Ahmet Arif ölüm yıldönümünde ölümsüz şiirleriyle anılıyor

Diyarbakır doğumlu büyük ozan Ahmet Arif,  bundan 30 yıl önce bugün; 2 Haziran 1991’de kalp krizi sonucu hayata veda etti.

Asıl adı Ahmet Hamdi Önal olan Ahmet Arif,  8 kardeşin en küçüğü olarak Diyarbakır’da doğdu. Babası memur olduğu için birçok şehir dolaştı. Ortaokulu Urfa’da, liseyi Afyon’da okudu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisiyken 1950’de Türk Ceza Yasası’nın 141. maddesine aykırı davranmak suçlamasıyla tutuklandı. 1952’de gizli örgüt kurma iddiasıyla yine tutuklandı. 2 yıl hapiste kaldı.

Cezaevi günleri sona erince Ankara’ya yerleşti. Ankara’daki gazeteler ve dergilerde teknik işlerle uğraşarak yaşamını kazandı.

1968’de tek kitabı olan “Hasretinden Prangalar Eskittim” yayınlanınca, çok büyük bir yankı uyandırdı. Kitap yayınlanmasından sonraki 12 yılda sayısız baskı yaptı.

Kürtçe’ye çevrilen şiirleri bir destan gibi elden ele dolaştı. Şiirlerinin çoğu bestelendi

Meydanlardan, zindanlardan ve dağlardan onun şiirlerinin sesi yükseldi.

Ahmet Arif, Kürt halkının çilesini yüreğinde hisseden ,Türkçeyi de en iyi kullanan şairlerden biriydi… Türkçe yazsa da dizeleriyle Kürt aydınlanmasına can verdi.

Onun şiirleri miting meydanlarından dağların doruklarına, işkence odalarından mahpus damlarına kadar zulme karşı direnen herkese güç ve moral verdi.

Meydanlardan, zindanlardan ve dağlardan hâlâ onun sesi geliyor. Eskisinden farklı olarak da bu kez anadilinde; Kürtçe sesleniyor; 

“Min derguşan dayê Nuhê / Zenzelîkan cincolan/ Dîya te ya Havva tifila duhe ye/ Anatolya me ez tu min naz diki?”

İlginizi çekebilir