Azad Aslan: Fütürizm üzerine çeşitlemeler

“Gerçek güzellik sadece savaşta bulunabilir”

Fillippo Tomasso Marinetti

Fütürizmin (Gelecekçilik) öncüsü ve şefi Marinetti bu sözü söylediğinde henüz bir dünya savaşı yaşanmamıştı. 20 Şubat 1909’da Le Figaro gazetesinde Fütürizmin bildirisini yayınladığında, bu yeni sanatsal akımın 20.yy baştan aşağıya şekillendireceğine yürekten inanmıştı.

Ne yazık ki faşizm ile özdeşleşen bu akımın etki alanı geniş, ömrü de tahmin edildiği kadar uzun olmadı. Ağırlıklı etkisini güzel sanatlar, mimarlık ve edebiyat alanında gösteren bu akım sosyal ve siyasal alandaki amaçlarının gerisinde kaldı.

Tabi bunun temel nedenlerinin arasında yatan en önemli faktör şiddeti övmeleri, eskiye ait olan her şeyin yerle bir edilmesi fikri ile bilim ve teknolojiyi aşırı yüceltmeleriydi.

Bu akımın temel amaçları; geçmişteki estetik değerleri ve gelenekleri bütünüyle reddetmek, dünyanın geleceğinin „Modernlik“ olduğunu savunmak, ülkeleri (özellikle İtalya’yı) geçmişin ağırlığından kurtarıp modernleştirmek ve özellikle „Şehirleşmiş Medeniyet“, „Makineleşme“ ve „Sürat“ kavramlarını toplumsal hayatta temel hale getirmekti.

Günümüzün sanat ve edebiyat dünyasında fütürizm pek popüler olmasa da varlığını koruyor ve daha çok mimari alanda etkilerini gördüğümüz bu akım son zamanlarda ekonomi dünyasında da geniş bir yer ediniyor.

 Öyleki birçok teknolojik şirket geleceğin ekonomisinde söz sahibi olabilmek için fütürist anlayışa uygun stratejilerle, yeni bir gelecek inşa etmek istiyor. Hal böyle olunca rekabet gittikçe kızışıyor ve bu rekabet beraberinde yeni yaratıcı fikirleri ortaya çıkardığı gibi, çatışmaları da derinleştiriyor.

Artık Amazon, Alibaba, Ebay, jd.com, Waltmart gibi büyük e-şirketlerin etki alanının daha da geliştiği bir döneme girdik. Amazon gibi  e-ticarete sadece kitap satışı ile başlayanlar, şimdilerde beyaz eşyadan, mobilyadan tutun da giyime, teknolojik araçlardan, medya dünyasına, yani aklınıza gelebilecek her türlü tüketim ihtiyacının karşılandığı devasa mağazalara dönüşmüş durumda. 

Bu aynı zamanda tüketim alışkanlıklarının kökten değişmesine de vesile olmuştur. Ayakta kalmak, yeni tüketim modeline entegre olmak ile mümkün hale gelmiştir. Yani bir giyim mağazasına sahibiyseniz ve online satış siteniz yoksa ve bununla beraber reklam ve indirim kampanyaları da hazırlamıyorsanız iş geleceğiniz pek parlak olmayacaktır.

Tabi bu yeni ekonomi modelinin, teknolojik ilerleme ve rekabetin ortaya çıkardığı doğal bir gelişme olarak görmek gerekiyor. Önemli olan bu değişimin motivasyonunun beslendiği düşünsel kaynak. 

Fütürizmden beslenen bu yeni girişimciler tıpkı 110 yıl öncesi gibi fütürist anlayış ile yeni bir çıkış yapma çabasında.

Bir ahtapotun kolları gibi her alana yayılma eğiliminde olan şirketler, yeni teknolojik buluşlarla üretim ve tüketim alışkanlıklarını kökten değiştiriyorlar. 

Mesela Amazon; üyelik stratejisi ile tüketicilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ekonomi modelinin alt yapısını şimdiden oluşturdu. Bir şirkete üye olduğunuzda, o şirketin sizin her türlü ihtiyacınızı karşılayacak donanıma sahip olduğunu düşünün, evden çıkmadan evin önünde sizi işe bırakmak için bir arabanın beklediğini düşünün, siz internette gezinirken otomatik pilot arabayı en güvenli ve kısa yoldan işe getirdiğini düşünün. 

Bunun için bir şirketin CEO’su olmanız da gerekmez. Belki de bir şirkette temizlik görevlisi olarak çalışmanız bile böylesi bir lükse sahip olmanıza yeterli olacaktır. Bunun için o e-şirketin sitesine üye olmanız yeterli olacaktır. Zenginseniz premium müşteri imkanlarından, orta halli bir geliriniz varsa standart üyelik haklarınızdan yararlanacaksınız.

Ulaşım üzerinden verdiğim tek bir örneğin araba endüstrisinde yaratacağı alt üst oluşu düşünün. Sınırsızca yararlanabileceğiniz farklı model ve özellikli arabaları kullanmak dururken, sadece bir modele ne gerek var? Kasko, sigorta, yakıt, yedek parça vb her türlü masraftan muaf tutularak, cüzi miktarlarda tüm bunlara sahip olmak varken…

Fütürist düşünceler uygulamaları ile birlikte radikaldir. Geçmişin reddi üzerine kuruludur. Teknolojinin bu devasa değişim potansiyeli, bizleri gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkaracağı gibi, alaşağı da edebilir.

Önemli olan geçmiş ve gelecek arasındaki geçiş köprüsünün sağlam ayaklar üzerine kurulmasıdır. Bunu da başarıp başaramıyacağımızı bu yüzyılın ikinci çeyreğinde göreceğiz…

İlginizi çekebilir