Behice Feride Demir: Eve Giden Uzun Yol

Tarihçi Mahmut Akyürek, Rudaw’a verdiği bir röportajda Kürt -Osmanlı ilişkilerine dair çarpıcı bilgiler paylaştı.  İdris-i Bitlisi’nin ‘ Heşt bihûşt’ adlı eserinin araştırmacıların hizmetine hala açılmadığına dikkat çekerken, Kürt tarihçiliği adına şeytanın bacağını kıran yorumlarda bulundu. Gerek Akyürekli’nin açıklamaları, gerekse deprem felaketi, resmi tarihin dezenformasyonlarına dikkat etmemizi bir kez daha sağladı. Bu soruyu sıklıkla sorduğumuz bir zamanda, Kürdolog Yevgeniya İlyiniça Vasilyeva, hayatını kaybetti. Elbette önemli bir isimdi ve Kürt tarihi hakkında zengin bilgilere sahipti. Vasiliyeva, Kürt tarihi üzerine çalışmalar yapmış, Şerefnameyi Rusça’ya çevirmiş ve yine Şerefname’nin yazarı olan Şerefxanê Bedlisi’nin hayatına dair kitap kaleme almış bir tarihçi idi.

Vasiliyeva, alanında uzman pekçok araştırmacı gibi uzun süren çabaların ardından, Eve Giden Uzun Yol; Şerefxanê Bedlisi Çağı, Yaşamı ve Ölümsüz Kişiliği adlı eseri yazmıştir. Bu kitap bir nevi Şerefnameyi anlama  kılavuzu da sayılır. Rus araştırmacılığı belki coğrafik yakınlık, belki de geleneksel devlet ilgisinden dolayı Kürdistan’da hep ilgili bir el bulundurmuştur.

Eve Giden Uzun Yol da bu şanslı ilgi sayesinde yazılmış olup, geçtiğimiz yıllarda Avesta Yayınları tarafından da Türkçe çevirisi basılmıştı. Mele Mehmudê Beyazidî’nin alttaki dizesiyle Şerefxan’la tanışmamız başlıyor.

“ Kurdistan; tarihini, bilgi ve meziyet bakımından kusursuz olan asrını bu seçkin adamının kalemine borçludur.”

İlk önsöz’ünde J.A.Orbell’den yapılan alıntı okuru hiç bekletmeden sorunun mahiyeti hakkında bilgilendirmektedir.

 “ Doğu kültürüne sayısız katkılarda bulunan bu halkın evlatlarını;  İran, Arap, ve Ermeni kisvesine büründürüp elinden aldılar. Kürtler yitirdikleri evlatlarının her biri şanlı birer müzisyen, şair, general olarak başka halkların tarihini süslüyor.”

İkinci önsöz de ise Şakire Xudo’nun uzun değerlendirmesiyle 110 sayfalık, üç bölümlük kitabın, tarihi yolculuğu başlıyor.

1 BÖLÜM

Şerefxane Bedlisi Zamanında Kürt Ülkesi adıyla başlayan bu bölümde; yazarın politik izlenimleri, Kürt siyasal güçleri, Osmanlı, Safevi çekişmesi  ve Kürdistan’ın tarihsel nitelikleri tarafsız bir dille ele alınmıştır. Hem Kürt sosyal ve stratejik düzenleri hem de etraflarında ki güçlerin Kurdistan’da başı boşluk yaratma istekleri, Mir Şerefxan’ın hayat hikayesi etrafında örülmüştür. Bir tarih kitabı işlevi gören satırlar kayıp ve çalınmış Kürt mefküresinin kökleri, kendine özgü aklı ve üretim derinliği konusunda yerinden bilgiler içermektedir.

” Ortadoğu’nun merkezinde üç dünyanın ( Arap, Fars ve Türk ) kesiştiği topraklarda şaşırtıcı özgünlükleriyle kendi dünyasını kurmuş bir halk olan Kürtler yaşar. Yüzlerce yıllık tarihleri boyunca birleşik bir devlet kuramamış olan Kürtlerin yurdunu birleştiren harç etnik bilinç olmuştur.” Bugün dahi  Kürtlere bir suç unsuru olarak isnat edilen ” Etnik bilinç”tartışmalarını  Vasiliyeva’nın tespitiyle  birleştirdiğimizde Kürtlerin bilinçli bir özden koparılma siyasetiyle karşı karşıya olduğuna kanaat getirmemek elde değil. Son dört yüz yıldır Kürtlük, onu istemeyenler için savaş sebebi, onu yaşayanlar içinde bir varlık meselesi olmuştur. Vasiliyeva gibi, bir araştırmacının rasyonel ikazlarını ve gözlemlerini günümüzün egemenlik hesaplarıyla yan yana koyduğumuzda, eski kurnazlıkların sadece isim değiştirdiğini görmekteyiz. Kürdistan’ın adı, sınırları, soyları ve stratejik konumlanmasının siyasal haritası ,sonraki asırlarında jeostratejik  momentumu olmuştur.

Her yabancı hakimiyet Kürdistan’a yeni yükler ve dayatmalar, şekillendirmeler getirmiştir. Bu yüzden Kürtlerin tüm hamleleri merkezin zayıflatılması üzerine yoğunlaşmış, merkezin de Kürtleri çevreye sürme hileleri bu momentumun indeksi olmuştur. Bu yüzden Şerefxanê Bedlisi herşeyiyle bütün gelişmelerin ortak figürdür. Vasiliyeva, bu kesinlikten hareketle O’nu Kürtlerden yüzyılı olan tek adam diye tanımlamaktadır.

Bu tanımlama boş değildir. Devlete hazırlık babındaki akli, ahlaki ve öngörülü olguların tamamı Şerefxan ve onun yönetiminde hayat bulmuştur. Bu yüzden 15 ve 16. Yüzyılı Kürdistan tarihi açısından oyunu belirleyen oyuncu olarak vasıflandırmak abartı değildir.

Vasiliyeva, Şerefxan’ın bu oyunu “aşiretler konfederasyondan teşkil güçlü merkezi Kürdistan fikri üzerine kurduğunu” ifade eder. Ne yazık ki bu hayal Şerefxan’ın Kürdistan’ına nasip olmadı ama Bismark’ın elinde Avrupa’nın kader değişimine giden sistemin kendisi oldu.

2.BÖLÜM 

EVE GİDEN UZUN YOL

Tarih, evde ki hesapla dışardaki hesabının uyuşmazliğiyla ilerler. 1514’te ki Çaldıran Savaşı ve Kürt mirliklerinin aldıkları kararlar bir nevi tarih içinde tarihin doğmasına sebep olmuştur. Koçhisar savaşından sonra 11 Kürt miri Şah İsmail’e bağlılıklarını bildirmeye giderken, tutuklanıp Tebriz zindanına atıldığında Şerefxan’ın bireysel hikayesi de Kürtlerin hesapları da altüst olmuştur.

Kürt aşiretler konfederasyonu Ruzeki  ve Bilbasilerin çekirdeğinde olduğu 25 aşirettin birleşmesiyle oluşmuştur. 5’i eski diğerleri yeni olan bu yapı zaman zaman kendi içinde ihtilaflar da yaşamıştır. Zaten Şerefxan’ın kaderini değiştiren de Bilbasilerin Şerefxanı lider seçme kararı olmuştur. Bu karara kadar Şerefxan Safevi sarayında esaretle gözetim arası bir tutsak çocuktur.

Kendi deyimiyle “sağ eli sol elini ayırd eymeye başladığı andan itibaren“ Lala’ya verilmiş, 12 yaşına dek Safevi sarayında Şah Tahmasb’ın oğullarıyla beraber eğitim görmüştür. Esareti bir nevi eğitim üsülüne evrilmiştir. Resim müzik, tıp, matematik, astronomi, kaligrafi mektup yazımı ve teoloji eğitimi almıştır. Bu eğitim resmi formalite iken “Qanuni kurdi” denilen Kürt yaşam yasalarını da ailesinden ve danışmanı bilbasi aşireti reisi Şêx Emir Bilbasi’den almıştır. Bilbasiler savaçcı ve güçlü bir ailedir ve Şerefxan’ın  dünya görüşü üzerinde etkileri tartışmasızdır. Vasiliyeva, meslektaşı Minorsky nın “K urdstovo” dipnotuyla bu durumu açıkladığını söyler. Saray eğitimi ve geleneksel eğitimi birleştiren Şerefxan,12 yaşında bir devlet adamı azametiyle aşiret topluluğunun başına geçip, amcası ile beraber Salyan ve Mahmudabad hükümdarı olarak Azerbaycana gönderilir. (1557-8)

 1578’de Şah İsmail Safevi tahtına geçtiğinde ise Şerefxan’ı Kürdistan beylerbeyliğine büyük emir olarak atar. Bu atama Şerefxan’ın yükseliş yılları ve Bitlis’te sonlanacak yeni bir dönemin kendisi olacaktır.

BİTLİSE DÖNÜŞ

Safevilerle Osmanlıların çekişmesinde Kürtler her zaman dikkat ve denge unsuru olmuşlardır. Bu yüzden her iki saray, birbirini izlemekte, iç çelişkilerine uygun taktik ve takip yöntemlerini kullanmaktan kaçınmamışlardır.

Safevilerin karmaşasını bilen Osmanlı yönetimi, Şerefxan’a davet yollayarak onu yeniden Kürdistan’ın O smanlı tarafına davet eder. Elbette ki Şerefxan, bu fırsatı iyi kullanır ve  Sultan 3. Murat’ın davetine icabet eder. Şerefxan 35 yıl süren ayrılığın ardından atayurduna dönebilmiş ve İran’daki yıllarını “Sanrı Çölünde” diye nitelemiştir. 54 yaşında Şerefnameyi yazmaya karar verdiğinde ise Kürdistan; ciddi, bereketli ve adil bir yer olarak ona esenlik vermiştir.

ŞEREFİN KİTABI YA DA KURDİSTAN’IN ŞEREFİ

Pek çoğumuzun okuduğu ya da duyduğu Şerefname, Mir Şerefxan’ın adından hareketle yazılmıştır. Kendisi pek çok dalda tahsil gördüğü gibi mektup yazımı konusunda da ustadır. Ve bu saikle Şerefname gibi bir kitabı yazması, devrin şartları itibariyle önemlidir. Şerefname, yazıldıktan sonra Kürtlerin tarihsel iddanamesine dönüşmüştür. Sayısız siyasal ve sosyal olayda Kürtler etraflarındaki devletlerin hamasetlerini Mir Şerefxan’ın mirasına dayanarak savuşturmak istemişlerdir.

Ne yazık ki mir’likler sonrasında Kürt aklının iki yakası bir daha bir araya gelemedi. Ve Şerefxan’ın ülkesi de eseri de politik kaderi gibi hep çok uzaklara düşmeye,kaybolmaya mecbur kaldı. Asırlar sonra Paris ve Petersburg arasında dolaşan Şerefxan’ın el yazıları, madam Vasiliyeva ve meslektaşları  sayesinde bütüncül bir hale gelip kitaplar dizisine dönüşebildi. Eve Giden Uzun Yol, bir liderin kişisel niteliğine, asaletine, tarihsel bilincine, atalarına olan gönül bağına ve ülke kurma yükümlülüğüne dair önemli bir kitaptır.

İyi okumalar!

Bu vesile ile Yevgeniya İlyiniça Vasilyeva’ya şükranlarımızı sunuyor, saygıyla anıyoruz…

 

İlginizi çekebilir