Buldan: Heyetimizin Sayın Öcalan ile görüşme gerçekleştirmesi çok acil bir ihtiyaçtır

HDP Kadın İl Eşbaşkanları, “yeni dönem politik mücadele hattını belirlemek“ üzere HDP Genel Merkezinde toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları söyledi:

Değerli kadın il eşbaşkanlarımız, basının değerli emekçileri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlarken cezaevlerindeki tüm kadın yoldaşlarımıza ve dünyanın her yerinde direnen tüm kadınlara selamlarımı ve kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.

Sarsılmaz denilen despot yönetimler kadınların saçının teliyle titremekte

Biz kadınlar için ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan, gerek dünyada gerek bölgede gerekse de ülkede önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte bir araya geliyoruz. Küresel güçlerin hegemonyaları için yürüttüğü savaş ve yarattığı büyük kutuplaşma, dünya halklarının yaşadığı eşitsizliği, adaletsizliği, ayrımcılığı ve yoksulluğu daha da derinleştirmektedir. Kutuplaştırıcı, ötekileştirici, sağcı, eril siyasetler yükseltilerek kadın hakları, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerlerin ötelenmek istendiğini görüyoruz. Küresel emperyal güçlerin, faşist ittifakların ve despot yönetimlerin amacı kadınların yükselen mücadelesini kırmak, halkları daha fazla ezmek, özgürlük ve eşitlik taleplerini bastırmak, sömürmek, savaş siyasetini yayarak barış politikalarını işlevsiz kılmaktır. Fakat bu kirli hesapların tutmadığını, bir yerden geri döndüğünü de özellikle vurgulamak isterim. Bu hesaplar kadınlardan dönmektedir. Bu planlar, biz kadınların mücadelesine ve direnişine çarpmaktadır. Sarsılmaz denilen despot yönetimler bugün kadınların saçının teliyle titremekte, kadınların jin, Jiyan, azadî sloganlarıyla adeta çatırdamaktadır. Halklar arasına örülmek istenen duvarlar kadınların dayanışması ve direnişiyle yıkılmaktadır. Sınırlar üzerinden yürütülen savaşlar kadınların tüm sınırları aşan ve dalga dalga büyüyen barış mücadelesine çarpmaktadır.

„Jin, jiyan, azadî“ dünya kadınlarının büyük özgürlük umuduna dönüşmüştür

Kürt kadınların mücadelesiyle ilmek ilmek ördüğü jin, jiyan azadî sloganı bugün dünya kadınlarının büyük özgürlük umuduna dönüşmüştür. Biz kadınlar, jin dedik, Rojava’da jiyan oldu, şimdi de tüm dünyada azadî olarak yankılanmaktadır. Ve bugün Tahran’dan Berlin’e, Sidney’den Paris’e her yerde kadınların mücadele ağına dönüşmüştür. İşte kadın mücadelesi böyle bir mücadeledir. Bu yüzden korkuyorlar kadınların sesinden, saçının telinden, kaleminden ve mücadelesinden. Kadınların gücünden korkuyorlar. Bu vesileyle bir kez daha İran’da ahlak polisi denen despot güçler tarafından saçının teli göründü diye katledilen Jîna Amini’yi saygıyla anıyor, bu katliamı nefretle kınıyorum. Kadınların öncülük ettiği direniş İran başta olmak üzere tüm dünya halklarına umut oldu, yol oldu, olmaya da devam edecektir. Dünyanın dört bir tarafından ses ve omuz verilen kadın direnişleri dünyayı özgürleştirecektir, halkları özgürleştirecektir. Bir kez daha bu direnişleri selamlamak istiyorum.

Kadınlar Nagihan’ın kalemini bırakmayacak

Nagihan Akarsel arkadaşımızın katledilmesi de aynı zihniyetin, aynı korkunun bir sonucudur. Nagihan’ı bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyor; onu katleden kirli zihniyetleri, kirli ittifakları nefretle kınıyorum. Kadın düşmanı katliamcı zihniyet şunu iyi bilsin ki, kadınlar nasıl ki Jîna Amini’nin saçının telini yerde bırakmadıysa, Nagihan’ın kalemini de bırakmayacak. O kalem gerçekleri, kadınların hakikatini ve kadınların mücadelesini yazmaya ve yükseltmeye devam edecektir.

AKP Genel Başkanının açıklaması Kürt halkını hedef gösteren ırkçı bir zihniyettedir

Elbette biz de dünyadaki baskıcı, faşizan yönetimlerin benzerlerinden biri olan faşizm ittifakının saldırı politikalarıyla karşı karşıyayız. Doğaya düşman, Kürt’e düşman, Alevi’ye düşman, emekçiye düşman, yoksula düşman, çocuğa düşman, havaya ve suya düşman bir iktidar olan AKP-MHP ittifakı elbette biz kadınlara ve kadın kazanımlarına da düşman, hatta en başta bize düşman. AKP Genel Başkanı önceki günkü grup konuşmasında, “PKK’nin 5 tane, 10 tane, 15 tane çocuğu var” dedi. Kürt halkını hedef gösteren ırkçı bir zihniyettir bu. Tam da Kürt düşmanlığından bahsettiğimiz bir dönemde Cumhurbaşkanının bu zihniyeti, Kürt düşmanlığını bir kez daha çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. İşte Kürt düşmanlığı tam da budur. Kadın düşmanlığı tam da budur. Kadınların bedeni üzerine dil uzatan bu hadsizliği kınıyor ve lanetliyorum. Halkları karşı karşıya getirmeye çalışan, kin ve düşmanlığı körükleyen bu zihniyete diyorum ki; asla başaramayacaksınız, düşmanlık siyasetiniz çökecek ve kaybedeceksiniz!

Kadınlar ekonomik şiddetin en katmerlisini yaşamaktadır

Bir yandan kadınların kazanımlarını ve haklarını gasp edip yaşam alanlarını daraltan bu iktidar, öte yandan yarattığı derin ekonomik krizle kadınları ve tüm toplumu büyük bir açlığın ve yoksulluğun pençesine sürüklemektedir. Evet, kadınlar her zaman yoksulun yoksuluydu, her zaman daha çok çalışan ama daha az kazanandı. Kadınlar bugün de ekonomik şiddetin, ekonomik darboğazın en katmerlisini yaşamaktadır. Ha keza öğrenciler! Öğrenciler ulaşım, beslenme, barınma ve eğitim giderleri nedeniyle eğitim hayatını ve geleceğini düşünemiyor, yarına dair umutları kırılıyor. Emekçi enflasyon karşısında eriyen maaşıyla kira, fatura ödeyebilmek için temel gıdasından kısmak zorunda kalıyor.

Maden işçisinin denetimsizlik ve cezasızlık yüzünden katliam yaşadığı bir ülke yarattılar

Emekliler hiçbir derdine deva olmayan 3 kuruşluk maaşıyla hayata tutunmaya çalışırken, iktidarın 3’er 5’er maaşlı yandaşları tarafından, “emeklilerimiz çok rahat yaşıyor” alaylarına maruz kalıyor. Ağır geçim derdiyle uğraşan işçi, ekmek parası için ağır çalışma koşullarına ve her türlü sömürüye göz yummak zorunda bırakılıyor. En ufak bir hak arayışında sermayenin savunuculuğunu yapan iktidarın ve kolluğun şiddetine maruz kalıyor. En son Amasra’daki maden katliamında 41 canımızı kaybettik. Bir kez daha kendilerine rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Yoksulun açlık ve sefalet, maden işçisinin denetimsizlik, tedbirsizlik, cezasızlık ve kâr hırsı yüzünden katliam yaşadığı bir ülke yarattılar. İşsizler ise iş bulmaktan artık ümidini kesmiş, yarınlarının ne olacağı kaygısıyla nefes alamaz hale gelmiştir.

Cezaevlerinde ağırlaştırılan işkencenin Türkiye’yi getirdiği yer büyük yıkımdır

Yaşadığımız büyük ekonomik çöküşün sebebi; iktidarın kendi bekasını kurtarmak için yürüttüğü hukuk tanımaz uygulamalardır, sürdürdüğü savaş politikalarıdır, büyüttüğü yolsuzluk çukurudur. Ekonominin çökertildiği yer tam da adaletin ve hukukun bitirildiği noktadır. Krizin nedeni doğanın talan edilmesidir, tarım alanlarının, meraların, ormanların ranta sermayeye açılmasıdır. Çoklu krizler; bir şarkıdan, bir konserden, bir festivalden korkup tüm etkinlikleri yasaklayan özgürlük ve yaşam tarzı düşmanı zihniyetin bir sonucudur. Kadınların sürekli şiddet çemberinde tutulması ve yaşam haklarına sürekli olarak saldırılması tüm toplumsal yaşamı, demokratik hakları ve özgürlükleri hedef almaktadır. İşte çoklu krizin en büyük nedenlerinden biri budur, kadın düşmanlığıdır. İrade gaspıyla birer paylaşım alanı olarak görülen belediyelerimizin kayyımlar eliyle talan edilmesinin sonucudur Türkiye’nin bugün yaşadığı bu çoklu krizler. Kürt düşmanlığı ve savaş politikalarının, diyalog ve çözümü engellemeye yönelik ağırlaştırılmış tecridin, cezaevlerinde ağırlaştırılan işkencenin Türkiye’yi getirdiği yer işte bu büyük yıkımdır.

Heyetimizin İmralı’ya giderek görüşme gerçekleştirmesi çok acil bir ihtiyaçtır

Özellikle sınır ötesi operasyonlarda uluslararası hukukun, savaş ve insanlık suçu olarak nitelendirdiği bir takım kimyasal saldırı araç ve malzemelerinin kullanıldığına dair son günlerde ciddi haberler, bulgular ve iddialar kamuoyuna yansımaktadır. Bu tehlikeli durum, hem bölge halklarına hem de bu ülkeye büyük zararlar vermektedir. Daha fazla yıkımlara yol açmadan bu yoldan derhal dönülmelidir. Bu konu bağımsız heyetlerce araştırılarak hakikat bir an önce açığa çıkarılmalı ve gereği yapılmalıdır. Çözüm, çatışma ve güvenlikçi siyasette değil diyalog ve müzakereci siyasettedir. İşte bu nedenle biz dün İmralı Cezaevine Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere bir heyet olarak başvuru yaptık. Bir an önce bu başvurumuzun dikkate alınarak heyetimizin İmralı Adasına gitmesi ve Sayın Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmesi bu ülkenin geleceği açısından elzemdir. Ve çok acil bir ihtiyaçtır.

Direnmek ve kazanmak varlık gerekçemizdir

Eğer hukuk ve adalet sistemi, insan hakları, demokrasi ve özgürlükler güçlüyse ekonomi de güçlü olur. Bunların, özellikle AKP-MHP ittifakı ekonominin çökmesinde büyük bir sebeptir. Yoksulluk girdabındaki tüm yurttaşlarımızın bu politikaları iyi görmesi ve buna karşı itirazını yükseltmesi gerekir. Türkiye’yi düzlüğe çıkarmanın yolu öncelikli olarak bu savaş politikalarını durdurmaktan geçir. Evet, ortada bir çöküş var ama ülkeyi bu durumdan kurtaracak büyük bir direniş ve mücadele de var. Bu süreç aynı zamanda biz kadınlar, ezilenler, direnenler açısından kazanmaya en yakın olduğumuz tarihsel bir süreçtir de. Şimdiye kadar çok şey başardık, bundan sonra da aynı inanç ve kararlılıkla kazanmaya ve başarmaya devam edeceğiz. Çünkü direnmek ve kazanmak bizim varlık gerekçemizdir. Bu despot düzene, tekçi erkek düzene yaşamlarımızı, irademizi ve yarınlarımızı asla teslim etmeyeceğiz. Meydanı asla bunlara bırakmayacağız. Biz kadınlar çok daha güçlüyüz. Bu gücümüz de değişimi mutlaka getirecektir. Bunu korkularından anlıyoruz.

Biz kadınların tüm denklemleri belirleyecek büyük bir siyasi gücü var

Güçlüyüz, çünkü örgütlü kadın mücadelemiz var. Güçlüyüz, çünkü kadın partisi HDP var, inşa ettiğimiz kadın kurumlarımız var. Kurumsal olarak inşa ettiğimiz ve herkese ilham kaynağı olan eşbaşkanlık sistemimiz var. Kadın odaklı güçlü yaşam siyasetimiz var. Kürt kadın hareketi ile feminist kadın mücadelesinin, kadın örgütlerinin güçlü dayanışma ağı var. Erkek egemen siyasete karşı kadınların ilmek ilmek ördüğü kadın siyasetimiz var. Biz kadınların tüm denklemleri belirleyecek büyük bir siyasi gücü var. Emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlerle oluşturduğumuz ve daha da genişleteceğimiz Emek ve Özgürlük İttifakımız var. Bu ittifak aynı zamanda kadınların ittifakıdır.

Korku iklimine karşı cesareti her yerde yükselteceğiz

Tek adamın, tek adamların değil, kadınların yöneteceği bir ülkeyi yaratmak temel hedefimizdir. Bunun için kadınlar olarak mücadelemizi daha da büyütmek zorundayız. Kadın düşmanlığını bitirmenin yolu tüm kadınların birliğidir, emekçi kadınların ortak mücadelesidir. Gaspçı kayyım zihniyetini tarihin çöplüğüne gönderip demokratik ve cinsiyet eşitlikçi yerel yönetimleri yeniden halkımıza kazandırmak için; bizden çalınan ekmeğimizi, bizden çalınmak istenen haklarımızı, bizden çalınmak istenen yaşamlarımızı kazanmak için; başörtümüze, eteğimizin boyuna, nerede, ne zaman olacağımıza karar veren ve bunu siyaset malzemesi yapan erkek siyasetini bitirmek için; eşitlik ve özgürlük için asla durmayacağız, yılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Daha çok mücadele edeceğiz. Faşizmin durmadığını biliyoruz. Tabii ki biz kadınlar da durmayacağız. İktidarın yaymak istediği korku iklimine karşı cesareti her yerde kadınlar olarak yükselteceğiz. İnanın ki kaybetmelerine artık ramak kalmıştır. Bugünlere taşıdığımız bu onurlu mücadeleyi, büyük emeği en güçlü kazanımlara dönüştürmek bizim elimizdedir.

Üçüncü Yol kadınların yoludur!

Evet, önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bu seçimler aynı zamanda kadınların eşitçe ve özgürce yaşayacağı bir düzen ile tekçi ve kadın düşmanı erkek düzen arasındaki bir seçimdir. Kadınların iradesini yok sayan bu erkek düzeni bir daha dönmemek üzere tarihin çöplüğüne göndermek için önümüzdeki büyük fırsatı değerlendireceğiz. Bunu iyi görmemiz gerekir. İktidar bloku hangi engelleri çıkarırsa çıkarsın, hangi oyun ve tuzaklara başvurursa vursun, biz kendi yolumuzdan, Üçüncü Yoldan, kadınların yolundan ilerlemeye devam edeceğiz. Üçüncü Yol kadınların yoludur. Bu ülke ancak kadınlarla özgürleşir. Demokrasi ve adalet kadınlarla, kadınların mücadelesiyle gelir. Bu nedenle kadın partisi HDP bu değişimin en güçlü teminatıdır. Önümüzdeki sürecin anahtarı tabii ki kadınlardır ama aynı zamanda partimiz HDP’dir.

21’inci yüzyılı kadınların özgürlük yüzyılı yapacağız

Bu despotik erkek düzene son noktayı koyacak olan hiç kuşkusuz kadınlardır, kadınlar olacaktır. Hepimizin bu bilinç ve sorumlulukla hareket edeceğine ve çalışacağına, her gün her an alanlarda, meydanlarda, sokaklarda, evlerde canla başla çalışacağımıza olan inancımız tamdır. Kararlıyız, kesinlikle başaracağız. Yarınlara dair en güçlü sözü biz kadınlar söyleyeceğiz. Geleceği biz kadınlar belirleyeceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi, 21’inci yüzyılı faşizmin, karanlığın, savaşların, ırkçılığın yüzyılı haline getirmeye çalışanlara karşı, 21’inci yüzyılı kadınların özgürlük yüzyılı yapacağız. Ve nasıl ki jin, jiyan, azadî’yi 21’inci yüzyılın özgürlük sloganı haline getirdiysek, 21’nci yüzyıl da bizim yüzyılımız olacak, kadınların yüzyılı olacak. Jin, jiyan, azadî ile sözlerimi tamamlamak istiyorum.

İlginizi çekebilir