Hüseyin Topgider: Ulusal birlik şansını kaçırmayalım

Nefesimizi tutmuş, Rojava’daki ulusal birlik görüşmelerinin sonuçlanmasını bekliyoruz. ABD ve Fransa’nın teşvikleriyle başlatılan bu sürecin sonuçları Kürtlerin bundan sonraki gelecekleri üzerinde oldukça önemli etkide bulunacaktır.

Bu süreci yaklaşık 30 yıl önce ABD nin Güney Kürdistan’da KDP ve YNK arasında teşvik ettiği, hatta zorladığı birlik görüşmelerine benzetmek yanlış olmaz. Güney Kürdistan partileri o zaman birlik çalışmalarına uzun süre ayak diremiş fakat ABD’nin „Birlik olmazsanız sizi Saddamın saldırılarından korumam“ anlamındaki açık resti karşısında kerhen de olsa uzlaşmak zorunda kalmışlardı.

Son zamanlarda Rojava’da da benzer bir durum yaşanıyor. Rojava’daki birlik çabalarını zora sokan, engel çıkaran etkenler de az değil. Bu etkenler Kürdistan’ı bölüşen devletlerin çıkardığı engeller ve bizzat Kürt partilerinin çıkardığı engeller olarak ikiye ayrılır.

Başta Türkiye olmak üzere, düşman devletlerin çıkardığı engellerin giderek Kürt partilerinin çıkardığı engellerle çakışması ve sonuçta aynı amaca hizmet etmesi inanılması zor bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Manzaraya dikkatle bakıldığında Kürdistan sorununu dünya devletlerinin ilgi alanına sokarak, büyük devletlerle ortaklaşarak daha ileriye ve nihai kurtuluşa doğru kulaç atma çabalarıyla Kürtlerin kurtuluş arayışlarını geleneksel Kürt yerel bencilliği düzeyinde ele alıp düşman devletlerin uğursuz oyunları içinde cüceleştiren, körelten yeni çıkmazlara sokmada ısrar eden boğma çabaları karşı karşıyadır.

Bunları iyi bilip tanımak ve tutum belirtmek zorundayız.

ABD ve Fransa’nın birlik çabalarını teşvik etmesi ve Kürtlere cesaret vermesi büyük bir siyasi avantaj olarak kabul edilmelidir. Dikkat edilirse bu uluslararası bir çabadır ve bu iki büyük devlet çok önemli bir uluslararası soruna hem müdahil hem de kefil oluyorlar.

ABD’nin daha önce Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri nezdinde yaptığı görüşmeler bu sürece destek amaçlıydı ve bildiğimiz kadarıyla bu devletler sürece sempatiyle yaklaşıyorlar.

Şunu unutmayalımki Katar dışındaki bütün Arap ülkeleri Türk ve İran yayılmacılığı karşısında Kürtleri derli toplu bir halde görmek istiyor. Bu rüzgar ancak yüzyılda bir eser ve bunu mutlaka arkamıza almalıyız.

Kürtlerin birlik cabaları deyince dış engellerin yerine iç engellerin karşımıza çıkması gerçekten de esef verici. Bu öyle basit gerekçelerle izah edilecek bir durum değil. Daha sonra asla unutulacak bir kabahat da değil, düpedüz suçtur.

İç engel çıkaranların tutumu akıl, mantık,  siyaset ve Kürtlerin stratejik sorunlarıyla izah edilmesi mümkün değil. Bildiğimiz eski Kürt gericiliği, eski Kürt bencilliği ve kendi geçici, dar çıkarlarını bir ulusun geleceğinden daha değerli görme sorumsuzluğu.

Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok.Kürdistanın başat güçleri olan PKK ile KDP arasındaki benmerkezli halat çekişi geleneksel inadından taviz vermeden Rojava’daki PYD- ENKS görüşmelerine olumsuz etkide bulunuyor.

Geçmişte yapılan Hewler ve Duhok mutabakatları neden hayata geçmedi bilemiyoruz çünkü taraflar bu konuda somut açıklamalar yapmadı. Tarafların Kürdistan kamuoyuna sunacakları tatmin edici bir beyanatlarını göremedik ama iş un sermeye gelince ip bulmada maaşallah hünerlidirler.

Şunu açıkça söyleyelim ulusal birliğe gelememenin maazereti olmaz, suçu olur, günahı olur, zararı olur.

Rojava’da ulusal birlik sağlanırsa ne olur?

1-Uluslararası alanda varolan Kürt siyasallaşması muazzam bir düzey kazanır.

2-ENKS’nin Türkiye’den kopmasıyla Rojava ile Başur arasında bir ortak sorumluluk zemini ve zorunluluğu doğar. KDP Türkiye’nin Rojava’ya yaptığı baskı ve saldırılara karşı daha aktif tutum almak zorunda kalır. Türkiye elindeki enstrümanı ve gerekçeyi yitirir.

3-Rojava’daki ortaklık PKK ile KDP’yi daha fazla yakınlaştırır. Bu yakınlaşma KDP’nin Türkiye ile olan siyasi ilişkilerinde daha duyarlı olmasını getirir.

Rojava ile ABD ve koalisyon güçleri arasında daha fazla yasal zemini olan bir mutabakat ve pazarlık düzeyi oluşur.

5-Rojavadaki Kürt birliği ululararası platformlarda ve masalarda olmazsa olmaz kabilinden bir katılım sağlama hakkını kazanır.

6-Hem PKK, hem KDP hem de bütün Kürdistan partileri Rojava’daki birlikten güç alır ve bu moral Kürdistan’a can suyu gibi gelir.

Ulusal birlik, en alt basamaktan sıçrayarak merdivenin bütün basamaklarını birden atlama olayı değildir. Bu basamaklar birer birer aşılır. Her basamak daha sağlam çıkışa ve geleceğe daha sağlam yürümeye zemin olur.

Bu yüzden ille de dört parçada birden kurtulmalıyız diyerek hedefi gereksiz yere büyütmenin, suyu yukarı doğru akıtma inadına girmenin gereği yoktur.

Şunu unutmamak lazımki Rojava ile Güney arasındaki ciddi bir koordinasyon ve yakınlaşma tarihi bir ilk olacaktır.

Rojava’da ulusal birlik çalışması akamete uğrarsa ne olur?

1-Koalisyonla yıllardan beri yürütülen ortaklık tehlikeye girer, belki de bitebilir.

2-Amerika Suriye’de önüne koyduğu hedeflere ulaşmak için Kürt güçlerini yeterli görmez ve arayışlara girer. Türkiye yeni ortak olmak için hazırdır. Bu durumda ABD, Türkiye’nin ipini gevşetebilir,yeni saldırılar başlar.

3-ABD’nin askeri yardımları ve siyasi desteği kalkarsa Türkiye ve rejim güçleri hemen harekete geçer. SDG’nin bu koşullarda varlığını ve kazanımlarını koruması imkansız hale gelir.

4-Rojava’nın kaybetmesi hem Güney, hem de Kuzey Kürdistan’a kaybettirir. Yeni bir kırılma başlar ve bu kırılmanın tamiri on yılları alabilir.

Bunun sonuçlarını düşünmek bile insana sıkıntı veriyor.

PKK’nin eski paradigmasıyla ilgili doğmaları gerekçe haline getirerek birlik çabalarına engel koyması devam ediyor. Öte yandan KDP’nin de Türkiyeyi karşısına almamak için ayak direteceğini kestirmek zor değil.

KDP’nin tek başına Rojava’nın gidişatına yön vermesi ve sorunlara gögüs germesi de gerçekçi değil. KDP uluslararası alanda belli bir meşruiyete ve siyasi legaliteye sahip olsa da Rojava’ya gelecek Türk saldırılarına karşı koyacak durumda değildir.

Her iki tarafın birbirini daha fazla zora sokmadan Rojava’nın iradesini tanıması, Rojava’ya güvenmesi, Rojava’daki dinamikleri serbest bırakması en tutarlı ve akılcı yol oluyor.

Bu dönemde Rojava’nın herhangi bir tarafa tek yanlı angajmana mecbur edilmesi asla faydalı olmayacaktır. Büyük kardeş küçük kardeş yaklaşımları ve vesayet altına alma siyaseti Rojava’daki dinamizmi ve kendine güveni köreltmekten başka işe yaramaz.

Her iki taraf da Rojava’ya güvenmeli, hem yardımlarını hem de varsa tavsiyelerini makul ölçüler içinde yapmalıdır. Uluslararası güçlüklerin muhatabı daha çok ABD ve koalisyon olmalı, ABD bunun kefaletini üstlenmelidir.

Ulusal birlikler bir günde kurulmaz ve sorunsuz da olmazlar. Bazı sorunlara rağmen birlik olmaya ısrar etmek, cesaret etmek gerekir. Bazı sorunları ve pürüzleri ancak zaman çözer.

Her taraf, grup ve kişinin tutumu ancak pratik çabasıyla ortaya çıkar. Gerçek anlamda güven ve güvensizlik ancak böyle ortaya çıkar. Baştan mükkemmeliyetçi yaklaşımlar insanı yalnız bırakır. Ufak tefek kırılmalar, dökülmeler ayrılıklar her zaman olur ve bunları aşmak zor değildir.

Rojava’nın farklı kültür ve etnik yapılarla birlikte yol yürüme deneyleri vardır ve oldukça güçlüdür. Bu yetenekleri sayesinde muazzam bir yapı ortaya çıkardılar, kaynaştılar. Eminim ki yeni birlik çalışmaları da başarılı olur.

Leninin ünlü sözüyle bitirelim: „Güvenilmez kimselerle de olsa geçici ittifaklara girmeyenler sadece kendilerine güvenemeyenlerdir. Bu ittifaklar olmasaydı hiç bir siyasi parti kurulmazdı…“

İlginizi çekebilir