HDP eski MYK üyeleri hakkında “Ermeni soykırımı tanınsın’ açıklaması nedeniyle hapis istemi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP eski MYK üyeleri hakkında, 24 Nisan 2021’de yaptıkları ve “Ermeni soykırımı” ifadesini kullandıkları basın açıklaması nedeniyle, Türk Ceza Kanunu’nun “Türklüğe hakaret” başlıklı 301. maddesi uyarınca yargılanmaları istemiyle dava açtı.

İddianamede, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve kanunlarına göre kurulan bir siyasi partinin mensuplarının Türk milleti aleyhine faaliyet yürütmesini hukuk düzeni korumaz” ifadeleri kullanıldı.

BAKANLIK İZİN VERDİ

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre; HDP’nin aralarında Alp Altınörs, Veli Saçılık gibi isimlerin de bulunduğu eski 11 MYK üyesi hakkında açılan davanın iddianamesinde, HDP MYK adına geçen yıl yapılan basın açıklaması anımsatıldı.

TCK’nin, “Türklüğe hakaret” başlıklı 301. maddesi uyarınca bu maddeden soruşturma yürütülmesinin izne bağlı olduğunun anlatıldığı iddianamede, Adalet Bakanlığı’nın gerekli izni verdiği belirtildi.

“ERMENİ SOYKIRIMI” İFADESİ

İddianamede, HDP MYK adına, 24 Nisan 2021’de yapılan basın açıklaması özetlendi. Açıklamada, şu ifadelerin kullanıldığına dikkat çekildi:

“24 Nisan 1915 günü, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 250 Ermeni aydın ve siyasetçi evlerinden alınarak zorla sürgüne gönderildi ve katledildi. Bu tarih, Ermeni Soykırımı’nın başladığı gün oldu. Ermeni halkı, binyıllardır yaşadığı anayurdundan sürülerek, büyük oranda katledildi. Anadolu Hristiyansızlaştırıldı. Soykırım neticesinde mülkiyet ve kültürel varlık kamu iradesiyle el değiştirdi.

Türkiye, Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı. Ermeni Soykırımı her şeyden önce; insani, hukuki ve toplumsal bir mesele olarak bugün adil bir şekilde yüzleşilmesi ve kabul edilmesi gereken bir meseledir… Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı ve adaleti bu topraklarda sağlanmalıdır. Ermeni soykırımı, yüzyılın başında devlet içindeki karanlık odakların ve katliamcı çizginin halklara reva gördüğü bir siyasetin sembolü haline gelmiştir.

Rum, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi ve Êzidî halklarına reva görülen ve bugün de sürdürülen katliamcı siyasetin şifrelerini ve soykırım mekanizmasının mahiyetini göstermesi açısından oldukça önemlidir. Bu katliam ve kıyım mekanizmasıyla yüzleşmek, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin, bir arada ortak yaşamın olmazsa olmazıdır…”

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TAMAM AMA…”

İddianamede, uluslararası sözleşmelere, anayasa ve kanunlara göre ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olduğu belirtilirken, “Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 02/03/2021 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna duyurulan İnsan Hakları Eylem Planında temel hak ve hürriyetlerin önemi vurgulanmış, ifade ve basın hürriyetinin demokratik toplum düzeninin temeli olduğu ifade edilmiş, anayasada ifadesini bulan insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak her alanda temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi anlayışı benimsenmiştir” denildi.

AİHM ve AYM kararlarına göre de herkesin, düşünce ve kanaate sahip olma ve bunları söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunun anlatıldığı iddianamede, bu hakkın sadece anayasada gösterilen nedenlerle sınırlanabileceği kaydedildi.

“SOYKIRIM YAPILMAMIŞTIR DEMEK SUÇ DEĞİL”

İddianamede, İsviçre’de, “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” dediği için yargılanan ve konuyu AİHM’ye taşıyan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in açtığı dava verilen karara dikkat çekildi. AİHM’nin 1948’ten önce herhangi bir tarihte yaşanmış hiçbir acı nedeniyle bir millete soykırım suçlaması yöneltilemeyeceğine hükmettiğinin vurgulandığı iddianamede, “24 Nisan 1915’te meydana gelen söz konusu olaylar hakkında ‘soykırım değildir’ şeklinde yapılan açıklamalar ifade özgürlüğü kapsamında yer almaktadır” denildi.

TÜRK MİLLETİNİN MENFAATİ

İddianamede, bildirideki sözlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni zan altında bıraktığı, anayasaya göre milletvekillerinin Türk milleti ve devletinin menfaatlerine uygun olarak görev yapmak zorunda oldukları ifade edildi.

Siyasi partilerin de anayasa ve kanunlar dairesinde eylemde bulunabileceklerinin anlatıldığı iddianamede, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk Milletini alenen aşağılayıcı faaliyet, söz ve davranışlarda bulunulmasını demokratik anayasal düzenin korumayacağı izahtan varestedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına göre kurulan ve faaliyetlerde bulunan bir siyasi partinin mensuplarının bu kapsamda Türk Milletinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatlerinin aleyhine çalışmalar yapmasını hukuk düzeni korumaz. Bu kapsamda, bildirideki açıklamaların Türk Milletinin milli menfaatlerine ve tarihi gerçeklere aykırı olduğu açıktır” denildi.

“KÜÇÜK DÜŞÜRMEYE MATUF”

İddianamede, bildiride sarf edilen sözlerin Türk Milletini tarih önünde ve uluslararası toplumda küçük düşürmeye matuf bir nitelik arz ettiği vurgulandı.

 

İlginizi çekebilir