Günay Aslan: Korona sonrası Kürtler

Korona virüs salgını üzerinden dünyaya yeni bir formatın atıldığı dönemden geçiyoruz. İnsanlığı kuşatan ölüm korkusu, işini kaybetme korkusu, yalnız kalma, aç kalma, dibe vurma korkusunun yarattığı çalkantılar üzerinden yeni bir yapılanmanın temelleri atılıyor.

Bir yandan salgınla mücadele edilirken diğer yandan gelecek planları yapılıyor.  

Eski ABD Dışişleri Bakanı, stratejist Henry Kissinger, Wall Street Journal’da yayınlanan ‘’Coronavirüs Dünya Düzenini Ebediyen Değiştirecek’ başlıklı makalesinde, tüm dünyada can pazarının yaşandığı içinden geçmekte olduğumuz bu günlerde, „Corona virüs sonrası düzene geçiş için çalışmaya başlamanın zorunlu olduğunu’’ yazıyor. 

Buna Amerika’nın öncülük yapması gerektiğini belirtiyor. 

Korona virüsün dünya çapında yol açtığı çok boyutlu krizlere Amerika öncülüğünde hazırlanacak ‘yeni bir çağ planıyla’ karşılık verilmesinin zorunlu olduğunu söyleyen Kissinger, ’’uluslararası barış ve istikrar’’ adına, dünyada baş gösteren ‘’otoriter eğilimlerin önlenmesi ve küreselleşmeye sahip çıkılması için’’ Amerika’yı göreve çağırıyor.

3 yıl önce de dünyanın içinden geçmekte olduğu süreci, ‘’3’üncü Dünya Savaşı’’ olarak niteleyen; Amerika’nın Çin ile Rusya’yı baskılayacağını ve büyük hesaplaşmanın yaşanacağını belirten Kissinger, korona krizinin bu fırsatı yarattığını düşünüyor ve Amerikan yönetiminden harekete geçmesini istiyor.

Geçmişte Amerika’nın dış siyasetini belirleyen deneyimli devlet adamı, şimdi de gelecek adına ülkesine ‘yeni küresel sistemi kurma’ misyonunu biçiyor.

Aslında Trump da göreve geldiği günden bu yana bu misyona uygun davranıyor. ABD’nin ne yapacağı önceden kestirilemeyen, alışık olunmayan bu başkanı yenisini kurmak için eskisini yıkmak gerektiği fikrinden hareket ediyor ve eski dünyaya ait ne varsa karşısına almaktan çekinmiyor.

Seçilir seçilmez içeride ve dışarıda yerleşik kurumları, kuralları ve ilişkileri hedef alan; Amerikan Merkez Bankası’ndan Avrupa Birliği’ne, NATO’den G-7’ye, Birleşmiş Milletler’den Dünya Ticaret Örgütü’ne kadar eski dünyanın ‘temel yapı taşlarını’ yerlerinden sökmeye çalışan Trump,  şimdi de Dünya Sağlık Örgütü’nü (DSÖ) hedef almış, onunla kavga ediyor.

Trump, ‘Çin odaklı’ olarak suçladığı ve zan altında bıraktığı DSÖ’nün fonlarını kesti ve onu etkisiz kılacak bir sürecin içine itti. DSÖ’nün etkisizleşmesi, itibarını kaybetmesi ve tasfiye ile karşı karşıya gelmesi de, yeni sistemde ’sağlık sorununun‘ alacağı şekille alakalı görünüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla Trump’la birlikte Amerika yeniden dünya liderliğine soyunmuş durumda ve kafasını gözünü yara yara bu yolda ilerliyor. 

Öte yandan Amerika öncülüğünde kurulacak yeni dünyada otoriter eğilimlerin ve ulus devletlerin güçleneceği görüşü de gerçeği yansıtmıyor. Böyle bir dünyaya gidişin, daha doğrusu eskiye geri dönüşün imkanı bulunmuyor.

Hiçbir ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunları tek başına çözmesi, kayıplarını kendi başına telafi etmesi mümkün değil. Daha şimdiden, birkaç aylık ekonomik kayıbın ardından bile 100’ü aşkın ülke İMF’nin kapısında para kuyruğuna girdi.

Kayıp arttıkça, kriz derinleştikçe çözüm arayışı da şiddetlenecek ve ülkelerin iç içe geçmiş ekonomik süreçleriyle birlikte küreselleşme yeniden ivme kazanacak, küresel çözümler gündeme taşınacaktır.

Kriz içe kapanma eğilimlerini, otoriter yönetimleri güçlendirdi ancak, bunun geçici olduğunu krizle birlikte bu eğilimlerin de aşılacağını görmek gerekiyor.

Ayrıca teknolojik gelişmeler de bunu hızlandıracaktır. Korona sonrası ‘dijital dünya’’nın kapıları ardına kadar açılacaktır. Bunun ekonomik, siyasi, kültürel vd. sonuçları da yeni sistemin şekillenmesinde başat rol oynayacaktır.

Diğer yandan dünya tarihinin de gösterdiği gibi büyük krizler büyük savaşları kaçınılmaz kılıyor. Olayın bu boyutunu unutmamak ve korona öncesi başlayan, korona günlerinde de tırmanan Amerika- İran gerilimi gözden ırak tutmamak gerekiyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da halklar salgınla boğuşurken, bölgeye tıbbı malzemeden önce Patriot füzelerinin ve F-35 savaş uçakları ile savaş gemilerinin gönderilmesi çok şey anlatıyor olmalı…

ABD-İran gerilimi bir savaş hazırlığı halinde sürüyor ve bunu kriz günlerinde daha çok hatırlamak gerekiyor zira, bölgenin ve elbette biz Kürtlerin kaderinin nasıl şekilleneceği buna bağlı görünüyor.

Dolayısıyla kurulacak yeni dünyada ve bu eksende yeniden yapılandırılacak Ortadoğu’da Kürtlerin de saygın bir yerinin olması için sürecin yakından izlenmesi ve gereklerinin yerine getirilmesi gerekiyor.

Bu anlamda düşüncesi, bölgesi, partisi, inancı ne olursa olsun bütün Kürtlere tarihi sorumluluklar düşüyor.

Kürtler yeni dünyada hak ettikleri saygın bir yeri elde etmek istiyorlarsa iç dayanışmalarını güçlendirmeleri, ele ele vermeleri gerekiyor. Aralarındaki sorunları da biran önce diyalog yoluyla çözmeleri, birbirleriyle kalıcı ve yapıcı ilişkiler geliştirmeleri gerekiyor.

Aksi durumda ciddi tehlikeleri de barındıran bu süreçten yeni kayıplarla çıkmaları kaçınılmaz olacaktır ve elbette ödenen bunca bedele, çekilen bunca acıya yazık olacaktır.

Herkes bunun vebali altındadır ve bu vebalin sorumluluğuyla hareket etmelidir.

Bu anlamda son günlerde Kandil bölgesinde (Zine Werte) ortaya çıkan ve tırmanma eğilimi gösteren tehlikeli gidişatın önüne geçilmelidir.  Nedeni ne olursa olsun yaşanan gerginliğin Kürtler arasında yeni bir çatışmaya fırsat verilmeden,  karşılıklı görüşmeler ve diyalog yoluyla aşılması gerekiyor.

Bütün bileşenleriyle dört parçadan ve diasporadan Kürt medyası ve sivil toplumunun da Kürt partileri arasındaki sorunları kışkırtan değil, yatıştıran, diyaloğu ve uzlaşıyı dayatan bir tutum alması Kürt halkının geleceği ve genel çıkarları açısından hayati bir önem arz ediyor.

Koşullar ve ilişkiler Kürt siyasi dinamiklerinin birleşmelerine, birlikte bir çatı altında ortak bir strateji üretmelerine imkan vermiyor olsa da, asla ve asla bir iç çatışmaya da cevaz vermiyor.

Bunu zorlayanların Kürtleri köle statüsünde tutmak isteyen Türkiye, İran, Irak, Suriye gibi sömürgeci devletler olduğu biliniyor.

Dolayısıyla onların tuzaklarından uzak durma basireti, yeteneği ve liderliğini göstermek gerekiyor.

Herkesin harıl harıl korona sonrası dünyaya hazırlandığı günlerde hayat, Kürtlerden birbirleriyle çatışmalarını değil, birlikte ortak geleceğe yol almalarını bekliyor…

İlginizi çekebilir