Hasip Kaplan: Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesi dün itibariyle Af/İnfaz yasası görüşmelerine başladı. Mahkemeler ve hakimler hukuka ve vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Siyasete göre değil.

Meclis kürsüsünde konuşurken, iktidarın haksızlığını hukuksuzluğunu, eşitsizliğini, adaletsizliğini, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırışını, hırsızlığı, yolsuzluğu, insanlığa karşı işlenen suçları anlatır eleştirirdim ve ’’Vicdanlarınız pas tutmuş’’ derdim.

AYM’nin infaz yasası görüşmelerinde vicdanı pas tutar mı?  Vicdan dediğimiz nedir? Vicdanın bir kaç tanımına değinmekte yarar vardır. 

Vikipedi tanımı: ‘’Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır’’.  

Freud’un çalışma arkadaşlarından Adler, “İnsana hakim olan duygu üstünlük arzusudur. Üstünlük arzusu gayesine erişilmedikçe insanda “mascufine protest” ortaya çıkacaktır.Üstün duruma ya şahıs kendini yükselterek veya başkasını küçülterek ulaşır” demiştir. (Prof. Dr. Ayhan Songar, Psikiyatri,132, Ist 1977; Alfred Adler, İnsan Tabiatını Tanıma, Çeviren: Ayda Yörükan, Ank.1973).

Ma’şerî Vicdan: Ayrıca şahsi vicdandan başka ma’şerî vicdan veya vicdan-ı âmme denilen ictimai vicdan da vardır. Ma’şerî vicdan bir toplumu meydana getiren fertlerin veya çeşitli millet fertlerinin vicdani hükümlerinin toplamı veya çoğunluğudur.

Bir kötülüğe karşı toplumların baskısı veya bir iyiliğe karşı toplumların sevgisidir. Zamanımızda buna kamuoyu veya kamunun görüşü, kamu vicdanıda denir.

Erdal Atabek bir yazısında:‘’Vicdan nedir? Bilirsiniz değil mi? Bilmelisiniz.
Kişiye doğru olanı yapma yükümlülüğü veren içsel güçtür  “vicdan”. Haysiyet nedir, haysiyet? Şeref nedir, şeref. Elbette bilirsiniz. Ama bir şeyi daha bilmelisiniz. Hepimiz bilmeliyiz. Yaşam, işte bu değerlerin sınavıdır. Vicdan sınavını herkes kendi içinde verir’’.

Dün Anayasa Mahkemesi infaz yasasının ilk görüşmesinde CHP’nin Usul/Şekil yönünden ilk itirazını inceledi bir karar verdi. Yapılan açıklamada ‘’ AYM İnfaz Yasasını Esastan inceleyecek, Raporör atanacak’’ denildi.

Gerçek ise CHP’nin ilk usul itirazı reddedilmişti. Anayasanın 87.maddesi uyarınca ‘’Hususi Af’’ olan infaz yasasının Anayasaya aykırılığında AYM Şekil Şartı yönünden uygunluk görmüştü.

Yani muhalefetin Anayasaya aykırılık itirazları Mecliste oylamada nitelikli çoğunluk aranması itirazını AYM görmemezlikten gelmişti.

Basın siyaset, hukuk çevrelerinde korkunç bir suskunluk var. AYM’ye ne yapıyorsunuz, anayasayı ihlal ediyorsunuz diyen olmadı.

Sadece itirazı AYM’ye götüren CHP Milletvekili Başarır yaptığı açıklamada ‘’AYM ciddiyetini yitirdi siyasallaştı’’ diyerek tepki gösterdi.

İnfaz yasası AYM’de görüşülürken,hukuk ve vicdan nerede? diye sormak istiyoruz.

AYM’nin infaz yasasında eşitlik isteyenler, kampanya yürütenler, değerli hukukçular STK’lar neden suskun?

Neden AYM infaz yasası özel aftır, mecliste nitelikli çoğunluk gerekir diye karar vermediği için sesini çıkarmıyor. Neden hemen karar vermiyorsunuz öteliyorsunuz diye ses vermiyor.

Esas yönünden yapılacak incelemede Raportörün raporu beklenecek, sonra belirsiz bir sürede gün verilecek. 

Rıza Türmen diyor ki ‘’Aynı miktar cezayı alan iki hükümlüden biri, suçunun türü nedeniyle infaz yasasında yapılan koşullu salıverme ve denetimli serbestlik gibi değişikliklerden yararlanıp cezaevinden tahliye olurken, başka bir gruptaki hükümlü cezasını çekmeye devam edecek. Bu durumun ortaya çıkardığı eşitsizlik, ayrımcılık, Anayasa’nın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine, 2. Maddesindeki hukuk devleti ilkesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. Maddesindeki ayrımcılık yasağına aykırıdır.’’

Son çare AİHM’e yollar görünüyor diyor.

AYM’ye atanan üyelerin son durumuna ve bazı kararlarına bakalım.Can Dündar/Erdem Gül başvurusunda 8’e 8 karar çıkmıştı. Başkanın oyu değiştirdi.Gül’ün atadığı yargıçlar ile Erdoğan’ın atadığı yargıçlar dengesi vardı.

AYM’nin 17 yargıcı var. Erdoğan CB seçildi ve son 2020 de 6 yargıç daha atama durumu ve 65 yaş emeklilikleri dikkate alınınca, denge değişti.AKP milletvekilleri dahi yargıç seçildi. AKP çoğunluk eşiğini çoktan aştı.

AYM üyelerinin çoğunluğunu AKP seçince siyasallaştı. Artık AYM AKP’lileşti.

Siyasetin yargıya müdahalesi korkunçtur. Eşitsizlik, adaletsizlik alır başını gider.

AYM infaz yasasını görüşürken, siyasete göre mi yoksa hukuka ve vicdana göremi karar verecek? Yoksa vicdanlar pas mı tutacak? diye soruyoruz.

İnfaz yasası AKP’nin ve MHP’nin oylarıyla geçmişti. Esastan incelemede hukuk vicdan arayanlar bazı kararlara baksın. AİHM’in Demirtaş, Altan, Kavala kararlarına rağmen,AYM anayasanın 90.maddesini neden uygulanmıyor?

CB Kararnamelerine karşı açılan davalar neden öteleniyor.KHK’lar konusunda

Neden hukuk işlemiyor?

Selahattin Demirtaş ile Sırrı Süreyya Önder 2013 Newroz konuşmaları nedeniyle aynı davada ceza aldılar. AYM’ye başvurdular. Aynı Mahkeme aynı nedenle ceza,aynı savunma avukatları,AYM’ye aynı anda başvurular. Neden AYM sadece Önder’in başvurusunu ayırıp görüşüp karar Verdi.

Neden Demirtaş’ın başvurusu hala beklemede?

HDP Belediye Eş Başkanlarının,milletvekillerinin seçilmişlerin, gazetecilerin, hukukçuların bireysel başvrularında,hukuktan vicdandan sapan AYM neden, devlet güvenlik bakışlı ayımcı kararlar veriyor?

Bugünlerde Yargıtay HDP Milletvekillerine verilen cezaları onaylamaya başladı. Selma Irmak ve öncesi milletvekillerinin cezaları onanırken, demokratik siyaseti kriminalize eden,Kürt siyasetçilere ayrımcılık yapan AYM’den adil bir karar beklemek mümkün mü?

CHP’nin Esasa ilişkin itiraz başvurusunda TMK kapsamında ki suçlar özellikle gazeteciler için bu yasa olduğu sürece adalet beklenebilir mi? AİHM’nin düşünce suçları ile ilgili TCK 220/6-7 madeler ile ilgili kararlarını yerine getirmeyen CB kabinesinin/Yürütmenin atadığı yargıçlardan oluşan AYM/Yargıdan bir karar beklemek mümkün mü?

314.Madde her konuşana uygulanmıyor mu?

Adaletsizlik almış başını giderken, korona virüs günlerinde siyasi tutsaklar, gazeteciler ölümle baş başa kalırken, yaşam hakkını dahi koruyamayan bir iktidarın zalimliği karşısında, çaresiz kalan muhalefetin duruşuda vicdanları yaralıyor…

Kötü zamanlardan geçiyoruz. Ses veremezsek, BM,İnsan Hakları Komisyonu ve AİHM nezdinde tüm mağdurlar ses veremezse, duyarlı olan herkes ses veremezse, sonuçları çok ağır olacak.

Toplum dahada kamplaşacak çatışacak, adaletin olmadığı yerde ne barış ne de demokrasi, ne de ekonomik istikrar kalacak.

Siyasi suçlar, terör suçları hariç diye, yasa çıkarıp mafyaya yüz kızartıcı suçlara af çıkaran, siyasi muhaliflerine ceza yağdıran adı Adalet olan AKP’nin atadığı yargıçlar,esas incelemede hukuk vicdan adına değil de, siyasi kararlar verecekler mi?

AKP bu nedenle bu günlerde çıkaracağı yasalarla seçim sistemleriyle oynayarak Baroları susturmak, savunmayı susturmak istemiyor mu?

Adalet bu kadim topraklarda siyasi yargısız infazlara kurban gitsin istemiyorsak, vicdanlar pas tutsun istemiyorak, artık susmanın beklemenin zamanı değil.

 

 

 

İlginizi çekebilir