AİHM 15 Temmuz dosyasını açtı: Çıkacak karar binlerce davaya örnek oluşturacak.

“FETÖ/PDY” üyeliğinden mahkum bireylerin AİHM önünde Ankara’ya karşı dava başvurularıyla ilgili ilk duruşma Strasbourg’da yapıldı. Çıkacak karar binlerce davaya örnek oluşturacak.

DW Türkçe’de  yer alan haberde, Türk mahkemeleri önünde “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” (FETÖ/PDY) üyeliğinden yargılanan ve haklarındaki mahkumiyet kararları kesinleşmiş olan bireylerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gündemine taşıdığı hak ihlali başvurularıyla ilgili pilot davanın duruşması bugün Strasbourg’da yapıldı.

AİHM, duruşma için, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası “FETÖ/PDY” üyeliğinden tutuklanan ve yargılandıktan sonra 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edilen Yüksel Yalçınkaya adlı eski bir öğretmenin başvurusunu “pilot dava” olarak seçti. Yalçınkaya 1 Eylül 2016 tarihli “OHAL Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Tedbirler” başlıklı 672 sayılı KHK ile görevinden alınmıştı.

Şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock kullandığı, Bank Asya’da hesabı olduğu ve “FETÖ/PDY”ye yakınlığıyla bilinen bir sendika ve derneğe üye olduğu için hapis cezasına mahkum edilen davacı, Yargıtay’da mahkumiyet kararı kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamayınca 2020 yılında AİHM’ye  başvurdu. Başvurusunda, Türk mahkemeleri tarafından hakkında verilen kararların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma”, “suçta ve cezada kanunilik”, “özel yaşama saygı” ve “örgütlenme özgürlüğü” ile ilgili maddelerine aykırı olduğunu savundu.

Yalçınkaya AİHM önünde Belçikalı avukatlar Johan Heymans ve Johan Vande Lanotte tarafından temsil edildi.

ByLock verileri nasıl ele geçirildi?

Davacı avukatları duruşmada büyük ölçüde ByLock verilerinin nasıl ele geçirildiği ve mahkeme izni olmaksızın delil olarak kullanılamayacağı tezlerini işledi. Yalçınkaya’nın ByLock kullanmadığını ve Litvanya merkezli bu şifreli mesajlaşma uygulamasının “yaklaşık 600 bin kişi tarafından indirildiğini” belirten Belçikalı avukatlar, “ByLock verilerinin Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yargı izni olmaksızın elde edildiğini; davacının, verilerin kendisine gösterilmesi veya bilirkişi tarafından incelenmesi taleplerinin ise reddedildiğini” söyledi

Avukatlar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok sayıda hakim ve savcının görevden alınmış olmasını “sosyal idam” olarak tanımlayıp, Yalçınkaya’yı yargılayan tüm mahkemelerde hakim ve savcıların görevden alındığını, bu nedenle “adil yargılamadan söz edilemeyeceğini” ileri sürdü.

Gülen hareketinin ilk olarak Haziran 2016’da Milli Güvenlik Kurulu tarafından “terör örgütü” ilan edildiğini de hatırlatan avukatlar, Yalçınkaya’nın “o tarihten sonra sendika ve dernek üyeliklerine son verdiğini” bildirdi.

Ankara’nın savunması

Türk hükümeti adına savunma, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Hacı Açıkgül, Alman hukukçu Stefan Talmon ve İngiliz hukukçu Christopher Staker tarafından yapıldı.

Hacı Açıkgül, “FETÖ’nün bir terör örgütü ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğunu” kaydederek, Türk mahkemelerinin “ByLock’un sadece FETÖ üyeleri tarafından kullanıldığına hükmettiği” hatırlatmasında bulundu.

Stefan Talmon, ByLock uygulamasının yaklaşık 600 bin kez indirildiğine dair davacı avukatları tarafından ileri sürülen verinin “yanıltıcı” olduğunu ifade etti, Türk hükümetinin “davacının uygulamayı nasıl elde ettiğini bilmediğini” savundu.

Christopher Staker ise Yüksel Yalçınkaya’nın “ByLock kullanmak, Banka Asya’ya para yatırmak ya da sendika üyeliğinden değil, bir terör örgütü üyesi olduğu için cezalandırıldığı” tezini işledi. MİT tarafından elde edilen ByLock verilerinin “yaklaşık 109 Gigabayt” olduğunu belirten İngiliz hukukçu, “Bu veriler 1 Terabayt kapasiteli modern bir dizüstü bilgisayarın kapasitesinin yüzde 10’una eşit, kitlesel ve gizli bir veri ele geçirme söz konusu değil” dedi. Staker, ham ByLock verilerinin ceza hukukunda kullanımı amacıyla 9 Aralık 2016 tarihli bir mahkeme talimatı bulunduğunu da kaydetti.

Karar örnek oluşturacak

Yalçınkaya davası, AİHM’de 17 yargıçlı Büyük Daire tarafından görülüyor. Davadan çıkacak karara davacının ve Türk hükümetinin itiraz hakları bulunmuyor. Davayla ilgili kararın bu yılın ikinci yarısından önce açıklanması beklenmiyor.

Dava, AİHM gündemindeki diğer “FETÖ/PDY” başvuruları için emsal teşkil edecek olması bakımından önem taşıyor. AİHM gündeminde şu an işlem görmeyi bekleyen yaklaşık 10 bin “FETÖ/PDY” başvurusu bulunuyor. Bu dava bloğu, hâlihazırda AİHM gündeminde karara bağlanmayı bekleyen Türkiye davalarının yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor.

Kaynak: DW

İlginizi çekebilir