HDP’li Paylan’dan Bakan Ersoy’a: Alevilerin ibadethaneleri sizin bakanlığınıza bağlandı; burada bir eşitlik görüyor musunuz?

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında, Bakan Mehmet Nuri Ersoy’a; “Dün Alevilerle ilgili bir yasa Meclis’ten geçti ve Alevilerin ibadethaneleri sizin bakanlığınıza bağlandı. Burada siz bir eşitlik görüyor musunuz? ‘Dindar bir toplum yetiştirmeye çalışıyoruz’ diyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı bunu söylüyor. Benim bağlı olduğum Ermeni Patrikhanesi de dindar bir toplum yetiştirmek istiyor, onların da amacı o. Rum Patrikhanesi de dindar bir toplum yetiştirmek istiyor ama onlar eşit şartlarda bu mücadeleyi yürütmüyorlar. Bakın, bütçeden, Sünni Müslümanlara, o inanca bütün kaynaklar ayrılırken ne Ermeni Patrikhanesi’ne, ne Rum Patrikhanesi’ne beş kuruş kaynak ayrılmıyor ve onların din insanı yetiştirmesi için gereken ruhban okulları hâlâ kapalı durumda. Burada büyük bir adaletsizlik görmüyor musunuz?” dedi.

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında konuştu. Paylan, şunları söyledi:

“Kültür politikaları bir ülkenin toplumsal barışı için olmazsa olmazıdır”

“Turizm Bakanlığı boyutuyla daha çok ilgileniyorsunuz ama Kültür Bakanlığı boyutu yalnızca sizin düşündüğünüz, burada vizyonunu ortaya koyduğunuz kadar bence önemsiz bir mesele değil. Kültür politikaları bir ülkenin toplumsal barışı için olmazsa olmazıdır yani toplumsal barışı sağlamak kültür politikalarından geçer. Özellikle de bizim gibi çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı, çok kimlikli toplumlarda bu toplumsal barışı sağlamak için sizin ortaya koyacağınız kültür vizyonu çok önemli. Maalesef, neredeyse beş yıldır Bakansınız, bu yıl da ortaya koyduğunuz vizyonda biz bunu göremedik Toplumsal barışla ilgili sorunlarımız var; eşit yurttaşlıkla ilgili sorunlarımız var; dilimizin, kimliğimizin, inancımızın, mezhebimizin eşit olması, devletin eşit bakması konusunda sorunlarımız var. Bu da toplumsal barış konusunda bizleri biraz geriye itiyor.

“Eşit yurttaşlık çerçevesinde bakabilirsek aslında sorunları çözeceğiz”

Dün Alevilerle ilgili bir yasa Meclis’ten geçti ve Alevilerin ibadethaneleri sizin bakanlığınıza bağlandı. Burada siz bir eşitlik görüyor musunuz? ‘Dindar bir toplum yetiştirmeye çalışıyoruz’ diyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı bunu söylüyor. Benim bağlı olduğum Ermeni Patrikhanesi de dindar bir toplum yetiştirmek istiyor onların da amacı o. Rum Patrikhanesi de dindar bir toplum yetiştirmek istiyor ama onlar eşit şartlarda bu mücadeleyi yürütmüyorlar. Bakın, bütçeden, Sünni Müslümanlara, o inanca bütün kaynaklar ayrılırken ne Ermeni Patrikhanesi’ne, ne Rum Patrikhanesi’ne beş kuruş kaynak ayrılmıyor ve onların din insanı yetiştirmesi için gereken ruhban okulları hâlâ kapalı durumda. Burada büyük bir adaletsizlik görmüyor musunuz? Biliyorum, şimdi, siz çıkacaksınız, diyeceksiniz ki: ‘Yunanistan da aynısını yapıyor.’ Tencere dibin kara, seninki benden kara. Oysa bizler vatandaşız, bizler bir yerden gelmedik, bizler mülteci değiliz. Bakın, bu anlamda eşit yurttaşlık çerçevesinde bakabilirsek aslında sorunları çözeceğiz ve bu anlamda Türkiye anahtar bir ülkedir.

“Biz çok kimlikliği, çok kültürlülüğü özümsemiş bir toplumuz”

Biz, çok kimlikli, çok kültürlülüğü bilen bir toplumuz. Diğer topluluklar maalesef, milliyetçilik yarışlarıyla aynı hataları yapmışlar. Yunanistan’ın da yaptığı hataları yok mu? Var. Ama o hataları onların yüzüne vurmak için bizlerin doğruyu yapıp birlikte, Türkiye’nin Türk’üyle, Kürt’üyle, Ermeni’siyle, Rum’uyla, hep birlikte onların o hatalarını yüzlerine vurmamız gerekir. Ama siz ne yapıyorsunuz? ‘Mütekabiliyet var. Yunanistan, oradaki Türk azınlığa belli yanlışlar yapıyor. Biz de burada o aynı yanlışları yapabiliriz’ diyorsunuz. Bunlar yanlış politikalardır. Biz anahtar bir ülkeyiz, biz çok kimlikliği, çok kültürlülüğü özümsemiş bir toplumuz; öyle olmalıyız ama politikalarınız maalesef bunlardan uzak.

Biz hepimiz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarıyız. Ben de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Siz bana bakarken belki bir Ermeni, bir Hristiyan görüyorsunuz ama ben her şeyden önce bir insanım ve binlerce yıldır atalarım bu topraklarda yaşadılar, biz bir yerden gelmedik. Ama siz vizyonunuzda ne söylüyorsunuz? ‘Bizim soydaşlarımız’ diyorsunuz. Dünyada bazı milliyetçi topluluklarda veya homojen topluluklarda soydaştan bahsedenler olabilir, yanlıştır. Ama dünyada soydaş kimliğinden, soydaşa dayalı vatandaş tanımından bahsedebilecek en son ülkelerden biri Türkiye’dir. Çünkü binlerce yıldır burada pek çok medeniyet bir arada yaşadık. İngiltere de imparatorluk olan bir ülke. İmparatorluk geçmişte, pek çok yerde hegemonya sürmüş, Hindistan’da, dünyanın pek çok yerinde, Avustralya’da. Bugün İngiltere’nin başbakanı Rishi Sunak oldu. Herhangi bir İngiliz itiraz etti mi? Edemedi, etmedi; etmek isteyen bile edemedi. Orada ırkçılığın hegemonyası yok, orada liyakate bakılıyor, orada vatandaşlığa bakılıyor, orada soya bakılmıyor.

“‘Türkler ve Akraba Toplulukları’ derken kimi kastediyorsunuz?”

‘Türkler ve Akraba Toplulukları’ derken kimi kastediyorsunuz? Türkleri ayrı tutuyorsunuz ve diğerlerine ‘akraba toplulukları’ diyorsunuz. Ben sizinle akraba değilim bildiğim kadarıyla. Bizler hepimiz vatandaşlarız, o yüzden vatandaş çerçevesinde bakmamız lazım ve hepimizin eşit yurttaşlık çerçevesinde bakmamız lazım. İşte, toplumsal barış konusunda meselelerimiz varsa bunları çözecek olan sizin kültür politikalarınız. Kimliklerimiz onurumuz, hepimizin kimliği onurumuz. Ben bir Ermeni’yim. Hristiyan’ım ve bu kimliklerimi yaşatmaya çalışıyorum, Ermeni dilini yaşatmaya çalışıyorum ama ben bütün dillerin, bütün inançların yaşamasını istiyorum. Ermeni okullarında Ermeni dilini yaşatmak için mücadele veriyoruz, çocuklarımız Ermenice dilini de öğrensin. Bakın, ben o okulda okudum, Türkçe de konuşabiliyorum, başka dilleri de konuşabiliyorum, çok dilliyim, bundan da gurur duyuyorum. Mademki kimliklerimiz onurumuz, hepimiz dillerimizi, kimliklerimizi yaşatmak için eşit olmalıyız ama bütçeden beş kuruş kaynak ayrılmıyor azınlık okullarına. Kürtçe dilini yaşatmakla ilgili kaynaklar ayrılmıyor, Romanların kültürlerini yaşatmak için bütçe ayrılmıyor.

“Bölgesel barışla ilgili de anahtar ülke Türkiye”

Bölgesel barışla ilgili de anahtar ülke Türkiye. Yani Yunanistan’la sorunlarımız var değil mi? Oysa Yunanistan’a gittiğiniz de bir bakıyorsunuz ki kültürümüz aynı. Yani Ege’deki, Marmara’daki kültür ile İstanbul’daki kültür ile Atina’daki, Selanik’teki kültür aynı. Aynı şeyleri yiyoruz, aynı şekilde dans ediyoruz, neredeyse insanlar aynı şekilde gülüyor, aynı şekilde espri yapıyor. Yunanistan’da sorunları aşmak için kültür politikaları önemli. Suriye’deki sorunları aşmak için de kültür politikaları önemli. Türkçü bakış maalesef, Suriye’deki sorunları çözemez. Oysa sınırın her iki tarafında da pek çok halk var, Kürtler var, Aleviler, Sünniler, Türkmenler, Süryaniler, Ermeniler hepsi bir arada yaşıyorlar. Bu bakış hem Türkiye’de demokrasiyi sağlar hem de bölgesel barışı sağlar.”

/ANKA/

İlginizi çekebilir