Asparagas haber furyası tüm Avrupa’yı sardı

Ünlü medya kuruluşlarını bire bir taklit eden sahte siteler, asparagas haberleriyle dezenformasyona neden oluyor. Özellikle Rusya, bunu propaganda aracı olarak kullanıyor. Peki yayıncılar sorunla nasıl mücadele ediyor?

Gecenin karanlığında bisikletiyle evine giden genç, sokak lambaları yanmadığı için yoldaki çukuru fark etmedi ve düşerek hayatını kaybetti!

Ukraynalılar, Avrupa’dan giden yardım paralarıyla Rusya’da ev satın alıyor!

Bremen’deki bir okulda enerji tasarrufu nedeniyle şaibeli bir gaz patlaması meydana geldi!

Bunlar, son günlerde internette viral olan onlarca yalan haberden sadece üç örnek. Bu haberlerin ortak özelliği, spiegel.de, welt.de, bild.de ve t-online gibi tanınmış Alman haber portallarının, bire bir taklit edilerek oluşturulduğu sahte haber sitelerinde yayınlanmış olmaları. Bu sahte siteleri orijinalinden ayırt etmek çoğu zaman neredeyse imkânsız.

Marka istismarı had safhada

Teknoloji şirketlerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesi ve denetime tâbi tutulması için çalışan bir STK (sivil toplum kuruluşu) olan Initiative Reset’in başkanı, medya uzmanı Felix Kartte, „İnternet sitelerinin klonlanması ve markaları istismar edilen saygın medya kuruluşlarına benzeyen sahte portallar aracılığıyla yalan haber ve propagandanın yayılması, Almanya’da daha önce hiç bu düzeyde olmamıştı“ diyor.

Rusya yanlısı son dezenformasyon kampanyasını t-online için yazdığı bir makalede ortaya çıkaran gazeteci Lars Wienand, bu tür 30’dan fazla sahte site tespit etmiş: „Bu sayfalardan birini 26 Ağustos’ta keşfettik ve hemen sitenin Hollanda’da bulunan internet servis sağlayıcısına yazdık. 29 Ağustos’ta sayfa çevrimdışı oldu. Ancak kısa bir süre sonra Kolombiya’da yeniden ortaya çıktı.“

Biraz meşakkatli de olsa taklit siteleri sonsuza dek internetten kaldırmak mümkün. Wienand, „Meslektaşlarımız bu sorunu, Cloudflare adlı servis sağlayıcısı ve sitenin kayıtlı olduğu şirketin yardımıyla çözebildiler,“ diyor.

Künye ve adresler meçhul

Ne yazık ki bu tür başarılar oldukça nadir. Wienand, birçok medya kuruluşunun sahte sitelerin izini sürmekte ve muhatap bulmakta başarısız olduğunu belirtiyor: „Çünkü sahte web siteleri iz bırakmıyor. Sitelerde genelde künye yok, dolayısıyla irtibat adresi veya muhataplar da meçhul. Avrupa dışında bir internet servis sağlayıcısı söz konusu olduğunda, yasal işlem yapmak da genellikle sonuç vermiyor.“

Bu deneyimi Axel Springer Verlag da yaşadı. Bünyesinde Bild ve Welt gibi önde gelen gazeteleri barındıran Alman yayınevinden yapılan açıklamada, „Ne yazık ki, yalan haberleri yazanlar hemen hemen hiç tespit edilemiyor. Prensipte bu konuda yasal olarak bir şey yapılıp yapılamayacağını kontrol ediyoruz ve başarı olasılığına bağlı olarak, kendi önlemlerimizi alıyoruz veya taleplerimizi uygulamak için harici hukuk firmalarını görevlendiriyoruz“ ifadelerine yer verildi.

Bir başka ünlü yayınevi Spiegel Verlag ise durumu doğrudan okuyucuları ve takipçileriyle paylaşma yolunu seçti. Spiegel dergisinin neredeyse kusursuz şekilde taklit edildiği sayfanın ekran görüntüsü paylaşılarak, Rusya yanlısı propaganda içeren sahte site hakkında bilgi verildi.

Yayınevinden yapılan açıklamada, „Prensip olarak, sahte haber siteleri hakkında haber yapma konusunda çok ihtiyatlıyız. Çünkü bunların arkasında genellikle şaibeli ve ticari amaçlı unsurlar var. Okuyucularımızın ilgisini buraya yönlendirerek, sahte siteleri ödüllendirmek istemiyoruz. Ancak mevcut yalan haber furyasında kamuoyunu bilgilendirme ve eğitme misyonumuz ağır basıyor,“ dendi.

Dijital Hizmetler Yasası çare olur mu?

Medya uzmanı Felix Kartte, „AB’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) bu soruna çare olabilir“ diye umuyor.

AB (Avrupa Birliği) Parlamentosu tarafından 5 Temmuz’da kabul edilen düzenleme, diğer hususların yanı sıra, internet platformlarının dezenformasyon kampanyalarını önleme, izleme ve bunlara tepki verme süreçlerini sıkılaştırmalarını zorunlu kılıyor. Sonbaharda yürürlüğe girmesi beklenen yasa, AB üyesi tüm ülkeler için bağlayıcı nitelikte olacak.

Felix Kartte, „Dijital Hizmetler Yasası şu anda yürürlükte olsaydı, medya kuruluşları bu sahte platformlara karşı daha etkili şikâyet olanaklarına sahip olacak ve taklit siteler kapatılacaktı. Bu nedenle, sahte sayfaların daha hızlı silinmesine ve erişimlerinin kısıtlanmasına yol açacak bir uygulama, medyanın yararına olacak“ değerlendirmesinde bulunuyor.

Yasal boşluklardan yararlanılıyor

Spiegel-Verlag, Dijital Hizmetler Yasası’nın „En azından büyük platformlar aracılığıyla oluşturulan içerikle ilgili olarak gelecekte kanunların uygulanmasını kolaylaştıracağını“ umuyor.

Ancak yayınevinin bir sözcüsü, yasanın yine de taklit site ve asparagas haber sorununu tümüyle ortadan kaldıracağına şüpheyle yaklaşıyor: „Geçmişte de defalarca görüldü ki, gayrimeşru içerik sağlayıcılar, hizmet vermeye devam edebilecekleri ve aynı zamanda yasal düzenlemeden kaçabilecekleri boşlukları bir şekilde bulabiliyor.“

Sahtecilere erişim engeli önerisi

Sahte haber siteleri dalgası, daha önce görülmemiş boyutlara ulaşmış olsa da bu fenomen yeni değil. İsveç’te 2018 yılında beş yayıncı tarafından, yalan haberlerin tespiti amacıyla kurulan doğruluk kontrol portalının bile sahtesi oluşturuldu.

Dijital platformlarda özellikle komplo teorileri ve aşırı sağcılık gibi konulara yoğunlaşan „Cemas“ adlı kuruluştan Josef Holnburger, dezenformasyon kampanyaları yürüten grup ya da bireylerin interaktif platformlara erişiminin tamamen engellenmesi gerektiğini savunuyor.

Holnburger: „De-platforming (platformsuzlaştırma) işe yarıyor! Bu tür aktörler YouTube gibi bir platformdan kaybolduğunda, artık daha önce sahip oldukları erişim imkânlarından yoksun kalıyor. Başka platformlarda tekrar yeni hesaplar oluşturabilseler de genellikle orada sadece kendi aralarında sınırlı kalıyorlar.“

/ DW Türkçe /

İlginizi çekebilir