Hasip Kaplan: Yüce Divana Sığınamazlar..!

‘’Adaletin olmadığı yerde, herkes suçlu duruma düşebilir.’’ M.Duverger’in bu sözünü sıkıyönetim askeri mahkemelerinde, DGM’lerde ve savunmalarımda hep anlatırdım.

2020 yılındayız, adaletin bu kadar çöküşe geçtiği bir başka dönem yok.

2017 referandumunda kabul edilen Başkanlık rejimi Anayasasına göre, Anayasa Mahkemesi Yüce Divan görevini yapar.

Tüm üyelerini AKP’nin atadığı bir Yüce Divan düşünün. Cumhurbaşkanı, atadığı yargıçların karşısına vatana ihanetten çıkacak yargılanacak.

CB Yardımcıları, Meclis Başkanı, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkan ve üyelerini Genelkurmay Başkanı, Hava Deniz Kara Komutanlarını yargılayacak.

Öncesi duruma ve uygulamalara bakmakta yarar vardır. Başbakanların, bakanların yargılanması, anayasa ve içtüzüğe göre farklı bir usule tabiydi.

Fezlekelerin meclise gelmesi en az mecliste yüzde on  oranı olan 55 milletvekili imzası ile mecliste soruşturma açılmasının istenmesine bağlıydı.

Cumhurbaşkanı ancak, vatana ihanetten yargılanabiliyor, milletvekillerinin 1/3 imzası ile soruşturma istenebiliyor, meclis 4/3 nitelikli oy çokluğu ile karar verebiliyor.

Önergeler mecliste görüşülür ve kabul edilirse, meclisteki siyasi parti üyelerinin oranına göre bir soruşturma komisyonu kurulurdu.

Komisyon çalışmalarını yapar ve sonunda bir rapor düzenler, raporda ya soruşturma açılması ve Yüce Divana sevk, ya da gerek görülmediği yazılıdır. Bu raporlar meclise gelir ve üzerinde görüşmeler açılır, oylamalar ise gizlidir.

Yakın tarihimizde 2000’ li yıllarda koalisyon hükümetlerinin eski Başbakan ve bakanları hakkında soruşturma komisyonları kurulmuş, meclis görüşmelerinde oylarının çokluğu ile Yüce Divana gönderilme istekleri reddedilmişti.

Bunların tek istisnası 12 eylül darbesi sonrası darbecilerin kararı ile Yüce Divan’a sevk edilen bakanlardı. Bunların içinde Şerafettin Elçi vardı, ’’ ben Kürdüm’’ dediği için cezalandırılmıştı.

AYM üyeleri Fetö/PDY nedeniyle terörle suçlandığında yine Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılandılar. Genelkurmay Başkanı da Ergenekon suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı.

Yani ne demek istiyoruz, AKP iktidarı Anayasayı ihlal ederek, darbede terör suçlarında Yüce Divana gerek görmedi.

Bu nedenle CB için vatana ihanetten yeni anayasaya göre, Meclisin 600 milletvekilinden 400’nün oyu gerekmiyor. 

CB seçimleri kaybederse yeni iktidar meclis, onların uyguladığını uygulayarak terör ve insanlığa karşı suçlardan tutuklayabilir yargılayabilir.

Farklı bir yol daha var, uygulamada bunun örneği yaşandı.

2002 seçimlerinde iktidar değişince, AKP ile CHP mecliste soruşturma önergeleri verdiler. 

Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Bayındırlık bakanı daha önceki meclis kararları yok sayılarak, Yüce Divana sevk kararı verilmişti.

Bu örnek bize Meclis çoğunluğunu yitirmesi durumunda,iktidarın başına gelebileceklere kendi önerge, konuşma ve oylarıyla açtıkları yargılanma yoludur.

17-25 Aralık yolsuzluk olaylarında kamuoyu baskısı karşısında direnemeyen AKP’nin önce dört bakanı istifa etti. CHP’nin soruşturma açılması için önerge vermesinden sonra, AKP’de  önerge verdi. 

Mecliste görüşmeler sonrası kurulan soruşturma komisyonunda AKP’li milletvekillerinin oy çoğunluğuyla bakanların soruşturulmamasına dair rapor düzenlendi. Rapor üzerinde mecliste yapılan görüşmeler ve oylamalar tek kelime ile ibretlikti. Kendi bakanını koruyan, kollayan iktidarlar dönemi yaşandı.

Dört bakan hakkında AKP Komisyon ve Meclis oylamasında soruşturma izni vermedi. Mecliste yapılan tartışmalara da kısaca değinmekte yarar vardır. 

AKP seçimler öncesi kamuoyuna biz soruşturma istedik, inceledik  suç görmedik mesajını vermek istemişti. 

HDP olarak bu mizansene ortak olmadık komisyondan çekildik, gerekçelerimizi kamuoyuna açıkladık. Daha önce Roboski katliamı raporunda sicili iyi olmayan iktidar partisini iyi biliyorduk.

AKP dört bakan hakkında tek önerge vermiş, tek oylama yapmak istemişti. Mecliste bunun usul tartışmasını yaşadık, gizli oylama yapılması, anayasaya aykırıydı. Her bakan hakkında ayrı ayrı gizli oylama olması durumunda kendi grubunu kontrol edemeyeceğini düşünen iktidar bu yola başvurmuştu.

AKP iktidara gelince 3 YYY ile mücadele edeceğiz demişti. Yozlaşma Yolsuzluk Yoksulluk kendi icraatları oldu.

Başkanlık rejimine geçerken bir daha 3 YYY dediler, Yargı Yasam Yürütme üçünün de gücünü tek elde birleştirdiler. Adaletsizlik aldı başını gidiyor.

Muhalif olan herkese acımasız siyasi talimatlarla karar veren bağımlı taraflı bir yargı çıktı. Süper savcılar, Joker hakimler ortaya çıktı.

Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya, Ahmet Altan’a, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na aynı mahkeme başkanının cezalar vermesi  tesadüf değildir.

Özellikle Kürtlere karşı her gün acımasız hukuksuz operasyonlar yapılıyor.

Kobani soruşturmasını genişleterek yeni tutuklamalarla, kayyımlarla Kürt halkına gözdağı verilmek isteniyor.

Meclise 2021 yılı için 3 SSS bütçesini sundular. Sarayın, Savaşın, Sermayenin bütçesini.

İktidar işine gelince hukuku anayasayı yasaları hatırlıyor. AİHM kararlarına sığınıyorlar. İşlerine gelmeyince hukuku AYM’yi de AİHM’i de kararlarını da tanımıyorlar.

Kobani soruşturması bumerang gibidir. Birkaç yüz kişi tutuklayıp ceza verebilirsiniz. Ama oy veren 6 milyon seçmeni, 25 milyonun üzerindeki Kürt halkını içeri atamazlar.İlk seçimde bunun hesabını sorarlar.

İktidarın insanlığa karşı işlediği suçlar ortaya çıkar. İŞİD’le iş tutanın sonu iyi değildir.Yüce Divana niyetlenirken, Uluslararası Ceza Mahkemesinde UCM’ de yargılanmakta var.

Tahir Elçi, barışın elçisiydi, Diyarbakır Baro başkanıydı. Bağımsız yargıyı hep savundu.

Dört ayaklı minarenin önünde arkadan kalleşçe tek kurşunla ensesinden vuranları koruyan kollayanların da sonu kötüdür.

Beş yıl sonra dava açan bir iktidar, SEGBİS’le sanıkları sorguluyor. 

Mahkeme eşi Türkan Elçi’yi müdahil avukatları duruşmadan atmaya kalkıyor. Reddi hakim talebi karşısında itirazın görüşülmesi için 5 gün yeterli olmasına rağmen 5 ay sonraya duruşma günü veriyor.

Failler güvenlik güçleri olunca iktidarıyla yargısıyla korunuyor kollanıyor dava öteleniyor zamana yayılıyor. Geçmişte faili meçhul davalarda olduğu gibi zamanaşımına uğratmak istiyorlar. Ancak;

Çok iyi bilmeliler insanlığa karşı suç işleyenler için, bu suçlarda zaman aşımı yoktur.

İktidarın atadığı hakimlerden oluşan Yüce Divanda, sizi koruyamaz, korumaz. 

Çünkü bu yolu da siz kapattınız, OHAL döneminde  KHK’larla meclise getirdiğiniz acayip yasalarınızla, kendi sonunuzu kendiniz açtınız.

Başka yollar açarak, kendi yolunuzu kapattınız. Robespierre gibi, giyotine gidiyorsunuz.

Artık sığınacağınız Yüce Divan diye güvenli bir liman bırakmadınız…

İlginizi çekebilir