayın. İnsanınıza saygılı olun. Bu dil zehirlidir. Bu dil kutuplaşmayı yaratır” dedi. Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında da gençleri, “Sorumluluğunuz çok ağır. Ben bunun farkındayım. Ama beraber çalışacağız. Birlikte çalışacak birlikte mücadele edeceğiz. Onlar bizi zaman zaman tahrik ederek sokaklara çekmek istiyorlar, cam çerçeveyi indirtmek istiyorlar, polisleri üzerimize saldırtmak istiyorlar. Çok dikkatli çok kararlı hep birlikte sandığı bekleyeceğiz. Sandık geldiği zaman her birimiz tek tek arkadaşlarımızı alarak sandığa gideceğiz. Ve Türkiye’nin kaderini hep birlikte değiştireceğiz” diyerek uyardı.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Türkiye’yi barıştırmak istiyorum. Türkiye’de her genç istediği müziği dinlesin istiyorum. Türkiye’de her genç düşünce özgürlüğüne sahip olsun, attığı bir tweet nedeniyle karamsarlığa düşmesin istiyorum. Huzur istiyorum. Hangi inançtan hangi kimlikten olursa olsun huzur içinde yaşamak istiyoruz, bunun yolunu açmak istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün size emanet ettiği cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız. Bunun sözünü veriyorum size. Toplumu neden kavga eder hale getiriyor, neden ayrıştırıyorsunuz? Düşünce özgürlüğü varsa aklı kullanmak varsa, akıl yüce yaradanın bize bahşettiği en önemli unsur, akıl, yani düşünmek, yani bilime katkıda bulunmak, ezilen insanın yanında olmak yazı yazdı diye hapislere atılan insanların sesi olmak. En büyük gücüm bu ülkenin gençleri. 7.5 milyon gencimiz ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 7.5 milyon gencin tarihsel bir sorumluluğu var. Ya bir dikta yönetimine kalıcılık sağlayacağız ya da bir dikta yönetimini demokratik yollarla sonlandıracağız. İkincide benimle beraber olmaya hazır mısınız?

“Kalemini satan gazeteci kimlikli insanlar”

“Sesinizi kısmak isteyebilirler onun hazırlıklarını yapıyorlar. Dezenformasyon yasası getirdil.er CHP’liler geçen yıl buna karşı çıktı, direndiler ve geri çektiler. Şimdi parlamento açılıyor ilk önce bu yasa teklifini getiriyorlar. Bakın gençler hukuk dediğimiz yapı içinde eğer bir haber yalansa tekzip gönderebiliyorsunuz. Mahkemeden karar amadan bile açıp telefonla gazeteciyle konuşabiliyorsunuz. Eğer hâlâ yanlış haber yapılıyorsa tazminat davası açabiliyorsunuz. Yani hukukun tanıdığı bütün yolları deneyebilirsiniz. Ama bunun la yetinmiyorlar. Sevgili gençler iki tür medya var şuanda bir, gazetecilerin hakkını veren eleştirel olaylara bakan gerçekleri topluma aktaran, özgürlükçü medya. Burada  gazetecilik yapanlar gerçek anlamda birer gazeteci. Özgür medyada görev alan ve kalemini satmayan bütün gazetecilere saygılarımızı gönderiyoruz. Kalemini dolayısıyla iradesini satan gazetecilere gazeteci denmez. Onun adına da zaten havuz medyası diyoruz. Havuz medyasının neler yaptığını toplumu nasıl kamplaştırdığını beğenmedikleri insanları nasıl düşman ilan ettiklerini biliyoruz. Yalanın her türlüsünü rahatlıkla yazabiliyorlar. Gençler bir gerçeği bilmenizi isterim, bakın televizyon kanallara hiçbir ak partili milletvekili çıkıp tartışma programlarına katılamaz: Katılmıyor zaten. Çünkü vicdanlı AK Parti milletvekilleri çıkar doğruyu söylerse diye kaygı içindeler. Onun yerine kimleri çıkarıyorlar? Kalemini satan gazeteci kimlikli insanları çıkarıyorlar. Günün 24 saati altında gazeteci yazıyor hiçbirisi gazeteci değil .Kalemini satan insandan gazeteci olmaz. Nokta. Basın İlan Kurumu, ‘basın infaz kurumu’na dönüştü. Bakın değerli gençler 31 Ocak 2020 tarihinden bu yana Yeni Asya gazetesine tek bir ilan verilmiyor. Evrensel gazetesine tek bir ilan verilmeme kararı aldılar. Gazeteci kimliğini özgürce kullanacaktır. Bizim görüşlerimizi paylaşır veya paylaşmaz. Her düşünceye  saygı göstermek her Cumhuriyet Halk Partilinin  temel görevlerinden biridir. Eğer siz bir düşünceyi yasaklarsanız bir düşünceyi savunan gazetelere yasak getirirseniz, demokrasi bu değildir. Biz demokrasiyi savunuyoruz, baskı rejimini değil. Havuz medyasının gazeteleri… Sabah gazetesine, Akşam, Şafak, bir sürü gazeteleri var hepsine bakın, tirajlar 100 binin üzerinde. Bayide yok 100 binin üzerinde. Sizin ödediğiniz vergilerle dünyanın parası aktarılıyor. Bütçe konuşmasında tirajların sağlıklı bir bağımsız kuruluş tarafından denetlenmesini ve ilanların buna göre verilmesini istedim. Yapmıyorlar. Sizin ödediğiniz verdileri havuz medyasına aktarıyorlar. Ama hiç meraklanmayın hepsini çözeceğiz.

“Havuz medyasının en büyük kaynağı beşli çetedir”

Havuz medyası her kanaldan besleniyor. En büyük kaynağı beşli çete. Beşli çetenin varlık nedeni havuz medyasıdır. Havuz medyasının varlık sebebi de belli çetedir. O yüzden söylüyorum geliyor gelmekte olan, beşli çeteyi bulacağız ve yakalayacağız onları.

“Ben bu ülkenin gençlerine katıksız güveniyor ve inanıyorum”

Şimdi getirmişler bir kanun teklifi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi özgür medyayı susturmak için başka arayışlara giriyorlar. Biz bunları da biliyoruz. Hangi arayışın içine girerlerse girsinler bu ülkenin gençleri doğruları mutlaka görecektir. Ben bu ülkenin gençlerine katıksız güveniyor ve inanıyorum. Sizler bu ülkeyi gerçek anlamda değiştireceksiniz. Bir şeyden emin olmanızı isterim. Gerçekten de motorları maviliklere süreceğiniz bir ortamı yaratmak benim boynumun borcudur.

Siemens’in girdiği YHT ihalesinde rüşvet iddiası

Dezenformasyon yasasını getirmelerinin temel amacı saray ve şürekasının ve onun beslemelerinin yaptığı yolsuzlukları kimse yazmasın diye. Mahkemelerde karar çıkarıyorlar haberlere yasak getiriyorlar. Sadece bir örnek .Hızlı tren yapılacaktı. halesi açıldı. Almanya’dan Siemens girecekti. 10 milyon Avro rüşvet dağıttılar. Buradaki mahkemede gizlilik kararı aldılar. Ama Siemens bir Alman firması, onların hazırladığı mahkemelerden öğreniyoruz. Toplumun nasıl soyulduğunu kimse öğrenmesin diye. Şimdi bunlara tamamen yasak getirmek istiyorlar. Halk gerçekleri öğrenmesin.  Diye ama biz doğruları söylemeyi temel ilke kabul edeceğiz.

“Eğer siz dış güçler edebiyatı yapıyorsanız, dış güçlere karşı namusuyla direnen CHP’ye kapı aralayacaksınız”

Efendim deniyor ki Türkiye’nin bu hale gelmesi dış güçler yüzünden. Devleti yöneten birisi dış güçler ülkeyi bu hale getirdiyse şu soruyu sorun, Siz neredeydiniz? Demek ki siz ülkeyi yönetemiyorsunuz. Efendim son mermiyi de ekonomiye sıkmışlar! Şu akla bakar mısınız ya! Devleti yönetemediklerini itiraf ediyorlar. Eskiden hep CHP’yi suçluyorlardı baktılar halk da inanmıyor. Eğer siz dış güçler edebiyatı yapıyorsanız oradan ayrılacaksınız dış güçlere karşı namusuyla onuruyla direnen Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapı aralayacaksınız. Şu anda ülkeyi yönetenler gayet açık ve net halka yalan söylüyorlar. Ne diyorlar biz faize karşıyız diyorlar. Soru şu, kimin faizi indirdiler? Merkez Bankası’nın bankalara açtığı faizi indirdiler. Yani halkın faizini, üretenin faizini değil, banakların faizini indirdiler. Peki vatandaşın bankalara devlete borcu varsa, onun faizi 30. peki vatandaşın devletten alacağı varsa, onun faizi de yüzde 9. Şu soygun düzenine bakar mısınız!

“Değerli gençler bu dili sakın kullanmayın”

“(Erdoğan’ın “Sırf daha iyi arabaya binmek sırf daha iyi telefon almak sırf daha iyi konsere gidebilmek için süfli sebeplerle ellerin kapısına varanlara acıyla bakıyorum” sözlerine) Değerli gençler bu dili sakın kullanmayın. İnsanınıza saygılı olun. Bu dil zehirlidir. Bu dil kutuplaşmayı yaratır. TC devletinin en önemli koltuğunda oturan birinin böyle bir dil kullanması hepimizin kendi vicdanında derin sorgulamalar yapması gereken bir alandır. Sen imkan sağladın da olmadı mı! Sen ülkede gençlerin umudunu kırarsan gençler geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Onları işsiz bırakırsan, iki üniversiteyi bitirmiş askerliğini yapmış gelmiş hala babanın eline bakıyorsa bu tablo bizim kaldırabileceğimiz tablo değildir.

Gençleri uyardı: Çok dikkatli, çok kararlı hep birlikte sandığı bekleyeceğiz

“Sorumluluğunuz çok ağır. Ben bunun farkındayım. Ama beraber çalışacağız. Birlikte çalışacak birlikte mücadele edeceğiz. Onlar bizi zaman zaman tahrik ederek sokaklara çekmek istiyorlar, cam çerçeveyi indirtmek istiyorlar, polisleri üzerimize saldırtmak istiyorlar. Çok dikkatli çok kararlı hep birlikte sandığı bekleyeceğiz. Sandık geldiği zaman her birimiz tek tek arkadaşlarımızı alarak sandığa gideceğiz. Ve Türkiye’nin kaderini hep birlikte değiştireceğiz.

Bahçeli’ye DNA yanıtı: Bir şartım var

“(Bahçeli’nin DNA testi çıkışına) Güzel bir öneri ama bir şartım var beraber DNA testi yapacağız kimin ne olduğu çıksın ortaya.

“Dün akşam bir video yayımladım. Çok önemli bir konu hakkında halkımıza seslendim. ‘Saray beni iyi dinledin. Kadınların duygularını inançlarını istismar ettiğini yeter bugün kanun teklifimizi gazi meclisimize vereceğiz. Artık kanunu çıkaralım ve bu çağ dışı tartışma bitsin. Yüreği biten de peşimden gelsin.’ Bu yaraları kapatmaya ant içtim. Omuz omuza yan  yana yapacağız dostlarım.”

 

/ t24 /

İlginizi çekebilir