Hasip Kaplan: Siyasette Değişim Rüzgarları

MHP Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti’ye ‘’Eve Dön’’ çağrısı yaptı. AKP topa girdi, ’’sosyolojik tabanlarımız aynı’’ dedi.

Cumhur İttifakı kan kaybediyor, güç kaybediyor yeni arayışlara giriyor.

AKP’den doğan DEVA ve Gelecek Partisi, geçmişe dair tek bir özeleştiride bulunmadan Kürtlere mavi boncuk dağıtmaya başladılar.

Maşallahları var herkesle görüşmede, gündemde biraz olsun yer almak için, hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.

CHP’de ayrılık tam tamları çalmaya başladı.

Muharrem İnce kendini yüzde 31’in mimarı görüyor. Hakkari veya Diyarbakır bir Kürt şehrinden start verme hesapları içinde.

Türkiye’de bugün itibariyle 95 siyasi partinin kurulduğu söyleniyor.

Mecliste barajı aşan ve grubu olan 5 parti var. HDP üçüncü parti olmasına rağmen, sürekli iktidarın operasyon ve provokasyonlarına muhatap oluyor.

Eş başkanları, milletvekilleri seçilmiş belediye başkanları, üyeleri binlercesi tutsak. Her gün bir kaç ilde operasyon yapılıyor.

Siyasi partilerin denetimi Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkisinde olmasına rağmen, devlet güvenlikçi bir gözle görmezden geliyorlar.

Ufukta bir erken seçim var mı ? Bütün işaretler olacağını gösteriyor.

Siyasi Parti ittifaklarında yeni flörtler var, resimleri basına düşmeye başladı.

Samsun’da MHP’den ihraç edilen Usta’nın çocuğunun düğününde Babacan, Davutoğlu, Akşener, Destici aynı karede poz veriyor.

CHP’nin Millet İttifakı’nda da benzer fotoğraflar veriliyor.

Bu fotoğrafların içinde vebalı muamelesi gören, ötekileştirilen, sözde denilen HDP yok.

Her iki ittifakta Kürt oylarını nasıl alabilirim,nasıl çalabilirim pragmatizmine kapıldılar.

Aslında hedefleri HDP’yi ezmek, seçimde devlet müdahalesi yapmak,seçim barjının altında bırakarak, beleş milletvekilliklerine konmak istiyorlar.

CHP Rapor hazırlıyor. Davutoğlu zamanında yıkılan Sur’da Rojbaş diyor.

Erken seçimde olası Cumhur Başkanlığı seçimi de konuşuluyor.

R.Tayyip Erdoğan iki dönem aday oldu. Anayasaya göre bir daha aday olamaz.

Benim bildiğim Erdoğan yarıştan çekilmez. Anayasayı değiştirir, yasa çıkarır yine aday olur. 

Ölünceye kadar başkanlık en büyük hayalidir.

Sonuçta YSK son kararı vermiyor mu? AYM itirazına da gitse bütün yargıçlarını iktidar atamadımı?

Savaş tam tamlarının çaldığı, zamların peşpeşe yapıldığı dövizin yükseldiği  günlerdeyiz.

Siyasi partiler yasasını seçim barajını değiştirmek isteyen ne bir iktidar ne de ana muhalefet partisi var. Bu nedenle gündeme almıyorlar.

Lider sultası sürüyor,parti içi demokrasi ön seçim yok. Adayları yine merkezden atayacaklar.

Cumhur İttifakı ırkçı aşırı sağcı muhafazakar Milliyetçi Cephe’nin oluşmasını istiyor.

Başkanlık Rejimin bekasını siyasi rüşvetlerde arıyorlar.

Millet İttifakının başını çeken CHP, yerel seçimlerde HDP ve Kürt oyları sayesinde kazandığı Büyükşehir Belediye Başkanlıklarında olduğu gibi, ilkesiz bir gizli ittifak istiyor.

İşte tamda bu siyasi değişimlerde, Kürtler, Aleviler, Azınlıklar, radikal demokrasi isteyen güçler ne yapacaklar?

Asıl belirleyici güç olan bu kesim emekçileri, muhalif inanç gruplarını bir Demokrasi Cephesi’nde buluşturabilir mi?

Kolay görünmüyor, HDP’nin bileşenleri hukuku yerine, ortak ilkeler ve yeni bir program etrafında buluşabilirler mi?

Evet ,ama; şimdiden ön hazırlıkları yapılarak yola çıkılabilir.

101 Aksaçlı ve onları destekleyen bildirilerde aslında her şey açıkça tanımlanıyor.

Korona günlerinide hesaba katarak, şimdiden hızlı bir şekilde ortak ilkeler ve program etrafında çalışma başlatılabilir.

Bir yandan Kürt parti ve sivil örgütlenmeleri bir araya getirilmelidir. 

Diğer yandan genelde DİSK,KESK,TTB,TMMOB gibi kuruluşlar, TBB’ne muhalif Barolar, Sivil Yurttaş girişimleri Diyalog Grubu, Demokrasi İçin Birlik ve diğer platformlarla bir araya gelebilirler.

İlkeleri ve programı belli olan bir güce diğer ittifakların kayıtsız kalması düşünülemez.

Başkanlık rejimine karşı,demokrasi için Parlamenter rejim demek yeterli değildir. İçi doldurulmalıdır.

Kürtlerin oyları yok sayılacak ve yine Kayyım tehditi altında olacaksa,buna karşı etkili bir yol bulunmalıdır.

Dilleri,kültürleri yasaklanan bir halkın dili Mecliste hala bilinmeyen bir dil olarak geçiyorsa, Kürtler o ittifakın içinde yer almamalıdır.

Mezarlara kutsal yerlere Kürtçe Mevlit okunmasına yasak koyan bir zihniyete karşı hedef iktidar olmalıdır.

Adalet bağımsız yargı, temel hak ve özgürlükler,basın özgürlüğü,eşit yurttaşlık her şey net olmalıdır.

Rojava ve Başur’a yönelik saldırılara derhal son verilmelidir.

Bunlar olmayacaksa ittifak da olmaz…

İlginizi çekebilir