İklim krizi: İnsanlığın yok oluşuna dair senaryolar incelenmeli

PNAS adlı bilim dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre iklim değişikliği kaynaklı felaketler yeterince araştırılmıyor, insanlığın yok oluşuna dair senaryolar incelenmiyor.

Araştırmacılar, dünyada iklim değişikliğine müdahale edilmediği takdirde meydana gelebilecek aşırı hava olaylarına ve bunun toplumsal sonuçlarına hazırlık yapılmamasının çok tehlikeli olabileceğini söylüyor.

Uzmanlar, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) “İklimde oyunun sonu” diye tanımladıkları senaryolara ilişkin özel bir rapor hazırlamasını talep ediyor.

Raporda iklim krizi üzerine yapılan araştırmaların bilimsel çalışmalardan ziyade 2019’da yayımlanan Yaşanmaz Bir Dünya – Isınma Sonrasında Hayat gibi popüler kitaplardan yararlandığına işaret ediyor.

İklim uzmanları son yıllarda endüstriyel devrim öncesi hava sıcaklıklarıyla günümüz sıcaklıklarını kıyaslıyor ve 1,5 ve 2 santigrat derece ısınmanın dünya üzerindeki etkilerini değerlendiriyor.

2015’te Paris İklim Anlaşması’na imza atan ülkeler küresel sıcaklığı 2 derecenin çok altında ve mümkünse 1,5 derecenin de altında tutmayı taahhüt etti.

Bu senaryonun küresel ekonomileri çok ciddi bir şekilde etkileyeceği ancak insanlığın yok oluşuna yol açmayacağı düşünülüyor.

Bilim insanları da genelde buna benzer ‘iyi durum senaryolarına’ odaklanıyor.

PNAS araştırmasının yazarları arasında bulunan, Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Luke Kemp, “Bence en kötü olasılıkları düşünmek risk yönetimi açısından çok önemli“ diyor ve devam ediyor:

„Hayatımızın diğer alanlarında hep en kötü olasılıklara hazırlanırken gezegenimizin ve türümüzün yaşam mücadelesinde aynı şeyi neden yapmayalım?”

Uzmanlar, dünyanın 3 derece ısınması ihtimalinin yeterince değerlendirilmediğini vurguluyor ve böyle bir senaryoda 2070 yılına kadar siyasi olarak en hassas bölgelerde bulunan insanların yıllık ortalama 29 derece sıcaklıklarda yaşamak zorunda kalacağını söylüyor.

Çin’deki Nanjing Üniversitesi’nden araştırmacı Chi Xu ise “Ortalama olarak 29 derece sıcaklıkta hali hazırda yaşayan 30 milyon kişi var” diyor ve sözlerine devam ediyor:

“Bu tür sıcaklıkların 2070 yılına kadar sonuçları çok korkunç olabilir. İki nükleer santral ve dünyanın en tehlikeli patojenlerini bulunduran yedi muhafaza laboratuvarı doğrudan etkilenebilir.“

Gıda krizi, ekonomik kriz, çatışmalar ve pandemiler

Araştırmacılar iklim değişikliğinin sadece hava sıcaklığında artışa değil aynı zamanda gıda kıtlıklarına, ekonomik krizlere, çatışmalara ve yeni pandemilere neden olabileceğini söylüyor.

PNAS çalışması, dünya ısındıkça geçilmesi muhtemel olan – metan gazı salımı, eriyen permafrost ya da karbon salan ormanlar gibi geri döndürülemez olan – kilit ‘devrilme noktalarının’ bilimsel ve toplumsal farkındalık çalışmalarında odak alınması gerektiğini vurguluyor.

Araştırmacılar bu tür olasılıkların değerlendirildiği durumda gerekli teknolojilerin geliştirilebileceği ve risk analizlerin yapılabileceğini, aynı zamanda kamuoyunda farkındalık yaratarak iklim krizinin engellenebileceğini söylüyor.

Dr. Kemp, “Olası ama can sıkıcı senaryoları anlamak hem siyasette hem de toplumda farkındalığı arttırmak ve bu alandaki çalışmaları canlandırmak için çok faydalı olabilir” dedi ve devam etti:

“1970 ve 80’lerde olası bir nükleer tehlikenin farkına varıldığında buna benzer bir olay yaşamıştık. Kamuoyu çalışmaları sayesinde silahsızlanma hareketi olmuştu.”

Genç iklim aktivistleri de destekliyor

Daha ekstrem iklim senaryolarının değerlendirilmesi genç iklim aktivistleri tarafından da destekleniyor.

25 yaşındaki iklim aktivisti Laura Young, “Korkutucu olasılıkları da değerlendirmemiz önemli. Gerçeklerin farkında olmazsak doğru kararları veremeyiz” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Yıllardır iklim krizinin etkileri bizden gizli tutuldu ve yanlış bilgilendirildik. Ama bunun artık durdurulması lazım yoksa ikim krizinin sonuçlarıyla genç nesiller mücadele etmek zorunda kalacak.”

/BBC/

İlginizi çekebilir