HDP Sözcüsü Günay: Kürdistan Bölgesi’ne saldırılar İran devletinin Kürt halkına yönelik düşmanlığının açık göstergesidir

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İran’daki direniş, saldırılar, ekonomi ve Emek ve Özgürlük İttifakı buluşmasını değerlendiren Günay, şunları söyledi:   

 

13 yıl önce havan topuyla katledilen Ceylan Önkol ve onun şahsında devlet şiddetiyle katledilen çocukları saygıyla anıyorum. Çocuklarımıza özgür ve mutlu bir gelecek bırakmak için durmadan mücadele edeceğiz.

 

Geçtiğimiz Cumartesi İstanbul’da ilan ettiğimiz Emek ve Özgürlük İttifakı daha şimdiden büyük bir heyecan yaratarak halklarımızın gündemini umuttan yana değiştirmeyi başardı. Biz bunu ülkenin dört bir yanından gelen tebrik mesajlarından ve sokaklarda halkımızın bu ittifakı sahiplenmesinden anlıyoruz. Bir kez daha Emek ve Özgürlük İttifakı tüm Türkiye halklarına, emekçilerine, ezilenlerine, ötekileştirilenlerine hayırlı olsun, umut versin, güven versin, korku bulutlarını dağıtsın.

 

Açtığımız 3’üncü yol, kendilerine mecbur olduğumuzu düşünenlere en güçlü cevaptır

 

HDP olarak, Türkiye halklarına dayatılan iki kutuplu siyasette 3’üncü bir yol açmanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Bu yol kendisine mecbur olduğumuzu düşünenlere en iyi cevap olduğu gibi, aynı zamanda mevcut iktidar karşısında da demokrasiden, özgürlüklerden, adaletten yana yegane alternatiftir. Bu adımla ezilenlerin mücadelesini birleştirme arayışlarına yönelik önemli bir psikolojik bariyer aşıldı, umutlarımız arttı. Bizler bu ittifakın kuruluşunda yer almaktan, onun ilk kurucuları arasında yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Halklarımızı dar bir siyasal tartışmanın ötesine, daha umutlu bir geleceğe taşımanın heyecanının içerisindeyiz.

 

Bu ülkenin temel meselelerinde eşitlikten, özgürlükten ve demokrasiden yana tavır alıyoruz

 

İttifakımız; demokratik bir ülke, demokratik bir cumhuriyet hedefiyle ortaya çıkıyor ve bu topraklar üzerinde ne kadar dışlanan kesim ve birey varsa onların örgütlü gücü olmayı hedefliyor. Bu ülkenin en temel meselelerinde eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, adaletten yana tavır alıyoruz. Ülkenin ve üzerinde yaşayan halklarımızın yaşadığı somut sorunlara somut cevaplar üretecek kapsamlı bir programla ortaya çıkıyoruz. Bu programda kalbi özgürlük ve demokrasiden yana atan herkes kendisini bulabilir. İttifakımız bu topraklar üzerinde iktidara karşı verilen her tür demokratik mücadeleyi kapsamayı, farklı alanlarda hayat bulan mücadele biçimlerini bir çatı altında toplamayı hedefliyor.

 

Özgürlük sloganlarını ve ekmek kavgası için yükselen itirazları mücadelede ortaklaştırıyoruz

 

Hepimizin bildiği gibi bu iktidara karşı yükselen itirazlar her yeri sarmış durumda. Sadece partilerle, örgütlerle, kurumlarla sınırlı değil; her yerde, her köşe başında bir itiraz, bir ses yükseltme, “artık yeter” çığlığı duyabiliyoruz. İşte bu yüzden bizler sokaktan yükselen özgürlük sloganları ile ekmek kavgasının ortasından yükselen itirazların ortak mücadele birliği olmayı hedefliyoruz.

 

İttifakımız şu veya bu adayı desteklemek için değil yeni bir anlayışı hakim kılmak için yola çıkmıştır

Alternatifsizlik, güvensizlik kaygıları karşısında iki egemen blok arasına sıkışan halklarımıza geniş bir özgürlük kapısı, demokrasi ve adalet kapısı açmak için yola çıkıyoruz. Esas mesele ülkeyi yaşanabilir, özgür ve demokratik bir ülke haline getirmektir. İttifakımız bu ülkenin gerçek kurtuluş reçetesidir, yeni yaşamı inşa etme adresidir. İttifakımız, şu veya bu adayı desteklemek, şu veya bu ittifakın yanında durmak için değil yepyeni bir anlayışı hakim kılmak için yola çıkmıştır. Türkiye’de desteklenecek bir ittifak varsa o da barındırdığı özgürlükçü anlayışı ve taşıdığı eşitlikçi potansiyeli nedeniyle Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Onu en geniş demokrasi gücü haline getirmek, toplumla buluşmak, mahalle mahalle sokak sokak örgütlenmek, güç olmak için gece gündüz çalışıyoruz.

 

Çalışacağız, örgütleneceğiz ve kazanacağız

 

Bu yeryüzü soframızda herkese yer var. Temel ilkelerini ortaya koydu ve bu ilkeleri kabul eden tüm demokrasi güçlerine kapılarını ardına kadar açıyor. Sadece kurumlara değil aynı zamanda bu ülkenin özgür geleceğinde sorumluluk almak isteyen tüm bireylere, yurttaşlara açık bir çağrı. Her yeni katılımla kartopu gibi büyüyeceğimizi biliyoruz. Bizim hikayemiz daha yeni başlıyor. Bu hikaye de halklarımız özgür olana dek sürecek. Her gün demokratik bir ülke inşa etmek için çalışacağız, örgütleneceğiz ve kazanacağız.

 

Saldırılar İran devletinin Kürt halkına yönelik düşmanlığının açık göstergesidir

İran devleti; Kürtler ve bütün İran halklarının demokratik ve sivil taleplerini bir taraftan bastırırken, diğer taraftan dün sabah saatlerinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Pirdê, Koye ve Zirdigeze gibi yerleşim yerlerine yönelik saldırılarında onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olmuştur. Uluslararası yasaları ve egemenlik hakkını ihlal eden bu saldırılar yurttaşların katledilmesi ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu saldırılar İran devletinin Kürt halkına yönelik düşmanlığının açık göstergesidir.

 

Kürtler bölge devletleri tarafından kuşatmaya alınıyor

 

Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin bir sonucu olarak bu saldırılar bölgenin barış, istikrar ve güvenliğini tehdit etmektedir. Bir tarafta İran’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne, diğer tarafta Türkiye’nin Başûr ve Rojava’ya yönelik saldırıları Kürtlerin nasıl bir kuşatmaya alındıklarını göstermektedir.

 

Uluslararası güçleri İran’ın saldırılarına karşı sorumluluk almaya çağırıyoruz

 

İran tarafından gerçekleştirilen bu saldırıları HDP olarak kınıyor ve bu saldırıların bir an önce sonlandırılması çağrısında bulunuyoruz. Irak Hükümeti başta olmak üzere, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği gibi uluslararası ve bölgesel kurum ve kuruluşları bu saldırılar karşısında sorumluluk almaya davet ediyoruz. Saldırıda yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyoruz

 

Dünya kadınlarının kalbi İran’da direnen kadınlarla atıyor

 

İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle başlayan halk direnişi bütün baskılara, hiçbir kural tanımayan saldırılara rağmen devam ediyor. Ve dünya kadınlarının kalbi İran’da direnen kadınlarla atıyor.

 

Her diktatörlük halkın öfkesiyle bir gün mutlaka tanışmak zorundadır

 

Halkın öfkesi de direnişi de değişim talebi de büyük; hiç kimse bu kadar zulme sonsuza kadar sessiz kalmaz, hiçbir canlı kendisine reva görülen köleliği ilelebet sineye çekmez, çekemez. Her diktatörlük de eninde sonunda zulüm uyguladığı, inkar ettiği, baskı ve saldırılarla susturmaya çalıştığı halkın öfkesiyle mutlaka günün birinde tanışmak zorundadır. Bu nedenle Rojhilat halkı başta olmak üzere İran halkının diktatörlüğe ve zulme karşı başlattığı direnişi bir kez daha selamlıyoruz. Diktatörlüğe karşı direniş haktır ve meşrudur.

 

Kürt kadınlarının direnişi ve yarattığı değerler bu topraklardaki herkes için gurur vesilesidir

 

Jina Mahsa Amini ve onun arkasından başlayan direniş artık bütün dünyadaki ezilen halklar, emekçiler, kadınlar için direnişin sembolüdür. „Jin Jîyan Azadî“ şimdi dünyanın bütün dillerinde özgürlük sloganı olarak haykırılıyor. Dünyadaki özgürlük dalgasına öncülük eden Kürt kadınları, onların mücadeleyle, direnişle yarattığı sloganları bu topraklarda yaşayan herkes için gurur vesilesidir. Bu özgürlük dalgası bedeli ne olursa olsun başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada dalga dalga büyüyerek yayılacak.

 

İran ne yaparsa yapsın özgürlüğe uyanan bir halkı hiçbir güç durduramaz

 

Bunu engellemek için baskıcı İran rejimi en iyi bildiği şeyi yapıyor, bütün baskıcı rejimler gibi hiçbir kural ve ilke tanımadan halkın direniş taleplerini ve özgürlük isteğini baskıyla ve zorla bastırmaya çalışıyor. Sokak ortasında katliam uygulayarak, sivil halkın üzerine devlet terörüyle giderek halkın talebini bastırmaya çalışıyor. Biz rejimin bu saldırılarını kınıyoruz. İran ne yaparsa yapsın, özgürlüğe uyanan bir halkı hiçbir güç, hiçbir saldırı durduramaz. Rojhilat halkı başta olmak üzere, İran halkı eninde sonunda kendi mücadelesiyle ve direnişle özgürlüğü yaratacak.

 

Bizim yüreğimiz Jin jîyan azadî diyerek yaşamın her alanını direnişe dönüştüren Rojhilat halkıyladır

 

Bizim yüreğimiz diktatörlüğe karşı direnenlerledir. Bizim yüreğimiz jin jîyan azadî diyerek yaşamın her alanını itiraza, direnişe dönüştüren Rojhilat halkıyladır. Bizim yüreğimiz bu direnişin öncülüğünü yapan ve saçını bayraklaştıran kadınlarladır. Bir kez daha Jina Mahsa Amini ve sonrasında başlayan eylemlerde katledilenleri saygıyla anıyoruz.

 

Kriz derinleşiyor gençler barınamıyor, emekliler evine ekmek götüremiyor

 

AKP-MHP ittifakı Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik buhranın içerisindedir. Bugün AKP-MHP ittifakının makyajla sunduğu verilere rağmen yüzlerce öğrenci barınamadığı için parklarda yatıyor. Emekliler evlerine bir poşet sebze götüremiyor, esnaf borçlarını ödeme sorunu yaşıyor.

 

Göçün sorumlusu bu ülkeyi umutsuzluk ve geleceksizlik odağı haline getiren iktidardır 

 

AKP Genel Başkanı Erdoğan, oy alma umudunu kaybettiği için gençleri hedef alıyor. Türkiye’yi yangın yerine çeviren Erdoğan utanmadan, sıkılmadan „Daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, daha çok konsere gidebilmek için başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz“ diyor. Bugün Türkiye’de gençler işsizlik ve geleceksizliğe karşı Edirne’den, Ege’den ölümü göze alarak yurt dışına gidiyorlar. Bu ülkeyi umutsuzluk ve geleceksizlik odağı haline getiren iktidara karşı göç yollarına düşüyorlar.,

Gençler neden mi ülkeyi terk ediyor?

 

Saray’ın duvarlarından gençlerin içerisinde olduğu durumu görmeyen Erdoğan gerçeği çarpıtan sözleriyle bir kez daha tarihe not düştü. Ülkenin içerisinde olduğu durumu Saray’dan ibaret sanan Erdoğan “gözleri var görmez, kulakları var duymaz” hale gelmiştir.

 

Oysa gençler;

• İşsizlik bu ülkede kader haline getirildiği için,

• Çalışsalar bile geçinemedikleri için,

• Barınamadıkları için,

• AKP’li kaymak takımının çocukları özel üniversitelerde okuyup lüks içinde yaşarken, en iyi üniversitelerde mezun olmalarına rağmen iş bulamadıkları için,

• Erdoğan ailesiyle aynı okullarda, aynı dönemlerde okumadıkları ve torpilleri olmadıkları için,

• İşsizliğe razı olup AKP’ye biat edip il örgütlerinde yer almadıkları için,

• Fikirlerini özgürce ifade edemedikleri için bu ülkeyi terk ediyorlar. 

 

İktidarın ve Erdoğan’ın toplumla bağı kalmamıştır

 

Gençler Türkiye’den, ailelerinden, yaşamlarından vazgeçmek pahasına bu ülkeden gitmek zorunda bırakılıyorlar. Bu açıklamalarıyla Erdoğan Saray’da oturan, toplumla, gençlerle, yoksullarla bağı kalmayan iktidar olduğunu bir kez daha göstermiştir. İktidar kibrine kapılan AKP ve Erdoğan’ın toplumla bağı kalmamıştır. Erdoğan saray konforuna yaslandıkça hikayesini de aldığı oyları da kaybetmiştir. Gençlerle ve toplumla bağı kalmayan Erdoğan, “Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar tüm kesimlerin gelirlerini yılbaşında ciddi şekilde yükselterek enflasyonun yol açtığı refah kaybını aşama aşama gidermekte kararlıyız” diyerek toplumu kandıracağını sansa da bunun bir algı operasyonu ve kandırmaca olduğunu tüm toplum biliyor.

İktidarın derdi seçimdir, emekçilere verilecek zam illüzyonlarla geri alınacak

 

Bu iktidarın derdi ekonomik krizi çözmek, etkilerini azaltmak değil algı operasyonlarıyla kaybettiği oyları almaktır. Çünkü bizler biliyoruz ki işçiye ve emekliye verilecek zam AKP illüzyonuyla geri alınacak. Önce zam üstüne zam yağmaya devam edecek, sonra ise vergiler artırılarak kaşıkla verip kepçeyle alacaklar. Çünkü bu iktidarın “ustalık dönemindeyiz” diyerek kast ettiği şey, gerçeklerin yerine algıları yerleştirme çabasıdır. Bu iktidar, “nas” deyip faiz lobilerine milyarlarca TL’yi halkın cebinden aktarıyor. “Ekonomi uçuyor” deyip 4 kişilik ailenin açlık sınırını 7 bin 245 TL, yoksulluk sınırını 23 bin 600 TL’ye çıkararak uçuruyor. “1 dolar 1 TL olacak” deyip doları 18,5 lirayla rekora uçuruyor. İktidarın algı ve manipülasyon operasyonları gerçeklerin yerine geçemiyor.

 

Hep birlikte iktidarın açlık ve ölüm siyasetine karşı direneceğiz

 

Türkiye halkı her gün artan fiyatlara, kredi faizlerine ve vergilere karşı yaşam mücadelesi veriyor. Türkiye’nin işsizleri, emekçileri, kadınları, öğrencileri AKP-MHP ittifakının talan ekonomisine karşı hayatta kalmaya çalışıyor. Biz de işsizlere, gençlere, kadınlara, esnafa Türkiye’nin tüm ezilen ve sömürülenlerine sesleniyoruz: AKP-MHP ittifakının algı operasyonlarına, savaş çığırtkanlıklarına, ölüm ve açlık siyasetine karşı hep birlikte direneceğiz, hep birlikte başaracağız ve mutlaka kazanacağız.

 

Raperina gelê Rojhilat didom e, ev hovitî nayê qebulkirin

 

Birêz kedkarê çapemeniyê, wekî ku hûn jî ji nêz ve dişopînin li Rojhilatê Kurdistanê û li seranserê Îranê gel di nav raperînê de ye. Hêrs û bertêkên li hemberî rejîma Îranê didomin. Piştî qetilkirina Jîna Mahsa Aminî, gelê Kurd û gelên Îranî rabûn ser piyan. Êdî ev pêkûtî, êriş, destdirêjkirin, ev pişaftin, ev hovîtî ji aliyê gelên Îranê ve nayê qebûlkirin.

Tu zilm mayînde nîne.  Ne gelê Rojhilat ne gelên Îranî ne jî tu kesekî rûmetdar li hemberî zilmê bêdeng namîne.

 

Berxwedana li hemberî zilmê dê biser bikeve

 

Raperîna li Îranê didome berxwedana gel mezin dibe û ev serhildan niha li çar aliyê cihanê hêvî dide bindestan. Lewma rik û bertekên pergala zilimkar jî tund in. Heya niha di êrişên rejîma Îranê ya li hemberî berxwedana gel de bi dehan kes, jin, ciwan, zarok hatin qetilkirin. Em cardin dibêjin berxwedana gelen îranê rewa ye, maf e. Em Jîna Mahsa Aminî û kesên ku heya niha di êrişên rejîma îranê de hatine kuştin bi hûrmet bibîr tînin. Gelê Kurd ê Rojhilat, gelê Îranê, jinên têkoşer dê bi ser bikevin. Sedsala 21’ê ji niha de bûye sedsala jinan û bi pêşengiya jinan azadî dê were Rojhilata Navîn.

 

Pergala serdest di neyartiya Kurdan tû sînor nas nake

 

Çapemeniya rêzdar êv zihniyeta zilimkar, ev neyartiya li hemberî gelê Kurd sînor nas nake. Li îranê jî li Tirkiyeyê jî, li Iraq û Suriyeyê zilimkar yek in, u şirîkê hev in. Le li hemberî Zulum ê Berxwedêr jî yek in û bi hev re ne. Neyartiya li hemberî gelê Kurd ya li Tirkiyeyê her roj bi aweyek cûda xwe dide der. Binhêrin herî dawî di maça Amedspor û Bursasporê de ji ber ku ala Herêma Kurdistanê hate vekirin nijadperestan cardin êrişê gelê kurd û nirxên gel kirin. Pişt re kesên ku ev alê vekirine hatin binçavkirin. Binhêrin rêveberiya Tirkiyê ji bo berjewendiyê xwe ji bo ku di navbera kurdan nakokiyê kûr bike, ji bo kurdan bikin neyarên hev, kurdan ji hev cûda dikin.

 

Ji bo serdestan kurdî herî baş kurdî mirî ye: Divê tu kurdek nebe parçeyek vê polîtikayê

 

Li gor wan hin kurd başin hinek nebaşin. Li gor wan hin kûrd şirîkin yên din neyar in. Lê di vê bûyera dawî de jî derket holê ku ne wisa ye. Ev dewleta ku rêyaderên herêma kurdistan bi aweyek fermî pêşwazî dike niha vê alê krîminalîze dike. Ew hîn li ser ferasate “ kurdê herê baş kurdî mirî ye” tevdigerin. Lê gelê kurd li hemberî vê neyartiyê dê azad bijî. Em bi vê wesileyê bang li derdorên kurd ên ku dibin parçeyek polîtiya Tirkiyeyê dikin ku vê rastiyê bibîn in. Li hemberî vê neyartiyê helwest bidin nîşan. Bila Kurd li her derê bibin yek ji bo tifaqa bibin tifaqa neteweyî mezin bikin.

 

PİRS: Pervin Buldan diyar kir ku dê di demek nêz de tifaqa Kurdistanî ava bikin. Çend roj berê we tifaqa ked û azadiyê avakir. Gelo tifaqa Kurdistanî di nav tifaqa Ked û Azadiyê de cîh bigire an dê tifaqeke azad be. Gelo HDP dê vê yekê çawa formilize bike.

 

Ev formîlasyon dê bi tifaqa kurdî re bê niqaşkirin. Di dema hilbijartinê de him li Tirkiyeyê tifaqa me hebû û him jî li Kurdistanê tifaqa Kurdistanî hebû. Em bi wan re rêhevaltî dikin, têkoşîna me berdewan dike. Ji bo demên pêş ev niqaş bidom e. Ev yek dê bi niqaşê bê diyarkirin. Teqfîmeke diyarkirî tûneye ev yek jî dê niqaşê bê diyarkirin û dê encam jî bi çapemenî û raya giştî re bê parve kirin.

İlginizi çekebilir