İklim Zirvesi raporu: Önlem alınmazsa Dünya’daki yaşam temelden dönüşecek

Yaklaşık 200 ülke, iklim felaketini önleme hedefi ile sonbaharda gerçekleşecek uluslararası iklim zirvesi için temel teşkil edecek olan Birleşmiş Milletler bilim raporunu doğrulamak ve onaylamak için sanal toplantılar ile müzakerelere başladı.

Dünya Meteoroloji Örgütü Başkanı Petteri Taalas, sanal konferans üzerinden 700 delegeye verdiği demeçte, “Ortaya çıkacak olan rapor dünya çapında etkileri olacak.” dedi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) değerlendirmesi kasım ayında Glasgow’daki iklim konferansının (COP26) başarısı için kritik öneme sahip.

Pazartesi gününden itibaren, 195 ulustan temsilciler, önde gelen bilim insanlarıyla birlikte, yaklaşık 30 sayfalık bir özeti siyasiler için kendi dillerinde satır satır, kelime kelime inceleyecek ve onaylayacak.

Üç bölümden oluşan raporun ilk bölümünün (fizik bilimini kapsayan) sanal toplantısı, belgenin 9 Ağustos’ta yayınlanmasıyla birlikte iki hafta sürecek.
Şubat 2022’de yayınlanacak olan raporun ikinci bölümü ise ‘etkiler’ kısmını ele alacak.

 

AFP tarafından elde edilen sızdırılmış taslağa göre, gezegeni ısıtan karbon kirliliği kontrol altına alınsa bile iklim değişikliğinin önümüzdeki on yıllarda Dünya’daki yaşamı temelden dönüştüreceği ve yeniden şekillendireceği konusunda uyarılar mevcut. Buna göre gelecek nesillerin çok daha kötü durumlarla karşılaşmaması için yapısal değişimler olması şart.

Önümüzdeki ay açıklanacak olan üçüncü bölüm ’emisyonları azaltmaya yönelik çözümler’ konusunu işliyor.

En iyimser senaryolarda bile hedef aşılacak

Tamamı yayınlanmış araştırmalara dayanarak hazırlanmış raporda, iyimser senaryolarda bile, 1,5 derecelik hedefin geçici olarak dahi olsa aşılacağı öngörülüyor.

Ayrıca, deniz seviyelerini metrelerce yükseltebilecek buz tabakalarının geri döndürülemez şekilde erimesi ve sera gazlarıyla dolu buzul tabakalarının çözülmesi gibi olasılıklara da daha ciddiyetle yaklaşılması gerektiği kaydediliyor.

Son haftalarda üç kıtada rekor kıran sıcak hava dalgaları, seller ve kuraklığın tamamının küresel ısınmayla sayısı ve şiddeti artan olgular olduğu biliniyor. Bu da kararlı eylemlere geçmek için önemli bir baskı yaratmış durumda.

“Yıllardır uyarıyoruz”

Sıcaklık dalgaları ve şiddetli sellerle birlikte tüm istatistiki veriler ısınmanın neredeyse tamamen insan kaynaklı olduğuna dair şüpheleri rafa kaldırmış durumda. BM’nin iklim şefi Patricia Espinosa hazırladığı bir açıklamada, “Yıllardır tüm bu felaketlerin mümkün olduğu konusunda uyardık, tüm bunların geleceği konusunda uyardık” dedi.

2014’teki son kapsamlı IPCC raporundan bu yana önemli gelişmeler oldu. Paris İklim Antlaşması bunlardan biri. Anlaşma, gezegenin yükselen yüzey sıcaklığını 19. yüzyılın sonlarındaki seviyelerin iki dereceyi geçmemesi için yapılan toplu bir sözleşmeydi.

Yanan fosil yakıtlardan, metan sızıntılarından ve tarımdan kaynaklanan karbon kirliliği, termometreyi şimdiye kadar 1,1 derece yükseltti. 2015’teki anlaşma aynı zamanda 1,5 derecelik bir ısınma sınırına sahipti ve pek çok taraf bu hedefin göz ardı edilebileceğini düşündü.

Ancak 2018’deki bir başka IPCC özel raporu, insanlık ve gezegen için fazladan 2 derecenin ne kadar yıkıcı olacağını gösterdi. Son IPCC raporunun baş yazarı Maynooth Üniversitesi Profesörü Peter Thorne de yaşanan felaketler sonrası AFP’ye verdiği demeçte, “1,5 derece artık fiili hedef haline geldi ve IPCC’nin küresel politikayı şekillendirmedeki etkisinin kanıtı oldu” dedi.

“Mevcut devam ederse hedefin iki katı ısınma gerçekleşebilir”

Bilim adamları, sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar yüzde 50 azalması ve artışın 1,5 derece aralığında kalması için 2050 yılına kadar tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini hesaplıyorlar.

Espinosa ise “Gerçek şu ki, Paris Anlaşması’nın iklim değişikliğini yüzyılın sonuna kadar 1,5 derece ile sınırlandırma hedeflerine ulaşma yolunda değiliz” diyor ve mevcut eğilimlerin dünyanın hedeflenenden iki kat daha fazla ısınacağını kaydediyor.

İnsan kaynaklı ısınma olmadan yaşanan felaketlerin olamayacağı hesaplandı

IPCC raporlarının bir diğer baş yazarı Fransız Pierre-Simon Laplace Enstitüsü’nün direktörü olan klimatolog Robert Vautard, “Bugün daha iyi iklim projeksiyon modellerine ve daha uzun gözlemlere sahibiz” diyor.

Muhtemelen en büyük atılım, bilim adamlarının ilk kez iklim değişikliğinin şiddetli hava olaylarının yoğunluğunu veya olasılığını ne ölçüde artırdığını hızla ölçmesine izin veren ilişkilendirme çalışmaları.

Örneğin, geçen ay Kanada ve batı ABD’yi kavuran ve ‘Isı Kubbesi’ adı verilen ölümcül olaylardan birkaç gün sonra World Weather Attribution konsorsiyumu, insan faaliyetleri kaynaklı ısınma olmadan bu türden sıcak hava dalgalarının neredeyse imkansız olacağını hesapladı.

İklimin gündeminde olduğu önemli bir G20 zirvesinin de Ekim ayı sonunda yapılması planlanıyor.

/euonews/

İlginizi çekebilir