Cengiz Çandar: İktidar çatır çatır dökülüyor, gidecek, başka çaresi yok

Yeşil Sol Parti Amed milletvekili adayı Cengiz Çandar, 14 Mayıs seçimlerinde değişim umudu olduğunu belirterek, “İktidar çatır çatır dökülüyor. Gidecek, başka çaresi yok” dedi.
Kürt sorununun demokratik çözümü için ikinci yüzyılında Demokratik Cumhuriyet’in inşası için Meclis’e 100 milletvekili ile girme hedefiyle seçimlere hazırlanan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) listesinden aday olan gazeteci Cengiz Çandar, liderler düzeyinde başlayan Kürtlerle ilişkisini, bugün “Kürt halk hareketinin bir mensubuyum” olarak tanımlıyor.
UZUN YILLARA DAYANAN KÜRT İLİŞKİSİ 
Kürtlerle ilişkisinin uzun yıllara dayandığını ifade eden Çandar, “Celal Talabani Irak’ta Kürt silahlı hareketinin liderlerinden biriydi. Onu ben getirip, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile arasında ilişkisini geliştirdim. Arkasından da Irak’taki diğer Kürt liderlerle ilişkiler kuruldu, onda da rol aldım. Bütün bunların Türkiye’deki Kürt hareketine etkisinin olacağını, yeni bir sayfa açacağını da biliyordum. Dolayısıyla Talabani ile Özal arasındaki ilişkinin kurulması, Cumhuriyet’in başından beri gelen en büyük tabulardan birinin yıkılmasına yol açtı. Cumhurbaşkanı düzeyinde bir Kürt liderinin kabulü, bir kere Kürtlerle görüşmeyi mümkün kıldı, ikincisi Kürt sözcüğünün ve Kurdistan kavramının zaman içinde alışılabilmesinin önünü açtı. O yüzden de benim açımdan o gündür bu gündür devletle başım beladan kurtulmadı” diye konuştu.
LİDERLERDEN SONRA KÜRT HALKIYLA TEMAS 
Liderler düzeyinde başlayan Kürtlerle ilişkisinin Kürt halkıyla doğrudan temas edecek bir noktaya taşındığını belirten Çandar, “Sadece Irak’taki Kürt liderlerle değil, Türkiye’deki Kürt hareketinin bütün ileri gelen şahsiyetleriyle, hatta Öcalan’ın kendisiyle yüz yüze ilişkilerim olmuştur. Her ne kadar oynadığım rol Güney Kürtleriyle-Cumhurbaşkanı ilişkisiyle başladıysa da ben Kuzey Kürtlerine aittim. Çünkü Türkiye’deyim ve dünyadaki Kürtlerin toplamının yarısından çoğu bu ülkede, benim halkım, bizim halkımız, bizim bir parçamız. Dolayısıyla Kürt mücadelesi, Kürt hakları, Kürt davası denilince esas aldığım Kuzey Kürtleri. Ben onlara aittim. Şimdi onların merkezi, hatta 4 parçanın merkezi sayılacak Amed’den onların temsilcisi olma adayıyım, muhtemelen de onların desteğiyle de olacağız” ifadelerini kullandı.
‚KÜRT HALK HAREKETİNİN BİR MENSUBUYUM‘ 
Kurdistan’daki mücadeleyi “halk hareketi” olarak tanımlayan Çandar, halkın talepleriyle liderliğin talepleri arasında müthiş bir örtüşme olduğunu kaydederek, “Kürt liderliği ile Kürt halkı arasında müthiş bir örtüşme olduğu kanısındayım. Büyük bir halk hareketi olarak görüyorum ve farkındayım. Ben kendimi şu anda Kürt halk hareketinin bir mensubu olarak hissediyorum. Buradan bakıldığında da bu hareketin siyasi liderliği ile halk arasında fark yok, büyük bir örtüşme var. Zaten onun için halk hareketidir. Onlar da bu halk hareketinin lider kadroları. Ben de şimdi bu halk hareketinin bir ferdiyim. Amed’in hemen hemen her yerinde yaptığımız benim de içinde olduğum çalışmalar, bu gözlemimi iyice pekiştirdi. Bu bir halk hareketi ve Türkiye’de başka halk hareketi yok. Bütün siyasi partiler, toplumun çeşitli kesimlerini, çeşitli ideolojik eğilimleri temsil ediyorlar. Fakat burası, bulunduğumuz yer Amed, Kürt halkının halk hareketi var. Bu halk hareketinin parlamentoya taşıdığı bir parti var. Bu parti çok daha geniş bir halk hareketinin ortaklarından birisidir. Hepsi değil, bir bölümü. Bu kavrayışı, seçim kampanyasında halkla birebir temaslarımdan daha da kuvvetle hissetim. Bu halka ait olmaktan fevkalade mutluluk ve aynı zamanda onur duyuyorum” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DE ANAHTAR OLMA NOKTASI 
Kürt halkının tüm baskı, bastırma ve tutuklamalara karşı mücadeleye devam etmesini “halk hareketi olma” niteliğinden kaynaklandığını dile getiren Çandar, şunları söyledi: “Şimdi öyle bir durumdayız ki, 10 bin üyesi tutuklu, eş genel başkanı tutuklu, milletvekilleri tutuklu, simge ismi İmralı’da tecrit altında. Türkiye’de her türlü gelişmeye Anayasa değişikliğinden, cumhurbaşkanı seçimine, yeni yasa yapımına kadar geniş bir alanda Türkiye’nin anahtarı olmuş. Bütün bunlar neyi anlatıyor, bunun halk hareketi olduğu anlamına geliyor. Tabiî ki büyük zarar görüyor. Şu anda Selahattin Demirtaş içerde değil dışarda olsa, Selçuk Mızraklı Diyarbakır Belediye Başkanı olarak devam etse, Bekir Kaya Van Belediye Başkanı olarak devam etse, Ayla Akat’tan Gültan Kışanak’a, yurt dışında bulunan Osman Baydemir’den, Fırat Anlı’ya, herkes burada olsa, HDP üyesi olup da şu anda hapiste bulunan o 10 bin kişi normal siyasi faaliyet gösterse, hatta bir hafta önce tutuklanan Mezopotamya Ajansı editörleri, Demokratik Bölgeler Partisi’nin üyeleri, avukatlar, diğer gazeteci arkadaşlar dışarda olsa, bambaşka bir durum olur. Buna rağmen Türkiye’de anahtar olma noktasına doğru gitmekte olan bir parti var. Bunlar, bütün eksikliklerin doldurulabildiğini gösteren örneklerdir.”
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİNİN YENİDEN İNŞASI 
Kürtlerin seçimde anahtar konumda olduğunun tespitini yapan Çandar, sözlerine şöyle devam etti: “Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını kaybetmesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi, ancak bu halkın vereceği büyük destekle mümkün olur. Sadece anahtar rolü oynayan Yeşil Sol Parti değil, bizzat Kürt halkının kendisidir. Şu ana kadar veriler ve göstergeler, Yeşil Sol Parti dışındaki 2 ittifakın, rejimi temsil eden Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın aşağı yuları birbirine yakın oranda milletvekili çıkaracağını gösteriyor. Millet İttifakı daha fazla milletvekili çıkarsa bile başkanlık sisteminden, tek adam diktatörlük sisteminden parlamenter sisteme geri dönüş için gerekli Anayasa değişikliğini yapabilmesi, çok önemli kanunları çıkarması için sayısının yetmeyeceğini gösteriyor. Dolayısıyla Yeşil Sol Parti’nin alacağı oylarla sahip olacağı koltuk sayısı kendiliğinden onu Türkiye’de demokrasinin yeniden inşasında anahtar durumuna getirecek.”
YEŞİL SOL PARTİ’NİN SEÇİM STRATEJİSİ 
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van mitingine dikkat çekerek, “Van’da bir insan seli. Kılıçdaroğlu’na büyük moral veren değişim arzusunu taşıyan ve herkese moral veren görüntüler” diyen Çandar, Kılıçdaroğlu’nun bir önceki Van ziyaretinde kendisini 150 kişinin karşıladığına hatırlattı. Çandar, şöyle devam etti: “Bu kitle bizim kitlemiz, Yeşil Sol Parti’ye oy verecek kitle. Kürt halkı ve Yeşil Sol Parti bu iş birinci turda bitsin diye, aday göstermeyeceğiz diye stratejik bir karar aldık. ‘Bu rejimden bir an önce kurtulmak niyetindeyiz. Bir numaralı meselemiz de Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğundan gitmesidir. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz’ deyince, bu partiyle halk arasında o kadar iç içe bağlar var ki halk hareketi dediğim bu zaten, Kemal Kılıçdaroğlu Van’a gelince, Ağrı’ya gelince, Kürt halkı ve Yeşil Sol Parti’nin seçmen kitlesi sahaya çıktı. O CHP’nin kitlesi değil, biziz.”
‚CHP MUAZZAM DEĞİŞİM GEÇİRMEKTE‘ 
Türkiye Cumhuriyeti’nin “Türk ulus devleti” olarak kurulduğunu, onu kuran parti olan CHP’nin ideolojik kodlarının değişime göre şekillendiğine işaret eden Çandar, şöyle konuştu: “Bu parti genleri, kanına girmiş DNA’sı itibariyle ulusalcılığın çok kuvvetli olduğu bir damar. Kemalist ulusalcı damar, CHP’de gene var. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu, sessiz sedasız hayırlı bir iş yaptı, partinin en belirgin, en azgın ulusalcı sözcüleri şu anda partinin sinir uçlarında karar verme mekanizmalarında değildirler. Bu hayırlı bir şey. Yeterli midir, değil. Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok önemli bir özelliği var. Kılıçdaroğlu bu ülkenin dışlanmış topluluklarından Alevilere mensup. Alevi fakat en az onun kadar önemli ve daha önemlisi Dersimli. Dersim çok özel bir kavramdır. Kendi başına bir sürü çağrışım yapar Dersim. Dersim Alevi’si bir ismin cumhurbaşkanı olması demek, CHP’nin devletin kurucu partisinin muazzam dönüşüm geçirmekte olduğuna da işaret eder. Yeterli midir, değildir. Gediği kim kapatacak? Biz oradayız işte, onun için varız zaten. Yani biz olmadan, demokrasi anahtarı bizim elimizde olmadan, bizim taleplerimiz olmadan, Kemal Kılıçdaroğlu bizsiz bir şey yapamaz. Tıpkı Van mitinginde olduğu gibi. CHP olarak gittiğinde nasıl 150 kişi bulmuştu, biz olunca insan seli oldu orada ve Türkiye’nin dengelerini etkileyecek bir fotoğraf çıktı. Biz varsak CHP önümüzdeki dönemde yol alabilir.”
‘DİKTATÖRLE BU ÜLKE NEREYE GİDER?‘ 
Değişimden umutlu olduğunu belirten Çandar, 7 yıl önce işini kaybettiğini, yurt dışında yaşamak zorunda kaldığını hatırlatarak, geri dönüşün tek başına umuda dair simgesel bir anlam içerdiğini ifade etti. “Mücadele umuttur. İşte ‘direne direne kazanacağız’ diyoruz ya ondan sonra ‘berxwedan jiyane’ diyoruz, Bunu ifade ediyor” diyen Çandar, “Bu yüzden benim burada bulunmam, iyimserliğimi ifade ediyor. Sadece umudu değil, umut soyut bir şey. Mücadele ve iyimserlik beraber gelen ve ‘Berxwedan jiyane’ anlamındadır. Ve kazanacağız, rejimi göndereceğiz. Ama ola ki bu rejim kazanırsa, bu rejim devam ederse, Türkiye bir karadeliğin içine girecek, zaten karanlık bir ülke, normal bir ülke değil. Daha büyük karadeliğin içine girecek. Şu anda hazinesi bomboş, ekonomik olarak iflas etmiş. Zulümden başka bir yolu, yöntemi kalmamış ve en başındaki tek adam da artık yürümekte zorlanan… Bırakın bir iki sene sonrası, 6 ay sonrasında var mı olacak, ayağa kalkıp yürüyecek halde mi olacak, düşünce melekeleri ne durumda olacak onun garantisi yok. Sağlıksız bir adam. Sağlıksız bir adamla, bir diktatörle bir ülke nereye gider? Diktatörlükten de başka çaresi yok, bugüne kadar ne yaptıysa, daha kötüsünü yapacak demektir. Çünkü başka çaresi yok. Onun için boşuna ‘An serkeftin, an serkeftin’ demiyoruz. Düze çıkmazsak, demokrasi mücadelesi kazanmazsa, biz kazanmazsak bu ülke batar, çaresi yok” diye konuştu.
‘İKTİDAR ÇATIR ÇATIR DÖKÜLÜYOR’
Seçime günler kala iktidarın tehditvari söylemlerine değinen Çandar, “Şu anda iktidar çatır çatır çöküyor. Sandık güvenliği hile yaparlar mı yaparlar. Yüzde yüz eminim, yaparlar. Fakat bu onların gitmesini engelleyecek ölçüde olmayacak. Nasıl olacak, sandık kontrolüyle olacak” diye belirti.
‚GİDECEK BAŞKA ÇARESİ YOK‘ 
Seçim hileleri tartışmalarına ilişkin İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde yaşananları hatırlatan Çandar, 13 bin olan oy farkının tekrarlanan seçimle 800 binin üzerine çıktığını söyledi. Çandar, bunun sandıkların tüm muhalif kesimler tarafından kontrol altına alınmasıyla mümkün olduğunu belirterek, sandık güvenliğinin alınması durumunda Yüksek Seçim Kurulu’nun da (YSK) olası hileler için “kımıldayamayacağını”, Erdoğan’ın gitmekte olduğunu gören bürokrasinin de ona göre tavır alacağını söyledi. Çandar, “Sanıyorum ki öyle olacak, gidecek, başka çaresi yok” dedi.

 

/Kaynak: Mezopotamya Ajansı/
İlginizi çekebilir