Basın örgütlerinden sosyal medya yasasına protesto

Meslek örgütleri, Basın Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklere yönelik eleştirilerini madde madde sıraladı, „istenmeyen haberi yapanın yanı sıra yayanın da ceza alacağına“ dikkat çekti.

Basın meslek örgütleri, Cumhur İttifakı’nın „dezenformasyonla mücadele“, muhalefetinse „sansür yasası“ olarak tanımladığı kanun teklifine ortak açıklamayla tepki gösterdi.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan tasarıyla ilgili olarak Meclis binası önünde açıklamada bulunan Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’na CHP, HDP ve DEVA partili milletvekilleri de destek verdi.

„Medya Dayanışma Grubu“ ismi altında toplanan basın meslek örgütleri, resmi adı „Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi“ olan tasarıyla ilgili ortak açıklamada, „Yaklaşan seçimler öncesinde devlet kurumlarının, halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi sararak, isterse sıkıştırıp boğacağı isterse gevşetebileceği bir yasal düzenlemeye ‚Hayır‘ denilmelidir“ ifadesi kullanıldı.

Meslek örgütleri, yasanın bu hâliyle uygulanması durumunda Türkiye’de basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacağını savundu.

Hangi noktalar eleştiriliyor?

„Medya Dayanışma Grubu“, yasa tasarısına itirazlarını şöyle sıraladı:

– İstenmeyen haberi yapanın yanı sıra yayan da ceza alacak: Yasa teklifi ifade özgürlüğünün önünde tarihimizin en büyük engeli olarak dikilecek 29’uncu madde ile „Halkı yanıltıcıyı bilgiyi alenen yaymak“ gibi bir yeni suç tanımı oluşturacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinemeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, ‚dezenformasyon‘ olarak suçlanabilecek. „Yalan haberi yapanın yanı sıra yayan“ ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacak.

– Sosyal medya paylaşımlarına ceza: İktidarlar tarafından tehlikeli görünen sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak. Kapalı anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya verecek.

– Bant genişliği daraltılabilecek: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sosyal medya ve Whatsapp gibi haberleşme programlarını çok sıkı denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanım bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerine 30 milyon TL ceza ve kapatmayla eş anlamlı sayılabilecek düzeyde yüzde 95 bant daraltması cezaları söz konusu olacak. BTK sosyal medya şirketlerinin küresel cirolarının yüzde 3’ü kadar ceza kesebilecek. Hangi sosyal medya devi küresel cirosunun yüzde 3’ünü ceza olarak Türkiye’ye öder? Maddeyle sosyal medya şirketleri üzerinde baskı kurularak düşünce ve ifade özgürlüğü alanının kontrol edilmesi amaçlanmaktadır.

– İnternet basınına bir havuç, 10 sopa: Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek yanı, internet basınında çalışan meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın belli şartlarda internet basınına yönelik ağır yaptırımlar da öngörülmekte. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet sitesine, 1 milyar liraya kadar ceza verilebilecek. „Haber Sitesi“ vasfını yitirenler internet sitelerinde çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın kartı da ellerinden alınacak.

– Yerel gazeteler ağır darbe alacak: Yerel gazetelerimizin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında azalması söz konusu olacak. Yerel gazeteler bu darbeyi aldığı takdirde çalışan yaklaşık 8 bin meslektaşımız için işsiz kalma tehlikesi doğacak. İnternet siteleri Basın İlan Kurumu havuzuna dahil edilirken, yeni kaynak yaratılmadığı için, ilan pastasından alınan pay iyice küçülecek.

– Basın İlan Kurumu ceza kurumu olacak: Resmi ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması amacıyla kurulan ve fikir ve içerik farkı gözetmeksizin aracılık hizmeti yapmakla yükümlü Basın İlan Kurumu gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak büyük yetkilerle donatılacak. Basın İlan Kurumu tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın „eli silahlı polisi“ hâline gelecek.

– Basın kartının anlamı kalmayacak: Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak. Dernek ve vakıf yöneticilerinin, pek çok kamu çalışanının basın kartı almasının önü açılacak. Kimin basın kartı alıp kimin alamayacağına karar verecek dokuz kişilik komisyonda gazetecileri temsil edebilecek sadece iki temsilci bulunabilecek, beş üyeyi doğrudan başkanlık belirleyecek.

 

/ DW /

İlginizi çekebilir