Ali Engin Yurtsever: Türk Tipi Sri Lanka Modeli

Sömürgeciler, sömürdükleri ülkeler hakkında tek fikre sahiptirler: kendileri efendi, sömürülenler ise köledirler. Bu nedenle tanrısal bir güce sahip olduklari bilincini taşıdıklarını ve “köleler”ine karşı ne isterlerse yapabileceklerini düşünürler ve yapmaya çalışırlar. 

Tarihin, o ağır, zaman zaman da geriye doğru gidiyormuş izlenimi veren tekerleği hep ileriye doğru döndüğü için sömürgecilerin bu insanlık suçu içeren fikirleri, uyguladıkları pratik açısından zamanla sömürgelerde bir bilinç değişimine, bir sıçramaya yol açar ve kaçınılmaz olarak önce teorik bir isyan, sonra da pratiğe dökülmüş bir savaş başlar. Bundan sonrası her iki taraf için zor bir süreçtir. Çünkü sömürgeciler var olan düzeni sürdürmek isterler, sömürgeler ise var olan düzende yaşamak istemezler.

Son bin yıla sömürge olarak giren Kurdîstan, geride bıraktığı bin yil içinde sömürgecilere karşı tam olarak ulusal bir bilinçle ve sömürgecilik zincirini kırmak amacıyla olmasa bile nice isyanlarla günümüze kadar geldi. Son 40 yıla damgasını vuran isyan ise hem kendi hem de diğer sömürge isyanlarinin tarihini kat be kat aşmış, onca baskıya rağmen yok edilememiş, varlığını ve toplumsal tabanını büyüterek sürdürmüş ve en önemlisi toplumsal bir bilinç sıçraması yaratmıştır.

Sömürgeci TC, onlarca kez Kurdîstan’ın her bölgesine askeri hareket düzenlemesine rağmen istediği sonucu alamamıştır. Geriye baktığımızda yakılan yıkılan yerleşim alanları, yurtlarından sürgüne gönderilen insanlar, işkenceler, zindanlar…..

 Uzun süren savaşlar bir noktada aynı durumu sürdüremez, bir aşama gösterirler. Kurdîstan Özgürlük Hareketi’nin gelişmesi, öznel olarak dört parçada genel olarak da dünya kamuoyunda haklı ve saygın bir yer edinmesi  TC’yi savaşı daha da büyütmeye zorlamıştır, aksi takdirde zar zor ayakta duran devlet yapısı dağılıp gitmekle yüz yüzedir. 

Yıllardır kendi toplumunda özenle besleyip büyüttüğü ırkçılık, “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” sloganıyla birlikte tasmasının gevşetilip açıktan desteklenerek saldırı olanağı bulmuştur. 

İsyanın Kurdîstan’ın tüm alanlarında durdurulamaz bir aşamaya gelmesi ve Kurdîstan halklarının bütünüyle savaşa katılmasını engellemek adına başta Sur ve Cizire olmak üzere birçok Kürt yerleşim alanını yakıp yıkmıştır. Bu, hem gerillayla bütünleşmiş halka karşı bir mesaj hem de savaşın büyümesine karşı göstereceği tavrın ne olacağı konusunda bir bilgi vermektedir.

TC geleneğindeki barbarlığı daha da büyüterek gösterecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Özellikle Türk siyasetinde yer alan Kürt siyasetçilerinin dikkat etmesi gereken önemli bir olgudur.

Sri Lanka… 1976 yılından beri bağımsızlık talebiyle isyan başlatan Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları ile devlet arasında zaman zaman süren barış görüşmeleri, yeniden devam eden savaş ve bir noktada bir üst aşamaya evrilerek katliama dönüşen bir süreç yaşandı. 

2009 Mayıs ayında başlatılan ve hedef gözetmeksizin saldırıya geçilmesi sonucu 40 bin i̇nsanın öldürülmesi, binlercesinin sürgüne gönderilmesi ve gerilla hareketinin güç ve alan kaybetmesiyle-şimdilik-devletin hakimiyeti sağlandı ancak ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelelerinin asla bitmeyeceği, mutlaka zafere ulaşacağına olan inancımızla ve her devrimin çekilebileceği en son noktaya kadar çekilip “Hic Rhodus, hic salta” * sonuna kadar gerilen yay gibi ileriye doğru atılacağını biliyoruz. Aksi takdirde insanlık tarihi hiç ilerlemez, sabit kalırdı. 

TC’nin o dönem Sri Lanka devletini bu vahşetten dolayı kutladığı, karşılıklı görüş alışverişinde bulundukları dönemin gazete küpürlerinde bulunmaktadır. Anlaşılan “çözüm” olarak gördükleri bu yöntemi sümenaltı etmeyip kendilerine göre uygulamaya koydular. Kurdîstan Sri Lanka gibi bir ada olmadığı için farklı bir yöntem izliyorlar. 

Topyekün başlatacakları bir katliam hareketinin olası gelebilecek tepkilerini almamak yerine adım adım alan tutarak ilerlemeye çalışıyorlar. Kuzeydeki ağır koşullar, güneydeki işbirlikçi yönetimin katkısıyla kurulan askeri noktalar, dünya egemenlerinden alınan destekler sonucu Girê Spî, Efrîn gibi işgallere göz yumulması, Heftanîn işgal kalkışması ve daha atacakları adımlar… 

Hepsi en geç bir iki yıl içinde (muhtemelen) ilan edilecek Türk tipi İslam Cumhuriyeti’ne, becerebilirlerse Kurdîstan Özgürlük Hareketi’nin yöneticilerini yakalamak veya öldürmek şeklinde bir giriş yapmak. Niyet bu, hayal bu. Elbette gerçeklik daha başka. 

Kürt Halk Önderi A. Öcalan ve Kurdîstan Özgürlük Hareketi bu tehlikeyi yıllar önceden uyarmıştı, halen de uyarmaya devam ediyorlar. Bir soykırımla karşı karşıya olduğumuzu belirtiyorlar. 

Süreç içinde tekrar barış görüşmeleri başlatılabilir, ancak temel gerçek şudur: TC çok büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirmediği sürece bütün Kürtlerin kanını içse yine doymayacaktır. 

 Bu hayal, dünya dengelerini değiştirecek ölçüde bir sonuca yol açacaktır. Bizler örgütlü olduğumuz ve mücadele ettiğimiz ölçüde hayalperestleri gerçeğin ışığıyla uyandıracağız.

Birkaç yıldır yaşananları, Türk Tipi Sri Lanka modeli, işleyişi ve sonuçları açısından değerlendirmekte yarar vardır.

  ///

* Burada Rodos burada atla.

İlginizi çekebilir