Düzgün Polat Veroz: Ermeni basınında Dersim 1937

Devletin Dersim’de Kürtlere yönelik yapmış olduğu soykırımın hergün yeni belgeleri ve bu belgelerde ilginç ayrıntılar ortaya çıkmaktadır. Belgeleri dikkatli incelediğimiz zaman, en ince ayrıntısına kadar her yönüyle planlanmış bir oprasyon olduğunu çok rahat görebiliyoruz. Operasyon öncesi görevlendirilen Dersim’in Katili Abdullah Alpdoğan başta olmak üzere Galip Deniz, Kemal Ergüden, İsmail Hakkı Tekçe ve Şemsi Erkuş vb. askeri sivil personalin tümü bilinçli seçilmiştir. Ne olursa olsun 1937, 4 Mayıs Bakanlar Kurulu kararı mutlak uygulanacaktır öylede yapılır.

Elimizde Dersim’e ilişkin yığınla belge var. Günlük, haftalık yazılan raporlardan tutunda, şahısa özel yazılan raporları da gösteren belgeler. Bunları dikkatli incelediğinizde, şunu çok net görebiliyoruz: Dersim ileri gelenleri başta olmak üzere, bütün Dersim tümden teslim olsaydı bile, devlet bu soykırım oprasyonunu yine de yapacaktı. Bu gerçeği gören başta Seyit Rıza olmak üzere Dersim ileri gelenleri hep bir uzlaşı dilini kullanmıştır. Dersim’i yok etmede görevlendirilmiş ve özel yetkilerle donatılmış Abdullah Alpdoğan ve devlet görevlilerinin tümü tahrik ve provake eden bir dil kullanmışlardır. Sonu ve arkası gelmeyen teslimiyet dayatmaları ve istekleri de hiç bitmemiştir.

Seyit Rıza’nın idamdan bir gün önce Atatürk’le yaptığı görüşmede kullandığı iddia edilen şu sözleri aslında durumu özetlemeye yetiyor:

Ben sulh için cumhuriyet için çok şey yaptım. Silah toplamaya yardımcı oldum. Silahlar toplandı. Şu adamlar teslim edilecek dendi, teslim ettim. Her istediklerinde ‘bu son’ dediler. Sonra daha fazla şeyler istemeye başladılar. İstekleri hiç bitmedi. Ben bunu önceleri anlayamamıştım. Sonra çıkan Tunceli Kanunu’ndan iyice anladım. Emin oldum ki biz Dersimliler ne yaparsak yapalım bu sizi durdurmayacak. Sizin de başından beri planınız Dersim’i toptan yok etmek, ortadan kaldırmaktı. Bunu çok geç de olsa anladım.’’ 

Dönemin tek yetkili adamı M. Kemal’in: ‘‘Sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim’i’ emri 1937 baharında hemen uygulanmaya konuluyor. Dersim’de 25 bin kişilik bir askeri kuvvetle oprasyon başlıyor. Resmi olarak raporlara yansıyan askeri kuvvet sayısıdır. Kısa bir süre sonra 30 bine çıkartılan asker sayısı, zaman gectikçe yeni askeri birlikler gönderilerek 50 binin üsütünde bir güç kullanıldığı iddia ediliyor.  

-Üç Ay Boyunca Gizlenen Operasyon

İlk üç ay hem içte hem de dış kamuoyundan özelikle gizlenen bir askeri operasyondur, Dersim soykırım operasyonu. Gizli bir biçimde yürütülen askeri operasyon üç, dört ay sonra hem iç basında hem de dünya basınında haber olmaya başlıyor. Amerika’da çıkan 17 Haziran 1937 tarihli Daily Herald gazetesi bu durumu Şu başlıkla manşete taşıyor: ‘’KİMSENİN DUYMADIĞI BİR HARPTE 5000 KİŞİ ÖLDÜ’’ Birçok ülkenin basınında da benzer haberleri görüyoruz. Ermeni basınıda bunlardan biri, Dersim hakkında çıkan bu haberleri yakından takip eden devlet görevlileri Ermeni basınını da yakından takip etmiştir. Dersim’le ilgili çıkan Ermenice haberler Türkçeye çevirilerek üst makamlara rapor olarak sunulmuştur.

Paris’de çıkan Taşnak örgütünün yayın organı olan HARAÇ, Kahire’de Çıkan Ramgavar Partisinin yayın organı AREV ve Beyrut’ta çıkan Ermanice Aztag gazetesi bunlardan bir kaçıdır. Dersim’de yaşanan direnişe geniş yer veren gazeteler, diğer Kürt bölgelerinde de ayaklanmalar ve direnişler olduğu iddiasında bulunarak bu direnişlerle ilgili haberi komuoyuna ulaştırmaya çalışmışlar. Daha çok propaganda dili kullanılsada, çıkan haberler bize ilginç detaylar veriyor. Özelikle bugün Dersim’e ve Dersim’de yapılan soykırıma farklı adlar ve anlamlar yüklemeye çalışanların aksine, dönemin Ermeni basını Dersim’de Kürtlere karşı soykırım yapıldığını çok açık ve net biçimde ifade etmiştir. 

-Dersim Direnişine Destek Veren Hizan, Bitlis ve Zaylân Bölgeleri 

21 Temmuz 1937 Tarihli Haraç, Beyrut’ta çıkan Aztag gazetesinin haberini şöyle aktarıyor. 

‘’Berutta çıkan Ermenice Aztag gazetesinden naklan şunları kaydediyor:

Beyruta gelen yolcuların ifadelerine nazaran Hizan ve Bitlis havalisin şiddetli müsademeler başlamıştır. Hizan kürtlerinin maruf şeyhi Selâhattin âsilerin başına geçmiştir. Şeyh Selâhattin, 913 de Türklere karşı isyan ederek müsellâh kuvvetler Bitlis üzerine yürümüş ve bilâhara Türkler tarafından yakalanıp on üç kürt şeyhiyle beraber Bitliste darağacına çekilmiş olan Hizan şeyhinin oğludur. Hizan mintakasında isyan bayrağını çeken şeyh Selâhattin’in dini nüfusu Bitlis, Van, Diyarbekir kürt mıntakalarına şamildir.

Yolcular aynı zamanda Böhtanda da (Botan demek istiyor) Türk kuvvetlerine karşı mukavemet gösterilmeğe başlanıldığını söylemektedirler. Bu hususta henüz tafellât el edilememiştir.’’

Benzer haberler, 20 Temmuz 1937 tarihli sayısında da verilmiş. Özel bir kaynaktan aldığını iddia ettiği haberi şöyle akatarmakta 

(Hususi bir menbadan (kaynaktan) aldığı haberler atfen şunları kaydediyor:

”Aldığım mevsuk haberlere göre Zaylân mıntıkasında şiddetli muharebeler başlamış ve 15,000 asker bu mıntıkaya naklolunmuştur.

Bu haber, Barkar dağlarına asker nakledildiğine dair başka bir menbadan alınan haberi teyid etmektedir. Zeylân ve Aladağ havalisinde başlıyan harekâtın Türkiye için büyük zararı mucip olacağını emniyet ve kat’iyetle söyliyebiliriz…….”

-Üç Uçak Düşürülüyor 

Haraç aynı haberin devamında Kürtlerin üç uçağı düşürdüğü bilgisini haberine taşımış. Dersim’de  Operasyona katılan Atatürk’ün manevi kızı pilot Sabiha Gökçen’nin uçağının düştüğünü ve yaralandığını hem raporlardan hem de dönemin gazete haberlerinden biliyoruz: Sabiha Gökçen’in uçağının Ovacık Bokir dağında yaşanan çatışmalar sırasında vurularak düşürüldüğü bilgisinide buraya not edeyim.

Haraç, Kürtlerin kahramanca bir direniş gösterdiğini dile getirerek haberde şu bilgiyi veriyor:

‘’Dersim, mücadelesinde kahramanca şecaat (yiğitlikle) devam ediyor. Dersim yakınında ve ovalarda şiddetli çarpışmalar olmuş ve Türkler büyük zayiata uğramışlardır. Dağ yolu kürtler tarafından kesilmiştir. Türklerin dağa çıkmaları ve onu zaptetmeleri gayrı kabildir. Dağın zaptolunduğuna dair hükümetçe neşredilen tebliğler sureti kat’iyede yalandır. Türk hükümetinin Dersime karşı çıkardığı ordu asgari 30,000 kişiliktir. Türkiye, marttanberi cereyan eden muharebelerde, ölenler, yaralananlar ve hastalananlar olmak üzere bu ordunun üçde birini kaybetmiştir. Kürtler bu muharebeler esnasında üç tayyare düşürmüşlerdir.’’ 

 

‘‘-Kürt Harekatı genişliyor’ – ’Sasunda çarpışmalar’’

Kahirede çıkan Ramgavar partisi yayın organı AREV’de Arap kaynaklardan aldığı benzer haberleri okuyucularına ulaştırmaya çalışmış. 17 Haziran 1937 Arev ‘’Türkiyede Kürt isyanı’’, ‘’ isyan edenler yalnız Dersim kürtleri değil, Mardin Urfa havalisindeki Kürtler ve Araplarda ayaklanmışlardır.’’ Başlığıyla haberi birinci sayfasına taşımış. İşte Tükçeye çevirilerek Rapor edilen gazete haberi:

‘’AREV: (Kahirede çıkan Ramgavar partisi organı)                                     17 Haziran 1937

Bu gazete birinci sahifesinin yarısından fazlasını işgal eden büyük puntolu yazılarla yazılı (Türkiyede Kürt isyanı), (isyan edenler yalnız Dersim Kürtleri değil, Mardin ve Urfa havalisindeki Kürt ve Arapla da ayaklanmışlardır.), (Asiler 7,000 kurban verdiler.) (Atatürk isyan mintakasına gidiyor.), ( Ermeni ve Arap müsellâh çeteleri Kürtlere iltihak ettiler.) başlıkları altında şu haberleri dercediyor.

Bağdad, 17 (A.A.) Muhtelif menbalardan bildirilen haberlere göre, Ermeni ve Arap müsellâh çeteleri âsi Kürtlere iltihak etmiş ve isyan, Arap ve Ermenilerin ekseriyet teşkil ettikleri mülcavir mıntakaya da yayılmıştır.

Haleb, 17 (A.A.) Arap ajansı mümessilinin aldığı haberlere göre, silâhlı Arap ve Ermeni çetelerinin Türk hududundan içeri sokulmamaları için Türk hükümeti tarafından hududda geniş tedbirler alınmıştır.

 

 

Bağdad, 17 (A.A.) Türk hükümetinin ketumiyetine rağmen Dersim mıntakası Kürtlerinin isyanına dair etrafli malûmat elde edilmiştir. Resmî muhaberatta bile itiraf olunduğu veçhile Türk hükümeti âsileri tenkil için isyan mahalline 25,000 kişilik bir ordu göndermiştir.

Mevsuk bir menbadan alınan malumata göre asilerin zayiatı 7,000 den fazladır ve bunların ekserisi kadın ve çocuklardır.

Aynı menba, Türk ordusu zayiatının 1,000 maktul ve yüzlarce yaralıya baliğ olduğunu temin etmektedir. âsiler üç askerî tayyareyi yere düşürmüşlerdir.’’

Yine 23 Temmuz 1937 tarihli Haraç’da benzer haberleri vererek, Dersim’den Ağrıya Barka dağları Van, Sason, Çapakçur dağları boyunca Irak sınırına kadar genişlediğini haber olarak okuyucularına ulaştırmış. ‘’- Kürt harekatı genişliyor – Tehcir ve kütlevi katliamlar’’ başlığını kullanan Haraç, çocuk, kadın ve ihtiyarlara yönelik katliam yapıldığını haberine taşıyarak şu bilgileri vermiş:

İsyan harekâtı bütün Kürdistanda yer yer genişlemektedir. Kürt müsellah kuvvetleri, Dersimden Ararat (Ağrı) ya kadar Barkar dağları, Van havalisi, Sasun, Çapakçur dağları boyunca Irak hududuna kadar olan mantakada takriben 100,000 kişi sayılmaktadır.

Ankara, Türke has hunharlıkla Kürt halkını katliam etmekte ve yalnız asileri değil çoluk çoçuk,kadın ve ihtiyarları da imha eylemektedir.’’

Özelikle Sason buradaki raporlarda yine karşımıza çıkıyor. Bilindiği gibi Sason 1925 yılındaki Şeyh Sait direnişine de destek veren bir bölgedir. Aynı duruşunu Ağrı direnişlerinde de olduğu gibi, 1937 Dersim direnişi sırasında da sürdürür. Haraç, Sason’da Türk askerleriyle yaşanan çatışmaların olduğunu iddia ettiği haberin detaylarını da şöyle aktarmış:

‘’Sasun dağında muharebeler olmaktadır. Türk askerleri birkaç defa hücuma geçmiş ve zayiatla püskürtülmüşlerdir. Bu muvaffakiyetsizlikler üzerine komutanlık Genç ve Erciş’ten Sasun’a takriben üç alay sevkine mecbur olmuştur. Türkler üç bölükle Herot üzerine nagihani bir hücum yapmışlar fakat kürtler şiddetli bir mukavemetle bölüklerden birini imha ve diğer ikisini de bozulup kaçmağa mecbur etmişlerdir,

Komıtan bay Ahmed ağır surette yaralanmıştır. Esirler arasında yedi kişinin kürt oldukları görülerek alıkormuşlardır.

Asîler gelen askerlerin, Kıthe ve çilto köyleri yakınında önlerini keserek bunlardan 13 ünü öldürmüş ve sekizini yaralamış ve 6 yük cephane ile sekiz yük erzak iğtinam etmişlerdir.’’

4 Mayıs 1937 ‘’Tunceli Tenkil Harekatı’’ olarak bilinen soykırımın başladığı tarihin bugün 86’ncı yıl dönümü. Halkımız için Roca şae/ Roca Reş olarak adlandırılan bugün hiçbir zaman unutulmayacaktır. Bu kararla birlikte Dersim’de Kürt halkına karşı uygulanan soykırımı, Taşnak Partisi yayın organı Haraç o dönem, Anakara’nın Kürt halkına katliam uyguladığını dile getirdiği haberindeki şu ifadelerle bitirmek istiyorum. 23 Temmuz 1937 Haraç: ‘Ankara, Türke has hunharlıkla Kürt halkını katliam etmekte ve yalnız asileri değil çoluk çoçuk,kadın ve ihtiyarları da imha eylemektedir.’’

Not:

Daha önce yazılarımda ‘Düzgün Veroz’ adını kullanıyordum. Kürdistan Devrimci mücadelesinde şehit düşen, Abim Polat Tosun’un adını yaşatmak adına, bundan sonraki yazılarımda ‘Polat’ adınıda kullanacağım.

 

İlginizi çekebilir