Diyarbakır’da kayıp yakınları 18 kadının akıbeti sordu

Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 719’uncu haftasında, 1990’lı yıllardan bu yana kaybettirilen kadınların hikayeleri okundu.

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yöneticileri, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 719’uncu haftasında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kaybedilen kadınların hikayeleri okundu. Eyleme, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Rosa Kadın Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) katıldı. Kadınların hikayesini ise İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi avukat Jiyan Ormanlı okudu.

Açıklama öncesi konuşan İHD Amed Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle öncelikle kadınlar için özgürlük mücadelesi verirken katledilen Mirabal kardeşleri, yine kadın bedeni üzerinde ki hegemonyayı kabul etmeyen, erkek aklın dayattığı makbul kadın formuna itiraz edip işkence ile öldürülen Jina’yı da anarak sözlerime başlamak istiyorum” dedi.

Mikro ve makro şiddet

Şiddetin bu coğrafya da sadece aile içinde maruz kalınan bir durum olmadığını söyleyen Demir, “Kadına yönelik şiddet bölgede çok boyutlu. Aile içinde yaşanan kadına yönelik şiddete yanı sıra toplumsal alanda da çok ciddi bir şiddet söz konusu. Bir haksızlığı, adaletsizliği dile getirirken dahi söz hakkın olmadığı, hak ihlaline hak ihlali denildiği için, haksızlığa haksızlık denildiği için gözaltına alınan, tutuklanan, defalarca yargı tacizine maruz bırakılan, pervasızca hedef gösterilen, tehdit edilen, yıllarca cezaevinde kalmak zorunda olan onlarca kadın var. Hem gündelik yaşamda kadına dayatılan toplumsal cinsiyet rol modelleriyle mücadele eden, demokratik özgür bir yaşamın ancak kadının özgürlüğünden geçtiğine inanarak bunu savunan bir çok kadın hem mikro hem makro bir çok şiddet biçimiyle mücadele etmek zorunda kalıyor” diye belirtti.

40 yılı aşkındır çatışmanın sarmalında kadınların yürüttüğü mücadele, sergilediği direniş ve fedakârlığın sayısız örneklerle dolu olduğunu kaydeden Demir, “Binlerce faili meçhullerin ilk arayıcıları olan Cumartesi Anneleri, çatışma ortamlarında birden fazla çocuğunu yitiren Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kesintisiz mücadelesinin barışı tesis etmedeki ısrarın ve inancın en somut örnekleri olarak önümüzde ve şu an yanımızda duruyor. Barış ve adaleti sağlamadaki yolun zemini yaratmak tanık olduğumuz bu savaş ortamının son bulmasını istemek ve hakikati savunup, ısrarla aramak toplumsallaştırmak bizlerin en önemli sorumluluklarındandır” dedi.

‘Anneler bize güç veriyor’

Açıklama sonrası söz alan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, yıllara yayan hak mücadelelerini selamlayarak, “Anneler bu direnişlerini yürütürken devlet şiddetine maruz kaldı bu onurlu mücadele hepimize güç veriyor. Bu mücadele Barış mücadelesidir. Hepimiz saygıyla selamlıyoruz” dedi.

Diyarbakır Barosundan Asya Cemre Işık ise 25 Kasım’ a giderken annelerle birlikte bir ses olabilmek için bir araya geldik. Bizim taleplerimiz hep baki. Demin Meryem Sevim için şimdide diğer kadınlar için adalet istiyoruz. Adalet talebimiz hiç bitmeyecek” dedi.

Hikayeleri okundu

Daha sonra avukat Jiyan Ormanlı, kaybettirilen kadınların isimlerini sıraladı:

“*1991 yılında Cizre’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökden için adalet istiyoruz!

*17 Şubat 1992 tarihinde Nusaybin de korucu olmaları için yapılan baskıları protesto etmek isteyen halka askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Bedriye Gümüş için adalet istiyoruz!

*27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz haldeki bedeni Elazığ Karşıyaka Kartepe’de 14 Ağustos 1992 tarihinde gömülü bulunan, Ayten Öztürk için adalet istiyoruz!

*Mardin/Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz için adalet istiyoruz!

*Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nusaybin ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi’nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal için adalet istiyoruz!

*24 Aralık 1993 tarihinde Bitlis/Tatvan/ Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı için adalet istiyoruz!

*24 Eylül 1994 tarihinde Dersim/ Mirik’te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin için adalet istiyoruz!

*05 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar için adalet istiyoruz!

*17 Ekim 1994 tarihinde Muş’un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Tatu ve Kadriye Tatu için adalet istiyoruz!

/Kaynak: surajans.com/

İlginizi çekebilir