Gezi’de gözünü yitiren Erdal Sarıkaya: Polis kaydı tutulmamış, tetikçiler mi kullanıldı?

Gezi direnişinde polisin attığı plastik mermi ya da gaz fişeğiyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda yüksek mahkeme eziyet yasağının ihlal edildiğine karar vermiş ve 8 yıldır yargı önüne çıkarılmayan polisler hakkında yeniden soruşturma açılmasına hükmetmişti.

Öte yandan Sarıkaya’nın vurulmasıyla ilgili 3 polisin ifadesi geçtiğimiz günlerde “tanık sıfatıyla” alındı.

Haber Sol’un haberine göre polisler kask numaralarını “hatırlamadıklarını” söyledi.

Resmi görevli polislerin kask numaralarının belirlenememesine tepki gösteren Sarıkaya, “Gezi’de polis kaydı tutulmamış. ‘Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir’ demişlerdi zamanında. Bu 3 kişi de bunlardan demek” diyerek tepki gösterdi.

‘Kasklı görevli polis bulunamıyorsa tetikçiler asıl buralarda kullanılmış demektir’

Sarıkaya şöyle konuştu:

“Devlet kendi polisini bulamıyor, bu kabul edilemez. Devlet kayıt tutar, bu kayıtları da referans alır. Ama son durum bize gösteriyor ki ya birileri korunuyor ya da Gezi’de polis kaydı tutulmamış. Resmi kayıtlı, kasklı görevli polisini bulamıyor, bulmak istemiyorsa, farklı unsurları kullanmış diye anlıyoruz. Halk hareketi üniformalılar, tetikçiler kullanılarak bastırıldı o zaman. İçişleri Bakanı asıl buna cevap versin, Gezi’de böyle mi yapıldı? Bunu açıklasın. Bu 3 kişi bulunamadı. Kasklı polis nasıl bulunamıyor? Soylu bunu açıklamak zorunda. Aksi halde devletin kurumları da zan altındadır. Çeteler, tetikçiler asıl buralarda kullanılmış demektir. ‘Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir’ demişlerdi zamanında. Bu 3 kişi de bunlardan demek.

‘Şikayetçi olduğum kişiler tanık olarak çağırıldı’

Savcılık makamı şikayetçi olduğum kişiyi şüpheli sıfatıyla çağırması gerekenleri tanık olarak çağırdı. Onlar da ‘Görmedim’ dedi. Bu kasıtlıdır. Davanın zamanaşımı dolarken hukuk hiçe sayıldı. Gezi silinmek isteniyor. Savcı Mehmet Selim kiraz döneminde ulusal kriminal büroya hazırlatılan rapora sözlü yazılı olarak değerlendirilmesini istememize rağmen AYM kararına kadar görmezden gelindi. Bugün yaşananların bizim açımızdan tek açıklaması şudur: Yargı mensupları malesef Erdoğan’ın emir eri olmuştur. Ona ulaşan her türlü yargı yolunun önü kapatılmaktadır. Ancak bu engellemeler mücadelemize engel olamayacak.”

İlginizi çekebilir