Koçer gönüllülerin ve kurtarma ekiplerinin hızla bölgeye akışından da çok etkilendi ve onlarla ilgili haberleri Twitter üzerinen paylaştı.

Bu arada bazı depremzedeler ona, günlerdir hiç bir yardım alamadıklarını anlatıyorlardı. Bu şikayetler başka bir çok medya kuruluşunun haberlerine de yansımıştı.

Deprem bölgelerini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu kentlerin yeniden inşa edileceğini söyledi. Kendisini ve iktidarı eleştirenleri ise “sahte haber yapmak” “toplumsal kargaşa yaratmak” ile suçladı ve “provokatörler” dediği bu kişiler hakkında gerekirsa soruşturma yapılacağını duyurdu.

Çok geçmeden Mir Ali Koçer de soruşturmaya uğradığını öğrendi. Sahada haber yapmaya devam ettiği sırada polis evine gelmiş ve apartman görevlisine bir not bırakarak, ifade vermek üzere karakola gelmesini bildirmişti.

Karakola gittiğinde, gazeteciye, hakkında, dezenformasyon yasası kapsamında soruşturma açıldığı söylendi. Koçer, polisin kendisini deprem bölgelerinden geçtiği haberlerle ilgili olarak sorguladığını ve sahte bilgiler yaymakla suçladığını anlattı.

“Dezenformasyon Yasası” diye de bilinen yeni düzenleme Ekim 2022’de kabul edildi. Bu yasa devlete haber siteleri ve sosyal medyayı daha sıkı kontrol etme imkanı veriyor.

Muhalefet partileinin “sansür yasası” diye tanımladığı bu düzenleme hakkında, Avrupa Konseyi’nun hukuk ihlallerini izlemekle görevli organı Venedik Komisyonu “ifade özgürlüğünü sınırlayıcı” yorumunu yapmıştı.

‘Eleştiriden hoşlanmıyorlar’

Gazeteci Koçer, haberlerini titizlikle yaptığını, polis, jandarma ve kurtarma görevlilerinden depremzedelere kadar her türlü insanla görüştüğünü anlatıyor.

“Doğru dürüst araştırıp incelemeden bilgi paylaşmadım” diyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü (RSF), Koçer ile ilgili soruşturmayı “gülünç” diye niteledi ve yetkilileri bu soruşturmayı durdurmaya çağırdı.

Fakat bu sadece bir gazetecinin başına gelen tekil bir olay değil. Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi CPJ’e göre en az üç gazeteci daha depremle ilgili haberleri nedeniyle benzer ceza soruşturmalarıyla yüzyüze.

Bunlar arasında İstanbul’dan tanınmış gazeteci ve medya yorumcuları Merdan Yanardağ ve Enver Aysever de var. Her ikisi de kurtarma çalışmalarıyla ilgili olarak hükümeti eleştirmişti.

Yine Mir Ali Koçer gibi Diyarbakırlı bir başka gazeteci Mehmet Güleş ise, Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre hükümetin kurtarma çalışmalarını eleştiren bir gönüllüyle yaptığı mülakatta “kin ve düşmanlığa tahrik” suçu işlediği şüphesiyle gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı.

Türkiye’de deprem sonrası, depremle ilgili haberleri dolayısıyla tam olarak kaç gazeteci hakkında soruşturma açıldığı bilinmiyor.

Salı günü Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada “provokatif paylaşımları” nedeniyle 134 kişinin gözaltına alındığını, 25’inin ise tutuklandığını bildirdi. Ancak bu kişilerin kimlikleri açıklanmadı.

Gözaltına alınanlardan bazılarının gerçekten sahte haberler yaydığı doğru. Örneğin Afgan göçmenlerin yıkıntılardan hırsızlık ve yağma yaptıkları yönünde sahte haberler yayıldığı biliniyor. Fakat gazetecilik koruma örgütleri ve ifade özgürlüğü savunucuları yetkililerin dezenformasyon ya da kin ve düşmanlık kışkırtan paylaşımları engellemenin çok ötesine geçtiğini söylüyorlar.