Avukat Erişen: Cezaevlerinde durum kötü, ölümler artabilir

Cezaevlerinde artan hak ihlallerinin artık yaşam hakkı ihlali boyutuna ulaştığını belirten avukat Dersim Erişen, ölümlerin artabileceğine işaret ederek, sorunları aktardıkları yetkililerden yanıt alamadıklarını belirtti.
Kamuoyuna her gün yeni bir hak ihlalinin yaşandığının yansıdığı cezaevlerinde İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. Tüm baskı ve yaşam hakkına varan ihlallere karşı tutuklular ise, eylemleriyle direniyor. Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 3 Kasım 2022 tarihinde tecrit ve hak ihlallerine karşı başlatılan 10’ar günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevi devam ediyor. Tecrit ve artan hak ihlallerine karşı 28 Ekim 2022’de bedenini ateşe veren ve vücudunda ikinci derece yanıklar oluşan tutuklu Yakup Brukanlı, enfeksiyon kapma riskine rağmen hastaneye sevk edilmeyerek, cezaevi revirinde tedavi ediliyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Avukat Dersim Erişen, cezaevlerinde yaşananlara dair konuştu.
SAĞLIK HAKKINA ERİŞİLMİYOR
Cezaevlerinde sağlık hakkına erişimin bir sorun haline geldiğini belirten Erişen, “Hem fiziksel hem de psikolojik olarak yeterli tedavi imkanı bulunmadığı için mahpuslar hayatını kaybediyor. Cezaevlerinde durum çok kötü ve ölümler daha da artabilir. Bu konuda ilgililere yönelttiğimiz sorulara yeterli cevaplar alamıyoruz. Ne cezaevleri ne de Adalet Bakanlığı hiçbir şekilde açıklama yapmıyor” dedi.
ATK İŞKENCE ARACINA DÖNÜŞTÜ 
Cezaevi yönetimlerinin uluslararası hukuka uymadığını kaydeden Erişen, “Özellikle siyasi politik mahpuslar çıplak arama, ayakta sayım dayatması, tecrit, sosyal faaliyetlerden yararlandırılmama, iletişim hakkının kısıtlanması, iyi beslenmeme, sağlık hakkına erişimin engellenmesi, infaz yakmalar gibi birçok sorun yaşamaktadır. İnfaz hukukunda mahpusun yaşam hakkının korunması, kendisini denetim altında tutan kamu idaresinin sorumluluğundadır. Özellikle son bir yılda cezaevlerinde şüpheli ölümlere, tahliyesi engellenen ve cezaevinde cenazesi çıkarılan mahpus sayısına baktığımızda ATK raporlarının ölümlere nasıl zemin hazırladığı ortaya çıkmaktadır. Sorun, artık yaşam hakkı ihlali boyutlarına ulaşmaktadır. Ceza infazının geri bırakılması kararı ATK raporları esas alınarak verilmektedir. Oysa tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınan raporlar, infazın ertelenmesi için yeterli olmalıdır. Devletin sadece ATK raporlarını esas alması aslında kendi devlet hastanelerini işlevsiz gördüğünü göstermektedir. ATK raporu almak için kilometrelerce yol gitmek zorunda bırakılan hasta mahpus için bu bir işkenceye dönüşmektedir” diye belirtti.
İNFAZ DÜZENLEMESİ DEĞİŞMELİ 
Cezaevinde tutulan tutukluların sağlık ve yaşamından devletin sorumluğu olduğuna dikkat çeken Erişen, şöyle devam etti: “Tutuklu ruh ve beden sağlığını koruyabileceği koşullarda tutulması gerekmekte ve sağlık hizmetlerine erişim hakkının da güvence altına alınması gerekir. Hapsedilen her birey hapishane dışındakilere eş bir sağlık hizmetinden yararlanma hakkına sahiptir. Yine Cezaevi Gözlem Kurulu, neredeyse bir paralel mahkeme rolünü üstlenmektedir. Ceza infazı bitmek üzere olan mahpusa soyut, akıl dışı sorular yöneltmekte ve keyfi uygulamalarla infaz yakmaktadır. Yaşanan sorunların çözümü ceza infaz sisteminin değiştirilmesi, hasta mahpusların acilen tahliye edilerek, tedavilerinin yapılması, mahpusun ıslahını esas alan düzenlemenin terk edilmesi gerekir.”
Erişen, cezaevinde yaşanan kimi sorunları şöyle sıraladı:
* Koğuş yapısı: İklim şartlarına uyumlu olmayan bina yapısı, gün ışığından ve temiz havadan yeterince faydalanmayı sağlamayan pencere yapısı, mahpusun kaldığı ve kullandığı alanlarda ısıtma ve havalandırma yetersizliği, görme yetisine zarar veren yetersiz aydınlatma,
* Beslenme: Mahpusa sağlığını koruyacak yeterli besin maddeleri verilmiyor. Hastalık ayırımı yapılmadan tek bir diyet yemeği veriliyor ve diyet yemeği dedikleri daha az yağlı ve daha az tuzlu ve yeterli besin değeri taşımıyor. Sıcak suyun ve temizlik günlerinin belirli günlere sıkıştırılması da temel bir sorun,
* Revir: Sağlığa erişim ve doktora ulaşım büyük sorun. Mahpusa birinci basamak muayene ve tedavi hizmeti revirlerde verilmektedir. Sürekli personel değişimi hastalığın tedavisi ve takibini olumsuz etkilemekte,
* Ring: Hastane sevkleri jandarma tarafından yapılmakta ve bu ‘Dik Tabut’ diye adlandırılan ring araçlarıyla yapılmakta. Sadece hastane sevki değil, mahkeme sevkleri için de bu araçlar kullanıldığı için hastane sevklerinde gecikme yaşanmakta, ringle hastaneye götürülen mahpus diğer mahpusun tedavisini de beklemektedir. Tüm bu sorunlarla karşılaşan mahpus, bu zorlu ve uzun süreci yaşamamak için tedavi talebinde bulunmamakta,
* Kelepçeli muayene: Hasta mahremiyeti göz önünde tutulmadan, güvenlik eksenli yaklaşım sonucu sıklıkla yapılan uygulamalardandır.
MA / Berivan Kutlu 
İlginizi çekebilir